6102940776404__2.jpeg

İnsan Davranışı Hakkında Pandemiden Öğrendiklerimiz

29.07.2021

Stephen Reicher 

COVID-19 ile ilgili birçok politika, hükümetler vatandaşlarının iyiliğine yeterince güvenmediği için işe yaramadı.

Pandemi süresince insan davranışına dair birçok varsayım yapıldı. Ancak bu varsayımların çoğu yanlıştı ve yıkıcı politikalara yol açtı.

Bazı hükümetler, pandemi kısıtlamalarının hızla “davranışsal yorgunluğa” yol açacağından ve böylece insanların kısıtlamalara bağlı kalmayı bırakmasından endişe ediyordu. İngiltere'de, başbakanın eski başdanışmanı Dominic Cummings, kısa süre önce, ülkeyi daha erken kapatmamanın nedeninin bu olduğunu itiraf etti.

Bu arada eski sağlık sekreteri Matt Hancock, hükümetin insanların kendilerini tecrit etmeleri için finansal ve diğer destek biçimlerini sağlamamasının, sistemin “oyun oynanabileceği” korkusuna bağlı olduğunu açıkladı. Testi pozitif çıkan kişilerin daha sonra tüm arkadaşlarıyla temas halinde olduklarını iddia edebilecekleri ve böylece hepsinin haksız yere ödeme alabileceği konusunda da uyardı.

Bu örnekler, bazı hükümetlerin vatandaşlarına ne kadar derinden ‘’güvenmediğini’’ gösteriyor. Virüs yetmezmiş gibi halk da sorunun ek bir parçası olarak gösteriliyordu. Fakat, insan davranışı hakkındaki bu görüş gerçekten doğru muydu?
/website/assets/images/my1/images/610294ccdba77__1.jpeg
Güvensizlik kavramı iki unsura indirgenmektedir. Yani karmaşık bir kavram temel bileşenleriyle tanımlanır. Birincisi, insan psikolojisini bireysel zihin özellikleriyle sınırlar. Bu görüşe göre insan psişesi doğası gereği kusurludur ve bilgiyi çarpıtan önyargılarla kuşatılmıştır. Karmaşıklık, olasılıklar ve belirsizlikle başa çıkmaktan aciz olan insan kriz anında paniğe eğilimli olarak görülür.

Bu görüş, iktidardakiler için çekicidir. İnsanların kendilerini yönetemediklerini vurgulayarak, bir hükümetin onlara bakma ihtiyacını haklı çıkarır. Pek çok hükümet, daha az şeker yemekten vergilerini zamanında ödemeye kadar, nedenini anlamadan insanları “doğru” kararlar almaları için ustaca manipüle etmekle görevli davranış bilimi ekipleri olarak adlandırılan birimler kurarak bu görüşe katılmaktadır. Ancak bu yaklaşımın pek de doğru olmadığı giderek daha açık hale geliyor. Salgının da gösterdiği gibi, özellikle kriz zamanlarında insan davranışı söz konusu olduğunda bu görüş kusurludur. 
/website/assets/images/my1/images/6102954ad17d4__4.jpeg
Son yıllarda yapılan araştırmalar, insanların bir kriz anında paniğe kapılması fikrinin bir tür efsane olduğunu göstermiştir. İnsanlar genellikle krizlere ölçülü ve düzenli bir şekilde tepki verirler ve birbirlerini kollarlar.

Bu davranışın arkasındaki anahtar faktör, paylaşılan bir kimlik duygusunun ortaya çıkmasıdır. Benliğin başkalarını da içerecek şekilde ortaya çıkan bu uzantısı, etrafımızdakilerle ilgilenmemize ve onlardan destek beklememize sebep olur. ‘’Dayanıklılık’’ bireysel niteliklere indirgenemez, bir grubun içinde ortaya çıkar. 

‘’PSİKOLOJİZM’’ SORUNU

Hükümetlerin kabul ettiği bir başka indirgemecilik türü de insan davranışını açıklarken sadece  psikolojiye başvurmaktır. Ancak davranışımızı şekillendiren başka birçok faktör vardır. Özellikle, ne yapılması gerektiğine karar vermek ve bunu başarabilmek için bilgiye ve pratik araçlara (en azından paraya!) ihtiyacımız vardır.

İnsanları sadece psikolojiye indirgerseniz, bu onların eylemlerini tamamen bireysel tercihlerin bir sonucu haline getirir. Enfekte olursak, bunun nedeni enfeksiyona yol açacak şekilde davranmayı seçmemizdir: Çünkü, dışarı çıkıp sosyalleşmeye karar vermiş ve fiziksel mesafe konusundaki tavsiyeleri görmezden gelmişizdir. 

Bu bireysel sorumluluk ve suçlama sloganı, Birleşik Krallık hükümetinin pandemi boyunca izlediği yolun merkezinde yer aldı. Sonbaharda vakalar artmaya başladığında, hükümet bunu öğrencilerin parti vermesine bağladı. Hatta Hancock, gençleri “yaşlıları öldürme” konusunda uyardı. Hükümet, kısıtlamaların tamamen kaldırılmasını ön gördüğünde insanların ne yapmaması gerektiğine daha fazla odaklanıldı. Başbakanın yakın zamanda söylediği gibi: “İnsanların sorumlu olacağına ve doğru olanı yapacağına güvenmek istiyorum.”
/website/assets/images/my1/images/610295255ddb2__5.jpeg
Bu tür söylemler, pandeminin çeşitli kritik noktalarında enfeksiyonların, insanların kuralları çiğnediği için değil, “işe git” ve “yardım etmek için dışarıda ye” gibi tavsiyelere kulak verdiği için arttığı gerçeğini görmezden geliyor. İnsanlar kuralları çiğnediyse, bunun nedeni başka seçeneklerinin olmamasıydı. Birçok yoksul bölgede insanlar evden çalışamıyordu ve sofraya yemek koyabilmek için işe gitmek zorundaydı.

Bu sorunları ele almak ve insanların kendilerini ve başkalarını ifşa etmekten kaçınmalarına yardımcı olmak yerine, kişisel sorumluluğun bireysel anlatımı, mağduru suçlamakta ve  savunmasız grupları daha da mağdur etmektedir. Delta varyantı Birleşik Krallık kasabalarında yaygınlaştıkça, Hancock parlamentoda aşı yaptırmamayı “seçmiş” kişileri defalarca suçladı.

Tüm bunlar bizi kritik bir noktaya getiriyor: Hükümetin güvensizliği ve bireyci psikoloji, daha büyük sorunlar yaratıyor.

 

BİR KRİZ YARATMAK

Birleşik Krallık hükümeti, insanların bilişsel kırılganlığının COVID-19 ile mücadele için gerekli önlemlere düşük düzeyde bağlılığa yol açacağını varsayıyordu. Ancak kanıtlar, yeterli araçlar olmadan bağlı kalmanın zor olduğu alanlar dışında, halk arasında ‘’topluluk ‘’duygusu nedeniyle bağlılığın yüksek olduğunu gösterdi. Bireysel sorumluluk ve suçluluk gibi kavramları vurgulamak yerine, toplumu teşvik etmeye ve destek sağlamaya dayanan bir politika pandemiye karşı daha büyük bir silah olacaktır. 

Öte yandan, hükümet size sürekli olarak sorunun çevrenizdekilerde olduğunu söylerse, bu diğer topluluk üyeleriyle olan güveni ve dayanışmayı zedeleyecektir. Bu da neden çoğu insanın (%92) kendilerinin kurallara uyduğunu ancak diğerlerinin uymadığını belirttiğini açıklar. 
/website/assets/images/my1/images/610294fc6fa59__3.jpeg
Nihayetinde, pandemiyi kontrol altına almanın önündeki en büyük engeller, insanların semptomları olur olmaz test yaptırmamaları, temaslarını tespit edememeleri ve kendilerini izole edememeleridir. İzolasyon için yeterli desteğin sağlanması tüm bunlar için kritik öneme sahiptir. Bu durumda verilecek desteği düşünmekten çok, insanları suçlamak pandemiyi körüklemektedir. Hükümetin psikolojik varsayımları aslında bir krizle başa çıkmak için sahip olduğumuz en büyük varlık olan ‘’seferber olmuş ve birleşmiş bir topluluk’’ varlığını heba etmektedir.

Son olarak, İngiltere'nin COVID-19 politikası hakkında bir araştırma yapıldığında, uygulanan karar ve politikalar kadar başarısızlığın psikolojik ve davranışsal boyutlarına da dikkat etmemiz önemlidir. Hükümetin yanlış insan davranışı modelini kabul ederek ona güvenme hatasını açığa çıkararak işe yarayan politikalar oluşturmaya başlayabiliriz.

Çeviren: Psikolog Elif Dağdelen

Kaynak: https://greatergood.berkeley.edu/article/item/what_we_learned_about_human_behavior_from_the_pandemic?utm_source=Greater+Good+Science+Center&utm_campaign=26c50b554b-EMAIL_CAMPAIGN_GG_Newsletter_July_8_2021&utm_medium=email&utm_term=0_5ae73e326e-26c50b554b-74628367

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR