62bc7bc9c7af3__1.jpeg

Psikolojik Sağlamlığın 8 Temel Unsuru

29.06.2022

Shahram Heshmat

Psikolojik sağlamlık becerilerini geliştirmek için bir yol haritası. 

Psikolojik sağlamlık, stresli koşullara uyum sağlama ve olumsuz olaylardan sonra toparlanma kapasitesi olarak tanımlanır. Psikolojik sağlamlık potansiyel olarak travmatik olaylardan sonra daha iyi bir gelecek aramaya yönelik kaynaklar oluşturma süreci olarak da kabul edilir. Bu kaynakların bazıları içsel potansiyelimizden, bazıları ise zorluklara nasıl dayanacağımız hakkında öğrendiklerimiz bilgilerden devşirilir. Kendini toparlama yeteneği, iyilik halini destekleyen kararlar alma yetkisine sahip olmayı gerektirir. Farkındalık gibi, sık sık tekrar tazelenmeyi gerektirir (Southwick & Charney, 2012).

1. Anlamlı bir hedefin peşinden gitmek.

Esnek bireyler kendilerini yaşam amacı veren şeylere adar. Anlamlı bir amaç peşinde koşmak kısa vadede stres ve acıyı içerse bile uzun vadede yaşama mana katar. Örnek olarak çocuk büyütmek, kişisel gelişim arayışı ya da bir maratona hazırlanmak verilebilir. Bir amaç duygusuna sahip insanlar daha az kaygı ve stres hisseder (Hagerty, 2016). Nietzsche'nin dediği gibi, "Yaşamak için bir nedeni olan, neredeyse her nasıla dayanabilir."

/website/assets/images/my1/images/62bc7d1f8ce3d__4.jpeg

2. Varsayımlara meydan okuyun.

Psikolojik sağlamlık yaratıcılık ve esneklik gerektirir. Geleneksel inançlar yeni deneyimler ve fikirler ışığında incelenmelidir. Yaratıcılık, kişinin alışılmış düşüncelerine hapsolmaktan kaçınmak için birçok bakış açısını düşünmesini gerektirir. Temel varsayımların ciddi bir şekilde karşı karşıya geldiği büyük yaşam mücadeleleri olumlu psikolojik değişime yol açabilir ilerleyen zamanlarda (Terdeschi ve Calhoun, 2004). Bir anlamda değişim, bir zamanlar olduğumuz kişinin ölümünü temsil etmektedir. Örneğin psikolog Lyubomirsky (2013) boşandıktan sonra tatmin edici bir hayatın sadece eşinizi değil, aynı zamanda geçmiş benliğinizi de geride bırakmayı gerektirdiğini belirtmiştir.

3. Bilişsel esneklik.

Psikolojik sağlamlılığı olan bireyler düşünme ve strese tepki verme konusunda esnek olma eğilimindedir. Bilişsel esnekliğin önemli bir bileşeni, bu durum korkutucu veya acı verici olsa bile durumumuzun gerçekliğini kabul etmektir. Kabul, son derece stresli durumlara tahammül etme yeteneğinin önemli bir bileşenidir. Kaçınma ve inkâr ise insanlara geçici olarak yardımcı olabilecek en yaygın verimsiz başa çıkma stratejileridir, ancak nihayetinde büyümenin önünde engel oluşturur.

/website/assets/images/my1/images/62bc7d447d94b__2.jpeg

4. Acı çekerek büyüme.

Psikolojik sağlamlılığı olan bireyler genellikle başarısızlıkla doğrudan yüzleşir ve bunu öğrenmek ve büyümek için bir fırsat olarak kullanır. Nietzsche “Seni öldürmeyen şey seni daha güçlü yapar” demişti. Nassim Taleb (2012) Antifragile adlı kitabında şöyle yazıyor: “Düşmanımız yardımcımızdır.” Bu sayede herhangi bir duygusal acı deneyimini, gelecekteki herhangi bir acıyla daha iyi başa çıkma yeteneğimizi güçlendirecek bir fırsat olarak görebiliriz. Ancak, acılarımızı ilaçlarla uzaklaştırdığımızda büyüme fırsatını kaçırırız.

5. Korkuya rağmen hareket etmek.

Cesaret, pozitif psikolojide kişinin bireysel sınırlarının üstesinden gelmesini ve dolu dolu bir yaşam sürmesini sağlayan önemli bir kavramdır (Seligman, 2011). Cesaret, korku hissetmemek değildir. Cesaret, korkuya rağmen hareket etmektir. Cesaret, kişinin yıkıcı alışkanlıklarına karşı koyma gücüdür. Örneğin, bir bağımlının, bağımlılığının üstesinden gelme cesareti veya çocukken istismara uğrayan kişinin derin psikolojik travmaları aşarak sevgi dolu ve üretken bir yetişkin olma cesareti. Zorluklar karşısında ilerleyenler içsel güçlerini artırır.

/website/assets/images/my1/images/62bc7d64a5573__3.jpeg

6. Duygu düzenleme.

Psikolojide öne çıkan görüş, duygusal hayatımızın değerlerimiz ve yargılarımız tarafından şekillendirildiğidir (Solomon, 2007). Modern bilişsel-davranışçı terapinin (CBT) temel dayanağı bu önermedir. Bu aynı zamanda Stoacılığın temel psikolojik ilkelerinden biridir (Robertson, 2019). Hepsi olmasa da çoğu düşüncemiz bize bağlıdır. Durumu nasıl yorumlayacağımızı seçme kapasitesi geliştirerek kendimizi öfke ve nefret gibi yıkıcı duygulardan kurtarabiliriz. Düşünce akışını yönetme yeteneğimiz ve geleceği görselleştirme kapasitemiz mutluluğumuza katkıda bulunmaktadır.

7. Eylemlilik duygusu.

Fail olma duygusu genellikle esnekliği sağlayan bir iç kaynaktır. Eylemlilik duygusu, bireylerin bağımsız hareket etme ve yaşam koşullarını şekillendirme kapasitesini ifade eder. Kişi özgür iradesini kullanarak seçeneklerini ve özgürlüğünü genişletir. Kendimizi özgür ve kararlı hissettiğimizde gelişime yatkın oluruz. İşlerin kontrolümüz dışında olduğuna inanmak çaresizliğin reçetesidir.

/website/assets/images/my1/images/62bc7d8b0d9d8__5.jpeg

8. Sosyal destek.

Dayanıklı bireyler sosyal ilişkilerinden güç alır. Ayrıca başkalarına sosyal destek sağlar. Sosyal desteğin mevcudiyeti kaygı ve stresi azaltır. Sonuçta, güvenebileceğiniz yakın bir arkadaşınız olduğunda zorluklarla yüzleşmek daha kolay gelir. Güçlü bir sosyal desteğiniz olduğunda zorluklarla başa çıkmak için kendi kişisel kaynaklarınızın çoğunu kullanmak zorunda kalmazsınız. Bu ilişkiler size derin bir duygusal güvenlik duygusu ve ne olursa olsun birinin arkanızda olduğu hissini verir.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolograbiayavuz/
Kaynak: https://www.psychologytoday.com/us/blog/science-choice/202005/the-8-key-elements-resilience

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR