5f86a7fbd4961__1.jpg

Stres Ve Kaygı Genetik Olabilir Mi?

14.10.2020

Günlük stres etkenleriniz kaygınızı artırıyor mu?
Kristen Fuller
Kendinizi endişe, öfke ve geçmeyen bir suçluluk duygusu ile boğulmuş halde buluyor musunuz?
Yoğun stres sebebiyle bedeninizi işgal eden bir gerginlik hissediyor musunuz?

Stres Nedir?

Stres terimi 1930lu yıllarda Hans Selye tarafından kullanılmaya başlandı ve “vücudun herhangi bir değişikliğe karşı verdiği spesifik olmayan tepki” şeklinde tanımlandı. Selye, stresin sebep olduğu baskının davranışlarımızı düzenlemek adına ihtiyacımız olan motivasyonu meydana getirdiğine inanıyordu. Ve stresin iyi yada kötü olabileceğini savunuyordu. Belli bir miktardaki stres sabah bizi yatağımızdan kaldırabilir, potansiyel bir tehlikeye karşı bizi uyarabilir ve bize günlük sorumluluklarımızı hatırlatabilir. 

Herbirimiz stres ve kaygıya farklı şekilde tepki veririz. Bazılarımız stresli durumlar ile başa çıkabilir, sağlıklı bir tutum sergileyebilir ve böylece duruma adapte olabiliriz. Bazılarımız ise, az miktarda stres ile karşılaştığında dahi ciddi derecede bunalmış hissedebilir. Stres ile başa çıkabilme yetilerimiz hem çevresel hem genetik faktörler ile bağlantılıdır. 

 

genetik

Stres ve kaygı günlük yaşantımızı farklı noktalardan etkilemeye başlarsa ne olur?

İş ile ilgili görevlerimizi endişe duymadan yerine getiremez hale gelirsek yada karar verme yetilerimizden ve kişisel ilişkilerimizdeki seçimlerimizden şüphe duymaya başlarsak neler olur?

Sizi strese sokan şeyler neler?

Bedenimiz strese karşı doğal bir tepkiye sahiptir, az miktarda stres sağlıklı hatta motive edicidir.

Strese karşı verilen tepki

Stresli durumlar iyi organize olmuş fizyolojik değişimleri üreten stres hormonlarının salınımını tetikler. Stresli bir olay kalp çarpıntısına ve nefes alma hızının artmasına sebep olur. Kaslar gerilir ve ter damlaları anında belirmeye başlar. Strese karşı verilen bu fiziksel tepkiler “kaç veya savaş” tepkileri olarak da bilinirler. Çünkü bu reaksiyonlar hayatta kalma mekanizmalarına dönüşerek hayatı tehdit eden bir durum karşısında bireylere hızlı tepki verme olanağını sağlamaktadır. Strese karşı verilen tepki beyinde -özellikle de amigdalada- başlar. Amigdala hipotalamusa mesaj gönderir ve işleyiş başlar.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f86a86764e89__anxiety.jpg

Hipotalamus, beynin kontrol merkezidir ve vücudun geri kalanı ile otonom sinir sistemi aracılığı ile iletişim kurar. Otonom sinir sistemi nefes almak, kan basıncı ve kalp atışı gibi istemsiz vücut fonksiyonlarını kontrol eder. Sempatik sinir sistemi de otonom sinir sisteminin bir koludur ve köşebaşında bizi bekleyen tehlikeyi hissedip “savaş veya kaç” tepkimizi kullanmamızı sağlar. Hipotalamus stres karşısında verilecek anlık bir fizyolojik tepki için vücuda sinyaller gönderir böylece kortizol ve epinefrin salgılanır. Tüm bu olaylar kişi daha neler olup bittiğini anlamadan gerçekleşir. Bu sebeple, üzerine gelen arabayı fark eden insanlar ne yaptığını düşünmeksizin yoldan kenara kaçar.

Strese karşı kaygı  

Kaygı ise gelebilecek tehlikelere karşı oluşan bir beklentidir. Kaygının klinik tanımları, uyaranın kendisine karşı verilen anlık veya gerekli bir reaksiyondan çok potansiyel bir negatif uyarana karşı geliştirilen duygusal sıkıntıya odaklanır. Stres daha olgusaldır ve anlık / gerçek taleplerle ilgilidir. Örneğin; patronumuz bizden bir belge teslimi bekler, eşimiz kuru temizlemedeki kıyafetleri almamızı bekler, çocuklarımız onları okuldan almamızı bekler veya müşteri ürün teslimatı bekler. Birey olarak hayatın bizden beklediklerini yerine getirme noktasında stres yaşarız. Tüm bunlar yaşadığımız an ile ilgilidir. 

Kaygı ve stres, günlük hayatımızda yapmamız gerekenlerin önünde bir engel teşkil etmeye ve yapmak istediklerimizden bizi alıkoymaya başladığında sağlıksız hale gelir. Kaygıya; kas gerilmeleri, baş ağrıları, bedensel ağrılar, ishal, göğüs ağrısı, uyku problemleri, iştah kaybı ve daha birçok rahatsız edici fiziksel semptom eşlik edebilir. 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f86a95647372__2.jpg

Yüksek seviyelerdeki stres ve kaygıya meyilli misiniz?

Bazı insanlar hayatları boyunca çok da fazla stresli olmadan yaşarken bazıları ise kronik anksiyeteden mustarip bir şekilde yaşamaya çalışırlar. Çalışmalar, belirli genlerin spesifik kaygı özellikleri ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Bunun yanında stres ve kaygının tamamiyle kalıtımsal olduğunu söyleyemeyiz. 
Çevresel faktörler de stres ve kaygı gelişiminde önemli bir role sahiptir. Geçmişteki travmalar, çocukluk döneminde yaşanılan zorluklar, zorbalık, sağlıklı olmayan ilişkiler ve fakirlik gibi çevresel faktörler stres ve anksiyete gelişimi ile bağlantılıdır. 

Psychology Today’dan Çeviren: Uzm. Psk. Lamia Kalender Ergül

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR