60e5ab4b062d0__empati.jpg

Empati Tükenmişliği Nasıl Önlenir?

07.07.2021

Bakım veren kişiler, bir hastanın acısını kendileri hissetmeden anladıklarında hastalara fayda sağlayabilirler

Jamil Zaki*

Allison Basinger ofisine geri döndüğünde, sanki bir migren geçiriyormuş ya da zorlu bir maratondan çıkmış gibi yere uzandı. Aslında, aile içi şiddetten kurtulan gençleri destekleyen Kansas Şehrinde bir organizasyon olan SAFEHOME ile bir oturumu yeni bitirmişti. Bu organizasyon bünyesinde, Allison, öğrencileri sağlıksız ilişkiler ve genç flört şiddeti hakkında eğitmek için yerel ortaokulları ve liseleri ziyaret etti. O gün de, diğer günlerdeki gibi, bir öğrenci yaşadığı korkunç bir istismar hikayesiyle çıkagelmişti ve Allison ona yardım etmek için elinden geleni yapmıştı. Daha sonra yere uzandığında kendi mücadelesine geri döndü; bu mücadeleyi çalıştığı alandaki birçok insan da yaşıyordu. Kendinizi başkalarının ızdırabına açtığınızda, onların ızdırabını geride bırakmak imkansız gibi gelebilir.

Bir felaketin ardından, itfaiyecileri, polis memurlarını ve acil tıp hizmeti çalışanlarını fark etmek kolaydır: onlar, herkes kaçarken ortaya çıkan kaosa doğru koşarlar. Sosyal hizmet, psikoterapi ve hasta bakımı gibi alanlardaki yardım uzmanları duygusal ilk yardım ekipleridir ve bu kişiler diğer herkesin kaçındığı deneyimlere yönelirler. Basinger, bu yükü ilk olarak, SAFEHOME'da çalışmaya başladıktan birkaç hafta sonra hissetmişti. Son derece dindar bir insan olarak, yaşadığı taciz ve zorbalık nedeniyle okul değiştirmesine sebep olacak kadar şiddetli acısını anlamakta zorlanmıştı. SAFEHOME ona bir amaç vermişti: kendi geçmişinin acısının başkalarının geleceklerini işgal etmesini önleyebilirdi. Kendisinin de dediği gibi, "ilk kez onları bu yaşadıklarından kurtarmak istiyorsun." Onun deneyimi nadir görülen bir deneyim değildir. Anketler, kariyer yardımcılarının, finans, müzik ve bilim alanındaki profesyonellere göre ailelerinde istismar veya madde bağımlılığı öyküsü bildirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Hastalar; hemşireler, sosyal hizmet uzmanları ve terapistlerle kurdukları duygusal bağ ile iyileşirler ancak bu bağı sağlayan yardım uzmanları bunun altında bitkin düşebilirler. Bakım verme stresi şaşırtıcı düzeyde iş firesine yol açabilir. Bir değerlendirme yazısına göre, çocuk istismarı gibi etki düzeyi yüksek sektörlerdeki sosyal hizmet uzmanlarının yüzde 30 ila 60'ının her yıl işlerini bıraktığı görülmektedir. Bakım verenler bu oranlarda işi bıraktıklarında, bakımın sürekliliğinde çatlaklar oluşur ve hastalar sıklıkla bundan etkilenir. İşine devam edenler ise genellikle kendilerini hastalarının duygularına karşı duyarsızlaştırırlar. Tıp öğrencileri, eğitimleri ilerledikçe daha düşük empati seviyeleri bildirmektedir. Sağlık uzmanları, hastaların acısını hafife alırlar ve hatta acıya karşı körelmiş fizyolojik empati belirtileri gösterirler. Birçok bakım veren, bir çifte açmazla karşı karşıya olduklarını hisseder. Kendilerini duygusal nasırlarını büyüterek ve yardıma ihtiyacı olanlara karşı tepkilerini körelterek koruyabilirler. Ya da hastalarıyla bağ kurarlar ve kendilerini bakım vermenin ağırlığı altında ezilme riskine atabilirler.
/website/assets/images/my1/images/60e5af2419491__empati2.jpg

Yeni araştırmalar ise üçüncü bir yol öneriyor. Bakım veren kişilerin empatik olması gerekir, ancak empati tek bir şeyden ibaret değildir. Hem sinirbilim hem de psikoloji, empatinin iki yönü arasında önemli bir ayrım ortaya koyar: Başka bir kişinin duygularını dolaylı olarak paylaşmak olan duygu bulaşması; ve o kişinin acısını hafifletmek için bir hedef oluşturmayı gerektiren empatik ilgi. Duygu bulaşması, ben ve diğerleri arasındaki sınırı bulanıklaştırmayı içerirken; empatik ilgi, bu sınırların korunmasını veya hatta güçlendirilmesini gerektirir. Duygu bulaşmasını değil, empatik ilgiyi uygulamayı öğrenmek, bakım verenlerin hastalara ve kendilerine aynı anda nasıl bakabileceğinin en iyi örneği olabilir. 

Kurt Vonnegut, Bluebeard'te ölmekte olan ve son anlarında "Ben bir radyo tamircisiydim" diye karalayan bir beyin cerrahını anlatıyor. Karısı bu son sözlerini şöyle yorumluyor: "Ameliyat ettiği tüm beyinlerin temelde başka bir yerden gelen sinyallerin alıcıları olduğu sonucuna varmıştı." 

Vonnegut daha ileri gidebilirdi. Bizler aynı anda hem alıcılarız hem de bu alıcıların operatörleriyiz, kendimizi almak istediğimiz frekanslara göre ayarlıyoruz. Bir yığın girdinin ortasında, bir spot ışığı tutarak dikkatimizi her seferinde bu yığının kısıtlı parçalarına odaklarız. Bu bizim dünyayı anlamlandırmamıza ve duygusal yaşamlarımızı şekillendirmemize izin verir. 

Empatiyi, başkalarının duygularına verdiğimiz tepkileri düşünün. Psikologlar empatiyi, dışarıya (arkadaşlar ve yabancılarla olan ilişkiler) yönelik bir şey olarak değerlendirme eğilimindedir. Bilim kurgu açısından değerlendirirsek, en iyi empati kuranlar, diğer insanların düşüncelerini ve duygularını bir ekrandan okuyor gibi görünür. Ancak bu empati görüşü, olanın yalnızca yarısıdır. Empati, çoğu zaman başkaları hakkında değil, kendimiz hakkında bir kararı yansıtır. 

Bulaşma ve ilgi arasındaki ayrım kendiliğinden ortaya çıkmaz. Bilinçli eğitim gerektirir.

Her insanın ıstırabıyla empati kursaydık, acılar içinde hareketsiz bir varlığa dönüşürdük. Dikkat, bazen diğer insanların duygularını içeri aldığımız bazen de onları dışarıda tuttuğumuz bir kapı görevi görür. İhtiyaçlarımız da bu kapıyı kullanma şeklimizi yönetir. Yalnızca insanlar, başkalarının zihnine, bir bağlantı kurma umuduyla, yoğun bir şekilde odaklanır. Bazı durumlarda, yalnızlık bizi cansız nesnelerle bile empati kurmaya iter (Yeni Hayat filminde Tom Hanks'i düşünün). Diğer taraftan, gardiyanlar ve infaz memurları, özellikle mahkumlara karşı yaptırım uyguladıklarında, mahkumların duygularını görmezden gelir. Karanlığa ve ışığa tepki olarak genişleyen ve küçülen göz bebeği gibi, empatik kanallarımız da sosyal bağlantı az olduğunda açılır ve zarar verebilecek bir bağlantıda kapanır. 

/website/assets/images/my1/images/60e5af6427864__empati3.jpg

Ancak bazı insanlar kendilerini sürekli surette başkalarına açarlar. Yine, Kansas City bölgesinde çalışan bir danışman olan Rene McCreary, erken yaşlardan itibaren başkalarına yardım etmeye çağrıldığını hissetmişti. Ebeveynleri, kardeşleri doğduğu andan itibaren onu bir anne tavuk olarak tanımlamıştı. Okulda, zorluk yaşayan sınıf arkadaşları tarafından aranırdı, bazen onlara diğer akranlarından daha iyi davranırdı. McCreary, yardım etme dürtüsünün izini ebeveynlerinin bir anısına kadar sürer. Ebeveynleri bir keresinde, bir anne ve yedi çocuğunu, kadının istismarcı kocasından korumak için bir hafta boyunca ağırlamışlardı. McCreary'lerin mahallesinde ilk defa beyaz olmayan insanlar kalıyordu ve ailesi bu olay sonucunda komşuları tarafından hor görülmeleri ile merhametli bir şekilde yüzleşmişlerdi.

“Doğru şeyi yapmanın bazen zor olduğunu o zaman öğrendim” diyor McCreary. Aldığı bu ders yaptığı zorlu meslek seçiminde de kendini gösteriyor: Son 27 yıldır cinsel istismara uğramış çocuklara danışmanlık yapıyor.

Ancak terapistlerin, hemşirelerin ve sosyal hizmet uzmanlarının başkalarının acısını hissetmeleri, bununla başa çıkmak için özel bir yeteneğe sahip oldukları anlamına gelmiyor. Savaştıkları bu duygusal neticeler genellikle ikincil travma olarak adlandırılır. Klasik travmadan farklı olarak ikincil travma, başımıza gelen olaylara tepki olarak değil, başkalarının katlandığını gördüğümüz olaylara tepki olarak ortaya çıkar. Öyle olsa bile, ikincil travmanın, onu deneyimleyen insanların yaşamları üzerinde çok gerçek etkileri vardır. Örneğin, yardım uzmanları genellikle uyku problemleri, stresle ilişkili fiziksel hastalıklar veya alkol ve madde bağımlılığı geliştirir. Diğer travma biçimlerinin kurbanlarında olduğu gibi, yardım uzmanları da tanık oldukları acıdan kendilerini ayırmakta zorlanırlar. Hastalarının acısı evlerine döndüklerinde bile kendileri ile birlikte gelir. Örneğin Basinger, eşiyle akşam yemeğine çıktığında yan masada bir çiftin kavga etmeye başladığını hatırlıyor. Bu çiftin öfkeli tepkileri ona, ebeveynlerinin, erkek arkadaşlarının ve kız arkadaşlarının öğrencilerine yönelik davranış biçimlerini hatırlatmıştı. Kavgayı duymazdan gelemediğini fark etti ve masasındaki sohbetten uzaklaştı. Bu durum başka yerlerde de başına geldi. Bir benzin istasyonunda çocuğunu azarlayan bir ebeveyn. Lokantada üçüncü bir kişiyle alay eden iki arkadaş. Sorunlar, içinde yaşadığı atmosferi kirletiyordu.

Empati tek bir şeyden ibaret değildir. Duygu bulaşması ve empatik ilgi -empatinin iki boyutu- birlikte görülmek zorunda değildir.

Acının her yerde olması, yardım uzmanlarına, bir okyanusu fincanla boşaltmaya çalışmak gibi, çabalarının boşuna olduğunu hissettirebilir. Yardım uzmanlarının iş dışında yaptıkları her şeyin anlamını tüketir. Yakınındaki insanlar tam o anda muhtemel bir istismara uğruyorken, koşuya nasıl çıkabilirsin? Başkalarının ihtiyaçları bu kadar ağırken nasıl akşam yemeği hazırlar ve çocuklarının ev ödevlerinden şikayet etmelerini dinlersin? Basinger, "Başka birine yardım edebilecekken kendime zaman ayırmak... gerçekten yanlış geliyor" diyor. Sporcular kazanmak uğruna kendilerini yorsalar da ‘her şeyi sahada bıraktıkları’ için kendileri ile gurur duyarlar. Yardım uzmanları da aynı şekilde enerjilerini neredeyse hiçbir şey kalmayana kadar harcarlar ancak günün sonunda enerjilerinin kalması onlara yarım bıraktıkları bir iş varmış gibi hissettirir. Basinger'in dediği gibi, "Günün sonunda birazcık enerjim kaldıysa, o zaman elimden geleni yapmamışımdır." Yardım uzmanları, Mccreary'nin acı çekmenin romantizmine doğru çekilmek olarak adlandırdığı gibi, sıkıntılarını bir onur rozeti gibi taşırlar.

/website/assets/images/my1/images/60e5af9f57286__empati5.jpg

Ve bunu hissedenler yalnızca uzmanlar da değildir. Empati yorgunluğu, modern ebeveynlik tarzını açıkça tanımlar. İyi ebeveynlik, kişinin her şeyini ve belki de daha fazlasını çocuğuna vermiş olması hissi olan tükenmişlik ile yanlış bir biçimde tanımlanıyor. Ve dahası, yapılan son araştırmalara göre, ebeveynler sürekli bakım vermekten dolayı bağışıklık problemleri ile ilişkili fizyolojik belirtiler göstermektedir. Yardım uzmanları her gün bakım vermenin en ağır yükünü üstlenirler, ancak bir çoğumuz bir şekilde kendimizi buna kaptırırız. 

Yardım etmeye en yatkın insanlar aynı zamanda bunun yan etkilerinden de en çok muzdarip olanlardır. Ard arda yapılan araştırmalarda, empati yeteneği yüksek olan yardım uzmanlarının ikincil travma bildirme olasılıklarının daha fazla olduğu gösterilmiştir. Psikolog Jeroen Vaes ve Martina Muratore, güçlü bir araştırmada, uzmanlardan hastalarının duygularını tanımlamalarını istedi. Vaes ve Muratore, bir kişinin diğerlerinin duygusal yaşamlarının zenginliğini kavrayamadığı bir tür “anti-empati” olan insanlıktan uzaklaştırmanın işaretlerini arıyordu. İnsanlıktan uzaklaştırma kulağa kötü gelir ve çoğu zaman da böyledir. Örneğin, diğer ırkların üyelerini insanlıktan uzaklaştıran bireyler, onlara karşı şiddet uygulamaya daha istekli olurlar. Ancak Vaes ve Muratore'nin çalışması bu mantığı ters yüz etti. Hastalarını insanlıktan uzaklaştırmayan, bunun yerine onlara eksiksiz ve zengin bir insani yaklaşım bahşeden yardım uzmanları, tükenme olasılığı en yüksek kişilerdir. 

Peki bu şekilde olmak zorunda mı? Aslında hayır. Yardım uzmanlarının empati ve insanlıktan uzaklaştırma arasında seçim yapması gerekmez, çünkü empati tek bir şeyden ibaret değildir. Duygu bulaşması ve empatik ilgi -empatinin iki boyutu- birlikte hareket etmek zorunda değildir. Özellikle, insanlar arasında duygu bulaşması ve empatik ilgi zayıf bir şekilde ilişkilendirilir. Yüksek düzeyde duygu bulaşması bildiren her kişi empatik ilgisinin de yüksek olduğunu söylemez ve bunun tam tersi de geçerlidir. Bu ikisi çok farklı davranışlara ilham olurlar. 1980'lerin sonlarında yapılan klasik bir dizi çalışmada, psikolog Dan Batson ve meslektaşları, psikoloji lisans öğrencilerine hafif düzeyde elektrik şoku alan başka bir katılımcının videosunu gösterdiler. Katılımcılar, acı içindeki kişiyi izlerken sıkıntılı (duygu bulaşmasına bağlı olarak) hissettiklerini ve aynı zamanda o öğrenci için empatik ilgi duyduklarını (“duygulandım” veya “etkilendim” gibi ifadeler kullandılar) bildirdiler. Bununla birlikte, duygu bulaşması ve empatik ilginin insanlar arasında zayıf şekilde ilişkili olduğu görüldü. Bu sonuca benzer şekilde Batson da, bazı kişilerin ağırlıklı olarak empatik ilgi ve bazılarının da ağırlıklı olarak sıkıntı hissettiklerini tespit edebildi. Batson daha sonra katılımcılara elektrik şoku alan öğrenciyle yer değiştirerek ve onun yerine şok dalgalarını “alarak” yardım etme şansı verdi. En önemlisi, Batson deneyi bazı katılımcıların yardım etmekten kolayca kaçınabilecekleri (örneğin, katılımcılar yardım etmemeyi seçerlerse, şok alan öğrencinin daha fazla şok almasını izlemeden deneyden ayrılabileceklerdi), diğerlerinin ise yardım etmekten kaçınamayacakları şekilde düzenledi. İlgiden çok sıkıntıyı deneyimleyen insanlar, kendilerine fırsat verildiğinde yardım etmekten kaçınırken, empatik ilgiyi deneyimleyenler ise her iki durumda da yardım etmeyi tercih ettiler. Öyle görünüyor ki, başkalarının acısına dalmak, sizi harekete geçirmek kadar etkisiz hale de getirebilir.

Batson, bu verilerin empatinin doğasıyla ilgili olduğunu ileri sürdü. Ona göre, sıkıntı bizi içimize döndürür; başkalarına yardım ederek veya onlardan kaçınarak daha iyi hissetmemiz için bizi motive eder. İlgi ise dışarı odaklanmamızı sağlar ve yalnızca etkisi azalmış bir bulaşma biçimi de değildir. Duygu bulaşmasının bizi uzaklaştırdığı durumlarda bile empatik ilgi bizi başkalarının acılarına yaklaşmaya yönlendirir.

Eğitim ile yardım uzmanlarının empatiyi ilgi yönünde “ayarlaması”, acıyı yüklenmeden empatik bir şekilde çalışabilmesi sağlanabilir.

Birçok yardım uzmanı, meslektaşlarının sağlıklı bir yaşam sürebilmelerine yardımcı olmak için “İkincil Travma Başvuru Merkezi (Secondary Trauma Resource Center)” gibi kuruluşlar aracılığıyla kendilerini bir kez daha bu işe adadılar. Onların bu çabaları; yardım uzmanlarının başarısının, bulaşmadan kaçınma ve ilgiyi deneyimleme becerilerine bağlı olduğunu öne süren araştırmalarla ilişkilidir. Diğer insanların duyguları içimize bir sel gibi aktığında, bu bizim onlara yardım etmemizi zorlaştırabilir. Zaten hastalar, kendilerine neyin yardımcı olabileceğini fark edemeyecek kadar sıkıntı içerisindedir; yardım eden kişinin de aynısını yapmasına hiç gerek yoktur. Bir klinisyenin dediği gibi, "Bir kez hastanızın yerine geçtiğinizde, ona yardımcı olamamanız muhtemeldir." 

McCreary, hastalarla etkileşimlerindeki gayret gösterdiği şeyi şöyle anlatıyor: “Travmalarını içime akıtmamaya çalışıyorum, bu da onların paylaşmak zorunda olduklarını duymamı ancak paylaşmak zorunda oldukları şey olmamamı sağlıyor... Mümkün olduğunca bağ kurmamalıyım ve yaşadıkları deneyimle kalabilmeliyim." Basinger, hastaların tedaviden sonra kendilerini nasıl daha iyi hissedebileceklerine ilişkin onlara örnek olmaya çalışarak, kendini ayrıştırma konusunda farklı bir yaklaşım öneriyor: “Onlara nasıl daha iyi olabileceklerini göstermek için dayanıklı bir duruş sergilemeye çalışıyorum.” 

/website/assets/images/my1/images/60e5afcf6f338__empati7.jpg

Araştırmalar, bu stratejilerin tükenmişliğe karşı bir panzehir sunabileceğini göstermektedir. 1980'lerde, psikolog Katherine Miller ve meslektaşları, başarılı terapinin temel özelliğinin, terapistlerin hastaları ile sıcak ve anlayış dolu bir iletişim kurmaları olduğunu öne sürmüşlerdir. İlginin bu tür bir iletişimi kolaylaştırdığını, ancak bulaşmanın bunu baltaladığını keşfetmişlerdir. Terapistlerin kendilerini hastalarının acılarından ayırma yetenekleri de ikincil travmayı önlemiştir. 

Birçok yardım uzmanı için, bulaşma ve ilgi arasındaki ayrım kendiliğinden olmaz. Bilinçli bir eğitim gerektirir. Neyse ki, giderek daha fazla araştırma, empatinin sabit bir özellik olmadığını gösteriyor; yaptığımız seçimlere bağlı olarak hayatımız boyunca bizim kontrolümüzde büyüyor ve küçülüyor. İnsanları yardım uzmanlığına çağıran şey bulaşmaya karşı savunmasızlık olsa bile, sonrasında yardım uzmanları empatiyi farklı ve daha sağlıklı şekillerde kullanmak için kendilerini eğitebilirler. Böyle bir empatik ayarın dikkat çekici bir örneği olarak sinir bilimci Tania Singer, Budizm kaynaklı bir şefkat meditasyonu eğitimi grubuna dahil oldu. Şefkat olarak bilinen bu uygulama, kişinin kendisine ihtimam göstermesiyle başlar. Uygulayıcılar kendi acılarını düşünmeye çalışır ve kendilerine karşı sıcaklık ve ilgi gösterirler. Daha sonra, ilgilerini sistematik olarak “genişletirler”. Önce yakın arkadaşlara ve aileye, sonra yabancılara ve en nihayetinde tüm insanlığa yayarlar. Özünde, şefkat meditasyonu, uygulayıcılara ilgilerini keskinleştirmek ve daha sonra genişletmek için bir talim imkanı sunar.

Singer ve meslektaşları, meditasyon eğitiminden önce ve sonra katılımcıların başkalarının sıkıntılarına verdiği beyin tepkilerini görüntülediler. Öncesinde, katılımcılar fizyolojik olarak duygu bulaşması belirtileri gösteriyorlardı. Örneğin, başkalarının acı deneyimlediğini izlerken, beyinlerinin acı hissetmekle ilişkili kısımlarının active olduğu görülüyordu. Ancak eğitimden sonra bu örüntüden kurtuldular ve bunun yerine daha yaygın olarak motivasyon ve hatta olumlu duygularla ilişkilendirilen bir beyin aktivitesi örüntüsü sergilediler. Singer, bu tür bir eğitimin, yardım uzmanlarının ilgiye yönelik empatiyi “ayarlamalarına”, onları ele geçirmesine izin vermeden empati ile birlikte çalışmalarına olanak sağlayabileceğine inanıyor. 

En azından bu durumda, başkaları için sürdürülebilir derin empatik ilgi, o eski emirle başlamıştı: Kendini sev. Ve kendini sevmek genellikle en zor olanıdır. Ancak yardım uzmanları ve diğerlerimiz esnek bir duygusal yaşama ve duygularımızı ihtiyaçlarımıza uygun olarak şekillendirme gücüne sahibiz. Bu imkan, özellikle empati gerektiren alanlarda çalışan insanlar için önemlidir. Duygusal odaklarını parçalara böldükleri ölçüde, büyük fayda görebilirler. Dolayısıyla şefkatin muhatapları da bundan istifade edebilir.


*Jamil Zaki Stanford Social Neuroscience Laboratory’da psikoloji doçentidir. Araştırmalarını sosyal davranışın bilişsel ve nöral temelleri üzerine yapmaktadır.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Esra Özsoy
Kaynak: https://nautil.us/issue/35/boundaries/how-to-avoid-empathy-burnout 

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR