63b30e2b8f133__talking.jpg

Zihin okumaktan ve her şeyi üstümüze alınmaktan nasıl kaçınacağız?

02.01.2023

Joel Minden

Her zaman kendini mi suçluyorsun yoksa başkalarının senin hakkında kötü düşündüğü fikrine mi kapılıyorsun? Bir Bilişsel Davranışçı Terapist, bu özeleştiri alışkanlıklarını kırmanın yollarını paylaşıyor.

Bilmemiz Gerekenler

Geçen gün, yakın bir arkadaşımın bir rövanş maçına fazladan bileti olduğunu ve benim yerime başka bir arkadaşını davet ettiğini öğrendim. Bu durumdan incindim, arkadaşımı kızdıracak bir şey yapmış olmalıyım diye düşündüm ama bunun ne olduğunu bulamadım. Ayrıca arkadaşımın benim maça götürülmesi eğlenceli olmayan sıkıcı bir konuk olabileceğimi düşünüp düşünmediğini merak ettim. İlk başta bu durumla nasıl baş edeceğimi bilemesem de bir sonraki karşılaşmamızda ona duyduklarımdan bahsetme kararı aldım. Konuyu açtığımda “evet seni davet etmeyi düşündüm ama futboldan hoşlanmadığını bildiğim için davet etmedim” dedi. Bu cevaba güldüm. Çünkü doğruydu ve kendi kendime düşünürken duyacağım cevaptan çok daha farklı yönlere bakmıştım. 

Bu örnek olayları kişisel algılama konusundaki iki önyargılı düşünme biçimini açıkça ortaya koymaktadır. İlki, inancı destekleyecek çok az kanıt olmasına veya hiç kanıt olmamasına rağmen, olumsuz bir olayın sebebinin siz olduğuna inanmak olan kişiselleştirmedir. Benim durumumda, ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen arkadaşımı üzdüğüm için bir fırsatı kaçırdığımı düşündüm. İkincisi ise, özellikle doğrudan geri bildirim almadığınız belirsiz bir durumda, birinin sizin hakkınızda eleştirel bir yargıda bulunduğuna inanmak olan zihin okumadır. Yine benim durumumda, arkadaşımın -sadece davetli olmadığım gerçeğine dayanarak- beni yanında götürmenin eğlenceli olmadığını düşünmesini varsaydım. 

/website/assets/images/my1/images/63b3125f0bc15__pers2.png

Bu tarz düşünce örneklerini birçok sıradan deneyimde görebilirsiniz. Kişiselleştirme, istenmeyen herhangi bir olaydan sonra ortaya çıkabilir, ancak bazı kişiler için en çok diğer insanların dahil olduğu durumlarda öne çıkar. Bir arkadaşınızın sosyal medyada fotoğrafını paylaştığınızı, daha sonra arkadaşınızın o fotoğrafta nasıl göründüğünden nefret ettiğini öğrendiğiniz anı ve sonrasında yaşadığınız sosyal anlamdaki hayal kırıklığını ele alalım. Bu durumda, kişiselleştirme yanlışına düşerek hepsinin sizin hatanız olduğunu düşünüp kendinizi hırpalayabilirsiniz, özellikle de arkadaşınız fotoğraf konusunda daha önceden fikrini sizinle paylaşmadıysa. 

Benzer şekilde, en ufak etkileşimler dahi akıl okuma önyargısına sebep olabilir. Bir restoranda, egzotik yemekleri veya malzemeleri açıklamalarını isterseniz sizi kültürsüz veya ısrarcı olarak gördüklerini düşünebilirsiniz. Veya veterineri aradığınızda, evcil hayvanınızın semptomlarını ayrıntılı bir şekilde anlatmakta zorlanıyorsanız, zamanlarını boşa harcadığınızı düşünmelerinden endişe edebilirsiniz. Bu gibi durumlarda, karşımızdaki kişinin, kendi mesleklerine özgü jargona aşina olmayan insanlarla sayısız karşılaşmaları sonucunda aslında belli bir sabır seviyesine ulaştıklarını düşünmek yerinde olacaktır. Ancak olayları kişisel olarak algılama eğilimindeyseniz, onların tepkilerini anlamlandırma girişimleriniz gerçekte neler olup bittiğine dair algınızı bozabilir. 

Düşünmedeki bu hatalar ile ilgili çeşitli problemler vardır. Birincisi, elbette, yanlış olmaları, nesnellikten çok duygular, kişisel geçmişler, belirsizlik ve bariz bir şekilde olumsuz bilgiler tarafından yönlendirilmeleridir. Bir diğeri ise, bu önyargılı inançlara bağlı kalmanız durumunda duygusal seçeneklerinizi, algılanan kusurlarınız için üzülmek, yaklaşan sosyal zorluklara dayanma beceriniz konusunda endişelenmek veya daha iyi davranmadıkları için başkalarına kızmakla sınırlandırırsınız. Son olarak, davranış açısından da seçeneklerinizi sınırlarlar. Bu düşünceleri “gerçekler” olarak kabul ederseniz, vazgeçmenin, kaçınmanın veya saldırmanın geçmişini görmek zor olabilir. Kısacası, olayları fazla kişisel algılama eğilimleri duygusal ve davranışsal seçeneklerinizi kısıtlar ve sıkıntı ya da işlev bozukluğundan muzdarip olma ihtimalinizi artırır. 

Bu bilişsel önyargıların önemi; depresyonun bilişsel modelinde kendi kendini yenilgiye uğratma, umutsuz düşünceler, yoğun üzüntü gibi duygular ve pasiflik veya geri çekilme arasındaki karşılıklı ilişkileri vurgulayan psikiyatrist Aaron T. Beck tarafından özetlenmektedir. Kişiselleştirme ve zihin okuma terimleri ise psikiyatrist David D. Burns tarafından popüler hale getirildi ve bu kavramlar klasik kişisel destek kitabı Feeling Good (İyi Hissetmek – 1980) ile okuyucu kitlesine sunuldu. 

/website/assets/images/my1/images/63b3116d7d8f3__pers1.jpg

Sosyal Durumlar Hakkında Yanıltıcı Düşünceler Alışkanlık Haline Gelebilir

Sosyal durumlar her zaman biraz belirsizdir, bu yüzden onları anlamlandırmaya çalışmak da doğaldır. Sosyal bir gerileme yaşadığınız veya başka bir kişinin ne düşündüğünü iyi okuyamadığınız durumlarda, kendinizin farkında olmak sosyal sorunları belirlemenize ve düzeltmenize yardımcı olabilir. Ancak, biraz sosyal belirsizlik olduğunda kişiselleştirmeye veya zihin okumaya başvurursanız, bu defalarca prova edilmiş düşünceler, doğru olduklarını öne sürecek çok fazla kanıtınız olmasa bile otomatik olarak ortaya çıkmaya başlayacaktır. 

Bu otomatik düşünceleri, deneyim yoluyla kazanılan öğrenilmiş davranışlar olarak düşünebilirsiniz. Başkalarının üzerindeki baskıyı azaltmak için problemlerin sorumluluğunu kabul etme geçmişimizle bağlantılı olabilirler. Veya bir arkadaşınız, romantik ilişkide olduğunuz partneriniz, patronunuz veya ebeveyniniz sebebi olmadığınız sorunlar için sizi defalarca suçladıysa, onların suçlamalarını içselleştirmiş ve onlara inanmaya başlamış olabilirsiniz. Bu tür deneyimler, kişiselleştirme ve zihin okuma gibi hataları, işler yolunda gitmediğinde başvuracağınız düşünceler haline getirebilir. Elbette bu onların doğru olduğu anlamına gelmez, sadece aklımızın gittiği yer olduklarını gösterir. 

Bir şeyleri fazla kişisel algılıyorsanız, bu özeleştirel düşünceler muhtemelen o kadar çok yaşanmıştır ki, özellikle de bunlara eşlik eden rahatsız edici duygu ve dürtülere kapılmış olduğunuz için artık bu düşünceleri fark etmezsiniz bile. Bu iyi öğrenilmiş otomatik düşünceler, araba kullanmak gibi prosedürel düşüncelerle karşılaştırılabilir. 
Çoğu zaman, bir sorunun sizin hatanız olduğunu veya birisinin sizi olumsuz olarak yargılaması gerektiğini düşündüren fikirler, başka türden çarpık düşüncelerle birleşir. Belirsiz bir davranışa, yalnızca kişisel bir sorun muamelesi yapmakla kalmayabilir, aynı zamanda kendinize bunun sizinle ilgili sonsuza kadar sürecek ve yaptığınız her şeyi etkileyecek bir problemi yansıttığını da söyleyebilirsiniz. Kişisel, kalıcı ve yaygın olan bu tür açıklamalar- psikolog Martin Seligman’ın “3 P”si (personal-permanent-pervasive) - genellikle biraraya gelir. Bu düşüncelere güçlü bir şekilde inanıyorsanız, değişiklik veya problem çözme seçeneklerinizi sınırlarsınız. 

Tüm bunların yanında, pratik yaparak, ciddiye aldığınız ve kendi haline bıraktığınız özeleştirel düşünceler konusunda seçici olmayı öğrenebilirsiniz. Böylece, her konuyu kişisel algılamak ve onlara takılıp kalmak yerine, kendiniz ve zorlu sosyal durumlar hakkında daha gerçekçi inançları ele alıp benimseyebilecek, sorunları değerlendirip geleceğe hazırlanmak adına daha yararlı planlar yapabilecek ve yolunuza çıkan zorlayıcı duygularla çalışabileceksiniz. Anksiyete ve depresyon konusunda bilişsel davranışçı terapi üzerinde uzmanlaşmış bir klinik psikolog olarak, genellikle sosyal problemler için kendilerini aşırı derecede suçlayan veya diğer insanların onlar hakkındaki yargılarını en kötü şekilde algılayan danışanlarla çalışıyorum. Genellikle, rehberlik eşliğinde, yararlı stratejilerden oluşan bir koleksiyonla düşüncelerine daha esnek bir şekilde yanıt vermeyi öğrenirler. Kişiselleştirme ve zihin okuma önyargılarıyla daha etkili bir şekilde başa çıkmaya yönelik bu yöntemler birçok insan için faydalı olmuştur ve eminim ki düzenli uygulama ile sizin için faydalı olacaktır. 

Ne Yapılabilir?

Duygu ve Düşüncelerinizi Birbirinden Ayırt Edin

Olayları fazla kişisel algılama eğilimindeyseniz, bunlarla ne yapacağınıza karar vermeden önce kişiselleştirme veya zihin okuma kalıplarınızı tanımanız önemlidir. Bu zor olabilir çünkü duygular ve düşünceler arasındaki çizgi genellikle bulanıktır. Duyguları düşüncelerden ayırmanın yollarından biri, duyguların genellikle tek kelime ile – gergin, mutlu, şaşırmış, korkmuş – özetlenebileceğini ve düşüncelerin duyguları yönlendiren veya takip eden fikirler olduğunu hatırlamaktır. Bu ayrım önemlidir çünkü rahatsız edici duyguları değiştirmek veya kontrol etmek zor olsa da, düşünce tuzaklarınıza verimli bir şekilde yanıt vermek için bir dizi başa çıkma stratejisi arasından seçim yapabilirsiniz. 
Duygu ve düşünceler arasındaki bağlantıyı anlayıp ayırmanıza yardımcı olması için fırsat buldukça etiketleme alıştırması yapın. Örneğin, akşam yemeği esnasında misafiriniz aniden susarsa ve siz “benimle konuşmaktan hoşlanmıyor” diye düşünürseniz, doğru ya da yanlış olabilecek bir düşünce üzerinde yoğunlaştığınızı kabul edin ve sonrasında bu duyguyu düşünün. Olanları doğru bir şekilde tanımlarsak; “akşam yemeği sırasında arkadaşım sessiz kaldığında benimle konuşmaktan hoşlanmadığını düşündüğüm için üzgün hissettim” diyebiliriz. Duyguların tartışılmaz olduğunu unutmayın. Sadece duyguları hissedersiniz, öyle hissetmek istemeseniz bile. Öte yandan, düşünceler sorgulanabilir, gözden geçirilebilir veya daha gerçekçi ve faydalı olanlarla değiştirilebilir. 

Kişiselleştirme Yaptığınız veya Akıl Okuduğunuz Durumlara Dair İşaretler Arayın

Bir dahaki sefere güçlü veya zor bir duygu yaşadığınızda düşüncelerinizi devreye sokun. Örneğin, alışveriş yaptığınız esnada uzun süredir görmediğiniz bir tanıdığınızla karşılaştığınızı ve hem kısa hem de tuhaf bir sohbetin ardından ani bir üzüntü hissettiğinizi farz edin. Bu kişi hayatınızda önemli bir rol oynamıyorsa, yaşadığınız duygu alışılmadık gelebilir. Böyle bir anda duygularınızı fark edin ve kendinizi kontrol edin. Bu duyguya yol açan veya onu etkileyen düşünceyi tam olarak saptayabilecek misiniz deneyerek görün. 

Kişiselleştirme yapmaya yatkınsanız, alışveriş durumunda yaşadığınız duygunun, iyi tanımadığınız ya da yakınınız olmayan birisiyle gerçekleşen plansız bir konuşmadaki tuhaf anları “havadan sudan sohbet etmekte veya insanların beni sevmesini sağlamak konusunda iyi değilim” gibi bir inanca atfetmekle bağlantısı olabilir. Ya da zihin okumaya eğiliminiz varsa ve cumartesi sabahı koşu yaptıktan sonra markete gitmeden önce terli kıyafetlerinizi değiştirmediyseniz “tam bir paspal olduğumu düşünüyorlar” şeklinde üzgün ve endişeli hissedebilirsiniz. Bu düşüncelerin, hayatınızdaki diğer olaylar nedeniyle daha da büyük bir duygusal etkisi olabilir. Belki de ayaküstü yaptığınız sohbet en yakın arkadaşınızın kısa zaman önce taşındığına dair hayal kırıklığı yaşadığınız bir anıyı tetikledi ve siz, bundan sonraki etkileşimlerinizin az önceki yüzeysel sohbete daha çok benzeyeceğinden ve ilişkilerinizin asla taşınan arkadaşınızla sahip olduğunuz yakınlık gibi olmayacağından endişe ediyorsunuz. 
Bu gibi durumlarda düşüncelerin doğruluğu ve fayda oranı değişebilir. Bu sebeple onlara karşı verilen tepkiler de her zaman aynı olmayacaktır. Bazı durumlarda – özellikle önyargılı düşünceleri belirleme konusunda alıştırma yaptıktan sonra – hızlı bir şekilde, zihninizin kişiselleştirme ve zihin okuma ile birlikte sizinle alay ettiği sonucuna varabilirsiniz. Yapabileceğiniz en iyi şey ise; neler olup bittiğini kabul etmek, arka plandaki gürültüyü tolere etmek ve dikkatinizi daha önemli bir şeye çevirmek olacaktır. Ancak, sizin için çok net olmayan düşüncelerle uğraşıyorsanız veya durumun önemini daha çok araştırmak gerekiyorsa, düşüncelerinize daha yakından bakmak ve doğruluklarını sorgulamak yardımcı olacaktır. 

Düşüncelerinizin Lehine ve Aleyhine Olan Kanıtları Listeleyin

Düşüncelerinizin önyargıları yansıtabileceğini unutmayın ki bu önemli bir başlangıç noktasıdır. Düşüncelerinizin lehinde ve aleyhinde olan kanıtları değerlendirme fırsatınız olduğunu söylemek isterim. Bu, bir durumla ilgili asıl anlayışınıza bağlı kalmaya mı yoksa daha makul görünen alternatif bir açıklamaya mı devam edeceğinize karar verme noktasında yardımcı olacaktır. 

Kanıt toplama sürecindeki en iyi yöntem düşüncelerinizi yazmaktır. Eğer zihninizdeki kanıtları keşfetme dürtünüz varsa, devam eden bir iç çatışmaya takılıp kalma ve daha önce ele aldığınız düşünceleri yeniden gözden geçirme riskiyle karşı karşıya olduğunu bilmenizi isterim. Biraz pratik yaptıktan sonra yazdıklarınızı zor durumlar için saklamak isteyebilirsiniz ama şimdilik bu sürece sistematik olarak yaklaştığınızda neler olduğunu görmek için kendinize zaman verin. 

/website/assets/images/my1/images/63b3110c4bbe3__notes.jpg

Bir sayfa kağıt çıkarın. Sol tarafına, durumun kısa bir açıklamasını yazın: “Merve ile mağaza da garip bir konuşma”. Sağ tarafa fa nasıl hissettiğinizi yazın: “üzgün”, “endişeli” veya “kızgın”. Durum ve duygu arasına da, olanlara ve nasıl hissettiğinize ilişkin açıklamalarınızı yazın: “benimle konuşmayı sonlandırmak için sabırsızlanıyordu” veya “görüntüm onu rahatsız etti” vb. 

Durumun, düşüncelerin ve duyguların altına, düşüncelerinizin doğru olduğunu gösterdiğine inandığınız şeyleri yazın. Örneğin; “Merve mağazada etrafına çok bakıyordu” veya “ne kadar rahatsız edici olduğumu düşünmeden edemedim” gibi. Bu konuda acele etmeyin. Bir dedektif veya bilim insanı gibi davranın. Böylesine zor bir duyguya yol açan inancı destekleyen, bildiğiniz her şeyi listeleyip listelemediğinize bakın. Şimdi de düşüncelerinizin doğru olmayabileceğini söyleyen her şeyi yazın. Örneğin: “bu hafta sonu seyahate çıkacağını ve yola çıkmadan önce bir şeyler alması gerektiğini söyledi” veya “mağaza çok kalabalıktı, bu da sohbet etmek için iyi bir zaman değildi” gibi. 

Konunun Sizinle İlgili Olmayan Bir Açıklaması Olup Olmadığına Bakın

Olan biten her şey için muhtemel açıklamalar yazın. Örneğin, Merve de kaygılı olduğu için konuşmanız yarım kalmış olabilir, acelesi olabilir ya da her ikiniz de hazırlıksız yakalanmış olabilirsiniz ve tepkileriniz beklenen şekilde olabilir. Son olarak, deneyiminiz için “en iyi durum” açıklamasını düşünün. “Her şey harika gitti” şeklinde inandırıcı olmayan şeylere başvurmak yerine, açıklamanızın gerçekçi olduğundan emin olun. Mağazada gerçekleşen garip sohbet olgusundaki gibi, ikinizin de olumlu bir izlenim bırakmak istemesi ve beklenmedik bir durumda rahat olmak için kendinize çok fazla sıkmanız sebebiyle biraz yapmacık olması mümkün olabilir mi? 

/website/assets/images/my1/images/63b31219478bc__meeting.png

Başka bir örnek verecek olursak, bir iş toplantısında amiriniz tarafında sözünüz kesilirse ve bunun “kimsenin fikirlerinizi ciddiye almaması” nedeniyle olduğunu düşünürseniz, alternatif bir açıklama şu olabilir: “toplantı uzun sürüyordu ve herkes içine geri dönmek zorundaydı”.  Bu noktada en iyi durum açıklaması şudur: “amirim önereceğim şeylerin değerli olduğunu düşünüyor ve daha sonra hak ettiği şekilde ele almak için erteliyor”. 

Notlarınıza bakın. Durumla ilgili ilk düşüncelerinizi yeni düşüncelerinizle karşılaştırın. İlk değerlendirmenize bağlı mı kalmalısınız yoksa neler olduğuna dair yeni ve daha gerçekçi bir açıklamayla değişim yapmak daha mı iyi olur? Buradaki amaç, düşüncelerinizde daha dengeli olmanıza yardımcı olmaktır. Böylece başlangıçtaki kişiselleştirme veya zihin okuma sorunlarına bağlı kalmamak için adım atmış olursunuz. Deneyiminizi farklı bir şekilde anladıktan sonra, kendinizi ilk düşüncelerinizi yeniden gözden geçirmek adına bir dürtü ile uğraşırken bulabilirsiniz. Beklenen de budur. Bu düşüncelerin ve bunlara kapılma dürtüsünün kendiliğinden geliştiğini ve onların ortaya çıkışını da kalıcılığını da kontrol edemediğinizi unutmayın. Beyninizin işini yapmasına izin verin. Bu yapışkan düşünceleri gerçekler yerine zihin gürültüsü olarak anlayıp anlamadığınızı görün. Bu istenmeyen düşüncelerin muhtemelen bir süre daha arka planda çalışacağını bilin. Kendinize, onları tekrar tekrar ziyaret etmenin mücadelenizi uzatacağını hatırlatın ve daha sonra bu rahatsızlık veren şeyleri kendi haline bıraktığınızda neler olduğunu gözlemleyin. Zaman içinde kendi kendilerine kaybolup gideceklerdir. 

Kendinize Neyin İşe Yaradığını Sorun

Düşüncelerinizi keşfetme, sorgulama ve gözden geçirme şansınız olduğunda, şu an bilip yapmanız adına nelerin yararlı olacağını düşünün. Daha önce yaptığınız gibi, hatırladığınızdan emin olmak için yararlı düşüncelerinizi ve planlarınızı yazın. 

Peki işe yarayan şey ne? Nesnel düşünmenize yardımcı olacak ayrıntıları düzenli olarak gözden kaçırdığınız için olayları fazla kişisel algılıyorsanız, düşüncenizdeki önyargıları kabul etmeniz, inançlarınıza meydan okumanız ve inançlarınızı gözden geçirmeniz için kendinize itibar etmeniz ve alternatif açıklamalar aramanız yararlı olacaktır. Yararlı düşünme ayrıca, fazla dikkatinizi hak etmeyen bariz kişiselleştirme ve zihin okuma örneklerini fark etmek için hatırlatmalar içerir. 

olanlar hakkında nesnel düşünmek, kendinize karşı çok sert olmamak ve bir sorunu ele almak için harekete geçmek. Bu planlar, bir yanlış anlaşılmayı açıklığa kavuşturmak, kendinizi daha etkili bir şekilde ifade etmek için beceriler geliştirmek veya gelecekteki başarıların önündeki engelleri ortadan kaldırmak için harekete geçmeyi içmeyi içerebilir. 

Sosyal durumlarda öncelik vermek istediğiniz davranışları bulmak istiyorsanız en büyük endişelerinizi gidermek adına plan yapın. Örneğin, havadan sudan sohbet etme konusunda iyi olmadığınızı düşünüyorsanız, paylaşılan durumlar veya güncel olaylar hakkında kısa kısa yorumlar yapın. Bu yorumlar başka insanların sohbet etmek isteyip istemediğini görmenin kolay yollarından birisidir. İş toplantılarında yeterince aktif olmadığınızı düşünüyorsanız, her toplantıda en az bir veya iki kere soru sormayı, fikir paylaşmayı veya başkalarına destek teklif etmeyi planlayabilirsiniz. Başkalarının eylemlerini yorumlamak zor geliyorsa, başkalarının ne dediğinden emin olamadığınızda kibarca netlik talep edin. Bunu yapabilmenin en iyi yolu, neyin belirsiz göründüğünü belirtmek, neler olduğunu anlamanın önemine değinmek, diğer kişinin ifade ettiğine inandığınızı belirtmek ve geri bildirim istemektir. 

Yeni, potansiyel olarak yararlı bir sosyal davranışı uygulamaya karar verirseniz değişimin zor olabileceğini unutmayın. Bu nedenle küçük ama tutarlı değişikliklerle kendinizi başarıya ulaştırmak için gerçekçi bir plan için göklere çıkma dürtüsünü bir kenara bırakın. Bu çok önemlidir çünkü hedeflerinizi gerçekleştirmekte zorlanıyorsanız istemeden de olsa kişiselleştirmeye (bu konuda iyi değilim) veya zihin okumaya (benimle ilgilenmiyorlar) kayabilirsiniz. Hala anlamlı olduğunu düşündüğünüz ve yapabileceğinizi bildiğiniz en küçük değişikliğe meyletmek en iyi kuraldır. Kendinizi bu değişiklikleri yaparken gözlemlerseniz, sosyal zorluklarla başa çıkma becerinize olan güveniniz artacak, bu da şu anda yolunuza çıkan önyargılı inançlara karşı durabileceğinize dair olumlu düşünmenizi sağlayacaktır. 

Belli Bir Orandaki belirsizliği Kabul Edin

Doğası gereği, sosyal etkileşimler belli bir oranda belirsizlik içerir. Başkalarının ne düşündüğünü kontrol edemesenizde, değişim için planlar yapabilir genellikle etkili olan sosyal davranışları sergileyebilir ve sosyal risk almanın getirdiği belirsizliğe tahammül etmeyi öğrenebilirsiniz. Dikkatinizi ve enerjinizi algılanan sınırlarınıza veya başkalarının sizin hakkınızdaki düşünceleriyle ilgili endişelerinize yönlendirmek yerine, odağınızı tekrar davranışınıza ve zorlu sosyal durumlarda nasıl hareket etmek istediğinize çevirebilirsiniz.

Dikkatinizi ve enerjinizi kontrol edebildiğiniz şeylere vermek, kontrol edemediklerinizi (otomatik düşünceler ve bunlara eşlik eden rahatsız edici duygular) kabullenmenizi ve onları tolere edebilmenizi kolaylaştırır. 

Kendinizden ve sosyal durumlarda nasıl davranmak istediğinizden eminseniz ve bu davranışları uygularsanız, her zaman istediğiniz kadar gösterişli olmayabilir veya başkalarının nasıl tepki verdiğini bilemeyebilirsiniz. Ancak yine de kendinizi daha olumlu bir şekilde eleştirmek için yeterli davranışsal kanıtı üretebileceksiniz ve kişiselleştirme ile akıl okumaya bu denli bağlı kalmayacaksınız.

Çeviren: Uzm. Psk. Lamia Kalender Ergül / @uzmpsklamiaergul
Kaynak: https://psyche.co/guides/how-to-take-things-less-personally-and-avoid-mind-reading

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR