5f47a6a4ba0e0__forgiveness-couple.jpeg

Bağışla ve Kurtul!

27.08.2020

Prof. Nathaniel Wade / Iowa State University

 

Yaralarınız – kendinizin ya da size yapılmış olanlar- sizi hapseder. Bağışlama terapisi, yeni bir bakış açısı kazanmanıza ve yola devam etmenize yardımcı olabilir.

26 yaşında, dünya başıma yıkıldı. İhtisas eğitimine henüz başlamıştım ve eşim de başka bir şehirde uzmanlık eğitimini bitirmekte olduğundan, durmaksızın Richmond, Virginia ve Washington DC arasında seyahat ediyordum. Bu seyahatlerden birinde, çamaşır yıkarken, kurutucunun dibinde buruşturulmuş bir not buldum. Eşime, onun sınıf arkadaşlarından biri tarafından yazılmıştı: “Farklı zamanlarda çıkalım. Daha sonra bende buluşuruz.”

Bu benim için çok büyük bir darbeydi. İhanete uğramış, kandırılmış, hatta alay edilmiş hissediyordum. İçimde bir öfke patlamış ve günler ve haftalar geçtikçe bu öfke, kabına sığmaz bir acı, şaşkınlık ve inanmama yığınına dönüşmüştü. İleriye yönelik herhangi bir net planımız olmaksızın, ayrıldık.

Bu acı daha önce hiç hissetmediğim bir şiddetteyse de, tabi ki yalnız değildim. Pek çok insan kendi yaşamında benzer acıları ve daha da fazlasını deneyimliyor. Bir ilişki yaşamak çoğu kez incinmek, yaralanmak ya da ihanete uğramak anlamına da geliyor. Biz insanlar çoğunlukla haksızlık ve ilişkilerden doğan sorunların sıkıntısını çekeriz. İnsanın bu tür acılarla başa çıkmak için geliştirdiği yollardan biri ‘bağışlamak’tır. Ama bağışlamak nedir ve nasıl çalışır?

Bunlar aynı zamanda bu ayrılığı yaşadığım dönemde üzerinde çalıştığım sorulardı. Virginia Commonwealth Universitesi’nde klinik psikolog Dr. Everett Worthington danışmanlığında ihtisas yapıyordum. Everett, bağışlama psikolojisi konusunda iki öncü doktordan biriydi ve ilk günden itibaren beni ‘bağışlama’nın akademik bakış açısıyla araştırılmasına yönlendirdi. (Daha ilk görüşmemizin sonunda odasından, incelenmek üzere diz boyu bir yığın belge ile çıkmıştım) O zamandan bu yana da, Iowa State Universitesi psikolojik danışmanlık bölümünde, ‘psikoterapide bağışlama yöntemi’ uzmanlığıyla, lisanlı psikolog ve profesör olarak devam ediyorum.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f47a7ac46144__forgiveness.jpeg

Worthington ile benim ve diğer araştırmacıların ilk çalışmalarında, bağışlamanın ne olmadığı tanımlandı. Bağışlama psikolojisi konusunda diğer öncü akademisyen, Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden Robert Enright’ın da, bu çalışmada katkısı oldu. Örneğin, meslektaşları ile birlikte, bir hata/suçu bağışlamak ile ona göz yummak ya da mazur görmek ile dikkate almamak arasındaki farkları ortaya koydular. Gerçek bağışlama olabilmesi için, gerçek sonuçlar doğuran, gerçek bir incinme ya da yaralanma olması gerektiğini öne sürdüler. Enright ve onun öğrencilerinden Suzanne Freedman’ın (şimdi Northern Iowa Üniversitesi’nde Prof.), bir çalışmalarında tanımladıkları danışanları; çocukluk dönemi ensest mağduru kadınlar, buna iyi bir örnek oluşturabilir. Bu bağlamda, gerçek bir bağışlama olabilmesi için kadınların, öncelikle, kendilerine, çocukluklarında gerçekten zarar verildiğini kabul ve itiraf etmeleri gerektiğini savundular. Yaşadıkları acıyı reddetmek ya da bu kötülüğü görmezden gelmek ‘bağışlamak’ olmayacaktır. Ve eğer başarılabilirse, bağışlama da, ancak, yaşanan olayın katı gerçekliği üzerinde çalışılmasından sonra gerçekleşebilecektir. Aylar sonra ve çok zorlu kişisel çalışmalar neticesinde, çalışmada yer alan kadınlar, korku, acı, öfke, karmaşa ve incinme duygularının çoğunu çözebilmiş ve geçmişlerindeki bu istismara ilişkin dikkate değer bir sükûn ve çözüm seviyesine erişmişlerdir.

Evlilikte sadakatsizlik ya da geçmişte yaşanmış tacizler gibi çoğunlukla önemli yaralarda bağışlamayı başarmaları için insanlara yardım etmeye odaklı benim gibi bilim-insanları ve terapistler için bağışlama, bir içsel süreçle sınırlıdır. Bu nedenle, bağışlamanın uzlaşma içermesi gerekli değildir, ancak kişinin yaşadığı acı ve incinmeyi çözümlediği ve bunu yapan kişiye yönelik duygudaşlık (empati) ya da sevgi gibi daha pozitif bir duygu haline geçmesini sağlayan bir iç süreçtir. Buna karşılık, uzlaşma, insanların onlara acı yaşatmış olan kişi ile tekrar güvenli bir ilişki kurabilmesini sağlayan bir süreçtir. Aradaki bu fark, kendi iyileşme sürecime de temel oluşturdu.

Bu ayrım önemli olsa da, bu, uzlaşmanın, bağışlamayı bu şekilde ayrı gören bizler için kıymetli bir değerlendirme konusu olmadığı anlamına gelmez. Bunun yerine, uzlaşma, bağışlamadan ayrı, kendi bağlamında önemli ve değerli, bağımsız bir süreç haline gelir. Ayrılmamızdan sonraki aylarda bu bana çok faydalı bir teselli oldu. Aylar geçmişse de hala hissettiğim acı, öfke ve şaşkınlığa rağmen, gelecekte bir noktada bağışlama safhasına ilerlemek isteyeceğimi biliyordum. Geçmişteki acımın, romantik ilişkilerimde elde edebileceğim gelecekteki mutluluğumu bozmasını istemiyordum. Hayatımın kalanında bu yükü taşımak istemiyordum. Aksine, bunu bir kenara bırakmak ve yoluma devam etmek isteyeceğim zamanı hayal ediyordum. Yine de asıl korkum, bağışladığımda, eşimle aynı zamanda uzlaşmak zorunda da mı kalacaktım, ya da, alternatif olarak, eğer uzlaşmak istemezsem, bu kez de, öfkemi sürdürmek zorunda mı olacaktım? Bağışlamayı, uzlaşmadan ayrı bir süreç olarak kabul ettiğimde yeni seçenekler ortaya çıktı. O zaman anladım ki, bağışlayabilir ya da bağışlamayabilirim ve uzlaşabilir ya da uzlaşmayabilirim.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f47a7e979da2__forgiveness1.jpeg

Benzer bir süreç, çalıştığım pek çok danışanıma da gelişme sağladı. Örneğin, o sırada çalıştığım bir gruba, bağışlama ile uzlaşmanın farkını açıkladığımda onlarda hissettiğim bariz rahatlamayı hatırlıyorum. Grup üyeleri, eski eş tarafından binlerce dolar dolandırılmaktan tutun, romantik ilişkiler ve diğer her tür ihanetlerden kaynaklanan çeşitli yaralarıyla mücadele ediyordu. Bağışlama ve uzlaşma arasındaki olası farkı gösterdiğimde ve bunun kendi deneyimlerinde nasıl fayda sağlayabileceğini tartıştığımızda, topluca bir ferahlama sezmiştim. Bağışlamanın uzlaşmak anlamına gelmesi gerekmediğini sadece öğrenmekle bile üyelerin omzundan bir yük kalkmıştı. Grup üyeleri, sohbetlerimizi daha da açan ve onlara bağışlama süreçlerinde yeni ve zengin bir yolla destek olan bir özgürlük hissi deneyimlemişlerdi.

Örneğin Jo (gerçek ismi değildir), kendisinden 10,000.-USD çalmış ve ortadan kaybolmuş olan nişanlısının şokunu yaşıyordu. Jo’nun, isteseydi bile, bir uzlaşma için gayret göstermesi kesinlikle mümkün değildi ve şimdi bu ayrımı öğrendiğinde, nasıl sadece bağışlayarak da yoluna devam edebileceğini görebiliyordu.
Öte yandan, yetişkin kızını kendisine yaptığı incitici şeyler için bağışlamaya çalışan Maria, ilişkisini de korumak istiyordu; uzlaşmayla son derece ilgiliydi. Aradaki farkı anlamak, onun, kızıyla ilişkisini iyileştirmesine yardımcı olacak bağışlama ve uzlaşmanın her ikisi üzerinde de farklı yollardan çalışabileceğini görmesine yardımcı olmuştu.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f47a841a5fb0__forgiveness3.jpeg

Neticede, doğru bir anlayış, insanlara, bağışlamayı benimsemelerinde yardımcı oluyor ve iyileşme ve gelişme yolunda yeni olasılıklar açıyordu. Ama bu nasıl işler ve kişiler bundan hangi yollarla fayda sağlayabilir?
Akademik kariyerimin büyük kısmını bu soruyu yanıtlamaya çalışarak geçirdim. Özellikle, diğerlerini bağışlamaya çabalayan insanlara hangi yoldan yardımcı olabileceğim üzerinde çalıştım. Bu bilim hâlâ çok genç olsa da, insanlara yaralarını çözümlemeye doğru ilerleyişlerinde en çok yardımı sağlayacak ortak temel müdahaleler mevcut görünüyor.

Bunlardan ilki, hemen her psikoterapinin denenmiş-ve-doğru bir bölümüdür: hikâyeyi güvenli ve yargılayıcı olmayan bir ilişkide paylaşmak. Hemen tüm yerleşik bağışlama girişimleri, acının ya da incinmişliğin (maruz kalınan kabahatin) paylaşılacağı bir zaman tayin ederler. Bu, özellikle, katılımcıların farklı deneyimlerini birbirleri ile paylaştıkları ve birbirlerinin acılarına tanıklık edip sahiplendikleri grup ortamlarında çok etkilidir. Ancak, bireysel ortamlar da, kişiye, öğüt vermeye veya olumsuz hisleri ortadan kaldırmaya çalışan ya da “Aman Tanrım, o dünyadaki en kötü kişi!” gibi ifadelerle öfke ya da intikam duygularını kamçılayan kimseler olmaksızın, hikâyesini sadece anlatması yoluyla önemli bir derecede iyileşme ve kavrayış sağlarlar. Bağışlama programlarımızda katılımcılar bize en önemli ve etkili kısmın, ‘yaşadıkları olayı başka kişilerle paylaşmak fırsatı’ olduğunu tekrar tekrar dile getirirler. En faydalı bölümün ‘başkalarının da benzer mücadeleler yaşadığını bilmek’ ve ‘içini dökebilmek -başka bir yerde konuşamayacakları şeyler hakkında konuşabilmek’ ve ‘dinlenilmek, gerçekten anlaşılmak ve acısını içinden çıkarıp atabileceğini hissetmek’ olduğunu söylemişlerdir.

Yaralandığımız ya da bir zarar gördüğümüz dönemler hakkında konuşmanın ne kadar zor olabileceği dikkate alındığında, bu tepki çok anlaşılabilir. Bazı insanlara paylaşmak zor gelir çünkü yaralanmayla ilgili çok kuvvetli utanç ve küçük düşme hissi vardır. Zayıf oldukları ya da kötü davranışa maruz kaldıkları, ihanete uğradıkları ya da reddedildikleri zamanları açıkça paylaşmayı çok az insan ister. Bu hikâyelerinde incinmeye çok açıktırlar. Kişilerin hissetikleri utanca ilaveten, çoğunlukla, yara ile ilişkili ıstıraptan kaçınma arzusu da vardır: Eğer paylaşırsam, acıyı tekrar yaşamak zorunda kalacağım ve bununla başedemeyebilirim. İnsanlara, acılarını paylaşmaları, destek ve onay almakla ilgili bu engelleri aşmaları için yardımcı olabilecek girişimlerle, onların iyileşmelerine de faydalı olacak bir hayli yol alınabilir.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f47a8f370168__forgiveness7.jpeg

Bu girişimlerin çoğunda, kişinin hikâyeyi baştan sona tekrar anlatmasından sonra, ona bunu yapanın bakış açısını da değerlendirmesi için bir zaman tanınır. Bunun amacı, çoğunlukla, canlarını yakmış olan kişiye karşı bir anlayış ve hatta duygudaşlık geliştirmelerine yardımcı olmaktır. İlişkilerde incinme potansiyelinin yüksekliği kadar, empatinin gücü de çoktur.

O buruşturulmuş notu bulduktan 3 sene sonra boşandım ve yeni bir bağışlayıcı ruhla yoluma devam ettim.

Doğru uygulandığında bu girişimler, insanlara, perspektiflerini genişletmeleri ve acılarını çevreleyen olayların karmaşıklığına ilişkin yeni bir farkındalık kazanmalarında yardımcı olur. Olaylara, onlara acı çektirmekten zevk alan kötü bir insana karşı duyulan kırgınlıktan daha çok, çapraşık bir durum içindeki bir kişinin kendisini incitecek ya da kötü bir karar almış olduğu şeklinde daha geniş bir açıdan bakmalarını sağlayabilirler. Bakış açısının değiştirilmesi ve anlayış, bağışlamaya kapıyı açabilir. ‘Stanford Bağışlama Projesi’ Direktörü, Frederic Luskin ve Palo Alto Üniversitesi rahibi (papaz) Reverend Byron Bland’in çalışması bunun mükemmel bir örneğidir. 2000 yılında, Kuzey İrlanda’dan, hepsi de mezhep ayrımcılığı şiddet olayları nedeniyle aile üyelerini yitirmiş hem Protestan hem de Katolik kişileri biraraya getirdiler ve onlara Stanford Üniversite’nde (Kaliforniya) bir hafta süreli bir bağışlama deneyimi önerdiler. Bu deney ağırlıklı olarak, her grubun diğerine daha insanı bir bakış ile yaklaşmasına, diğer gruba ilişkin kin duygularından kurtulmalarına ve bağışlama istikametinde ilerleyebilecekleri bir empati duygusu kullanmalarına yardımcı oluyordu. Babasını kaybetmiş bir katılımcının ifadesiyle :‘Stanford’a gelene değin, yıllardır, Katoliklere karşı kin/hınç duyuyordum.’

bu empati geliştirme gayreti, kurbanın suçlanmasına ve incinmiş kişileri kendi duygularını sorgulamaya ya da hafife almaya yöneltir ya da gelecekte başkalarının da onlara zarar vermesine izin vermeye yol açmaktan öteye gidemez. Bu sürecin önemli ve zor kısmı, ıstıraplarının meşruluğunu korurken, aynı zamanda diğer bakış açılarını da keşfetmelerine yardımcı olmaktır. Amaç, kendisine zarar veren tarafın bakış açısına dair bir değerleme yapmayı başarırken bile, kişinin, kendi duygularını anlayışla ve tepkisini de haklılığıyla benimsemesine yardımcı olmaktır. Bu zaman alır ve yaralanmaya sebep olayın üstünden uzun bir süre geçmeden de yapılmamalıdır. Ne kadar zaman geçmesi gerektiği ise, ıstırabın şiddeti ve kişinin ona bu zararı veren taraf ile paylaştığı ilişkinin niteliği gibi pek çok etkene bağlıdır.

Kendi bağışlama yolculuğumda, incinmişliğimi paylaşmanın ve empati geliştirmenin çok faydasını gördüm. Pek çok aile üyesi ve arkadaşlarımın ve hikâyemi, ne yapmalıydım ya da bundan sonra ne yapacağım konusunda beni hiç yargılamaksızın dinleyen bir danışmanın çok önemli yardımları oldu. Yargılamak yerine, dinlediler, acımı kabullendiler ve kendimi özgürce ifade etmeme imkân verdiler. En iyi arkadaşım, asıl yükü taşıdı. Eşime yazılmış o notu bulduğum sene yaz dönemi için birlikte kısa bir deniz kıyısı tatili planlamıştık. Zamanlama akışı öyle bir şekilde gelişti ki, eşimle bu konuda tam bu seyahat öncesinde yüzleştim ve o da ilk kez, arkadaşımla yola çıkmamızdan hemen önce, ilişkisini itiraf etti. Kuzey Carolina’da, kumsalda, iki günümü, öfke ve şaşkınlığımı kusarak, ancak şimdi parçalarını birleştirip anlamlandırabildiğim ufak atlatma ve yanıltma hikâyelerini anlatarak geçirdim. Buna nasıl tahammül etti, bilmiyorum. Ama benim için bu, nihai bağışlamaya doğru ilerlememde yardımcı olan bir ön/ilk arınma süreci idi.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f47a8c56818d__forgiveness6.jpeg

Bağışlama yolculuğumun bir sonraki önemli kısmı eşime karşı empati geliştirmekti. Bu hemen öylece olmadı. Aslında, ancak yıllar sonra, bu duruma yeni bir bakış açısı ile bakabildim. Benim, ilişkimize katmış olduğum şeylere dair yeterince alçakgönüllü bir noktaya gelebilmem bu kadar zaman aldı. İşin bana ait kısmını gördüm. Dışarıdan bakıldığında gıpta edilecek gibi görünen ama büyük ihtimalle onun için hiçbir zaman tam doğru olmayan bir evlilik yapmanın ona kendini nasıl da, benim, ailem ve arkadaşlarım arasında kapana kısılmış hissettirmiş olabileceğini gördüm. Bu etkenlerin, onu, yaptığı seçimlerde nasıl etkileyebileceğini anladım. Şimdi onun hislerini ve tüm bunların ne kadar zor ve kafa karıştırıcı olabileceğini görebiliyorum, ve muhtemelen de beni incitmek niyeti ya da isteği olmadığını anlıyorum. Sıkışıp kalmıştı ve bu doğrultuda bir tepki verdi. Bu ve incinmişliğimle şimdi aramda oluşan mesafe sayesinde, gerçekten onun için en iyisinin olmasını dilediğimi söyleyebilirim. Onu memnun edecek bir yaşamı olmasını ümit ederim. Sonunda, eşimi affetmeyi ama uzlaşmamayı seçtim. Bir çamaşır kurutucusunda o buruşturulmuş notu bulmamdan üç yıl sonra boşanmaya karar verdim ve bu yeni, bağışlayıcı ve huzurlu ruhla yoluma devam ettim.

İnsanlara diğerlerini bağışlamalarında yardımcı olmaya ilaveten, araştırmacılar, kişilere kendilerini de bağışlayabilmeleri bakımından yardım sağlayabilecek yöntemler keşfetmeye de başladılar. Alabama-Auburn Üniversitesi’nde danışman psikolog olan Marilyn Cornish ve ben, geniş ve dört-adımlı bir modele dayalı bu tür bir girişim geliştirdik. Bu adımlar: sorumluluk, pişmanlık, onarma ve yenilenme. Bu girişimde hedefimiz, diğer insanları incitmiş ve bundan önemli derecede pişmanlık duyan kişilere yardımcı olabilmekti.

Burada genel yaklaşım, diğer kişinin acısında kusurlu oldukları durumları tanımlayarak, gerçekleşen incinme ve zararda (yara) kendilerine ait sorumluluğu üstlenmelerini sağlamaktı. Bu sorumluluktan yola çıkarak, hissettikleri pişmanlığı tespit etmeye ve açıklamaya teşvik ediliyorlardı. Suçluluğumuzu kabullenmenin ve bu duyguyu gerçekçi bir bağlamda ele almanın sağlıklı olduğuna inanıyoruz. Onarma safhasına ilerlemek de ancak bu noktadan sonra mümkündür. Bu adımda kişi, tadilatlar yapmaya, diğer insanlara ve onların ilişkilerine verilen hasarı düzeltmeye ve çevresine zarar verirken ihlal etmiş olabileceği değer ve standartlarla yeniden bağ kurmaya cesaretlendirilir. Sonunda, kişi, yenilenmiş öz-saygı ve kendine karşı merhamet hislerinin, suçluluk ve kendini-kınamanın yerine geçmesi olarak gördüğümüz yenilenme aşamasına geçebilir. Bu yenilenme, ancak, sebep olunan incinmişliğin gerçek bir muhasebesinin yapılmasından sonra uygunca benimsenebilir. Ama bir kez yapıldığında, kişinin, yenilenmiş bir kendini-kabul ve bağışlama duygusuna erişmesine faydası olacağına inanıyoruz.

Kendini-bağışlama sayesinde çocukları ile daha dürüstçe yüzleşti ve onlarla tazelenmiş bir ilişkiye başladı

Bu girişimi bir klinik çalışmada denedik. Bunun için, diğer insanları incitmiş ve kendini affetmek isteyen kişileri sekiz-haftalık bir bireysel danışmanlık programına katılmaya davet ettik. Çalışmayı tamamlayan 21 kişiden, 12 tanesi tedaviyi hemen aldı, diğer 9 kişi ise bir süre bekleme listesinde bekledikten sonra başladı. Tedaviye hemen başlayanlar, bekleme listesindekilerden çok daha fazla kendini-bağışlama ve yine belirgin derecede daha az kendini-kınama ve psikolojik gerginlik hissi yaşadılar. Aslında, kendini-kınama ve kendini-affetme durumları kontrol edildiğinde, hemen tedavi gören ortalama herhangi bir kişinin, bekleme listesindekilerin yaklaşık %90’ından daha fazla bağışlayıcı olduğu görüldü. Dahası, bekleme listesindekiler için de, bir kere tedavi aldıktan sonra, kendini-ayıplama, kendini-affetme ve psikolojik stress seviyelerindeki değişiklikler, tedavi grubununkini yansıtıyordu.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f47a887dffb7__forgiveness5.jpeg

Çalışmanın sona ermesinden aylar sonra, danışanlardan birinden bir e-posta aldım. Ona Izzie diyeceğim. Bize danışmanlık için teşekkür etmek üzere yazmıştı; tedavinin hayatını değiştirdiğini söylüyordu. Izzie, çalışmaya, geçmişte yaşadığı bir ilişkinin bazı izleri/sonuçları ile halen mücadele etmekte olduğu için katılmıştı. Bu ilişkinin boşanma ile sonuçlanması nedeniyle ailesinden kopmuş ve yalnız hissediyor olmasına ilaveten, Izzie, hâlâ, yaptıklarının utancı ve suçluluğu ile de savaşıyordu. Bu utanç duygusu onu çocuklarından uzaklaştırmış, bu sefer de, çocuklarını yetiştirmek ve onlara istediği gibi annelik yapamamaktan kaynaklanan daha büyük bir vicdan azabı ve utanç yaşamaya başlamıştı. E-postada, kendini-bağışlama sürecinin, ona, yaşananlarla ilgili yeterli sorumluluğu üstlenmesi ve ilişkilerini yenilemesi yoluyla duyduğu pişmanlıktan kurtulması için nasıl yardımcı olduğunu detaylarıyla anlatıyordu. Çocukları ile daha dürüstçe yüzleşebilmiş ve onlarla yeni bir ilişki kurmuştu. Önceki hislerinden vazgeçmiş ve kendini-suçlama duygusunu aşmış olarak, şimdi özgürce, çocukları ile yeni bir yoldan bağ kurabilir ve daha çok olmak istediği ve onların da olmasına ihtiyaç duydukları ebeveyn olabilirdi.

Başkalarına ya da kendine yönelik bağışlayıcılık, güçlü, yaşam-değiştiren bir süreç olabilir. Bir ilişkinin ya da hatta kişinin tüm hayatının yörüngesini değiştirebilir. İnsanın kendi incinmişliğine ya da başkalarını incitmiş olmasına vereceği tek yanıt bu olmayabilir ama yaşamlarımızdaki kaçınılmaz çatışma, hayal kırıklığı ve acı zamanlarını yönetebileceğimiz etkili bir yöntemdir. Bağışlayıcılık, hem uğradığımız acı/yaralanma gerçekliğini hem de yola devam edebilmemiz için gerekli duygudaşlık ve merhamet duygularını içine alır. Gerçek affetme, zarara ilişkin sorumluluk, bunun telafisi ya da hakkaniyet duygularından kaçınmaz. Tanımı itibariyle, acı veren, hatta yanlış/haksız bir eylemin yapılmış olduğunu kabul eder. Aynı zamanda, ani temel-tepkilerimiz olan öfke ve ızdırap ve bunlardan doğabilecek giderek artan kin duygusunun ötesinde bir davranışı benimsememize yardımcı olur. Bağışlayıcılık, hepimizin farklı şekillerde hata ya da eksikleri olduğu ve hepimizin zaman zaman affedilmeye ihtiyaç duyduğuna dair daha derin ve daha merhametli bir anlayış ve hoşgörüyü teşvik eder.

Kaynak: https://aeon.co/essays/forgiveness-therapy-can-free-you-from-the-hurts-of-the-past

Çeviren: Çiğdem Ergun

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR