5fb8c4bd8f257__1.jpg

Disosiasyonla nasıl baş edilir?

21.11.2020

Jade Wu, Ph.D

Disosiasyon, herkesin duyduğu ancak çok az kişinin tanımlayabildiği şeylerden biridir.

Zihniniz başka bir yerde olduğu için bir metni tekrar tekrar okumak zorunda kaldığınız ya da evin yolunu hatırlamadan yola çıkıp arabanızı sürdüğünüz tüm zamanları düşünün. İşte bu, disosiasyondur; ve bu, arada bir herkese olur. 

 

Disosiasyon genetik bir özellik değildir; deneyim ve gereklilik ile bilenmiş bir tepkidir. Bazen yararlı olabilir. Savaş alanında kendisi yaralandığı halde bunu hissetmeden, başkalarını kurtarmak için mücadele eden kahraman askerleri düşünün.  Çok arzulanan, bir işe kendimizi kaptırma hali (akış durumu) dahi aslında bir disosiasyondur: yaptığınız işe—yazma, çizim yapma, yemek yapma veya benzeri— kendinizi tamamıyla verirsiniz ve etrafınızdan ve zamandan koparsınız.

Disosiasyon, şiddetli ağrı veya travma sırasında, bir acil hayatta kalma taktiği de olabilir. Bu, sizi deneyimlediğiniz şeyden kopararak hissizleştirir, aksi takdirde acı veya panik, dayanabileceğinizin ötesine geçebilirdi. Bu, kısa vadede, disosiasyonun hayatta kalmak için gerekli olabileceği anlamına gelir.

 

Avustralyalı araştırmacılar, travmatik yaralanmalar sonrasında, 1. Seviye travma merkezlerine yatırılan yetişkinleri incelediler. Bu kişiler merkeze kabul edildikleri sırada ve ilk bir ay içinde değerlendirildiler ve ardından üç ay sonra yeniden değerlendirildiler. Travmatik yaralanmadan hemen sonra daha fazla panik semptomları olanların aynı zamanda daha fazla disosiasyon yaşadıklarını tespit ettiler ki bu da oldukça anlamlıdır—deneyim ne kadar yoğun olursa, kişinin gerçeklik dışına çıkma olasılığı da o kadar yüksektir. Daha fazla disosiasyon deneyimi, üç ay sonrasında, travma sonrası stres bozukluğu olasılığını da öngörüyor.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5fb8c953acb32__2.jpg

Halüsinasyon yaşayan—var olmayan şeyleri duymak veya görmek—yetişkinlerin çocuklukta cinsel istismar yaşamış olma olasılığı daha yüksektir. Disosiasyon, korkunç olayları parçalara ayırır, böylece bir sonraki gün hayatta kalabilirsiniz. Ne yazık ki, disosiasyon bu psikolojik yara izlerini uzun vadede iyileştirmez. Çocukluk çağı cinsel istismarı yaşamış kişiler, ne kadar çok disosiye olurlarsa, yetişkin olarak kendilerine zarar verme olasılıkları da o kadar yüksektir.

Sanki başlangıçta, gerçeklikten çıkmak, psikolojik acıyı sadece erteler ve sonra daha da kötüleştirir.

Bütün bunlar iki tarafı keskin bir kılıç olarak disosiasyona işaret ediyor. Bir yandan, bedenin ve zihinin en çok ihtiyaç duyduğu anda, gerçeklikten bir acil çıkış sunar. Ancak öte yandan, istismara maruz kalanlar, disosiasyonu o kadar çok deneyimlemişlerdir ki, stres, zorlu duygular veya algılanan bir tehlike içeren durumlarda, bu genellikle otomatik hale gelir. Disosiasyon, tehdit sona erdiğinde dahi kullanılmaya devam edildiğinde, maruz kalmış bir çocuk büyüdüğünde veya istismar eden kişi artık bir tehdit olmadığında—disosiasyon kişiyi korumayı bırakır ve engel olmaya başlar.  Bu, bir kişiyi bağlantısız, ilişkisi koparılmış ve ilginç bir şekilde, daha fazla tehlikeye karşı savunmasız bırakır.Disosiasyon nasıl bir deneyimdir?

Disosiasyonun en yaygın iki şekli vardır: depersonalizasyon ve derealizasyon. Hem depersonalizasyon hem de derealizasyon bir spektrumda bulunur. Bir kamp ateşine veya bir flaş ışığına uzun uzun baktıysanız, bunun nasıl bir his olduğunu kısa bir anlığına deneyimlemiş olabilirsiniz.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5fb8c6f23e60d__3.jpg

Depersonalizasyon, bedeninizden ayrıldığınızı veya bedeninize yabancılaştığınızı hissetmektir. Depersonalizasyon yaşayan kişiler genellikle aynada kendilerini tanıyamadıklarını, bedenlerini kendilerine ait değilmiş gibi hissettiklerini veya geçici bir süreliğine de olsa konuşamadıklarını bildirirler. Bu, uç bir ”beden-dışı" deneyimdir.

Birçok kişi duygusal olarak hissizleşme de yaşar-duygusal olarak yoğun yaşanması gereken şeylere bir tür "ilgisiz" kaldığını hisseder. Tabi ki, şiddetli ve kontrol edilemez gibi hissediliyorsa endişe verici bir deneyim olabilir. Kendi yansımanıza veya bir duvara birkaç dakikalığına gözünüzü ayırmadan bakarsanız, siz de bir miktar depersonalizasyon deneyimleyebilirsiniz.

Derealizasyon, kalabalık bir partinin ortasındayken, etrafınızda olanları sanki belli belirsiz bir şekilde televizyondan izliyormuşsunuz gibi, çevrenizden soyutlanmış hissetmektir.  İnsanlar genellikle dünyanın sahte göründüğünü ya da dünyayı bir tülün ardından gördüklerini söyleyeceklerdir. Bazı kişiler dünyanın rengini kaybettiğini ifade ederler. Bazı insanlar da, derealizasyonu cinsel ilişki sırasında yaşarlar ve bu, cinsel işlev bozukluklarına katkıda bulunabilir.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5fb8c74008d25__4.jpg

Disosiasyon beyinde nasıl işler?

Diğer psikolojik deneyimler gibi, disosiasyon da beyine dayanır. Beynin nasıl işlediği ile ilgili hala çok fazla bilinmeyen var, ancak araştırmacılar disosiasyon/derealizasyon bozukluğu olan kişilerin beyin aktivitesinin, bu bozukluğa sahip olmayanlardan bazı açılardan farklılaştığını buldular.

Bu farklardan biri, savaş ya da kaç tepkisini kontrol eden beyin sisteminde yatmaktadır. Disosiasyon/derealizasyonu sıklıkla yaşayan kişilerde, bu beyin alanı her zaman biraz fazla aktiftir, ancak stresli bir durum meydana geldiğinde, aslında olması gereken kadar aktif değildir. Ayrıca, bu beyin sistemindeki, çok uzun süre aktive edildikten sonra bir ara vermesini bildiren geri bildirim döngüsü daha azdır.

Diğer bir fark da beynin duygu işleme merkezi olan limbik sistemde yatmaktadır. Bu alan da disosiasyon sırasında olması gerekenden daha az aktive edilir ve bu da, beynin çevreden nasıl koptuğunu gösterir.

Disosiasyon Nasıl Durdurulur?

Eğer disosiye olduğunuzu hissederseniz, kendinizi eski halinize nasıl geri getirebilirsiniz?

Öncelikle, burada yazdıklarımdan herhangi biri tanıdık geliyorsa, yardım aramaya değer. Disosiasyon genellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile birlikte görülür ve her ikisinin de tedavisi mümkün. İyi haber şu ki, tedavide özellikle disosiasyon ele alındığında, insanlar oldukça iyi cevap verebiliyorlar.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5fb8c7860fb11__5.jpg

 

Günlük yaşamınızda bu üç ipucunu deneyin.

1. Duyularınızı kullanın
Bu, kendinizi anda tutmanın tipik bir yoludur. Elinizde bir buz parçasını sıkın. Ayaklarınız yere temas edişine dikkatinizi verin. Şu anda görebildiğiniz beş şeyi söyleyin. Kısacası, bedeninizi kullanın! Şimdi ve burada oluşunuzu, hissederek, görerek, duyarak, koklayarak ve tadarak dikkatinizi arttırın.

2. Dikkatinizi nefesinize verin
Bunu her yerde yapabilirsiniz ve bunun en iyi yanı, kimsenin tam olarak ne yaptığınızı bilmesine gerek olmamasıdır. Yavaşça burnunuzdan nefes alın. Burun deliklerinizden içeri giren serin havayı hissedin. Daha sonra, burnunuzdan giren ve boğazınızın arkasına doğru yayılan havayı takip edin. Sonrasında, yavaşça nefesinizi verin. Burun deliklerinizden çıkan sıcak havanın ve duyumsamanın ayrımını hissedin. Duyumsama sizi bedeninize ve çevrenize bağlı tutar.

3. Sizi anda tutması için bir nesne seçin 
Doğrusu bu herhangi bir şey olabilir: bir fotoğraf, bir takı veya başka küçük bir hatıra. Onunla şimdiki zaman arasında bir bağlantı kurun—onu her gördüğünüzde veya ona her dokunduğunuzda, kendinize anda olduğunuzu hatırlatın. Belirli bir nesne seçtikten sonra, her ihtiyaç duyduğunuzda ona temas edebilirsiniz.

Disosiasyon çeşitlidir ve bunu yaşayan herkes için uygun tek bir çözüm yolu yoktur. Daha fazla bilgi için, Uluslararası Travma ve Disosiasyon Çalışmaları Derneği (International Society for the Study of Trauma and Dissociation)’ndeki uzmanların cevapladığı bazı sık sorulan sorulara göz atın. 

Bu makalenin bir versiyonu da "Quick and Dirty Tips"de yayınlanmıştır.

Çeviren: İclal Eskioğlu Aydın, Klinik Psikolog

Kaynak: https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-savvy-psychologist/202011/how-manage-dissociating?s=03 

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR