608ae7792f19e__1.jpeg

Covid Nesli Çocukları: Bizi Neler Bekliyor?

29.04.2021

Amber Dance ve Ann Masten

Pandemi sırasında büyüme çağında olan çocuklara ne olacak? Her ne kadar endişelenmemiz için sebepler olsa da, direnç konusunda yapılan çalışmalar içimizi biraz olsun rahatlatıyor. Bir gelişim psikoloğu, çocukları, pandeminin uzun vadeli zararlarından korumak için, yetişkinlerin neler yapabileceğini açıklıyor.

Çocukluk dönemi Covid-19 pandemisi ile alt üst olmuş durumda. Dünyadaki 2.2 milyar çocuk artık kaygısızca oyun oynayamıyor, takım sporlarıyla ilgilenemiyor, okula gidemiyor; veya tüm bunları online olarak yapıyor. Peki tüm bu etkinliklerin yerini alan izolasyon, sıkıntı, aile içi stres ve kaygının sonuçları ne olacak? 

Çocuklar tarih boyunca birçok felakete tanık oldular;  bu nedenle araştırmacılar olası riskler ve iyileşme potansiyelleri hakkında bir çok şey biliyor. Örneğin, Batı Virginia Buffalo Creek’teki 125 kişiyi öldüren ve 4000’den fazla kişiyi evsiz bırakan sel felaketinden sonra, bölgede yaşayan çocuklarda kaygı sorunu baş gösterdi. Erkek çocukları daha kavgacı bir tutum sergilemeye başladı ve tuvalet eğitimini tamamlamış birçok çocuk tekrardan ‘’kazalar’’ yaşamaya başladı. Aile üyelerinden veya arkadaşlardan kaybedilenler olduysa veya şiddet içeren, destekleyici olmayan ve huzursuz bir aile ortamı varsa sonuçlar daha da kötü olabiliyordu. Ancak, sözü edilen çocukları araştıran bilim insanları, 17 yıl geçtikten sonra çocukların büyük bir çoğunluğunun hatırı sayılır bir iyileşme gösterdiğini keşfettiler. 

Covid Nesli Çocukları Bizi Neler Bekliyor

Araştırmacılar, mevcut pandemide, çocuklarda depresyon semptomlarında artış gözlemlediler. Aynı zamanda, hali hazırda obsesif kompulsif bozukluğu olan çocuk ve gençlerin de semptomlarında kötüleşme mevcuttu. Minneapolis’teki Minnesota Üniversitesi’nde dayanıklılık üzerine çalışan gelişim psikoloğu Ann Masten, Pandemi deneyimi yoksulluk gibi başka olumsuzluklarla birleşen çocuklar için özellikle endişeleniyor. Yine de, genel anlamda, çocukların uzun vadeli dayanıklılığı konusunda iyimser olmak için de nedenler olduğunu söylüyor. Örneğin; ebeveynler ev içinde güven verici ve eğlenceli bir ortam yaratarak dönemin olumsuz koşullarını hafifletebilirler. 

Masten ve meslektaşları, 2021 Annual of Clinical Psychology dergisinde dayanıklılık konusunu ele aldı. Bu röportaj, anlaşılırlık için düzenlenmiş ve kısaltılmıştır. 

Hali hazırda çalıştığınız konu ‘’dayanıklılık’’. Peki dayanıklılık tam olarak nedir ve kaynağı nedir?

Dayanıklılık bilimi, insanların- veya ailelerin, toplumların veya ekonomilerin- zorluklarla nasıl başa çıktığıyla ve zor koşullara nasıl uyum sağladıkları ile ilgilidir. 1970 civarında, İkinci Dünya Savaşının (Örneğin, Holokost’taki toplama kamplarının) ve Birleşik Krallıktaki tahliyelerin yol açtığı travmaların çocukların üzerinde bıraktığı etkilerin araştırılması ile ortaya çıkmıştır. Kimileri gençken savaşı deneyimlemiş olan araştırmacılar, insanları bu gibi travmalardan neyin koruduğunu ve hangi faktörlerin  iyileşmelerine yardımcı olduğunu anlamaya çalışmışlardır. Böylece gelecek kuşaklar da bu araştırmalardan fayda sağlayabilecektir.
Bizler; doğal afetler, zihinsel sorunları olan ebeveynler, taciz, boşanma gibi, çocukların karşılaşabileceği her türlü zorluğu inceliyoruz. Ben, spesifik olarak, bu tür zorlukların çocukların sosyal, duygusal, öğrenimsel becerilerini ve yaşam boyu refah seviyelerini nasıl etkilediğiyle ilgileniyorum. Örneğin, bu çocuklar diğer çocuklarla nasıl anlaşıyor? Sınıfta ve ev içinde kurallara uyuyorlar mı? Akademik becerileri hangi seviyede? Nihayetinde, birçok ebeveynin çocukları için umut edeceği değerleri inceliyoruz: toplumdaki yerlerini bulmak ve mutlu olmak. 

Bu tarz çalışmalar bizlere dayanıklılık adına ne söylüyor?

Risk ve zorlukların üstesinden gelebilen ve hayatta başarılı olan çok sayıda çocuk var. Yıllar önce ‘’kısa liste’ adını verdiğim bir liste formüle ettim. Bu listede farklı zorluklardan geçmiş çocuk ve gençlerin araştırılmasıyla ortaya konulan dayanıklılık faktörleri bulunuyor. Listenin en başında, ilgili ve yetkin bir ebeveyn ile yakın bir ilişkiye sahip olmak geliyor. Buna ek olarak iyi bir planlama ve düşünme becerisine sahip olan, aidiyet duygusu hisseden, kendine inanan ve başarmaya motive olan çocuklar zorluklarla daha iyi başa çıkabiliyor. Yaş ilerledikçe, hayatta bir amaca ve anlam duygusuna sahip olmak koruyucu bir rol oynuyor. Bu faktörlere sahip olan çocuklar, dayanıklı aile fertleri ve okullarca desteklenirse, zor koşulların üstesinden gelmekte daha başarılı oluyor. 

Covid Nesli Çocukları Bizi Neler Bekliyor

Covid-19 krizi süresince, çocuklar adına başlıca endişeleriniz nelerdir?

Eğitim. 6 yaşında bir torunum var ve uzaktan eğitim ile yeterince motive olamıyor. Zaten pandemi ile birlikte ülkemizdeki eşitsizlikleri fark ettik; uzaktan eğitimde sorun yaşayan veya katılım göstermeyen pek çok dezavantajlı çocuk var. Bu dezavantajlı çocukların, normal şartlarda, yaz aylarında akademik anlamda gerilediğini biliyoruz. Şimdi karşı karşıya olduğumuz şey 18 aylık bir yaz tatili gibi. Genel olarak toplumumuz akademik sermaye kaybından muzdarip olacak gibi görünüyor. Bu nesilde daha düşük bir lise mezuniyeti ve üniversite eğitimi oranı görülebilir. 

İzolasyon. En çok endişelendiğim çocuklar, bu zorunlu izolasyon sebebiyle tehlikede olan veya aç kalan çocuklar. Okullar, çocukları izleyebildiğimiz, kimsenin onlara zarar vermediğinden ve yeterince yemek yediklerinden emin olduğumuz en önemli bağlamlardan biridir. İzolasyon koşullarında, çocuk istismarı ve ihmalinin tespit edilme olasılığı azalır. 

Aile etkileri. Örneğin, çalışan bekar ebeveynlere sahip olan çocuklar veya işlerini kaybederek maddi olarak zor duruma düşmüş ailelerin çocukları, baş edilmesi zor duyguları ve çaresizliği daha kuvvetli yaşayacaklardır. Bu gibi faktörlerin çocukların gelişimi üzerinde dolaylı ama önemli bir etkisi vardır. 

Böyle bir güçlük karşısında, çocuklardan dayanıklı olmalarını bekleyebilir miyiz? 

İyimser olmak için sebeplerimiz var. Araştırmalar gösteriyor ki, zamanla, yeni normal iyice benimsendiğinde, çocuklar çok büyük bir iyileşme gösterebiliyor. Okul gitmek ve spor gibi aktiviteler tekrar gerçekleştirilebildiğinde, bunların iyileşmeye önemli katkıları olacaktır. 

Ebeveynler, çocuklarda dayanıklılığı arttırmak için şu an neler yapabilir?

Çocuklarınızı dinleyin. Onların sorularını elinizden geldiğince dürüstçe cevaplayın, tabii bunu yaparken yaşına uygun ve güven verici bir üslup kullanmayı unutmayın. 

Günlük rutinleri devam ettirin. Masa oyunları oynama bulmaca çözme ve dışarda egzersiz yapma gibi fırsatlar yarattığınızdan emin olun. Ayrıca, mümkün olduğu ölçüde, özel günleri kutlamaya devam etmenin yollarını bulun. Tüm bu aktiviteler, çocuklara her şeyin yolunda olduğunu hissettirir. 

İnsan hayatındaki en güçlü koruyucu faktörlerden biri umuttur. Bu nedenle, pandemi sona erdiğinde yapmak istediklerinizle ilgili plan yapmak çok önemlidir. 

Ancak ebeveynlerin yapabileceği en önemli şeylerden biri,  kendilerinin en önemli faktör olduğunu hatırlamaktır. Anne babalar, aidiyet ve güvenlik duygusunu kendi davranışlarını örnek vererek sağlamalıdırlar. Yani, öncelikli olarak kendi sağlığınıza ve iyilik halinize özen gösterin. 

https://kemalsayar.com//website/assets/images/my1/images/608ae86b2bf1b__4.jpeg

‘’Artmış kapasite'' terimini sıklıkla kullanıyorsunuz. İçinde bulunduğumuz kriz döneminde bu kapasiteyi nasıl kullanabiliriz?

Doğal afet araştırmalarında, artmış kapasite, elimizde sorunun çözümüne yönelik kaynakların olması ve bunları aktif olarak kullanabilmek olarak tanımlanmıştır. Örneğin, bir kasırga ile karşı karşıya kalınması durumunda, acil durum hizmetlerinden tamamen yararlanabilmek için yeterli kapasiteye sahip miyiz?
Ebeveynler ve öğretmenler de dahil olmak üzere insanlar da artmış kapasiteye sahip olabilir ve zor durumlarla karşılaştıklarında daha fazla enerjiyi harekete geçirebilirler. Aslında ebeveynler bunu çoğu zaman yapar. Örneğin çocukları hastalandığında…
Ne var ki bunu sonsuza kadar yapamazlar, çünkü bir noktadan sonra tükenmiş ve yorgun hissedebilirler. Ve maalesef bir öğretmen veya bakıcı tutmaya gücü yetmeyen çok sayıda ebeveyn var.

Birçok ebeveyn, çocukların ekran başında geçirdiği süreden endişe duyuyor. Peki tüm hayatımız ekran başında geçerken, çocukları bu konuda nasıl yönetebilirler?

Ekran süresiyle ilgili tüm uyarılara rağmen, çocukların ekran başında daha fazla zaman geçirmesine sebep olmamız çok ironik. 

Ekranlar, çocukların öğrenme ve sosyalleşme süreçlerini desteklemesi, sıkılmış çocukları eğlendirmesi, ve ebeveynlere çalışabilmesi için daha fazla zaman tanıması açısından büyük bir nimet. Diğer çocuklarla iletişimde olmak izolasyonun kötü etkilerini biraz olsun azaltabiliyor. Sosyal medyadan faydalanmak için de yollar bulunması gerekiyor. Örneğin en büyük uluslararası hazineleriminden biri olan ‘’Susam Atölyesi’’ Covid döneminde çocuklar için gerçekten çok faydalı projelere imza attı. 

https://kemalsayar.com//website/assets/images/my1/images/608ae89daa56a__5.jpeg

Öte yandan, medyanın bazı çocuklar üzerinde travmatik bir etkisi olabiliyor. Örneğin, 11 Eylül  ve Challenger patlamalarından sonra bir çok çocuk medyada maruz kaldıkları şeylerden çok kötü etkilendi. Çocukların aktif olması, dışarı çıkması ve aile etkileşiminin aksatılmaması bu açıdan çok önemli. 

Ben, ekran süresi tartışmasına bir kar/zarar penceresinden bakıyorum. Asıl mesele ekran başındaki süreyi ne için harcadığınızdır. Eğer dışarıda ailenizle bir yürüyüşe çıkmak yerine, ekran başında oturuyorsanız bu muhtemelen iyi bir fikir değildir. 

Peki dayanıklılık konusunda çalışan bilim insanları şu an ne yapıyor?

COVID-19 a verilen tepkilerle ilgili devam eden birçok çalışma var. Mesela bazı araştırmacılar uzaktan eğitimin zihinsel sağlığa etkilerini araştırırken, bazıları tele sağlığa geçiş konusunu ele alıyor. Covid neslini inceleyen COVGEN isimli grup, bu süre zarfında dünyaya gelen çocuklar ile ilgili araştırmalar yapıyor. 

Sanıyorum ki pandemiden önce halihazırda devam etmekte olan çalışmalardan birçok şey öğreneceğiz. Çünkü bu çocukları zaman içinde takip etmiş olacağız. Münferit afetler söz konusu olduğunda, genellikle, insanların felaket öncesi durumlarıyla ilgili verilere sahip olamayız. Ancak bu sefer sahibiz. Araştırmacılar mevcut araştırmalarına, salgının çocuklar ve aileler üzerindeki etkileriyle ilgili parametreler ekledi. Yani, bize çok önemli şeyler öğretecek çok sayıda araştırmaya sahip olacağız.

Şimdiye kadar pandemiden ne öğrendik?

Büyük afetler genelde önemli dersler öğretir. Covid-19 pandemisinden öğrendiğimiz en önemli ders de çocuklara ve ailelere uzun zamandır yeterince yatırım yapmadığımızdır. Örneğin birçok okul yeterli alana veya mükemmel bir havalandırma sistemine sahip değil. Pandemiden önce bile öğretmenler aşırı iş yükü ve kalabalık sınıflar yüzünden tükenmişlik yaşıyorlardı. Eğitimde artmış bir kapasiteye sahip olmadığımız su götürmez bir gerçek; ebeveynlere yeterli desteği sağlamadık ve şimdi çok daha zor durumdayız. Çocukları, aileleri ve eğitimi destekleyen sistemlere, yapılara ve personellere daha fazla yatırım yapmalıyız. 


Çeviren : Elif Dağdelen
Kaynak : www.knowable.com


Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR