626971a0a0e09__1.jpeg

Narsistlerin Ölümcül Silahlarından Biri olan Yansıtmaya Nasıl Karşı Koyabilirsiniz?

27.04.2022

Darlene Lancer

Yansıtma, istismarcılar, narsistler veya sınırda kişilik bozukluğuna sahip insanlar ve bağımlılar tarafından sıklıkla kullanılan bir savunma mekanizmasıdır. Onları şu cümleleri kurarken duyabilirsiniz: “Sorun bende değil, sende!” İç dünyamızda katlanamadığımız özelliklerimize karşı kendimizi yansıtma yaparak savunmaya çalışırız. Sorunlarımızı kabul ederek onlarla yüzleşmek yerine bunları başkalarına atfederiz çünkü bu düşünce veya duyguları kabullenmek rahatsız edici gelebilir bize. Böylece bu düşünce ve duyguların başkalarından kaynaklandığına inanmayı seçeriz.

Örneğin, birinden nefret ettiğimizde aslında onun bizden nefret ettiğini düşünüyor olabiliriz. Ya da başkalarını öfkeli veya yargılayıcı olmakla itham ederiz. Yansıtmaya benzer olarak dışsallaştırmada ise kendi problemlerimiz için almamız gereken sorumluluk almak yerine sorunlar için başkalarını suçlarız. Biz sadece kurbanızdır. Örneğin, bağımlılar sıklıkla alkol veya uyuşturucu sorunları için eşlerini veya patronlarını suçlar.

Başa çıkma stratejilerimiz bizim duygusal olgunluğumuzu yansıtır. Yansıtma ilkel bir savunma mekanizması olarak görülür çünkü bu mekanizma ile egomuzu koruma amacıyla gerçeği çarpıtır veya görmezden geliriz. Bu tepkisel, sağduyudan yoksun ve çocukça bir savunma biçimidir. Yetişkin bir bireyin bu savunma mekanizmasını kullanması duygusal olgunluğun eksikliğine işaret eder. 

/website/assets/images/my1/images/626973625ef21__2.jpeg

SINIRLAR

Psikanalist Melanie Klein’a göre bebeği süt emerken annenin göğsünü ısırsa bile annenin sevgisini gösterebilmesi o annenin uygun sınırlara ve öz saygıya sahip olduğu anlamına gelir. Anne zorluklara rağmen bebeğini sever. Bir çocuğun sınırları ise doğal olarak geçirgendir. Sağlıklı sınırlara sahip olmayan bir anne çocuğa öfkelenebilir ya da bebekten uzaklaşabilir. Bebek annenin tepkilerini kendisinin sevilebilirliğine ve değerine referans olarak kabul eder. Anne ona öfkeleniyorsa kendisinden utanır ve zayıf sınırlar geliştirir. Bu anne-bebek ilişkisini olumsuz olarak etkiler. Aynı durum babanın tepkileriyle de gerçekleşebilir çünkü çocuk ebeveynleri tarafından koşulsuz olarak sevilmeye ve kabul edilmeye ihtiyaç duyar. 

Utanç duygusunun beraberinde getirdiği inançlarla büyütüldüysek manipüle edilip istismara uğramamız daha olasıdır. Dahası ebeveynlerimizden birisi narsist veya istismarcı ise onun ihtiyaçlarının-özellikle duygusal ihtiyaçları- bizimkilerden önce geldiğine inanırız. Bizim duygularımızın veya ihtiyaçlarımızın önemsiz olduğunu öğreniriz. Bu duruma uyum sağlar ve karşılıklı bağımlılık yaşamaya açık hale geliriz. 

KENDİNİ YARGILAMAK

Kişiselleştirmek, kendimizden utanmak ve aşırı öz eleştiri yapmak karşılıklı bağımlılık içeren ilişkilerde görülen yaygın özelliklerdendir. Sıklıkla kendimizde bulduğumuz kusurları başkalarında da buluruz. Eleştirilerimizi başkalarına yansıtabilir ve onların bizi eleştirdiklerini düşünebiliriz, oysa kendi kendimizi yargılıyoruzdur. İnsanların bizi yargılayacağını ve bizi kabul etmeyeceğini farz ederiz çünkü kendimizi yargılar ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyiz. Kendimizi kabul etmeyi öğrenirsek başkalarının yanında daha rahat hissederiz. Başkalarının bizi yargıladığını düşündüğümüzde otantik olmamız güçleşir.

/website/assets/images/my1/images/6269738d2df66__3.jpeg

AZALAN ÖZ SAYGI

İstismarcı veya bağımlı bir ilişki içindeyseniz haklarınızın olmadığına inanıyor olabilirsiniz. Bu yüzden eşinizin ihtiyaç ve duygularına öncelik verirsiniz, bazen onu memnun etmek ve çatışmadan kaçınmak için büyük fedakârlıklarda bulunursunuz. Bu sırada öz saygınız ve bağımsızlığınız sürekli olarak azalır. Partneriniz ya da eşiniz kral veya kraliçe gibi davranmaya başladığında sizin ihtiyaçlarınızın karşılanmadığı bir ilişkiye bağımlı hale gelirsiniz. Bağımlılık daha kolay manipüle edilmenize ve sizden faydalanılmasına açık olmanıza sebep olur. Muhatabınız eleştirilerini size yansıttıkça kendinizden daha fazla şüphe etmeye başlarsınız. Bu sırada siz suçlamaları kabul eder ve ilişkide daha anlayışlı olmaya çalışırsınız. Onay almak ve ilişkide kalmak için boşuna çaba sarf edersiniz. Eşinizin eleştirilerinden korkarak yanlış bir şey yapmamak için hep tetikte olursunuz. En büyük korkunuz olan ayrılma ve reddedilmeden korunabilmek için ne yapacağınızı düşünmekle meşgulsünüzdür. Aşkı bulma ümidinizi kaybedersiniz. Zamanla artık kimsenin sizi istemeyeceğine ve hayatınızın anlamsız olduğunu düşünmeye başlarsınız. Partneriniz de size aynı şeyleri söylüyor olabilir. Öz saygınız iyice yaralandığında artık bu olumsuz düşüncelere itiraz edemez bir hale gelirsiniz. 

YANSITMALI ÖZDEŞİM

Öz saygımız güçlü olduğunda daha sağlıklı sınırlara sahip oluruz. Biri bize bir şeyler yansıttığında bundan etkilenmeyiz. Bunu kişisel algılamayız çünkü bunun gerçek olmadığını veya yansıtan kişiyle ilgili olduğunu biliriz. Kısaca: KAB prensibini kullanırız. Kişisel Algılamayı Bırak.

Ancak öz saygımız yetersiz ise veya görünüşümüz ya da zekâmızla ilgili bir sorunumuz olduğunu düşünüyorsak yansıtılan şeyin gerçek olduğunu düşünmeye daha yatkın oluruz. Yansıtılanları içimize alırız. Bunun nedeni bu yansıtmalara içten içe inanıyor olmamızdır. Bu yansıtmalar bize yapışır ve onların doğru olduğuna inanırız. Kendimizden utanırken ilişkideki problemleri kişiselleştiririz. Böylece istismarcıların bizim hakkımızdaki fikirleri doğrulanır. Bu durum onlara otorite ve kontrol sağlar. Üzerimizde güç sahibi oldukları mesajını onlara vermiş oluruz. 

/website/assets/images/my1/images/626973ba9bfa1__4.jpeg

YANSITMAYA KARŞILIK VERMEK

İstismarcı başarılı olmak için muazzam bir çaba sarf eder. Empati kurabiliyor olmanız bu tür durumlarda sizi baskıya daha açık ve savunmasız yapabilir. Üstelik sınır koymakta zorluk yaşıyorsanız yansıtmayı daha kolay içinize alır ve kendi kişilik özelliğinizmiş gibi kabullenebilirsiniz. 

Yansıtmalı özdeşimi anlamak kendinizi savunmanız için hayati bir öneme sahiptir.  Bu teknikleri tanımak, istismarcının bilinçaltına açılan bir pencere olduğu için değerli bir araca dönüşür. Birisi bizi aşağıladığında bu bilgi sayesinde aslında kendi utancını bize yansıtıyor olduğunu anlayabiliriz. Bu perspektif hem öz saygımızı korumamıza hem de empati yapabilmemizi yardımcı olur ki bu yararlı bir empati biçimidir. İnşa ettiğimiz öz saygımız yansıtmaya karşı kendimizi korumamızı sağlar.

Ne yapacağınız konusunda kafanız karışık olabilir. Özetlemek gerekirse, biri size yansıtma yaptığı zaman sınır çizin. Bu yansıtmanın yansıtan kişiye geri dönmesini sağlayacaktır. Aşağıdaki cümlelerden yararlanarak kendinize görünmez bir koruma inşa edebilirsiniz.
Ben o şekilde düşünmüyorum.
Bunu kabul etmiyorum.
Bunun sorumlusu ben değilim.
Bu senin düşüncen.
Tartışmamanız veya kendinizi savunmamanız önemlidir aksi halde yansıtıcının sahte gerçekliğine çekilirsiniz. Eğer istismarcı ısrar etmeye devam ederse basitçe söylediklerini kabul etmediğinizi ifade ederek konuşmayı sonlandırabilirsiniz. Bu durumda yansıtıcı kendi olumsuz düşünceleri ile baş başa kalacaktır.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolograbiayavuz/
Kaynakça: https://www.psychologytoday.com/intl/blog/toxic-relationships/201903/how-confront-narcissists-lethal-weapon-projection

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR