616d79b38b635__1.jpeg

Zamanınızın Hakkını Vermenin On Yolu

18.10.2021

Ölümlü olduğumuzu kabul etmek, daha mutlu ve daha anlamlı bir hayat yaşamak için gereksiz işlerden kurtulmamıza ve bizim için en önemli olan şeye odaklanmamıza yardımcı olur.
OLIVER BURKEMAN 

 

Ortalama insan ömrü ürkütücü bir şekilde sınırlı süreye sahiptir. Şanslıysanız ve 80 yaşına kadar yaşıyorsanız, yaklaşık dört bin hafta yaşamışsınız demektir. Çoğumuzun sık sık görmezden geldiği bu gerçek, bu dünyadaki kısıtlı zamanımızı iyi geçirmek istiyorsak, dikkate almamız gereken bir durum.

Bu nedenle geniş anlamda tanımlanan zaman yönetiminin hepimizin başlıca kaygısı olması gerektiği sonucu çıkar. Bununla birlikte, modern zaman yönetimi (veya üretkenlik) disiplini, iç karartıcı bir şekilde dar görüşlüdür. Mükemmel bir sabah rutini tasarlamaya veya mümkün olduğu kadar çok görevle uğraşmaya odaklanmak tüm enerjinizi daha sonra ulaşılabilecek bir başarıya ulaşmak için harcanmasına yol açar. Dünyanın harikalarla dolup taştığı gerçeğini ve bu harikuladeliği daha fazla deneyimlemenin üretkenlik pahasına olabileceğini görmezden gelen bir yaklaşımdır söz konusu olan.

Daha makul bir “üretkenlik meraklısı” olarak, mükemmel zaman yönetimi sistemini keşfetme fikrine kapılmanın nasıl bir his olduğunu biliyorum. Ayrıca mükemmel bir kontrol ya da zaman hakimiyeti duygusuna ulaşmak için verdiğim mücadelelerin, daha anlamlı bir hayata değil, daha bunaltıcı ve stresli bir hayata yol açarak ters teptiğini kabul etmek gerektiğini de öğrendim. Gerçekten değerli olan şeye daha fazla zaman ayırabilmek için, bu tür bir kontrol arayışından vazgeçmem gerektiğini ve mükemmel bir şekilde verimli olma gibi imkânsız bir hedefin ulaşılamaz olduğunu kabul etmem gerektiğini biliyorum. Bunun yerine kendi sınırlarımı benimsemem gerektiğini öğrendim.
/website/assets/images/my1/images/616d7a2ef3ec1__2.png
Bu sınırlamayı benimsemenin bir kısmı, ölümlülüğü kabul etmenin getirdiği kaygıyla yüzleşmeyi gerektirir. Hayatın kısalığının farkına vardığımızda ve hoşlansak da hoşlanmasak da bazı şeylerin yarım bırakılması gerektiğini kabul ettiğimizde, önemli olana odaklanmak için daha özgür hale geliriz. “Daha iyi, daha hızlı, daha fazla” zihniyetine yenik düşmek yerine kusurlu olmayı kucaklayabilir ve bu sayede daha mutlu olabiliriz.

Four Thousand Weeks: Time Management for Mortals adlı kitabımda, kısıtlı zamanınızı göz önünde bulundurarak nasıl yaşayacağınıza dair 10 öneriyi paylaştım.

1. “Sabit süre” yaklaşımını üretkenliğe tercih edin
Hepimizin gerçekçi olarak neler yapabileceğimiz konusunda zorlu seçimler yapmamız gerekiyor, böylece sürekli bir talep yağmuruna tepki vermek yerine en önemli faaliyetlere öncelik verebilelim.

İlk olarak yapılacaklar listesi kullanıyorsanız bunu ikiye ayırmaktır.  Biri yapmanız gereken her şey için, diğeri şu anda üzerinde çalıştığınız 10 veya daha az şey için olmalı. İkinci listedeki 10 maddeyi bitirene kadar ilk listeden ikinci listeye başka bir madde taşımamaktır. Mesela belirli günlük çalışma türleri için önceden belirlenmiş bir zaman sınırı belirleyebilirsiniz. Diyelim ki, sabah 8'den 11'e kadar yazmaya karar verdiyseniz zaman dolduğunda o işi bıraktığınızdan emin olun. 

2. Bölümlere ayırın
Bir seferde yalnızca bir büyük projeye odaklanın. Çok fazla sorumluluğa veya hırsa sahip olmanın endişesini aynı anda başlatarak hafifletmeye çalışmak çekici olsa da bu şekilde çok az ilerleme kaydedersiniz. Aynı anda birçok şeyi yapmak nadiren iyi sonuç verir ve yakında serileştirmenin yine de daha fazla proje tamamlamanıza yardımcı olduğunu ve böylece endişenizi gidermeye yardımcı olduğunu göreceksiniz.

3. Hangisinde başarısız olacağınıza önceden karar verin
Zamanınız ve enerjiniz sınırlı olduğu için kaçınılmaz olarak bir şeyde başarısız olacaksınız. Ancak stratejik başarısızlık zamanınızı ve enerjinizi daha etkin bir şekilde odaklamanıza yardımcı olur. Yani hayatınızın mükemmellik beklemeyeceğiniz alanlarına önceden belirleyin. Örneğin, romanınızı bitirirken dağınık bir mutfağa sahip olmanın veya çocuklarınızla daha fazla zaman geçirebilmeniz için belirli bir iş projesinde minimum düzeyde çalışma yapmanın sorun olmayacağına önceden karar verebilirsiniz.

Bu şekilde yaşamak, iş-yaşam dengesi için hissettiğimiz yüksek baskıyı daha makul bir şeyle değiştirmektir: kasıtlı bir dengesizliğe açık olmak.
/website/assets/images/my1/images/616d7a4cd0922__3.jpg
4. Henüz tamamlanmamış olanlara değil, tamamlamış olduklarınıza odaklanın
Her şeyi halletme arayışı tanım gereği sınırsız olduğu için yapılacaklar listenizin tamamını tamamlayamadığınızda kendinizi umutsuz hissetmeniz ve kendinizi eleştirmeniz kolaydır. Karşı stratejilerden biri olarak sabah ilk iş olarak boş bir sayfada gün boyunca işlerinizi yaptıkça yavaş yavaş doldurabileceğiniz bir “bitti listesi” yapmaktır. Bu yöntem günü henüz başlamadan önce bile üretken bir şekilde geçirebileceğinize dair yapıcı bir hatırlatma işlevi görür.

5. Yardımseverliğe önem verin
Sosyal medya zamanınızı yanlış şeylerle ve aynı anda çok fazla şeyle ilgilenmenizi sağlayacak şekilde tasarlanmış dev bir makinedir. Her birinin zamanımız ve hayırsever bağışlarımız üzerinde meşru bir iddiası var ancak hiçbir insanın kapsamlı bir şekilde ele başa çıkamayacağı bitmeyen bir vahşet ve adaletsizlik akışına maruz kalıyoruz. Bu gerçeği tam olarak kavradıktan sonra, hayırseverlik, aktivizm ve politika konusundaki savaşlarınızı bilinçli bir şekilde seçmek ve boş zamanınızı yalnızca bu belirli nedenlere ayırmak en iyisidir. Kapasitenizi yardım etmeye odaklayın, böylece tükenmezsiniz.

6. Sıkıcı ve tek amaçlı teknolojiyi benimseyin
Dijital dikkat dağıtıcılar, insani sınırlamaların geçerli olmadığı bir alana kaçmamıza izin veriyor: Nedir onlar? İnternette boş boş gezinmek, Elbette bir amaç söz konusu olduğunda durum farklı.

Cihazlarınızı olabildiğince sıkıcı hale getirerek, sosyal medya uygulamalarını kaldırarak ve cesaretiniz varsa sadece e-posta kullanarak bununla mücadele edebilirsiniz. Kindle gibi yalnızca tek bir amacı olan cihazları seçmek de yararlıdır. Aksi takdirde, baştan çıkarmalar sadece bir kaydırma hareketi kadar yakınınızda olacak ve işinizde ne zaman sıkılsanız veya bir zorlukla karşılaşsanız ekranlarınızı kontrol etme dürtüsünü hissedeceksiniz.

7. Sıradan olanda yenilik arayın
Yaşlandıkça zaman hızlanıyor gibi görünüyor, çünkü muhtemelen beynimiz, belirli bir aralıkta ne kadar bilgi işlediğimize bağlı olarak yılların geçişini kodluyor. Çocuklar pek çok yeni deneyime sahipken ve bu nedenle zaman onlara daha yavaş akıyor gibi görünse de, yaşlı insanların yaşamlarının rutinleşmesi, zamanın giderek artan bir hızla geçtiği hissine neden oluyor.

Hayatınıza daha fazla yeni deneyimler sokarak bununla mücadele edebilirsiniz. Bu yol işe yarar ancak her zaman pratik değildir. Başka bir alternatif ise ne kadar sıradan olursa olsun, her ana daha fazla dikkat etmektir. Hayatınızın derinliklerine dalarak yenilik bulmaktır. Sizi nereye götürdüklerini görmek için plansız yürüyüşlere çıkmayı, çizim yapmayı veya kuş gözlemciliği yapmayı veya bir çocukla oyun oynamayı deneyin. Bu sayede dikkatiniz o ana daha tam olarak yoğunlaşacaktır.
/website/assets/images/my1/images/616d7a77841c7__4.jpg
8. İlişkilerde araştırmacı olun
Sınırlı zamanımızı kontrol etme arzusu ilişkilerde çok sayıda soruna neden oluyor. Bu durum bağlılık fobisi, dinleyememe, can sıkıntısı ve başkalarıyla ortak deneyimlerin zenginliğini kaçırma ile sonuçlanır.

Bir ilişkide zorlu veya sıkıcı bir an ile karşı karşıya kaldığınızda kontrol etmek yerine birlikte olduğunuz kişiye merakla yaklaşmaya çalışın. Merak, başkalarıyla birlikte yaşamanın doğasında var olan öngörülemezliğe çok uygun olan bir tutumdur. Böylece insanların hoşunuza giden ya da hoşunuza gitmeyen şekilde davranmalarına açık olursunuz. Oysa bunun yerine belirli bir sonuç talep ederseniz genellikle hüsrana uğrayan siz olursunuz.

9. Spontan cömertliğe açık olun
Aklınızda cömert davranmak için bir fikir belirdiğinde onu ertelemek yerine hemen yapın. Alıcının cömertliğinizi hak edip etmediğini veya şu anda gerçekten cömert olmak için zamanınız olup olmadığını anlamak için beklemeyin. Sadece yapın. Davranışınızın ödülleri de anında gelecektir çünkü cömert eylemler sizi çok daha mutlu hissettirir.

10. Hiçbir şey yapmamaya çalışın
Dört bin haftanızı iyi kullanma zorluğu söz konusu olduğunda hiçbir şey yapmama kapasitesi gereklidir çünkü hareket etmemenin verdiği rahatsızlığa katlanamazsanız zamanla yanlış seçimler yapma olasılığınız çok daha yüksek olacaktır. Aceleye getirilemeyecek işleri aceleye getirmeye çalışmak veya söz konusu görevlerin gerçekten önemli olup olmadığına bakmaksızın her anı “üretken” olarak geçirmeniz gerektiğini hissetmek gibi yanlış yapma olasılığınızı artırır.

Hiçbir şey yapmamak, deneyiminizi, çevrenizdeki insanları ve durumları manipüle etme yada her şeyin olduğu gibi olmasına izin verememe dürtüsüne direnmek anlamına gelir. 5-10 dakika için bir zamanlayıcı ayarlayın ve ardından hiçbir şey yapmamayı deneyin. Buna "hiçbir şey yapma" meditasyonu da diyebilirsiniz. Kendinizi düşünmek gibi bir şey yaparken yakalarsanız sadece nefesinize odaklanın. Uygulamaya devam ettikçe hiçbir şey yapmama yeteneğiniz artacak ve yavaş yavaş özerkliğinizi yeniden kazanacaksınız. Artık gerçekliğiniz şimdi ve burada olacak. Nasıl hissettiğinizden kaçma girişimleriniz azalacak. Bunun yerine sakinleşmeyi ve kısa yaşam sürenizde daha iyi seçimler yapmayı öğreneceksiniz.

Çeviren: Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: @klinikpsikolograbiayavuz
Kaynak: https://greatergood.berkeley.edu/article/item/ten_ways_to_make_your_time_matter?utm_source=Greater+Good+Science+Center&utm_campaign=bb4e83ce19-EMAIL_CAMPAIGN_GG_Newsletter_October_14_2021&utm_medium=email&utm_term=0_5ae73e326e-bb4e83ce19-74628367

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR