5f7ecd0630a16__distance.jpeg

Pandemi Sırasında Yabancılarla Bağlantı Kurmaya Nasıl Devam Edebiliriz?

09.10.2020

Jill Suttie

Araştırmalara göre, günlük sosyal etkileşimler iyilik halimiz için önemli.

Eşimi ve oğlumu çok seviyorum ama yedi ay boyunca arkadaşlarımın sadece onlar olacağını beklemiyordum. COVID virüsü yayılmaya başladığından beri  birlikte eve hapsolduk ve alışveriş ile egzersiz dışında evden zar zor dışarı çıkıyoruz. Bu sürede onlardan başkasına sarılmadım. Aslında birkaç yakın arkadaşım dışında neredeyse başkasıyla görüşmedim.

Bu salgın sırasında bazı insanlar gibi yalnız yaşamadığımı takdir etsem de yine de her gün aynı iki kişiyle etkileşimde bulunmanın verdiği klostrofobik duyguyu hissetmeye devam ediyorum. Hareket özgürlüğümü ve karşılaşabileceğim insanları özlüyorum (ofis binamı yöneten kadını, en sevdiğim restoranda öğle yemeğimi yerken karşılaştığım insanları hatta bir zamanlar sokakta yürürken gülümsediğim yabancıları). Bu bir kayıp hissi ve araştırmalar çoğumuz için durumun gerçekten böyle olduğunu gösteriyor.

 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f7ecd743480a__connections.jpeg

Tanıdıklarımız veya yabancılarla yaşadığımız küçük ve anlık sosyal etkileşimler (sosyal bilimcilerin "zayıf sosyal bağlar" dediği) iyilik halimizde bir fark yaratır. Bu insanlarla temas kurduğumuzda bir miktar mutluluk duyarız ve topluluğumuzun bir parçası olarak hissederiz kendimizi. Dahası zamanla bazı zayıf bağlar daha da güçlenebilir ve arkadaş olabilecek yabancılar havuzu küçüldüğünde bir durgunluk hissi yaşayabiliriz.

Araştırmacı Gillian Sandstrom, "Ait olma ihtiyacımız var ve bence hayatımızda dışarıda gördüğümüz tüm insanlardan sandığımızdan daha fazlasını elde ediyoruz" diyor.

Virüs kapsüllerimizin dışındaki insanlarla bağlantı kurmayı daha zor hale getirmiş olsa da bu bağlantıları inşa etmenin ve bunlardan keyif almanın hala bazı yolları var. Öncelikle bu çevresel bağları güvenli bir şekilde beslemek için ekstra önlemler almaya istekli olmamız için bunların önemini kabul etmeliyiz.

Zayıf bağların hayatımızdaki rolü

Araştırmacılar, zayıf bağların birçok önemli işleve sahip olduğunu düşünüyor. Sosyal ağlarımızı stabilize etmek toplumumuz stres altında olduğunda daha dirençli olmamızı sağlar. İş bulmak, potansiyel eşlerle tanışmak, bulunması zor eşyalara ulaşmak ve daha fazlası için fırsatlarımızı genişletebilir. Ayrıca farklı bakış açılarına sahip insanlardan yeni şeyler öğrenmemize yardımcı olur. Bunun için bağlantı kurduğumuz insanların çeşitliliğini artırabiliriz. 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f7ecdb44bc13__puzzle.jpeg

Araştırmacı Karen Fingerman, zayıf bağların teşvik ve yenilik sunduğunu belirtiyor ki bu da iyi tanıdığınız insanlardan bu kadar sık alamayacağınız bir şeydir. Eczaneye gittiğinizde eczacıyla tanışmak veya mahalle pazarınızdaki satıcı ile düzenli olarak sohbet ettiğinizde olduğu gibi bu durum size bir rahatlık kaynağı da olabilir.

Fingerman, yaşlı insanlar için zayıf bağlarla temas kurmanın daha fazla hareketlilik ile ilişkili olduğunu söylüyor, bu da daha sağlıklı olmanın geniş bir sosyal ağa sahip olmakla bağlantılı olmasının bir nedeni olabilir.

Yapılan çalışmalardan birinde, insanların yakın ilişkilerinin ötesinde sahip oldukları sosyal rollerin sayısının; örneğin bir çalışan veya gönüllü olmanın akciğer sağlığına katkıda bulunduğunu keşfetti. Başka bir çalışmada, yakın ilişkilerden bağımsız olarak daha fazla sayıda zayıf sosyal bağlara sahip olmanın daha uzun bir ömür ile bağlantısı olduğu bulundu.

Günlük yaşam açısından insanlar iyi tanımadıkları insanlarla etkileşime girdiklerinde kendilerini daha mutlu, daha fazla tatmin olmuş ve ait hissederler. Sandstrom bir deney yapabilmek amacıyla zayıf bir bağ veya yakın bir bağla ne zaman etkileşimde bulunduklarını takip etmek için insanlara iki hafta boyunca kullanabilecekleri iki tıklayıcı verdi. Sonra onlara ruh hallerini, mutluluk seviyelerini, yaşamdan duydukları memnuniyeti, sosyal destek ve aidiyet duygularını sordu.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f7ecff78af37__monalisa.jpeg

Deneyin sonucunda Sandstrom, iyi tanıdıkları insanlarla etkileşimde olmaktan bağımsız olarak zayıf bağları olanların daha mutlu olduklarını ve hayatlarından daha memnun olma eğiliminde olduklarını keşfetti. Ayrıca bir yabancıyla etkileşime girdikten sonra insanların ruh halinin de geliştiğini göstererek bundan fayda sağlayan tek kişinin dışa dönükler olmadığını öne sürdü.

Sandstrom, "Normalde yaptığınızdan (kişisel ortalamanıza kıyasla) daha fazla zayıf etkileşiminiz varsa o gün daha mutlu olma eğiliminde olursunuz ve daha büyük bir bağlantı ve aidiyet hissi yaşarsınız" diyor.

Sandstrom, “Ne yazık ki, insanlar genellikle zayıf bağları küçümsüyor” diye ekliyor. Başka bir çalışmada ise, bir banliyö trenine veya otobüse (çoğu insanın göz temasından kaçındığı, herkesin bildiği gibi sosyal olmayan ortamlar) binmek üzere olan insanlara, işe gidip gelirken bir yabancıyla etkileşime girmekten hoşlanıp hoşlanmayacakları soruldu. Daha sonra işe gidip gelirken bir konuşma başlatmak, sessizce oturmak veya normalde ne yapıyorlarsa onu yapmak üzere çalışmadaki kişilere rastgele bu seçeneklerden birini yapmaları söylendi. Sonuçta, bundan zevk almayı beklemeseler bile bir yabancıyla etkileşime girenler daha mutluydu, işe gidip gelmekten daha çok keyif alıyordu, daha fazla enerjiye sahipti ve üretkenliklerinde hiç bir düşüş olmadı.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f7ed02be1e36__social-distance.jpeg

Sandstrom, insanların yabancılarla konuşmanın kendilerini ne kadar iyi hissettirdiğini unutmaya meyilli olduğunu düşünüyor. Konuşmaların garip veya utanç verici olabileceğinden endişe ediyorlar, özellikle uzun sessizlikler olduğunda. Ya da bazı insanların bir yabancıyla konuşmanın gerçekten istediklerinden daha fazla yakınlığa yol açacağından endişe duyduğunu söylüyor. Ancak normal zamanlarda bu endişelerin başkalarının onlara ulaşmasını engellememesi gerektiğini söylüyor. İnsanların bir yabancıyla sohbet ettiği çok fazla araştırma yapıldı ve her zaman insanların düşündüklerinden daha iyi gittiği görüldü. Endişelendikleri her şey aslında gerçekleşmedi.

Pandemi sırasında zayıf bağlar nasıl korunur?

COVID ortaya çıktığından bu yana insanların dışarı çıkıp yabancılarla aynı şekilde etkileşime girmesini bekleyemeyiz. Greater Good, bir mutluluk uygulaması olarak yabancılarla küçük sohbetleri teşvik etmek için bir video çekti ancak toplu taşımaya binmek ve rastgele yabancılarla konuşmak daha güvenli hale gelene kadar videoyu yayınlamayı bırakmaya karar verdi.

Son zamanlarda, Sandstrom yabancılarla çevrimiçi buluşmalar üzerinde çalışıyor ve katılımcıların COVID öncesi yaptıklarıyla hemen hemen aynı şekilde tepki verdiğini söylüyor. İnternette bir yabancıyla konuştuktan sonra insanlar kendilerini daha az yalnız hissediyor, başkalarına daha çok güveniyor ve dünya hakkında daha iyi hissediyor.

Sandstrom "COVID sırasında bu konu üzerinde çalışmak ve insanlar arasında bazı olumlu sohbetleri kolaylaştırmak gerçekten güzel bir şeydi" diye ekliyor.

COVID sırasında çevrimiçi bağ kurmakla ilgilenen kişiler, dünyanın herhangi bir yerindeki bir yabancıyla onları buluşturabilecek olan Quarantine Chat uygulamasına kaydolabilir. Ücretsiz olan bu uygulama "sola veya sağa kaydırmanıza" izin vermez ve böylece gerçekten rastgele insanlarla sohbet etme amacına hizmet eder.

Fingerman, başka bir nesilden biriyle arkadaşlık kurmak isteyen genç ve yaşlı insanları eşleştiren “Big and Mini” adlı bir programı öneriyor. Kuruluşun hedefleri, yalnızlığı ortadan kaldırmak ve kuşaklar arasında bir topluluk oluşturmaya yardımcı olmak. Araştırmanın sonuçlarıyla uyumlu olarak bu tarz etkileşimler iyilik halimiz için faydalı oluyor.

Sandstrom, mahalle WhatsApp gruplarının popülerlik kazandığını ve insanların komşularıyla irtibatta olmalarına ve bilgi paylaşmalarına olanak tanıdığını belirtiyor. İnsanların tanımadıkları kişilerle oynamalarına fırsat veren birden fazla oyun sitesi var. Ve her zaman yabancılar arasında biraz sosyalleşme sağlayabilecek çevrimiçi atölyeler veya sınıflar mevcut. Ebeveynlik grupları veya korolar gibi gerçek hayattaki birçok topluluk COVID'den sonra çevrimiçi buluşmalara geçti.

Sandstrom, bunun gibi etkileşimlerin yalnızlığın önlenmesine, sosyal güven inşa edilmesine ve küçük dozlarda mutluluk getirmesine yardımcı olabilirken sadece çevrimiçi bağlantı kurmamız anlamına gelmediğini de ifade ediyor. Artık çoğumuz biraz daha fazla hareket özgürlüğüne sahip olduğumuza göre iyi tanımadığımız insanlarla maskeler takarak ve güvenli sosyal mesafeyi koruyarak bağlantı kurabiliriz.  Örneğin market sırasında küçük konuşmalar yapmak ya da sokaktaki insanların yanından geçerken başımızla onları selamlamak gibi. Sadece elimizdeki cihazlardan kafamızı kaldırıp biraz çaba sarf etmemiz gerekiyor. Neyse ki, yabancılarla sohbet etmenin her zamankinden daha kolay olduğunu ekliyor. "Hepimiz bu süreci birlikte yaşıyoruz ve salgınla ilgili bu kadar belirsizlik varken hepimiz diğerlerinin nasıl olduğunu, bu durumla nasıl başa çıktıklarını ve zorluklarla başa çıkma konusunda iyi fikirleri olup olmadığını bilmek istiyoruz."

Sandstrom ayrıca sosyal sermaye inşa etmenin bir yolu olarak daha fazla minnettarlık göstermeyi tavsiye ediyor. Örnek olarak, çöp toplayıcısı arabasına binmeden önce ona çöpü topladığı için teşekkür etmek için annesinin maskesini takarak evden çıktığı bir hikayeyi anlatıyor. Sandstrom toplumumuzdaki insanlara minnettarlık göstermenin ve onları hafife almamanın iyilik duygusu yarattığını ve hepimizin bundan daha fazlasını yapabileceğimizi de ekliyor. "Belki de bu yaşadıklarımız, bu insanların ne kadar önemli olduğunu ve hayatlarımızda bizim sandığımızdan daha fazla anlama sahip olduklarını düşünmek için bir fırsattır" diyor.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz

Kaynak: Greater Good

 

  
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR