Prof.Dr. Kemal SAYAR
Travma, konuşulamayan ve düşünülemeyen deneyimlere işaret eder. Ruh yarası. Kelimelere dökmekte zorlandığımız, insanın hayata tutunduğu yerleri törpüleyen, sıra dışı bir deneyim. Belirsizlik, korku, kayıp, yalnızlık ve zorluklar. Kolektif bir travma zamanında yaşıyoruz. Ruhsal açıdan örseleyici deneyim sadece bireyleri değil toplumları, halkları pençesine alıyor. Bir toplumun dokusunu baştan aşağı değiştiriyor, ilişkileri ve politik süreçleri hallaç pamuğu gibi atıyor ve hatta yeni toplumsal normlara geçit veriyor. Ruhsal açıdan örseleyici bu deneyimler, insanın hayata yeniden uyum sağlamasını güçleştirebiliyor. Uzayan belirsizlik ve salgından sonra İzmir depremi ile alt üst olan hayatlarımız, yeni ruhsal sorunlar yaratmış görünüyor. Başımıza ne geldiğini ve buradan nereye bir gidiş olacağını kestiremediğimiz zamanlardan geçiyoruz.
Dünyanın müşfik, tahmin edilebilir ve bir gaye barındıran, anlamlı bir yer olduğuna inanıyoruz ekseriyetle. Kendimizi değerli ve esirgenecek varlıklar olarak görüyoruz. Bu inançlar bize bir güvenlik duygusu ve incinmezlik yanılsaması veriyor. Oysa travmalar, bu inançları kökünden sarsar. Çok büyük şiddet doğuran olaylarda dünyaya dair inançlarımız ve insanlık hakkındaki iyi anlatılarımız yara alır. Yaralandığımızda fark ederiz ki biz incinebilir varlıklarız.
Genel kapsamda doğal afetlerin ardından sıkça korku, kaygı, güven yitimi, yas, üzüntü, evham, öfke, boşluğa düşmüşlük hissi ve reddediş gibi acziyet düşüncesinin eşlik ettiği tepkiler verilir. Çok daha seyrek olarak da böyle bir tehlikeden sağ kurtulmuş olmanın yarattığı bir zarar görmezlik yanılsaması, gözü karalık ve meydan okuma psikolojisi oluşabiliyor. İzmir depremi de yüksek şiddette, üstelik hasar gören mevkilere oranla yüksek can kaybının yaşandığı bir depremdi. Bireysel planda, özellikle psikolojik direnci yüksek olan deprem mağdurları kısa bir süre içerisinde bir travma belirtisi göstermeden yaşama tekrar uyum sağlamakta zorluk çekmeyecektir. İnsanoğlu iyileşmek ve gelişmek için çok geniş bir kapasiteye sahip bir canlı. Ancak daha kırılgan durumdaki insanların, kişilik özellikleri yahut toplumsal şartları nedeniyle daha düşük dirence sahip olanların, travmanın etkisiyle özellikle daha genel nitelikteki ilk sayılan duyguların bazılarını göstermeleri muhtemeldir.
Bu tabloda ağırlaştırıcı bir diğer faktör, sizin de belirttiğiniz gibi, zaten hali hazırda Covid nedeniyle toplumda kaygı düzeyinin artış göstermiş olması. Kaygı durum bozukluğu olan insanlar, doğal olarak psikolojik açıdan direnci düşük, daha kırılgan insanlar, bunun üzerine bir de deprem sonrasında eklenen korku ve kaygının eklenmesi bazıları için taşınması çok ağır bir yük haline dönüşüyor. Bunun etkisini özellikle deprem sonrasında başvuran danışanlarımın durumunda da bilfiil gözlemleyebiliyorum.
Bu ortamda insanların tekrar toplumsal planda hayata uyum sağlayabilmeleri için takip edilmesi gereken bazı adımlar var, bunların bu sürecin daha kolay atlatılmasında faydası olacaktır. Öncelikle yetkili kurum ve kuruluşların yaşanan olayın gerçek niteliği ve kayıplar hakkında şeffaf ve paylaşımcı bir yöntem izlemeleri, şartları ve belirsizlikleri netleştireceğinden, kaygı düzeyinin azalmasına büyük katkısı olacaktır. İnsanların, güvenilir üst mercilere ihtiyacı vardır, güven bu aşamada en tamir edici duygudur. Bunun dışında, travma etkilerini mümkün olduğunca zarar görmeden karşılamak için, yas sürecinin sağlıklı bir şekilde yaşanması gerekiyor. Sadece can kaybının neden olduğu yas durumundan bahsetmiyorum, eski yaşam biçiminin, komşuluk ilişkilerinin, sosyal zeminin yitirilmesi de bir yas duygusu yaratacaktır. Ama öncelikle elbette sevdiklerini ve yakınlarını yitirmiş olan insanların, kaybın müşterek niteliğini deneyimlemeyebilmeleri için ortak anma ritüellerinin yapılması, insanların bunlara iştirak etmesi, olanlar hakkında konuşmaları, kayıplarının acılarından bahsetmeleri, duygusal iletişimin ve aktarımın iyileştirici etkisi nedeniyle insanların acısını ve boşluk hissini hafifletecektir.
Afet öncesinde yapmaktan hoşlandığınız işlerle yeniden bağ kurmaya çalışmak ve kaygı arttırıcı haberleri ve sosyal medya kullanımını kısıtlamak da travmanın etkilerini sınırlandırmak için dikkat edilmesi gereken tavsiyeler. Ailelerin yeniden bir araya getirilmesi, sağ kalanların yaşam standartlarının, fiziksel ve psikolojik sağlıklarının gözetilmesinin en çabuk şekilde organize edilmesi, onların da hayata uyum sağlamalarını çabuklaştıracaktır. İnsanların bu acziyet hissiyatından kurtulmaları da çok büyük önem arz ediyor. Bu durumda afetten etkilenenlerin bir fark yaratmaya, kendilerinin de bir şeyler üzerinde irade sahibi olduklarını tekrar hissetmeye ihtiyacı var. Yeniden harekete geçmek, kontrol etme hissini kazanmaya, travmanın sebep olduğu güçsüzlük hissinden kurtulmaya ve yaşamlarını yeniden inşa etmeye yardımcı olacaktır.
Travma ruhun depremidir ve bildik dünyayı yerinden oynatır. Ne ki yeri geldiğinde travmadan da özgürleşebilmeniz gerekiyor, bunun için bakışlarınızı usul usul dış dünyaya çevirmeli ve ilerlemelisiniz. Sadece kayba, travma ve buhrana odaklanmak kendinizi acıya zincirlemeniz demektir. Travma sonrası büyüme, olumsuz bir olayın olumlu bir çerçevede ele alınması demek değil. Travmatik olayın dehşet ve kötülüğünü teslim ederken, beri yandan o yaşanmasaydı belki hiç gerçekleşmeyecek olan tekâmülün de hakkını vermektir büyümek. ‘Dalga yükseldiğinde, sandal da yükselir’ diyor Çin atasözü. Zorluklar büyüdüğünde onu alt eden ruh da büyür. Hayatın dalgaları sandalımızı parçalamadıysa öğreniriz ki inişli çıkışlı ve sonludur hayat.
Travmatik deneyimlerin insanların sonraki kuşakları üzerinde, onların seçim şansını tıpkı kendisinin yaşadığı kompleksler gibi sınırlandırabildiği düşüncesi aşırı bir yorum kabul edilmeli benim zannımca. Genetik faktörlerin ve kolektif bilincin kültürel kodlar halinde aktarılması, travmanın da aktarıldığı manasına gelmiyor. Ancak, sürekli kaygı durum bozukluğu çeken ebeveyninin her sarsıntıda yerinden fırladığını gören çocuğun, bunu korku ve kaygı olarak tekrarlaması elbette ki çok mümkün.
Bundan başka çürük ve denetimsiz yapılaşma devam ettikçe depremde yaşanan kayıpların acılarının sonraki kuşaklarda da tekrar tekrar yaşanacağını öngörebilmek için bu teoriye başvurmaya da gerek yok.
Çocuklar aslında psikolojik açıdan en dirençli kesimi sayılabilir toplumun. Ebeveynler ve en yakın çevresi sağlıklı bir şekilde travmatize olmadan bu süreci atlatabildiği takdirde, en kısa sürede yaraları sarılanlar, çocuklar olacaktır. Elbette kişisel özellikleri nedeniyle daha kırılgan olan ya da daha öncesinde zaten travmatize olmuş çocuklar bu süreçte özel olarak alaka gösterilmesi gereken kesimlerden biri. Daha önce saydığım tavsiyeler, onlar için de faydalı olacaktır. Günlük hayata bir an önce katılmalarını sağlayabiliriz. Konuşmak isterlerse onları dinlemek için zaman ayırmalıyız. Onların kendilerini ifade edebilmesine imkân tanımalı, onları cesaretlendirmeyiz.
Kendilerini güvenlikte hissetmelerini sağlamalıyız. Aile kurallarını devam ettirmeliyiz. Çocuklarınızı da ev işlerine dahil etmeli ve sorumluluk almalarını sağlamalısınız. Onları rahatlatmalı, onlara hikayeler anlatmalı, depremden etkilenmiş olan arkadaşlarının güvenliğini onlara aktarmalısınız. Rutinlere devam edin.
Depresyonun ne olduğunu ve nasıl yönetileceğini bilmek depresyona girmeyi önlemeye yardımcı olabilir...
DevamıBir demokrasi ya da bir gözetim toplumu olabiliriz, ama ikisi birden olamayız...
DevamıTravma yaşantısının insanlık tarihi kadar eski olduğunu biliyoruz. İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu günden beri mutlaka...
DevamıGeçtiğimiz yıl içerisinde COVID-19 virüsüne yakalandıktan bir süre sonra psikolojik yardım arayan kişilerin öykülerine bakıldığında...
DevamıMüzisyen Balthazar Much Ado About Nothing'de kadınların erkeklerin sadakatsizliğinden bıktıklarında nasıl iç çektiklerini anlatıyor
DevamıVerici bir yapıya sahip olan insanların hâl üzere kalırken, aynı anda zamanlarını ve enerjilerini nasıl koruyacakları bu yazıda.
DevamıKristin Neff ve Christopher Germer ile Röportaj
DevamıBunu nasıl fark edebilir ve neler yapabilirsiniz?
DevamıAileler pandemi döneminde stresle başa çıkmak, aile içi sağlıklı iletişim kurmak ve ruh sağlıklarını korumak için neler yapabilir?
DevamıKarmaşık gerçekliklerle karşı karşıya kaldığımızda beynimizin bizi güvenli bir limana çekmeye çalışır. Gerçeklik gizleme ise...
DevamıŞayet kulak vermek için vakit ayırırsak, kişisel kriz dönemi bilgelik sunabilir...
DevamıBu, onun ilk kar kayağı (snowboard) atlaması ya da yaptığı en kötü atlayış değildi. Havalı bir dönüş ya da bir çalım denememişti. Ancak...
DevamıKelime olarak elem, ızdırap, gam gibi duygular sadece ölüme verilen bir tepki olarak anlaşılabilir...
DevamıYeni bir araştırma bu sorunun cevabını bulmak için kişiliklerimiz ve evde kalma kararımız arasındaki bağlantıyı inceledi...
DevamıOlumsuzluk düşünceler nedir ve zihnimizi daha olumlu düşünmek için nasıl değiştirebilirsiniz? Olumsuz düşünceler bizi üzgün, şüpheci ve ...
DevamıBardağın dolu tarafından bakarken ipin ucunu kaçırıyor olabilir miyiz? Bazen olaylara iyimser yaklaşırken...
Devamıİnsanlık yolunun önü de ardı da kanla ıslanmış. Dikkat et de kayma! Bu zamanda insan çalanlar altın çalanlardan daha fazla...
DevamıHem psikiyatrist hem de hasta olarak tanı koymanın ne kadar hassas bir durum olduğunu biliyorum. Zihinsel rahatsızlıkları adlandırmak...
DevamıRuh sağlığı uzmanlarının ruminasyonu azaltmak için sundukları öneriler...
Devamı2010'da bir yaz günü Cambridge'deki Christ’s College'da yaptığım bir konuşmadan sonra, Daniel Berg adında İsveçli bir yüksek lisans öğrencisi...
DevamıCovid-19 hayatlarımıza davetsiz bir misafir gibi girdiğinden bu yana, aşina olduğumuz yaşam pratiklerimiz ve dünyayı algılama biçimimiz...
DevamıCOVID-19 salgınının insan hayatı üzerindeki korkunç sonuçlarından sonra belki de en güçlü etkilediği alanlardan biri özgürlüğümüz oldu. Dünyanın her yerinde...
DevamıMutluluk: amaç belirlemek ile anlık hazzın muhteşem dengesi...
DevamıPandemi sürecinin akıl sağlığı alanında bir krizi tetiklemesi bekleniyor, ama belki de bu süreç hayata yeni bir şekilde...
DevamıDepresyon sanki kendimize karşı giriştiğimiz bir savaştır ve biz ufacık bir negatif propaganda parçasını bile kendimize karşı cephanelik kullanmak için...
Devamıİstenmeyen duyguları uzaklaştırma çabası her zaman ters teper...
Devamıİnsanlar “hikâye-anlatan” yaratıklardır: dünyamızı inşa etmek için hikâyeler üretiriz...
DevamıÖz farkındalık, herkesin doğru egzersizler ve alışkanlıklar ile geliştirmeyi öğrenebileceği bir beceridir. Hayatınızın veya kişiliğinizin anlayamadığınız...
Devamıİyiye tanıklık etmek bizi nasıl ve ne kadar etkiler? Kibar veya cömert davranışlarla karşılaştığımızda...
DevamıGeleceğe ait kaygıları anlayabilmek özellikle Covid-19 pandemisi sürecinde önemli bir hâl aldı...
DevamıBu kitap insanların zamana paradan daha çok değer vermelerinin daha iyi hissettirdiğini öne sürüyor. Eski bir söz vardır: Vakit nakittir...
DevamıHastalık hayatlarımıza girdiğinden beri hepimizi bir korku kapladı. Dışarı çıkma yasaklarının yanı sıra izin verilse de...
DevamıDisosiasyon, herkesin duyduğu ancak çok az kişinin tanımlayabildiği şeylerden biridir. Zihniniz başka bir yerde olduğu için...
DevamıCovid-19 ile çevrelenmiş hayatınız ile ilgili çok fazla düşünmek sağlığınız ve iyiliğiniz adına zararlı olabilir...
DevamıPsikolojik dayanıklılık, stresli durumlara uyum sağlayabilme ve değişen koşullara psikolojik olarak ayak uydurabilme kapasitesi olarak tanımlanabilir...
DevamıVe daha nazik olan iç sesimize nasıl yer ayırırız?
DevamıYaşam boyunca benliklerimizi oluşturan birçok hikaye vardır. Bu hikayeler bizim benliğimizi ve diğerleriyle kurduğumuz ilişkileri hayat yolculuğumuzda ihtiyacımız olan...
DevamıPandemide üç ayı geride bırakırken, benden 3200 km uzaktaki 28 yaşında büyük kızımı ve eşini görmeyi çok istiyordum...
DevamıHerkes korkutucu olan travmatik bir deneyime karşı sabırlı olamaz. İyileşmek için önemli olan acı veren duyguların tamamen irdelenmesidir...
DevamıKırgınlığa yol açmış biri özür dilediğinde bazen, bu özür af dilenilen taraf için çok da rahatlatıcı veya ikna edici hissettirmeyebilir...
DevamıDuygusal ve ruhsal iyilik halini yeniden oluşturabilmek adına 5 ilke...
DevamıCOVID-19 Virüsüne Yakalanmak Hayatımı Yeniden Gözden Geçirmeme Neden Oldu. Yavaşlamak, Radha Ruparell’in gerçekte neyin önemli olduğunu...
Devamıİkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonraki aylarda, Albert Einstein Amerikalıları üçüncü bir dünya savaşını hayal etmeye teşvik etmek için bir röportaj verdi...
DevamıYakınların kaybı her insanda farklı, ancak derin bir psikolojik sürecin başlangıcına işaret eder. Kırık bir kalpten ölecek gibi olma hissini hayatımızda en az birkaç kere duyarız, ancak araştırmalar...
DevamıGünlük stres etkenleriniz kaygınızı artırıyor mu? Kendinizi endişe, öfke ve geçmeyen bir suçluluk duygusu ile boğulmuş halde buluyor musunuz?
DevamıÖz-şefkat: Temel insani kavramlardan biri olarak taşıdığı önem üzerine yeni bir araştırma...
DevamıAraştırmalara göre, günlük sosyal etkileşimler iyilik halimiz için önemli...
DevamıZihin kolaylıkla yeni fikirlere kapalı hale gelebilir. ‘Başlangıç seviye’ aklını canlandırıp sürdürmek, öğrenmenin keyfini yeniden keşfetmemizi sağlar...
DevamıKalıcı olan OKB ümitsizliğe sebep olur bu şekildeki depresif düşünceler de kaygı üretir. Obsesif Kompulsif Bozukluk, anksiyetenin...
DevamıCovid-19 zamanında utancın oynadığı oyunlar hem karmaşık ve hem de artmaya devam ediyor. Pandemi döneminin kafa karıştıran yönlerinden biri, büyük ölçüde kapalı kapılar arkasında...
DevamıDonald Winnicott’a göre, ruh bizlerin içerisinde değil fakat bizlerin arasında... Aslen çocuk doktoru olan Donald Winnicott (1896-1971) 20. Yüzyılın ortalarında psikanalizin ana figürü haline gelmiştir...
DevamıÖz bilinç kaynaklı bir duygu olan utanç, kişiye içsel olarak değersizlik, yetersizlik, lekelenmişlik, pişmanlık hisleri aşılayarak olumlu duyguların...
DevamıÜnlülere taptığımız, özçekim kültürünün bir norm olduğu ve sosyal medyanın kendimizin “kusursuz” imajını oluşturmak için...
DevamıVerimliliğe adeta tapıyoruz. Daha fazla almak için daha az kullanın. Aynı gün teslimat. Aynı anda birkaç işi birlikte yapmak; bir yandan e-posta gönderirken, bir yandan da mesaj...
DevamıKovid-19 bize daha az iş odaklı bir toplum olma konusunda anlık bir bakış imkânı sundu. Fakat eski normale dönmeyi reddetmek için kararlılığa ihtiyacımız olacak...
DevamıDikkat hırsızlığına karşı ne yapmalıyız? Dikkati dağıtan şeyler için teknolojiyi suçlamayı bırakın...
DevamıFarklılıklar arasında köprü kuranlardan biri misin?
DevamıZorbalık, Dünya Sağlık Örgütünün tanımı ile kasti fiziksel veya sözel şiddet, ve göz korkutmaya karşılık geliyor...
DevamıOkul yöneticileri – bölüm başkanları, müdürler – büyük bir zorlukla karşı karşıyalar: Covid19 döneminin ortasında okul topluluklarını birleştirmek ve yeniden canlandırmak...
DevamıYaralarınız – kendinizin ya da size yapılmış olanlar- sizi hapseder...
DevamıCovid-19 krizinin ortasında korkularınız ile başa çıkabilmek...
DevamıHızlı tempolu ancak sıklıkla hareketsiz yaşam tarzımızın diğer birçok yönü gibi, ekran süresi da sağlık denklemine yeni değişkenler getirdi...
DevamıYalnız değilsiniz. Dünyanın farklı yerlerindeki pek çok insan depresyonda, kaygılı ya da stresli...
DevamıYeni araştırmalar; çocukların minimum risk altında olduğunu ancak eğitimlerinin büyük ölçüde zarar gördüğünü gösteriyor.
DevamıBu bir ebeveynden gelen alışılmadık bir terapi isteğiydi. Sekiz yaşındaki bir çocuğun annesi ve babası şu an her şeyin yolunda gittiğinden bahsetti fakat...
DevamıAnlamlı ve uzun vadeli hedefler sağlığınız ve mutluluğunuz için iyidir. Burada bunlara ulaşabilmek için bazı yöntemlerden söz edeceğiz...
DevamıYapışkan, korkutucu, takıntılı ve rahatsız edici düşüncelerin nasıl üstesinden geleceğiz?
DevamıHer şey kontrolden çıkmış gibi hissettiğimizde ne yapmalıyız?
DevamıIrkçılık bir psikolojik olgunluk ve bütünlük eksikliği işaretidir. Irkçılık, insan topluluklarında her zaman göze çarpan bir unsur olduğundan ...
DevamıPanik atak, bedende ve zihinde panik ya da korku olarak kendini belli eden düzenli bir yanlış alarm verme halidir. Bunun farkında olmak, onu kontrol altına...
DevamıBizi mutlu eden aktiviteler keyifsiz halimizin hem ürünü hem de sebebidir. Davranışlarımızla harekete geçerek bu döngüyü bozabiliriz...
DevamıPandemi sürecinde neler yaşadığımızı unutmayalım. Etrafımızdaki pek çok kişi karantina süreci bittikten sonra nasıl bir hayatın bizi beklediği konusunda merak duymaya başladı...
DevamıZamanınıza değerli bir eşyanız muamelesi yapın. Covid-19 pandemisi başladığından beri, pek çok kişi gibi siz de kendinizi...
DevamıSokağa çıkamazken kendinizi bunalmış hissediyorsunuz ve birdenbire elektronik öğrenme ve çalışma süreçlerine ayak uydurmak zorunda mı kaldınız? ...
DevamıCovid-19 ile başlayalım; yeni koronavirüs sebebi ile başlayan korkutucu hastalık. Hızlı yayılıyor, belli bir aşısı veya koruyucu tedavisi yok ve gerçekte...
DevamıSon birkaç haftadır hemen hemen hepimiz endişeliyiz ve bazılarımız günlük aktivitelerinden kendilerini korumak için uzaklaştılar...
DevamıDaima mutluluğun peşindeyiz; oysa asıl berraklığa, depresyon ve varoluşsal korkulardan ulaşıyoruz. Hayatın cehennem olduğunu itiraf ettiğinizde...
DevamıSabah uyandınız ve adeta otomatik bir şekilde banyoya yönelerek diş fırçasını elinize aldınız. Sabah kalkar kalkmaz dişinizi fırçalamak yıllar içinde...
DevamıDijital teknolojideki gelişmeler, yaşadığımız çağı ve geleceğimizi, düşünme ve seçim yapma haklarımızı dikkate almayan...
DevamıSosyal medya platformlarının, bağımlılığa benzer zararlı sonuçlar doğuran, kompülsif kullanımları bir tıbbi hastalık...
DevamıBu seküler teknik ve ahlaki temellerinden göreceli noksanlığıyla, karşıtları tarafından ‘McFarkındalık’ ...
Devamı“Bilinçli Farkındalık”, tek başına 1 Milyar USD’dan fazla hacimli ve –biraz paradoksal olarak- gittikçe çoğalan...
DevamıHayatta kötülüğün her zaman karşımıza çıkabileceği bilgisini hatırda tutarak mı yaşamalıyız ...
Devamı