625eeb7a902a8__1.jpeg

İlişkilerinizde Güvenli Bağlanmanın Yolu

19.04.2022

Graham Johnston ve Matt Wotton

İlişkilerinizde aşırı bağlanan taraf mı yoksa yakınlaşmaktan kaçınan taraf mısınız? Yakın ilişkilerdeki bağlanma tarzınız çocukluğunuzdan geliyor olsa bile yine de bağlanma tarzınızı değiştirmeniz mümkündür. 

Bağlanma tarzımız büyük önem taşır çünkü diğer insanlarla ilişki kurma biçimimizi etkiler. Aynı bireylerle yıllar boyunca yapılan araştırmalar gösteriyor ki, iyi ilişkiler kurma ve sürdürme becerisi yaşam boyu mutluluk seviyeleri üzerinde büyük bir paya sahip. Kılavuz niteliğindeki bu makalede ilişkilerinizi daha iyiye götürmeniz için bağlanma stilinizi tanıma ve onu değiştirme yolları paylaşılacak. 

Bağlanma stillerinizin kökleri çocukluğunuzdadır.

Bağlanma teorisi 1950’li yıllarda İngiliz çocuk psikoloğu John Bowlby ve meslektaşlarının çalışmalarına dayanmaktadır. Bowlby diğer memeliler gibi insanların da bakım verenlerinin bakım ve sevgi ihtiyaçlarını karşılamasına muhtaç olduğuna inanıyordu. Güven ve özenin olmadığı bir ortamda büyümek diğerleriyle ilişkilerimizin de yer aldığı birçok alanda uzun vadeli sorunlar yaşamamıza neden olur. Mary Ainsworth tarafından yapılan Yabancı Ortam deneyleri sayesinde Bowlby’nin fikirleri ete kemiğe büründü. Çalışmalar, çocukların bakım verenlerinin yokluğuna bakıcıların tarzına göre farklı tepkiler verdiğini gösterdi. 

Cindy Hazan, Phillip Shaver ve Alan Sroufe gibi araştırmacılar bakım verenlerimizle yaşadığımız deneyimlerin bilinçli ya da bilinçdışı olarak hayatımızdaki ilişkilerden ne bekleyeceğimizi şekillendirdiğine dair verilerle mevcut bulguları daha da ileri taşıdı. Arkadaşlarımız, meslektaşlarımız, aile üyeleri ya da sevgililerimiz de dahil olmak üzere tüm ilişkilerimiz bağlanma stillerimizden etkileniyor. Bağlanma stilimiz başkalarına ne kadar güvenebileceğimizi, terk edilme hassasiyetimizi ya da bağlanma korkularımızı belirliyor. 

Elbette bağlanma teorisi ilişkilerimiz hakkında her şeyi açıklayamaz. Örneğin, bağlanma stillerimizi şekillendiren genetik ya da mizaç gibi başka faktörleri de henüz tam anlayabilmiş değiliz. Yine de bu durum bağlanma stillerimizi tanıyarak ilişkilerimizi yönetmeyi denememizi engellemez. 

Erken dönem bağlanma stiliniz yetişkin bağlanma biçimlerinde ortaya çıkar. 

Aşağıdaki örneklere bakarak kendiniz dahil olmak üzere başkalarının bağlanma stillerinin ilişkilerde nasıl rol oynadığını fark edebilirsiniz.

Ravi her zamanki gibi evde akşam yemeğini pişiriyor ve partneri Frankie’nin işten eve dönmesini bekliyor. Frankie 10 dakika gecikince Ravi telaşlanmaya başlıyor. “Geç kalacak olsa bana muhakkak haber verirdi” diye içinden geçiriyor. Zaman ilerledikçe Ravi’nin endişesi öfkeye dönüşmeye başlıyor ve “Akşam yemeği için onu beklediğimi biliyor ama beni umursamıyor bile” diye kendi kendine söyleniyor. Frankie eve döndüğünde ise Ravi eşiyle yemek yiyerek sohbet etmek yerine savunmaya geçerek Frankie ile tartışmaya başlıyor. 
/website/assets/images/my1/images/625eee4d61b59__2.jpeg
Diane ise diğer ilişkilerini bitirdiği gibi şimdiki ilişkisini de sonlandırmayı düşünüyor. Diane’in birçok ilişkisinde olduğu gibi başlarda her şey tutku dolu ve eğlenceliydi. Ancak ilişki ciddileşmeye başlayınca Diane kaçmak isterken buldu kendini. Asla uzun süreli bir ilişkisi olamayacağını düşünmeye başladı. “Sorun bende mi yoksa hep yanlış kişiler mi beni buluyor” diye düşünmeye başladı.

Dave’in patronu ise ona anne-babasını hatırlatıyor. Patronu onu destekliyor lakin ne zaman Dave’in performansı hakkında bir geri bildirimde bulunsa Dave kendini küçümsenmiş hissediyor. “Yetişkin bir adamım ve işimi de gayet iyi yapıyorum” diye düşünse de patronundan nefret etmekten ve kendini yetersiz hissetmekten kurtulamıyor. 

Muhtemelen bu örnekler size de tanıdık gelmiştir. En önemlisi ise bağlanma teorisi bağlanma stilimizi anlamaz ve onu gerektiği gibi değiştirmeyi denemezsek erken dönem yaşantılarımızdan edindiğimiz alışkanlıklara göre yetişkin hayatımızı yaşayabileceğimizi ileri sürmektedir. 

Örneğin, erken dönem yaşantılarınız yüzünden ilişkinizde kendinizi güvende hissetmek için parterinize fazla yapışarak onun dikkatini üstünüzde tutmaya çalışıyor olabilirsiniz. İyi haber şu ki, kaygılı hissettiğiniz durumlarda yeni davranışlar benimseyerek bağlanma stilinizi değiştirebilir; ilişkilerinizden keyif alabilir ve daha tatmin edici bir hayat sürebilirsiniz. Bu makalede önce kendi bağlanma stilimizi tanımayı ve onu nasıl değiştireceğimizi öğreneceğiz.

Ne Yapmalı?
Bağlanma stilinizi tanıyın.

İlk adım kendi bağlanma stilimizi tanımak. Ücretsiz çevrimiçi testler yardımıyla bağlanma stilinizi öğrenebilirsiniz. Daha kolayı ise, aşağıdaki dört cümleden sizi en iyi tanımlayanı seçebilirsiniz.

a. Başkalarına duygusal olarak yakınlık duymakta zorlanmam. 
b. Biriyle tam olarak yakınlaşmak isterim fakat başkalarının benim istediğim kadar yakın olmayı tercih etmediğini görüyorum. 
c. Bağımsızlığım benim için önceliklidir. Yakın ilişkiler kurmadan da rahatım. 
d. Başkalarıyla yakınlaşmaktan rahatsızlık duyarım. Diğerleriyle yakın olmak istememe rağmen başkalarına güvenmek benim için ürkütücüdür.

Bu dört cümle dört ayrı bağlanma stiline işaret etmektedir. Eğer a şıkkını seçtiyseniz güvenli bağlanma stiline sahipsiniz. B şıkkı ise kaygılı bağlanma stiline aittir. C şıkkı ise kaçıngan bağlanma stiline gönderme yapar. D şıkkını seçtiyseniz dağınık bağlanma stiline sahipsiniz demektir. Bağlanma stilinize olumsuz yaklaşmak istediğiniz değişimleri gerçekleştirmenize yardımcı olmaz. Her bağlanma stilinin altında öğrenilmiş birçok inanç vardır. Her bağlanma biçiminin olumlu ve olumsuz yanları mevcuttur. 

Unutmayın, bağlanma stiliniz kaderiniz değildir. Çalışmalardan bazıları erken dönem bağlanma stillerimiz ile yetişkin ilişkilerimiz arasındaki bağlantının orta düzeyde olduğunu göstermektedir. Genetik, mizaç ve daha birçok faktör ilişkilerimizde rol oynamaktadır. Erken dönem bağlanma biçimlerimiz çocuklukla da sınırlı değildir. Akranlar ve öğretmenler gibi başka faktörler de bağlanma biçimlerimize katkı sağlar. Güvenilir yetişkinler ya da akranlar ile kurulan sağlıklı ilişkiler de bağlanma stillerimizi şekillendirmektedir. Kimlerle etkileşim halinde olacağımız konusunda doğru seçimler yaparsak erken dönem yaşantıların olumsuz etkilerini dengeleyebiliriz.

Dört bağlanma stilini tanıyın.

Bağlanma bilimini kavradığınızda kendinizi ve sevdiklerinizi daha iyi anlayacak, aynı hataları neden yapıyor olduğunuzu fark edecek ya da ilişkilerinizin neden bittiğini göreceksiniz. Belki de iş hayatınızda istediğiniz sonuçları neden alamadığınızı daha iyi kavrayacaksınız. Asıl mesele, size geçmişte nasıl davranıldıysa hala öyle davranılmasını bekliyor olmanızdır. 
/website/assets/images/my1/images/625eee80cf840__3.jpeg
Eğer güvenli bağlanma stiline sahip olacak kadar şanslıysanız “yeterince iyi” ebeveynler ile büyüdünüz demektir. Yeterince iyi ebeveynlik psikanalist Donald Winnicott’ın sağlıklı ebeveynlik için kullandığı bir terimdir. Güvenli bağlanma stiline sahip olmanız ilişkilerinizden keyif almaya sizi hazır hale getirir. 

Eğer kaygılı bağlanma stiline sahip iseniz tutarsız ya da sürekli meşgul ebeveynler tarafından büyütülmüş olabilirsiniz. Bu tür ilişkilerde sınırlar bulanıktır. Çocuk ebeveynlerin tutarsız davranışlarına sürekli maruz kalır. Bu durumda yetişkin olduğunuzda yakınlığı arzulasanız bile başkalarını üzmekten ya da kırılmaktan yana sürekli endişe içinde olursunuz. İlişkilerde hep en kötüsünü beklersiniz. Bu yüzden kendinizi ilişkinin içinde başkalarına fazla bağımlı olan ya da kıskanan taraf olarak bulabilirsiniz. Küsme davranışları gibi pasif agresif davranışları da kullanıyor olabilirsiniz. 

Kaçıngan bağlanma stili korkulu bağlanma ya da kayıtsız bağlanma biçimi olarak da adlandırılmaktadır. Eğer bu stile sahipseniz bakım vereniniz tarafından duygusal ihtiyaçlarınız sürekli olarak karşılanmamış demektir. Bu nedenle hep kendi başınızın çaresine bakmayı öğrenmişsinizdir. Yakınlaşmakta güçlük yaşar veya muhatabınızın görünüşü gibi duygusal olmayan değerlere daha fazla öncelik verirsiniz. İlişkide olduğunuz kişinin duygusal ihtiyaçlarına pek önem vermezsiniz ve kendinizde bir sorun olmadığını düşünmeye daha yatkınsınızdır. 

Dağınık bağlanma stiline sahipseniz bakım vereniniz tutarsız davranışları ile sizin kafanızı karıştırmış olabilir. Bazen ailede çok kıymetli biri iken bazen hiç istenmeyen kişi olmuşsunuzdur. Bu bağlanma tarzı ciddi istismar ve ihmalin birlikte olmasından kaynaklanır. Yaşadıklarınız yüzünden yakınlaşmak sizin için hep zor olmuştur. 

İlişkide olduğunuz kişinin bağlanma stilini tanıyın. 

Bağlanma teorisi ilişki bilimidir. Kendimiz hakkında daha fazla şey bilmek iyidir aynı şekilde muhataplarımızın bağlanma stillerini bilmek de önemlidir. Bu sayede muhatabınızın davranışlarının nedenlerini daha iyi kavrar ve onların duygusal ihtiyaçlarını doğru bir yaklaşımla karşılayabilirsiniz. 

Çok fazla yapışarak ilişki kuran birinin kaygılı bağlanma tarzı olabilir. Mesafeli ilişki kuran biri ise kaçıngan bağlanmaya sahip olabilir. Bu farklılıklar birçok durumda yaşanabilir. Daha önce bahsi geçen Ravi’yi düşünün. Eşi eve geç geldiği için endişelenmiş ve bu durumdan rahatsız olmuştu. Bu kaygının altında reddedilme hassasiyeti olabilir. Kaçıngan bağlanma stiline sahip biri ise, “Eve beş dakika geç geldiysem, ne var bunda?” diye düşünüyor olabilir. Bu örüntü birçok ilişkide görülebilir. Kaçıngan ve kaygılı iki kişi eşleştiğinde birinin özen alameti olarak yorumladığı bir durum diğeri için uzaklaştırıcı olabilir. Diane’nin örneğinde ise kaçıngan bağlanma stilini gördük. Partnerinin yakınlığından bunalıp uzaklaşmaya ihtiyaç duyuyordu. Dave ise öz güven yoksunluğu ve patronuna yönelik nefreti ile dağınık bağlanma stilinin izlerini taşıyordu. 

Hem kendinizin hem partnerinizin bağlanma stilini anlayamazsanız aynı davranış ve tartışmaları tekrarlamanız olasıdır. Partneriniz üzüldüğünde hemen özür dilemek yerine onu neyin üzdüğünü anlamaya çalışmak olayı onun gözlerinden görme fırsatı sunar size. Partnerinize merakla ve onu yargılamadan ne olduğunu sorabilir ya da kendi zihninizde düşünerek de onu anlamayı deneyebilirsiniz. Karşınızdaki kişiye kızdığınızda onun için ne hissediyorsunuz? Eskisi kadar sevişmemenizi neden sorun yapıyor olabilir eşiniz? Evet, bağlanma stili cinsel hayatımızı da etkiler. 

Bağlanma tarzlarımızı anlamak eşimizin ihtiyaçlarını anlamak ve davranışlarımızı düzenlemek noktasında bize gereken bilgileri sağlar. Örneğin, eşiniz kaygılı bağlanmaya sahip ise ve siz kaçıngan bağlanma stilinde yer alıyorsanız eşinizin çocuklukta hissettiği terk edilme endişesi nedeniyle böyle davrandığını fark edebilir ve empatik tutum sayesinde onun ihtiyaçlarına farklı yaklaşabilir, kendi kaçınma davranışlarınız dışında başka davranışlar da geliştirebilirsiniz. 

Dağınık bağlanma tarzına sahip eşler ilişkilerinde istikrarı yakalamakta zorlanırlar. Sevmek ve sevilmek isterler ama yakınlaşmaktan korkarlar. Zira geçmişte yakın oldukları insanlar onları incitmiştir. Bu bilgi görünürde sizden uzaklaşmak istediklerini düşünmenizi sağlayabilecek bazı davranışlara karşı daha tahammüllü yaklaşmanıza yardımcı olabilir. Başta sizden uzak dursalar bile kendilerini ilişkide güvende hissettikçe farklı davranabileceklerdir. Elbette bu süreçte kendi ihtiyaçlarınıza sahip çıkarak ilişkinizi yönetmek doğru olan yaklaşım olacaktır. 

/website/assets/images/my1/images/625eeeb5c5c3f__5.jpeg

Bağlanma stilinizi değiştirmeyi deneyin. 

Nörobilim araştırmaları beynin ölene kadar uyum sağlama becerisine sahip olduğunu gösteriyor. Bağlanma biçimlerimizi kapsayan beyin ağları da aynı derecede değişime açıktır. Bu nedenle duygularınızla farklı yollarla baş etmeyi öğrenebilir ve bağlanma stilinizi değiştirebilirsiniz. Bağlanma stiliniz kaderiniz değil, seçiminizdir.

Değişim için kullanabileceğiniz bazı yöntemler aşağıda yer almaktadır:

İlişkilerdeki davranış kalıplarınızı ve bunların sonuçlarını tespit edin. İlişki içinde çok fazla güvence ihtiyacı duymamanızın sebebi kaçıngan bağlanma tarzınız olabilir. O yüzden sevgilinizin onu sevdiğini söylemenize niye bu kadar ihtiyaç duyduğunu anlamıyor olabilirsiniz. Belki de sizin ihtiyaç duyduğunuzdan biraz daha fazla güvenceye ihtiyacı vardır. Sevdiğiniz kişinin güvence taleplerini reddetmek yerine sizden farklı ihtiyaçları olabileceğini düşünerek davranışlarınızı değerlendirin. Zamanla daha az kaçıngan davranarak ilişkinizi geliştirebilirsiniz. 

Bağlanma stilinizi değiştirmek için partnerinizle iş birliği yapın. Eğer kaygılı bağlanmaya sahipseniz partnerinizden sabır ve hoşgörü talep edin. Kaygılarınızı azaltacağınıza dair partnerinize taahhütte bulunun. İlişkilerde güven zamanla inşa edilir. Eğer kaçıngan tarza sahip iseniz eşiniz ihtiyacınız olan alanı size verebilir aynı zamanda sizinle yakınlaşmanın daha zarif yollarına başvurabilir. Romantik akşam yemekleri, derin sohbetler ve sekse davet etmek yakınlaşmanın kapılarını aralar. 

Kendinize meydan okumak için yeni şeyler denemenin de yardımı olur. Bağlanma stiliniz kaygılı ise başta zor gelse bile doğrudan ve özgün yollarla iletişim kurmayı deneyin. Kaygılarınızı sakinleştirmek için duygu kontrol yöntemlerinden faydalanabilirsiniz. Kaçıngan iseniz ilişkide kalmayı denemek için kendinize meydan okuyun. Kaçarak uzaklaşmak yerine karşınızdaki kişiyi anlamayı deneyin. Değişim kolay değildir fakat farkı deneyimledikçe kendinizi daha güvende hissetmeye başlayacaksınız. 

Partneriniz ya da arkadaşlarınızdan oluşan güvenilir bir çevre oluşturun kendinize. Sonrasında bu çevre içindeki otomatik davranışlarınızı gözlemleyin, duraksayın, farklı bir yol deneyin, sonuçları değerlendirin ve netice olumlu olursa gelecekteki durumlar için de yeni davranışı benimseyin. 

Bu yöntemler sadece romantik ilişkiler için geçerli değildir. Aile, arkadaşlar ve iş arkadaşlarınızla ilişkilerinizde de bu yöntemlerden faydalanabilirsiniz. Örneğin, patronunuzun elinizdeki işi biraz daha geliştirmeniz için eleştiride bulunduğunu hayal edin. Eleştiriye yönelik hassasiyetinizin erken dönem çocukluk deneyimlerinden kaynaklandığını bilmek geçmişteki davranışları tekrarlamanızı engeller. Derin bir nefes alıp savunmacı davranışa geçmeden yukardaki ilkeleri uygulayabilirsiniz. 

Son olarak, değişim uzun bir çalışma gerektirir. Öğrenmeye açık olun ve her gün deneyimlerinize yeni bir gözle bakmayı deneyin. Her seferinde başarılı olmayabilirsiniz. Zaman zaman çocuksu davranışlarda bulunabiliriz. Hepimiz hata yaparız. Değişim bir gecede gerçekleşmez. Kendinize aşırı yüklenmeyin. Hepimiz insanız ve alışık olduğumuz davranışları yapmaya meyilliyiz. İnsanız ve yeni şeyler öğrenebilir ve yeni durumlara uyum da sağlayabiliriz. Ustalaşan bir sporcu nasıl sürekli pratik yaparak başarılı oluyorsa biz de pratik yaptıkça daha iyi olabiliriz. Hepinize iyi şanslar. 

/website/assets/images/my1/images/625eeeeb1de16__6.jpeg

Önemli Noktalar

Bağlanma stilinizin kökleri çocukluğunuza dayanır. Bağlanma teorisi 1950’lerde erken dönem yaşantılarda sevgi ihtiyacının önemini ortaya çıkaran John Bowlby ile başlamıştır. 

Bağlanma stiliniz yetişkin hayatınızdaki ilişkilerde de kendini gösterir. Bakım verenlerinizle yaşadıklarınız hayat boyu ilişkilerden ne beklemeniz gerektiğini bilinçli ve bilinçdışı olarak şekillendirir.

Bağlanma stilinizi tanıyarak ilişkilerdeki davranışlarınızı anlayabilirsiniz. Bu makalede yer alan küçük anket dışında bağlanma stilinizi tespit etmek için çevrimiçi ortamda ulaşabileceğiniz birçok test bulabilirsiniz.

Dört bağlanma stilini öğrenin. Bir güvenli bağlanma biçimi ve üç güvensiz bağlanma tarzı vardır: kaygılı, kaçıngan ve dağınık. Hepsinin ortak noktası geçmişte size nasıl davranıldıysa aynı davranışları hala bekliyor olmanızdır.

Sevdiklerinizin bağlanma stillerini öğrenin. Kendi bağlanma stilinizi ve sevgilinizin bağlanma stilini doğru anlayamazsanız aynı sorunları yaşamaya devam etme olasılığınız artar.

Bağlanma stilinizi değiştirmeyi deneyin. Değişimi sadece romantik hayatınızla sınırlandırmak zorunda değilsiniz. Aileniz, arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınızın da yer aldığı tüm ilişkilerinizde bağlanma stilinizi kasıtlı olarak değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Davranışlarınızdaki ortak kalıpları fark ederek farklı tepkiler vermeyi öğrenebilirsiniz.

Daha fazlasını yapmak isterseniz:

Bağlanma stilinizi terapide çalışabilirsiniz. Bağlanma tarzınızı daha iyi anlamak ve değiştirmek için profesyonel destek alabilirsiniz. Terapist seçerken bağlanma odaklı çalışan bir uzman seçmek daha iyi olabilir. Sitemizde yer alan psikoterapist seçimi konusunda tavsiyeler içeren kılavuza ilişikteki linkten ulaşabilirsiniz:

https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/dogru-terapist-secmenin-yolu

/website/assets/images/my1/images/625eef5ea3397__4.jpegBiz de terapi seanslarımızda bağlanma teorisinden yararlanıyoruz. Danışanlarımızın ilişkilerini geliştirme çabalarında bağlanma teorisinden çok faydalandıklarını gördük. Sözünü ettiğimiz yaklaşım 50 yılı aşkın bir süredir deneysel kanıtlarla desteklenmiş bir yaklaşım. Çocukları iradelerinin aksine boyun eğdirmeyi amaçlaması nedeniyle şaibeli olan “bağlanma terapisi” yaklaşımdan bahsetmiyoruz burada. Terapist size daha güvenli ilişkiler kurabilmeniz yönünde aşağıdaki prensipleri kullanarak destek sağlar.

Çoğu zaman terapide insanlar sorunlarını etkili bir şekilde çözer. Bu sayede umudunuzu korumaya devam edersiniz.

Ayrıca terapi ilişkisi güvenli bir ilişki kurma pratiği kazanmanıza öncülük eder. 

Bağlanma konusunda yaşadığınız sorunların kaynağını fark eder ve ormana bakarken ağaçları da fark edebilecek ince bir anlayışa sahip olursunuz. 

Terapi sizi inisiyatif alıp yeni eylemlere geçmek konusunda teşvik eder. 

Yeni davranışlarla mevcut döngünüzü kırmaya çalışırken ihtiyacınız olan güvenilir çevre desteğini terapiden alabilirsiniz. 

Örneğin, terapi randevunuza beş dakika geç kaldınız. Kaygılısınız ve terapistinizin zamanını çaldığınızı düşünüyor ve sürekli özür diliyorsunuz. Bu durum reddedilme hassasiyetinizin ve insanları memnun etme çabanızın kaynağı olan bağlanma stilinizle ilgili olabilir. Terapistiniz neden böyle hissettiğinize şefkatle yaklaşır zira terapistler davranışlarımızın ardındaki ihtiyaçlara bakar ve onları sorgulamamıza yardımcı olur. Sizi önemseyen biri ile yeni bir deneyim fırsatı yakalarsınız terapi odasında. 

Çift danışmanlığı her iki kişi için de bağlanma stillerinden kaynaklanan beklenti ve kaygıları anlayarak yeni ve sağlıklı yollar keşfetmelerine hizmet eder. İyi bir çift terapisi gündelik sorunların altında yatan ihtiyaçlara ve daha iyi iletişim yollarına odaklanır. 

Son olarak, güvensiz bağlanma stillerinden birinin uç noktalarında yer alıyorsanız konuşma terapisi yeterli olmayabilir sorunlarınızın çözümünde. Bu durumda uzman doktorunuzla görüşüp ilaç desteğine ihtiyacınız olup olmadığını tespit etmek yararlı olabilir. Eğer yoğun kaygınız ya da depresif bir ruh haliniz var ise ilaç kullanımını da gündeme alabilirsiniz. Antidepresan kullanımı hakkındaki kılavuzu ilişikteki linkte bulabilirsiniz: https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/antidepresan-kullaniminda-dikkat-edilmesi-gerekenler

Genel olarak söylemek gerekirse bağlanma stiliniz kaderiniz değildir çünkü sorunlarınızı çözebilmek için kullanabileceğiniz birçok yöntem mevcuttur. Öğrenme ve değişim hayat boyu devam eder.


Tavsiyeler

Psikiyatrist ve sinirbilimci Amir Levine ve psikolog Rachel Heller tarafından 2010 yılında yayınlanan Bağlanma kitabına bakabilir.

Robert Karen’ın 1990 yılında basılan “Becoming Attached” makalesine bakılabilir.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bir danışanın terapisti ile ilişkisini konu alan 1997 yapımı Can Dostum filmine bakılabilir.

Çocuklarınıza bağlanma teorisini anlatmak için 2013 yapımı Karlar Ülkesi filmine bakılabilir. 

Kaçıngan bağlanmayı konu alan Paul Simon ve Art Garfunkel’in seslendirdiği “I am a Rock” adlı şarkıya bakılabilir. 

Daha fazla makale, kurslar ve diğer kaynaklar için Londra Uygulamalı Psikoloji Merkezi takip edilebilir.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolograbiayavuz/
Kaynak: https://psyche.co/guides/how-to-understand-and-adapt-your-attachment-style

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR