5f534328d6623__resim1.jpg

COVID-19 Salgınında Damgalamanın Yeri

05.09.2020

Zorbalık, Dünya Sağlık Örgütünün tanımı ile kasti fiziksel veya sözel şiddet, ve göz korkutmaya karşılık geliyor. Kişiye zarar verebilecek dedikodular çıkarmak, sosyal dışlama ve hatta insandışılaştırmaya kadar varabilecek bu sorun incelendiğinde çoğunlukla algılanması güç olsa da yıkıcı sonuçlara yol açabileceğinin altı çiziliyor. 
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde hastalığa yakalanan insanlara karşı stereotipleştirme, önyargı oluşturma, ve ayrımcılık gibi davranışların arttığını gözlemlemek ise oldukça mümkün. Bu bilgilerin ışığında adlandırılan “damgalama”, hem virüse yakalanan kişilerin hem de temas halde oldukları kişilerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileme riski taşımakta.

Evrimsel süreçte grupların kendilerini korumak ve varlıklarını sürdürmek adına hastalık taşıyan veya hayatta kalmayı zorlaştırıcı farklılıkları olan grupları uzaklarında tutmalarına dayanan bir savunma mekanizması olarak damgalama, günümüzde birçok farklı alanda birçok farklı gruba karşı görülebiliyor.

 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f53438f34d0c__resim1.png

(Görsel: Gerrit van Honthorst - Saint Sebastian)

Eski çağlarda damgalamanın hayat kurtardığı söylenebilir, ancak günümüz dünyasında tam tersi etkileri bulunmakta. İçinde bulunduğumuz COVID-19 salgını ele alındığında ise, hastalığa yakalanan insanların ötekileştirildiği ve damgalandığı örneklerce görülebilir. Bu damgalama şekli hastalığa yakalanmış kişiye üç ana şekilde zarar verebilir:
1- Toplumsal damgalama. Çevresindeki insanlar tarafından dışlanma, lekeli veya kusurlu olarak görünme ve hastalık sonrası bunların devam etmesi.
2- Öz-damgalama. Hastanın, virüsle karşılaşmış kişilere atfedilen damgaları benimseyerek kendine saygısızlık etmesi, kendini hatalı veya kusurlu görmesi ve kendinden utanç duyması…
3- Etiketten kaçınma. Sağlık ile ilgili damgaların teknik testler ile ölçülebiliyor olması kişilerin testlerden veya sağlık profesyonellerine başvurmalarından kaçınması ile sonuçlanabilir.

Bunlara ek örnekler olarak semptom gösteren kişilerin damgadan kaçınmak için tıbbi yardım almaması veya geç alması, bu süreçte hastalığı gizleyerek temasta bulunduğu kişilere bulaştırması, kaygı ve depresyona yol açabilecek davranışlarla karşılaşması, bağışıklık sisteminin baskılanması, ümitsizlik gibi süreçlerden geçebilecekleri öngörülebilir. Sosyal damgalama toplumu virüslü ve virüssüz olarak ayırarak yıkıcı bir “bize karşı diğerleri” algısı yaratıyor.

Peki bu algıyı nasıl yenebiliriz?
Fiziksel olarak ayrı olmak sosyal ve psikolojik olarak dışlanmaya yol açmamalı, şefkatli ve bilinçli bir fiziksel mesafe korunurken sosyal bir dışlanmaya yer verilmemeli.
Hastalığa yakalanmış kişilerin bir iyileşme mücadelesi gösterdiğini unutmadan yaklaşmalı.
Hastalığa yakalanmış kişilerin bakış açısını düşünerek yaşananları bir hastanın açısından düşünme egzersizi yapılmalı.
Hastalanmış kişinin değil, hastalığın bir tehdit olduğu kavranmalı.
Güvenli koşullarda hastalığa yakalanmış kişilerden hastalığı en iyi şekilde yenebilmek için bilgi alınmalı.

Bu ve bunun gibi tavırların sürdürülmesi hem hastalığa atfedilen stigmayı azaltmakta hem de salgın sürecini iyi yönetmekte önemli rol oynayacaktır.

Hastalığa yakalanan kişi siz iseniz…

Eğer COVID-19 hastalığına yakalandıysanız, ve damgalandığınız bir iletişim ile karşılaşırsanız, bu davranışın bir damgalama şekli olduğunu belirtin ve karşı tarafı bilgilendirin. 
Karşı tarafın empati yapmasını sağlamak için söz ve davranışlarının sizi nasıl hissettireceğinden ve toplumda nasıl bir etkisi olacağı hakkında konuşmaktan çekinmeyin. Nasıl yaklaşmalarını tercih edeceğinizden bahsedin, bu karşı tarafı bilinçlendirmenin ötesinde ilerideki durumlar için bir eğitim niteliğinde olacaktır. Bunun haksız ve olumsuz bir davranış olduğunun bilincinde olup güçlü kalın ve iradeli ve sakin bir şekilde düşüncenizi savunun.

 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f53441dd8337__resim2.png

(Görsel: Laurits Andersen Ring(1854-1933) - At Breakfast with the Newspaper, 1898.)


COVID-19 Salgını Sürecinde Kaygıyı Kontrol Altına Alabilmek

Damgalamanın öneminin yanı sıra bir pandemi gerçeği ile yüz yüze olmanın kişilerin üzerinde yarattığı olası bunaltıcı etkilerin de bir kez daha altını çizmek gerekir. Stresi ve kaygıyı azaltmak ve süreç ile uyumlanmak için bir takım stratejiler izlenebilir.
1- Elinizde olan tüm önlemleri almak
Virüs ile karşılaşmamak için Dünya Sağlık Örgütü el hijyeni, yüzeylerin sıkça dezenfekte edilmesi, maske kullanımı ve fiziksel mesafenin korunması gibi öneriler sunuyor. Bunların dışında sağlığın ve bağışıklık sisteminin en iyi şekilde çalışması için düzenli spor yapıp sağlıklı beslenmek önemli.
2- Haberlere gereğinden fazla maruz kalmamak ve kaynaklarını önemsemek
Sosyal medyada sınırsız bir bilgi akışına maruz kalıyoruz. Eğer pandemi süreci sizi olumsuz etkiliyor ve kaygılarınızı arttırıyorsa haber kanallarını kısıtlamak en iyi seçenek olabilir. Bir çok sosyal medya bağlantıları görüntülenme almak için olayları abartabiliyor, günde 1-2 kereden fazla bakmayacak şekilde kendinizi kısıtlayabilirsiniz. Haberleri nereden aldığınız da eşit derecede önemli olabilir.

 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f5344b6980dc__resim3.png

(Görsel: John Koch- Cocktail Party)

3- Farkındalığı geliştirmek
Zihnimiz bizi korumak için çalışır ancak bu durum aynı zamanda potansiyel tehditlere karşı da peşin hükümlü kılabilir. Kendinizi olası olumsuz senaryoların içinde boğulmuş bulduğunuzda kendinizi yeniden mantığa çekicek bir yaklaşım geliştirin. Evet, olumsuz senaryolar gerçekleşebilir, ama zihninizi ‘şimdi’de tutmaya gayret edin.
4- İnsanlardan kopmamak
Fiziksel olarak yaklaşamıyor olsak da duygusal olarak olabildiğince çevrenizdeki yakınlıklarınızı sürdürün. Bunun için görüntülü görüşmeleri tercih edebilirsiniz. Bir çok insan sizinle benzer kaygıları paylaşıyor olabilir ve bunları dile getirip ortaya dökmek korku ve endişelerinizi normalleştirip başkalarının başa çıkma stratejileriyle sizi tanıştırabilir.
5- İyileşmeye odaklanmak
COVID-19 haberlerine maruz kalmak varolan depresyon, kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi sorunları gün yüzüne çıkarabilir veya artırabilir. Bunun yanında, bir salgın sürecinde endişe, savunmasız hissetme, bulaş riskinin farkındalığı gibi duygularda artış yaşanabilir. Eğer zihninizin bu kaygılarla fazla dolu olduğunu fark ediyorsanız veya ruh sağlığınızın son zamanlarda eskisi gibi olmakta zorlandığını düşünüyorsanız doktorunuza veya terapistinize danışmanız duruma iyi gelebilir. 

 

Hazırlayan: İlayda Deringör

Referanslar

Corrigan, P. (Apr 07, 2020). On the Stigma of COVID-19. Psychology Today.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-stigma-effect/202004/the-stigma-covid-19

Degges-White, S. (Jul 06, 2020). Combating the Stigma Experienced by COVID-19 Patients. Psychology Today.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/lifetime-connections/202007/combatting-the-stigma-experienced-covid-19-patients

Everly, G. S. (Mar 25, 2020). Social Stigma, Bullying, and the Pandemic. Psychology Today.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/when-disaster-strikes-inside-disaster-psychology/202003/social-stigma-bullying-and-the-pandemic

Shepard, M. (Mar 09, 2020). Controlling Coronavirus Anxiety. Psychology Today.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/erasing-stigma/202003/controlling-coronavirus-anxiety?s=08




 
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR