60c9b8e50335b__1.jpeg

Covid krizinin yarattığı ruh hali dağılıyor ve sorular geri dönüyor

16.06.2021

Emma Brockes

Ufak şeyler için hissettiğim minnettarlığın pandemi sonrası devam etmesi pek mümkün değil. 

Havalar ısınıyor, yaz ayları kapıda. Eylül ayı geldiğinde sıradan hayatımıza benzer, karantina kuralları olmadan, daha az belirsizlikle dolu bir hayatımız olacağının yüksek ihtimali ile… Nereden bakarsak bakalım bunlar harika gelişmeler, şu içimizde dinmeyen endişe dışında. Araf dönemi neredeyse sona eriyor ve hesaplaşma vakti geldi, çattı. 

Her şeyden bir şeyler öğrenme ihtiyacı içindeyiz ve bu ihtiyaç asil ve insani bir durum, ancak kabul edelim ki bazen başımıza bela olabiliyor. Şu anda New York şehrinin pandemi sonrası nasıl daha iyi ve daha eşit bir yer haline gelebileceğine dair önerileri düşünün. Büyük fikirler sistemin nasıl işlediği ve kalıcı olarak nasıl değişebileceğine odaklanır. Bunlar sosyal ve politik düzeyde değerli spekülasyonlar, ancak evimizde kanepedeyken pandemi deneyimini bir “büyüme” ve yenilenme teşvikine dönüştürmek için bitmeyen bir baskı yaratabilir. Bir başka deyişle pandemi öncesinden gelen, her yaşam aşamasının kişisel gelişim için kullanılması gerektiği varsayımı, bir bıkkınlık getirebilir.

/website/assets/images/my1/images/60c9b815ab3d8__2.jpeg

Kime dönüştüm, daha önceki halimden daha mı iyiyim? Bu değişimi paraya nasıl dönüştürebilirim? Bu gibi sorular…Bu gibi soruların durağanlaşmış olması belki de yaşamımızın ertelenmesindeki tek iyi şey olabilir. Fakat şimdi bu sorular büyük bir baskıyla tekrar gün yüzüne çıkıyor.

Her yeni yıl başında alınan kararlar vardır. 18 aylık pandemi yılının sona ermeye başladığı bugünlerde ölümü sıklıkla düşünme fırsatlarımız oldu. Belki de geriye baktığımızda değişmemiş olduğumuzu veya nasıl daha da kötüleştiğimizi düşünmek en kolayıdır. Bir yıl boyunca evde çocuk bakım desteği olmadan mahsur kaldıktan sonra ne çok sabırlı olduğum ne de daha az bağırdığım söylenebilir. Ev yönetiminde hiçbir şey düzelmedi; aslında, düzensiz uyku saatleri, daha uzun ekran süresi ve daha fazla yemek teslimi dışında. Geçen yıl içinde kazanılan tüm alışkanlıklar devam ediyor ve kırılması oldukça zor. Tanıdığım birçok insan, motivasyon krizinin çeşitli fazlarında acı çekiyor.

Bu gelişmelerde olumlu bir yan varsa, sonuçları çok da fazla önemsememeye başlamamız olabilir. Pandemiden önce, küçük ya da büyük her ebeveynlik kararını bir nükleer santrale güç sağlamak ister gibi bir enerjiyle almıştım. Geçen yıl, her ne kadar zor da olsa, pediatrik dayanıklılık konusunda ufuk açıcı oldu. Çocuklar okula gittiler, okula gitmeyi bıraktılar, sonra çocuk bakımı konusunda hiçbir deneyimi olmayan personel tarafından yönetilen öğrenim merkezlerine bile gittiler. Buna rağmen gayet iyi görünüyorlar. Açıkçası, bazı durumlarda çok fazla endişelendiğimizi gördük.

/website/assets/images/my1/images/60c9b8341f938__3.jpeg
Bütün bunlar başladığında, komşularımıza ve arkadaşlarımıza karşı daha nazik ve daha düşünceli olmamız ve toplum için neyin önemli olduğu konusunda daha ileri görüşlü olmamız bekleniyordu. Halihazırda, bu minnettarlığın azalmış olması muhtemel görünüyor; erken veriler, örneğin artan bahşiş oranlarının pandemiye dayanamadığını gösteriyor. Geçen yılın karmaşası ve korkusunun, ölçülemeyecek kadar belirsiz şekillerde hayatta olduğumuz o zamanların, bizlere için daha minnettar hissetmemizi sağlayıp sağlamadığına dair ikincil bir soru var. Pandemi sonrası, kendimizi şimdiki zamana daha sıkı tutunmalıyız, çünkü yarın gelmeyebilir.

/website/assets/images/my1/images/60c9b8645b5f6__4.jpeg
Bu merak duygusu, benim deneyimime göre, aynı zamanda şokun veya başka bir travmanın son derece geçici bir ifadesi olarak ortaya çıkmış makbul bir düşünce yapısıdır. Sahip oldukların için derinden minnettar hissetmenin en hızlı yolu, senden büyük bir şeyin alınmasıdır. Ama bu, uzun sürmeyen bir minnettarlıktır. Sevilen birinin ölümünden veya kendi ciddi bir hastalığından sonra şu anda tutkulu olmak ya da bir daha asla kıymet bilmemezlik yapmayacak olmak zordur. Eninde sonunda normallik devreye girecektir. Ara sıra bahçedeki güneş ışığına şükrederek, ancak çoğu zaman da etmeyerek, olduğunuz kişi olmaya geri döneceksiniz.
/website/assets/images/my1/images/60c9b8fc2ac3c__5.jpeg
Kriz zihniyeti bir amaca hizmet eder: Her  şeyi bir gerçekdışılık örtüsüyle kaplar ve patlama bölgesinden az miktarda tampon ile uzaklaşmanıza imkân verir. Ardından büyük, hatta küçük bir değişimin geleceğini düşünmek hatalıdır. Olaydan çıkarmamız gereken tek dersin, alınacak ders olmaması — her deneyimimizin bir müstakbel yararcı gaye gütmesi arzusunu pandemiden sonra terk etmemiz —gibi beylik bir gerçeklik var işin içinde. Ama elbette bu çıkarım, kendisini akla getirmenin amacını boşa çıkarır.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: @klinikpsikolograbiayavuz
Kaynak:https://www.theguardian.com/commentisfree/2021/jun/13/covid-crisis-questions-pleasures-normal-life?utm_term=Autofeed&CMP=twt_gu&utm_medium&utm_source=Twitter#Echobox=1623589181

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR