61c88006af715__1.jpeg

Trollüğe Son

26.12.2021

Stephen Kinsella

Anonim kullanıcıların bir kısmı çevrimiçi ortamda kötüye kullanmanın yanında komplo teorileri de üretiyor. Bu yüzden anonim olma hakkı sınırlandırılmalı.

1990'ların başında internet hakkında haberlerin demokratikleştirilmesi ve sosyal uyumun güçlenmesine ilişkin neredeyse "ütopik" beklentilere sahiptik. 10 yıl önce Arap Baharı'nda çevrimiçi iletişimin oynadığı rolü kutluyorduk. O günden bu yana çok şey değişti. Şimdi sosyal medya denilince QAnon gibi organizasyonlar, Amerika Birleşik Devletleri’nin başkentindeki isyanlar, komplo teorileri, kadınlara ve azınlık gruplarına yönelik zorbalıklar geliyor aklımıza. 

Son zamanlarda ağırlıklı olarak Avrupa Birliği tekelcilik karşıtı avukatı olarak büyük teknoloji platformlarına danışmanlık yapıyor ya da onları sorgulamaya yönelik çalışmalarda görev alıyorum. Bu platformların nasıl geliştiğine dair hem profesyonel hem de kişisel ilgim var. Bu makalede ise pratik çözümlere odaklandım. Ayrıca İnterneti Temizle kampanyasını çevrimiçi söylemin düzeyini iyileştirmek, kötüye kullanım ve dezenformasyonla mücadele etmek için kurdum.

Pek çok çevrimiçi platform ister kendi şart ve koşulları olsun isterse de bu şartların gevşek bir şekilde uygulanması nedeniyle olsun kullanıcıların anonim olmalarına ve kimliklerini gizlemelerine ve hatta yanlış tanıtmalarına izin vermektedir. Elbette bir sosyal medya kullanıcısının tanımlanabilir olmak istememesinin birçok iyi nedeni olabilir. Ancak anonim hesapların kontrolsüz kullanımına izin verilmesinin diğer kullanıcıların gönderilere güvenip güvenemeyecekleri konusunda zorluklar çıkaracağı da açıktır. 2020'deki NATO Stratejik İletişim Mükemmeliyet Merkezi, sosyal medya manipülasyonuna ilişkin yayınladıkları raporları yabancı hükümetlerin, antidemokratik grupların ve ticari şirketlerin, sahte hesap ağlarını kullanarak kamuoyundaki tartışmaları manipüle etmesinin ne kadar kolay olduğunu ortaya koydu. Sadece 300 € karşılığında “sosyal medya manipülasyon servis sağlayıcıları” aracılığıyla Facebook, Instagram, YouTube, Twitter ve TikTok'ta 1.150 yorum, 9.690 beğeni, 323.202 görüntüleme ve 3.726 paylaşım olmak üzere gerçek olmayan etkileşimler oluşturabildi.
/website/assets/images/my1/images/61c889be7cdf7__2.jpeg
Birçok hükümet ve sivil toplum için artan bir başka endişe ise sosyal medyanın COVID-19 hakkındaki dezenformasyonu artırmada oynadığı rol oldu. Koronavirüs hastalığını 5G telekomünikasyon ağlarının kullanıma sunulmasıyla ilişkilendirme girişimi bunlardan biridir. Bu haber hem kablosuz direklere hem de onları kuran ve bakımını yapanlara saldırılara yol açtı. 2020'deki İnterneti Temizle araştırmamız, anonim hesapların sayısı ile genel kullanıcı popülasyonunu karşılaştırdığında bu konuyla ilgili dezenformasyonu yayma meselesinde orantısız bir aktivasyon olduğunu gösterdi.

Ayrıca çok sayıda araştırma anonim olan kullanıcıların agresif davranma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Opinium for the Compassion in Politics grubu tarafından yürütülen son araştırma çevrimiçi tacize maruz kalan kişilerin yüzde 72'sinin anonim veya yanlış hesaplar tarafından hedef alındığını ortaya koydu.

Devlet eserinde Platon, bir insanın erdemsiz eylemleri için hüküm ve cezadan kurtulacağından emin olsa bile erdemli kalmasının beklenip beklenemeyeceğini sorgulamıştı. Platon, sahip olanı görünmez yapan ve kralı tahttan indirip yerine geçmesine izin veren efsanevi Gyges Yüzüğü'ne atıfta bulunmuştu. Sosyal medyanın modern hükümdarları bu düşünce deneyini güncellemiş oldu. Hemen hemen herkese çevrimiçi olarak kötüye kullanım imkânı verildi. Ve öyle görünüyor ki pek çok kullanıcı bunu yapma isteğine de karşı koyamıyor.

Bu istismarla karşı karşıya kalan tanınmış kişiler sayıları çoğalarak çevrimiçi anonim olma hakkının kaldırması için kampanya yürütüyor. ABD'li tenis oyuncusu Sloane Stephens gibi sporcular bir yenilgiden sonra aldıkları küfürlü, öfkeli mesajların hacmi ve bunun zihinsel sağlıkları üzerindeki etkisi hakkında düşüncelerini paylaştılar. Bu yılın başlarında Katie Price'ın, oğluna yönelik çevrimiçi saldırılar sonucu sosyal medyadaki herkesin kimliğinin tespit edilmesini istediği dilekçesi birkaç gün içinde 500.000'den fazla destek imzası aldı.

Sınırsız anonimliğin yarattığı tehlikelerin sonuçları yadsınamaz. Yine de anonimliğin tamamen yasaklanmasının orantısız bir yanıt olacağını savunan kişiler de var. Bazı kullanıcıların özellikle taciz etmek veya trollemek için anonimliğin arkasına saklandığı doğru olsa da diğerlerinin kimliklerini saklamak için tamamen meşru nedenleri de vardır. Örneğin, şirketlerin suçlarını ifşa eden muhbirler ya da siyasi muhalifler. Bu meşru ama çatışan kamu çıkarlarını uzlaştırmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor.
/website/assets/images/my1/images/61c889e3bbb06__3.jpeg
Ne yazık ki platformlar zararlı içeriği tespit etme ve engelleme sorumluluğun büyük bir kısmını bireysel kullanıcılara yüklüyor. İskoç futbol oyuncusu Leigh Nicol'ün de belirttiği gibi, bu çok büyük bir yük getiriyor ve sosyal medya şirketlerini çok kolay bir şekilde sorumluluktan kurtarıyor. İdeal olan platformların zararlı içerikleri azaltma çabalarına odaklanmasıdır. Ancak “katılımı” önemli ölçüde azaltabilecek herhangi bir adım atmakta ise isteksizler. Facebook muhbiri Frances Haugen'in bu Ekim ayında ifade ettiği gibi: “Etkileşime dayalı sıralama tüm sitelerde bir sorundur. İnsanları öfkeye kışkırtmak daha kolaydır. Etkileşime dayalı sıralama, güvenlik açıklarımızı tespit eder ve bu tür şeylere taviz verir.” Kullanıcılarının gizli tutulması talepleriyle karşı karşıya kaldıklarında platformlar açık bir çıkar çatışması ile yüzleşir. Kötüye kullanım amaçlı içeriğin daha fazla etkileşim oluşturduğunun ve anonim hesapların reklamcılara sunabilecekleri kullanıcı sayılarını şişirdiğinin farkındalar. Bu durum gelirlerini artırmakta. 

Tek bir eylemin tüm sorunları çözemeyeceğini iddia etmek yaygın bir saptırma tekniğidir. Anonimliği kısıtlamanın çevrimiçi sorunları bir anda bitirmeyeceği kesinlikle doğru. Hesaplarını olduğundan daha fazla saygın gösterebilmek amacıyla şişiren asılsız veya şüpheli hesaplar tarafından büyütülen Covid-19 haberlerinin bu kadar yayılmasını sağlayan bu sahte takipçi orduları idi. Kötüye kullanım ve dezenformasyonun yarattığı sonuçlar göz korkutucu ve platformları hesapların gerçekliği gibi konularda değişikliğe zorlamaya yönelik açık bir kamu talebi var. Çözüm anonimlik sorununu tersine çevirmek olabilir. Kullanıcıların çevrimiçi anonim olma hakkını sınırlamaya çalışmak yerine her kullanıcının hesabının kimliğini doğrulama hakkı iyi bir çözüm olabilir.

Örnek vermek gerekirse Twitter şu anda az sayıda hesaba “mavi tik” veriyor. Bu uygulama her kullanıcıya bir tür doğrulama sürecinden geçme ve bir "yeşil onay" alma hakkı verecek şekilde genişletilebilir. Bu yaklaşımın avantajı her kullanıcının bir diğerinin doğrulanıp doğrulanmadığını görebilmesidir. Bu da içeriğin güvenilir olup olmadığının değerlendirilmesine yardımcı olacaktır. Böylece her kullanıcının doğrulanmamış hesaplarla herhangi bir etkileşimi reddetme hakkı da olabilecektir. Bu sayede futbolcu Nicol'ün yaptığı gibi taciz edici kişilerin hesaplarını engellemek yerine doğrulanmamış hesaplardan gelen yanıtları görmek istemediğine karar verme hakkı sağlanabilir.  Böylece hem mesajını tüm dünyaya yayınlayabilir hem de kimliği doğrulanmamış hesaplardan gelen yanıtları görmeyebilir. Bu şekilde yalnızca daha yararlı veya yapıcı gönderileri alabilir. Üstelik taciz edici veya alakasız olanların tümü olmasa bile çoğu filtrelenir. Ve tacizci olmaya kararlı olan herhangi bir hesabın bunu kimliği doğrulanmış bir hesaptan yapması gerekir. Böylece kullanıcı da kolayca tanımlanabilir ve izlenebilir olacağını bilecektir.

Anonim olmak ve kolayca izlenemeyecek şekilde çevrimiçi etkileşimde bulunmak için iyi nedenleri olanlar yine güvenlik içinde etkileşime devam edebilirler. Anonimlikten gücünü alan trollemeye karşı diğer kullanıcılar kaynağı kapatabileceğinden troller güçlerinin büyük bir kısmını kaybedecektir.


Sosyal medyadaki ırkçı veya taciz edici gönderilerin yüzde kaçının anonim hesaplardan geldiğine dair kesin veriler elde etmek kolay değil. Bunun nedeni ise büyük ölçüde "paylaşımı" teşvik eden sosyal medya şirketlerinin bağımsız akademisyenlere ve araştırmacılara bile erişim sağlama konusunda isteksiz davranmalarından kaynaklanıyor. Yine de pek de inandırıcı olmayan kamuoyu iddiaları yayınlamaya devam ediyorlar. Örneğin, Twitter, UEFA Euro 2020 kupası finalinin ardından İngiltere'li futbolculara yönelik ırkçı tacizlere ilişkin yaygın endişeye yol açan gönderilerin yüzde 99'unun anonim hesaplardan olmadığı yönünde geniş çapta duyurulan bir iddiayla yanıt verdi. Bu yanıt suçluları bulmak için futbol otoriteleriyle birlikte çalışan son derece saygın Signify şirketi tarafından geçen yıl çok farklı bir tablo çizen bir raporla yalanlandı. Çok sayıda açıklama talebinden sonra, Twitter nihayet “anonim olmayan” bir hesap tanımının bir e-posta adresi veya telefon numarasıyla bağlantılı olduğunu açıkaldı. Anonim olarak tanımladıkları yüzde 1 ise bu gereklilikten önceki döneme ait olan “eski” hesaplardı. Ancak Twitter'ın bilmesi gerektiği gibi herhangi bir kullanıcı mickeymouse@gmail gibi orijinal olmayan bir e-posta hesabı kullanarak bir Twitter hesabı açabilir. Bu nedenle bu tür hesapların "anonim olmadığı" ve hatta "doğrulanmış" olduğu iddiası en iyi ihtimalle samimiyetsizdir. 

Doğrulama veya tanımlama konusunun sivil özgürlüklerle ilgili endişeleri ortaya çıkarabileceğine şüphe yok. Birçok kişi bu süreçte verilerin hükümetlere veya platformlara sunulması ile vatandaşları hedefleyerek para kazanmak için kullanabilecekleri hakkında endişe duyuyor. Gözetim kapitalizminin böyle işlediğini biliyoruz. Ancak böyle bir sonuç kaçınılmaz değildir. Örneğin, Kuzey ülkelerinde uygulanan “BankID” vatandaşların güvendikleri bankalara halihazırda sağladıkları verilere dayanmaktadır. Daha sonra, diğer platformlarda hesap oluşturmak için kullanılabilecek bu temel verileri platformlarla veya başka biriyle paylaşmak zorunda kalmadan kullanılabilecekleri bir dijital kimlik oluşturulmakta. Kısacası, sadece platformlara değil, birçok kullanıcıya hitap etmesi gereken ve daha sonra verilerimizi doğrulama ve saklama fırsatı da sağlayan gizliliği en üst düzeye çıkaran çözümler bulunabilir.

İnternet bankacılığına sahip olmayan nispeten az sayıda kullanıcı olacağı ve onlar için başka yolların bulunması gerektiği de dikkate alınmalıdır. Ancak bu aşılmaz bir sorun olmak zorunda değildir. Yoti, kullanıcıların kendi verilerini depolamasına, şifrelemesine ve başkalarıyla paylaşmak zorunda olmalarını en aza indirmelerine olanak tanıyan bir uygulamadır. Birçok yeni çözümler üretilmeye devam ediyor ve güvenli bir arayüze olan talep artmaya devam ettikçe kesinlikle daha fazla çözümler üretilecek. Yasa, kullanıcıların doğrulama yaptığında platformların bu verileri güvende tutmayı ve ilk doğrulamayı sağlamak dışında herhangi bir şekilde de kullanmamalarını şart koşabilir. Ayrıca kimlik kontrolünün büyük çoğunluk tarafından talep edildiğini de akılda tutmak önemlidir. Compassion in Politics’in yaptığı ankette görüleceği üzere kullanıcıların yaklaşık yüzde 80'inin doğrulanma hakkını memnuniyetle karşılayacağını ve yüzde 70'ten fazlasının doğrulanmamış hesaplarla etkileşimleri sınırlama hizmetinden yararlanacağını gösterdi.

ABD büyükten küçüğe farklı rakip ve kullanıcılar arasındaki dengeyi değiştirme potansiyeline sahip bir eyleme geçiyor gibi görünüyor. Diğer bölgeler ise çoğu zaman yaptıkları gibi topu küresel çözüm fikrine atarak yok sayıyorlar. Ancak, platformlar herhangi bir yargı yetkisi dahilinde olmasa bile, kullanıcılarının olduğu gerçeğini görmezden geliyor. ABD, AB veya Birleşik Krallık bu alanda kararlı adımlar atarsa herhangi bir çözümün muhtemelen neredeyse küresel ölçekte uygulanması gerekecektir (Çin ise muhtemelen dahil olmayacaktır). Bu domino etkisinin yakın tarihli iyi bir örneği, Birleşik Krallık'ın Yaşına Uygun Plan Yasasına yanıt olarak Instagram'ın platformunda hassas içeriği sınırlayacak ve aynı zamanda çocuklara yönelik reklam miktarını azaltacak şekilde küresel değişiklikler yapacağını duyurmuş olmasıdır. 

Doğrulama ve güvenlik sistemleri açısından bu iyileştirmeler nasıl sağlanabilir? İdeal olanı, gerekli değişiklikleri gönüllü olarak yapmaya teşvik etmek için platformlarla diyalog kurmaktır. Eğer platformlar hükümet müdahalesini önlemek istiyorlarsa gerekli değişiklikleri kendilerinin yapmaları onların çıkarına olacaktır. Ancak platformlar bunu yapmak için daha fazla istek göstermezse kullanıcılara daha fazla koruma sağlamak için gerekli yasal değişikliklerin yapılmasına dair artan bir talep var.

Çevrimiçi kimlik hakkı, daha iyi bir çevrimiçi dünyaya ulaşmanın olası yollarından yalnızca biridir. Ancak bu çok önemli ve uygun bir ilk adım olacaktır.

 

Çeviren: Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: @klinikpsikolograbiayavuz
Kaynak:https://aeon.co/essays/curtailing-anonymity-is-a-first-step-to-reducing-online-abuse?utm_source=

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR