60abe37050941__1.jpg

Çocuklarda Psikolojik Dayanıklılık

24.05.2021

Psikolog Yonca Kanburoğlu

Hayat iniş ve çıkışlar, güzellikler ve zorluklarla dolu. İçerisinde bulunduğumuz son bir buçuk yıl içerisinde tüm dünya olarak hayattaki zorlukların insanların psikolojisi ve günlük hayatları üzerindeki etkisini çok daha iyi gözlemler olduk. Fakat pandemi dönemi bizlere bir şeyi daha sorgulayabileceğimizi öğretti. Hayatta her şey kontrolümüz altında değil ve zaman zaman farklı boyutlarda zorluklar önümüze çıkabilir. Peki nasıl oluyor da bazı insanlar zorluklarla daha iyi baş ediyor da bazı insanlar psikolojik olarak daha fazla zorlanabiliyor? Kişileri psikolojik olarak dayanıklı kılan unsurlar nelerdir? Bu yazıda biraz psikolojik olarak dayanıklı ve toparlanabilme becerisi yüksek insanların özelliklerinden ve bu özelliklere sahip çocuklar yetiştirmek için neler yapılabileceğinden bahsedeceğim. 

Psikolojik dayanıklılık ve toparlanabilme becerisi nedir?

Psikolojik dayanıklılık (yılmazlık), olumsuzluklara karşı hazırlıklı olma, stres ve sarsıcı durumlarla başa çıkabilme, zor koşullara adapte olabilme, yıkıcı deneyimlerden bir şeyler öğrenerek onlarla başa çıkabilme ve gelişme kapasitesidir. Psikolojik sağlamlığa dair özelliklere sahip olabilmenin kalıtımsal bir yönü olsa da aynı zamanda yılmazlık sonradan öğrenilebilir ve geliştirilebilir. 

Çocuklarda Psikolojik Dayanıklılık

Psikolojik dayanıklılığı ve esnekliği yüksek çocuklar yetiştirmek neden önemlidir? 

Çocuklar doğdukları andan itibaren pek çok hayal kırıklığı, travma ve zorluk yaşarlar. Bununla birlikte, hayatta hiçbir hayal kırıklığı ve stresle karşılaşmazlarsa gelişemez ve zorluklarla başa çıkmayı öğrenemezler. Böyle bir durumda çocukların yaşadıkları zorlukları onların gelişmesi ve yeni çözümler üretebilmeyi öğrenmeleri açısından bir fırsat olarak görmelerini sağlayabiliriz. Tabi ki onların mutlu birer çocuk olmaları için elimizden geleni yapmaya devam etmeliyiz. Fakat büyüdükleri zaman zorluklarla dolu olan bu dünyada kendi problemleriyle başa çıkabilmeleri ve olumlu beceriler geliştirmeleri için onları desteklememiz gerekir.

Çocukların psikolojik olarak sağlam ve esnek olmalarını nasıl destekleyebiliriz?

Çocuklarda psikolojik sağlamlığa dair kişilik özelliklerini desteklerken önemli olan temel faktörler vardır. Öncelikle çocuğun her ne olursa güvenebileceği, ihtiyaç duyduğunda yanında olabileceğini bildiği, onu koşulsuz seven ve kabul eden ebeveynlerinin varlığı çok önemlidir. Aynı zamanda çocuğun kendine saygısının, güveninin olması ve bir şeyleri başarabileceğine dair inanca sahip olması gerekir. Son olarak, çocukların kendi sınırlarına, yapabileceklerine dair gerçekçi bir inanca sahip olmaları ve dayanıklılıklarını tahmin edebilmeleri önemlidir. 

Koşulsuz sevginin önemi: 

Yılmazlığın en önemli unsurlarından biri belki de koşulsuz sevgi ve güvenlik hissidir. Çünkü karmaşık dünyada herhangi bir stresle karşı karşıya kalan çocuğun başvurabileceği ilk ve en güvenli yol güvendiği bir yetişkine başvurmaktır. Dolayısıyla doğumdan erişkinliğe uzanan bu süreçte ebeveyn sıcaklığı ve sevgisinin rolü yadsınamaz. Toplumuzun bazı kesimlerinde ebeveynlerinin sevgisini göstermesiyle çocuğun şımarabileceğine dair yanlış bir algı vardır. Fakat çocuğa gösterilen hiçbir sevgi çocuğu şımartmaz, çocukların şımarıklık davranışı tüm ilginin yalnızca çocukta olması ve çocuğa karşı doğru sınırların çizilememesinden kaynaklanır. Koşulsuz sevginin varlığı ise çocukta sağlam özgüvenin gelişimini destekler.

Özgüven, zorlu durumlarda farklı çözüm yolları denemeyi, hayattaki durumlara uyum sağlayabilmeyi ve geleceğe dair olumlu inançları korumayı sağlar. Burada koşulsuz sevgi kavramını açıklığa kavuşturmak önemlidir. Çoğu ebeveyn çocuğunu sever fakat bunu çocuğa koşullu bir sevgi olarak aktarabilir. Oysaki, çocuğa gösterilen sevgi herhangi bir koşula bağlı olarak verilmemelidir. Örneğin, “Bana bağırdığın için seni sevmiyorum/sana küstüm” çocuğa yalnızca doğru davranırsa hak ettiği sevgiyi alabileceği mesajını verir. Bunun aksine “Bana bu şekilde bağırmanı onaylamıyorum ve istemiyorum” demek çocuğa sevgiyi yalnızca doğru davranırsa alabileceği mesajını vermez. Ebeveyn tarafından onaylanmayanın benliği ya da karakteri değil, davranış biçimi olduğunu anlar. Koşulsuz sevgi çocuğun kendini sevmesi ve değerli görmesi için gereklidir. Bu sebeple çocuğunuzla beraber baş başa vakit geçirmeye, ritüeller oluşturmaya, oyunlar oynamaya ve iletişim kurmaya özen gösterin. 

https://kemalsayar.com//website/assets/images/my1/images/60abe48521ade__3.jpg

“Yeterli” çocuklar yetiştirmek:

Çocukların psikolojik olarak sağlam ve toparlanabilme becerisi yüksek olarak yetişmelerini desteklerken bahsetmemiz gereken bir diğer unsur yeterliliktir. Yeterlilik, kişiye zor durumlarda gerektiği şekilde davranabilme imkânı sağlamakla birlikte deneyimle kazanılan bir özelliktir. Çocuğun yeterliliğe sahip olması için kendi kararlarına güvenmesi, seçimlerinin sorumluluklarını alabilmesi ve benzer durumlarla daha önce karşılaşmış olması gereklidir. Çocuklar büyüdükçe bir şeyleri yapabilme kapasiteleri de gelişir. Ebeveynlerin görevi, çocuk büyüdükçe çocuğu onun gelişim seviyesine uygun zorluklarla başa çıkabilmesi için desteklemesi ve cesaretlendirmesidir. Çünkü çocuk zorlayıcı deneyimler yaşadıkça zorluklarla başa çıkabildiği ve çözüm üretebildiği inancını geliştirir. Ancak bu şekilde gerçek bir özgüven geliştirebilir. Peki çocukların yeterliliklerini nasıl arttırabiliriz? Çocuğun her geçen gün gelişen yeni beceri ve yeteneklerini fark etmek oldukça kıymetlidir. Çocuğun ilk kelimesini ya da adımını pek çok ebeveyn takdir eder. Fakat ne yazık ki çocuk büyüdükçe takdir etme eğilimiz azalır.

Bununla beraber kişinin ebeveynlerinden takdir görme ihtiyacı da baki kalır. Bu sebeple ebeveynler, çocuklarının yaşları kaç olursa olsun onların hayatta yaptıklarını takdir etmeye önem vermelidir. Çocuğun yaptıklarını eleştirirken onun olumsuz yanlarına değil olumlu yanlarına vurgu yaparak özgüvenlerini desteklemeleri önem taşır. Çocuğun kuvvetli yanlarına vurgu yaparken aynı zamanda kendini sınayabileceği yeni alanlar da yaratmak gerekir. Çoğu zaman çocuklara karşı koruyucu olma eğilimimiz vardır ve aslında bu yanlış bir şey değildir. Fakat çocuğu her şeyden korumak, sorunları onun yerine çözmeye çalışmak, onu tökezlemelerden korumak çocuğu güçlendirmez. Aşırı koruyucu olmak yerine, gerektiğinde minik ve tehlikesiz hatalar yapmasına izin vermek onların toparlanabilmeyi ve yeniden başlayabilmeyi öğrenmelerine yardımcı olur. Çocuk zorluklarla başa çıkabildiğini gördükçe kendine dair yeterlilik hissi ve özgüveni artar. Ve tabi ki, çocuklar güvende hissettikleri takdirde kendilerini daha çok sınayıp geliştirirler. Koşulsuz sevgi, yeterlilik ve özgüven arasındaki ilişki yadsınamaz. 

Beden ve zihin sağlığının ilişkisi:

Psikolojik dayanıklılığın bir ayağı da fiziksel dayanıklılık ve sağlıktır. Çocukların yeme, uyku ve aktivite gibi rutinlere sahip olmaları ve gerektiğinde belirli esneklikler dahilinde bu rutinleri sürdürmeleri çok önemlidir. Hayattaki olumsuz koşullara rağmen ayakta kalabilmekte rutinlerimiz ve alışkanlıklarımız büyük rol oynar. Özellikle fiziksel aktivite, belirsizliğin ve stresin yoğun olduğu dönemlerde bedeni ve zihni daha dayanıklı ve esnek hale getirir. Çocukları spor yapmaya yönlendirirken çocuğun hangi sporu yapacağına ebeveynin karar vermemesi de önemlidir. Her çocuğun yeteneği ve ilgi alanı farklıdır. Çocuğun kişilik yapısına uygun olan aktiviteleri seçmesi için desteklenmesi, onun sporu sevmesine ve hayatının bir parçası haline getirebilmesine destek olur. 

Model ebeveynler olmak:

Burada bahsedilen pek çok konu ebeveynlere çocuklarına karşı davranış biçimleri hakkında bir yönerge olarak gelebilir. Fakat pek çok konuda olduğu gibi, yılmaz çocuklar yetiştirmekle ilgili de önemli olan bir durum var. Çocuklar onlara söylenenlerle öğrenmezler. Çocuklar için en iyi öğrenme yolu ebeveynlerini model almaktır. Şöyle düşünelim. Çocuğunuza doğayı korumanın öneminden bahsedebilirsiniz. Fakat çocuğunuz sizi dışarıda yere çöp atarken görüyorsa, söylediğinizin pek bir anlamı kalmaz. Çünkü çocuk söylediğinize değil yaptığınıza bakacaktır. Ebeveyn olarak stresle başa çıkabilmek konusunda kendinize de yaratıcı çözümler bulmak, kendinize fiziksel ve ruhsal rahatlama açısında zaman tanımak, olumlu değerleri hayatınıza katmak ve ihtiyacınız olduğunda bir başkasından yardım istemek gibi konularda çocuğunuza örnek olmanız son derece kıymetlidir.

Dinleme, anlama ve cevap verme: 

Hayatta pek çok ilişkisel sorunun çözümünde olduğu gibi psikolojik sağlamlığı yüksek çocuklar yetiştirmenin bir yolu da çocukları dinlemek, anlamak ve onlara ihtiyaçları olan cevapları vermekten geçer. Çocuklar özellikle belli bir yaşa gelene kadar hayatlarında meydana gelen olumsuz durumlardan kendilerini sorumlu tutabilirler. Çocuklar hayatlarının ilk yıllarında egosantrik yani benmerkezci varlıklardır. Yani bir bakıma dünyanın kendi etraflarında döndüğünü ve çevrelerinde olup biten pek çok şeye kendilerinin sebep olduğunu düşünürler. Dolayısıyla çocuk bir yakının hastalığından ya da kaybından çok kolay bir şekilde kendini suçlu hissedebilir. Eğer çocuklar bu sebeple kayıp gibi yıkıcı olayların kendi hataları yüzünden kaynaklandığını düşünüyorsa ve bu yönde suçluluk hissettiklerine dair davranışlar sergiliyorlarsa ya da bu suçluluğu dile getiriyorlarsa ebeveynler mutlaka aksiyon almalıdır.

Çocuğa yaşanan kaybın ne olduğu, nasıl gerçekleştiği, ne sebeple olduğu çocuğun yaşına uygun bir dille ve çocuğu travmatize etmeden anlatılmalıdır. Ne yazık ki ani kayıpların yaşandığı ve yaşanabileceği bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde çocuğun yakın çevresinde Covid-19 nedeniyle bir ölüm yaşanmışsa çocuğa ölümün bu sebeple yaşandığı ve bu hastalığın ne olduğu güvendiği kişiler tarafından açıklanmalıdır. Genel olarak bilmemiz gereken şey şu ki, çocuklar hayatta meydana gelen pek çok şeyin asıl sebebini bilmeyebilirler. Bu son derece doğaldır. Fakat yaşadıkları durumlar sonucu onlar için yıkıcı olabilecek korku, kaygı, öfke, suçluluk gibi duygular yaşayabilirler. Ebeveynlerin dikkat etmesi gereken çocuğun sözlü veya sözsüz mesajlarına kulak vermek, onları içtenlikle dinlemek ve onlara ihtiyaçları olan cevapları vermektir. 

https://kemalsayar.com//website/assets/images/my1/images/60abe4c0a9e2f__4.jpg

Bu dönemde psikolojik sağlamlık ve esnekliğimizi nasıl arttırabiliriz? 

Yalnızca çocuklar için değil, tüm insanlık için oldukça sarsıcı olan bir süreçten geçiyoruz. Hayatlarımızda belki yoğun bir korku, kaygı, öfke belki de şiddetli bir belirsizlik hâkim. Psikolojik dayanıklılığı olan çocuklar yetiştirmek uzun vadede çok kıymetli fakat içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde de günlük hayatımızda uygulayarak çocuklara yardımcı olabileceğimiz bazı pratikler mevcut. Son olarak kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum. 

Öncelikle bu dönemde bize iyi gelen rutinlere ve alışkanlıklara sıkı sıkıya sarılmak psikolojimizi oldukça destekler. Burada olumlu rutinlerin farkına varmak önemli. Örneğin, önceden her akşam bir saat haberleri izlemeye vakit ayırıyorken bu size artık iyi gelmiyor olabilir. Böyle bir durumda gerekirse buna ayırdığınız süreyi kısaltmayı düşünebilirsiniz. Rutinlerle ilişkili olarak uyku, beslenme ve kendimize özen göstermeye önem vermek son derece kıymetli.

Çocukların güvenlik algılarının sarsıldığı bu dönemde onların kendilerini güvende hissedebilecekleri bir ortamın sağlanması ve onları destekleyebilecek kişilerin varlığını bilmesi gerekmektedir. Bu noktada ebeveynler bu süreçte evde kalmanın önemini, onların ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını ve bu durumun geçici olduğunu onlara açıkça anlatmalıdır. Çocukla açıkça konuşmak onların başka kaynaklardan edindiği yanlış bilgileri de filtrelemelerine yardımcı olurken, durumla ilgili yaşadıkları kaygı ve korkuyu regüle etmelerine katkıda bulunur.

 

Son olarak, yapılabilecek en kıymetli şeylerin ilişkilere ve bağlara sıkı sıkıya sarılmak olduğunu söyleyebiliriz. İnsan ilişkisel bir varlıktır, sosyal bağlarıyla hayat bulur. Bu dönemde çocukların aileleriyle bir arada zaman geçirmesi belki de hiç olmadığı kadar önemli. Çocuklarla geçirilen zamanda ebeveynlerin çocuklara ne yapmak istediklerini sormak, onlara kitaplar okumak ve onlarla oyunlar oynamak fayda sağlayacaktır. Mevcut şartlar gereği çocuğun her istediğini yapmak mümkün olmayabilir. Fakat böyle durumlarda çocuğun talebini doğrudan reddetmektense, isteğinin neden mümkün olamadığının açıklanması ve ona alternatifler sunulması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Çocukla geçirilen zaman diliminde ebeveynlerin telefon ve televizyon gibi aygıtlarla dikkatlerini dağıtmaması ve odağını çocuğa çevirmesi çocukta güvenlik hissini desteklerken korku ve kaygı seviyesinin de azalmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca çocuklarla birlikte geçirilen vakit yalnızca çocukları memnun etmeye çalışılan zaman dilimleri olarak düşünülmemelidir. Dikkatinizi çocuğunuza ve onunla olan ilişkinize vermenin hem kendinize hem çocuğunuza hem de ilişkinize iyi geldiğini fark edeceksiniz. 

Hayat travmalarla doludur ve araştırmalar travmaların beynimizi değiştirdiğini göstermektedir. Fakat beyin her bir deneyimle yeniden şekillenir. Güzel haber şu ki, travma sonrası iyileşmek mümkündür. Yaşadığımız travmalardan gelişerek ve büyüyerek çıkabiliriz.

İletişim: psikolog.yoncakanburoglu@gmail.com
Instagram: psikolog.yoncakanburoglu

Kaynaklar
Çaykuş, E.T., & Çaykuş, T.M. (2020). Covid-19 pandemi sürecinde çocukların psikolojik dayanıklılığını güçlendirme yolları: Ailelere, öğretmenlere ve ruh sağlığı uzmanlarına öneriler. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 7(5), 95-113. 
Hoffman, D.M. (2010). Risky investments: Parenting and the production of the resilient child. Health, Risk & Society, 12(4), 385-394.
Lynn, M.N.T., Marris, A.M., Sullivan, M.A., & Armans, M. (2021). The tole of the parent-child relationship in fostering resilience in American Indian/Alaskan native children. Journal of Community Psychology, 49, 419-431. 
Mantovani, M. P. et al. (2019). Fostering resilience in children: The essential role of healthcare professionals and families, European Pediatric Association, 205, 298-300.
Seçkin, Ş., & Hasanoğlu, A. (2016). Çocukta Rezilyans: Esneklik ve Toparlanabilme Becerisi. Remzi Kitabevi 
Zolkoski, S.M., & Bullock, L. M. (2012). Resilience in children and youth: A review. Children and Youth Services Review, 34, 2295-2303.

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR