Necla Heybeci Yılmaz
Travma yaşantısının insanlık tarihi kadar eski olduğunu biliyoruz. İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu günden beri mutlaka yaşamında en az bir kez stres uyandıran, tehdit oluşturan, acı veren, travmatik sayılabilecek bir olayla karşılaşmıştır. Hatta bu olaylar bazen öyle olağan dışı, öyle beklenmedik, öyle acı verici şekilde gerçekleşirler ki bu anlarda insan bütün güçsüzlüğüyle, âcizliğiyle, bedeninin ve becerilerinin sınırları ile yüz yüze gelir.
İnsanoğlunun kendini en çaresiz ve en umutsuz hissettiği, korkuyu ve kaygıyı en yoğun yaşadığı bu olaylardan olumsuz etkilenmesi beklenen bir durumdur. Ancak son zamanlardaki çalışmalar göstermiştir ki bu etkilenme beklenenin tersi yönde de gelişebilmekte; yaşanan acılar insanoğlu için bir dönüşme, büyüme ve olgunlaşma sürecinin başlangıcı olabilmektedir. Hatta travmatik bir olayla karşı karşıya kalmak, kişiyi travma öncesi durumundan çok daha güçlü bir hâle getirebilmektedir.
Richard Tedeschi ve Calhoun; travmatik olaylara maruz kalan bazı bireylerin hayatlarını, travma öncesi ve travma sonrası diye ikiye ayırarak algıladıklarını ve yaşanan kayıplara veya değişen amaçlara rağmen yaşam öykülerindeki değişimin iyi olduğunu düşündüklerini tespit etmişlerdir. Tedeschi ve Calhoun, yüksek derecede zorlayıcı yaşam olayları ile mücadele sonucu oluşan bu önemli ve olumlu değişimi “travma sonrası büyüme” olarak tanımlamışlardır.
Tedeschi ve Calhoun’e göre travmatik yaşantılar, kişinin dünya ile ilgili algılarının değişmesine neden olabilir, kişi travma sonrasında yaşamlarının gerçekliğiyle ilgili yeni şemalar geliştirebilir ve bilişsel olarak tekrar yeni bir yapılandırmaya gidebilir.
Travma sonrası büyüme, öncelikle depremler ve diğer doğal âfetler gibi travmalara maruz kalan kişilerle çalışılmıştır. Ardından travma sonrası büyüme kavramı, sağlık alanında çalışılmaya başlanmıştır. Sağlık alanında, özellikle kanser, koroner arter hastalığı gibi yaşamı tehdit eden hastalıklarla mücadele eden insanlarla ve çocuklarında sağlık sorunları olan ebeveynlerde çalışılmış, çalışmalar sonucunda da travmatik olayların birçok kişiyi olumsuz etkilediği ancak bazı kişilerde travma sonrası büyümeye neden olduğu görülmüştür. Ayrıca yapılan çalışmalarda travma sonrası büyüme ile bazı kavramlar arasında ilişki olduğu gözlenmiştir. Bu kavramlar; psikolojik sağlamlık, dayanıklılık, iyimserlik gibi kavramlardır. Psikolojik sağlamlık; deneyimlenen kötü bir olaya rağmen yaşama devam edebilme ve bir amaca sahip olabilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Dayanıklılık; bağlılık, kontrol ve mücadele göstermek olarak tanımlanırken; iyimserlik de hayattaki pek çok olumsuz duruma karşı umutlu olmak ya da yaşamda genel olarak iyi şeyler olacağı beklentisine sahip olmak şeklinde tanımlanmıştır. İyimserlerin, aktif başa çıkma becerilerini kullandıkları, durumun olumlu yönlerine odaklandıkları, mevcut enerjilerini de problemle başa çıkmak ve yeni çözüm yolları bulmak için kullandıkları gözlenmiştir.
Travma sonrası büyüme, hiç stres yaşanmaması ile değil, travma ile sarsılan dünya inancının yeniden sorgulanması ile oluşmaktadır. Kayıp, fiziksel hastalıklar, savaş, göç, çocuklukta cinsel istismar yaşama gibi birbirinden oldukça bağımsız olaylarda bile travma sonrası büyümenin gerçekleştiği bildirilmektedir. Bu noktada büyümeye yol açan travmanın kendisi değil, bireyin yaşamı yeniden anlamlandırmak ve var olan inançlarını değiştirmek için gösterdiği çabadır. Birey travma sonrası büyümede adım adım kendine özgü içsel bir süreç yaşamakta ve bu süreç içerisinde davranışlarında değişime gitmektedir. Kişisel ve eşsiz olan bu yolculukta davranış değişikliği oluşturan asıl faktör, stresle beraber bilişsel süreçlerin de aktif hâle gelmesidir. Ancak travma sonrası büyümede en çok düşülen hatalardan birisi sadece bilişsel süreç olarak değerlendirilmesidir. Oysa bireyin kendilik algısı, insan ilişkileri ve yaşam felsefesi alanlarında da önemli değişimler yaşanmaktadır. Özellikle yaşam felsefesindeki değişiklik, en önemli değişiklik olarak kabul edilmektedir. Bu süreçte kişi, yaşamdaki sıradan şeyler için bile şükran duyarak yaşamdan daha keyif alır hâle gelebilmektedir. Ayrıca birey, anlam arayışı içerisine de girmektedir. Travmatik olayı sorgularken var olmanın ne anlama geldiği üzerinde de düşünmeye başlamaktadır. Bu düşünme birçok bireyde spiritüel (mânevi) bir değişimi de beraberinde getirmektedir.
Travmatik yaşantıların ve acı çekmenin insanı değiştirdiğine, olgunlaştırdığına dâir düşünceler, modern psikoloji literatüründe “travma sonrası büyüme” adı altında yeni bir kavram olarak karşımıza çıksa da, insanın zorluklar yaşayarak bilgeliğe, doğruluğa ulaştığı inancı yeni değildir; çok eski dönemlere dayanmaktadır. Antik İbraniler, Yunanlılar ve ilk dönem Hristiyanların yazıtlarının ve görüşlerinin bazılarıyla; Hinduizm, Budizm ve özellikle İslâm tasavvufu, acı çekmenin dönüştürücü gücüne dikkat çekmiştir. Kierkegaard, Nietzsche, Konfüçyüs, Wilhelm Schmid gibi düşünürler de benzer fikirler ortaya koymuşlardır. Nietsczhe: “Beni yıkmayan darbeler, beni güçlendirir” diyerek, zorlu koşulların insanların güçlü yanlarını ortaya çıkardığını ifade etmiştir. Alman düşünür Wilhelm Schmid: “Hayatın bereketi sadece olumlu şeylerden ibâret değildir.” sözüyle hayatın çift kutuplu yönüne dikkat çekmiştir. Çinli filozof, eğitimci ve yazar Konfüçyüs: “Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmazsa, insanda acı çekmeden olgunlaşamaz” demiştir. Gerçekten de elmas ile kömür özünde aynı maddedir. İkisi de saf karbondan oluşur fakat birisi toprak altında o kadar acı çekmiştir ki; sıcaktan ve basınçtan yapısı değişmiş ve elmas haline gelmiştir. Pakistanlı mutasavvıf Muhabbed İkbal ikisini şöyle konuşturmuştur: Kömür elmasa sorar; “Sen benimle aynısın da niye bu kadar güzelsin?” Elmas da “Çok acı çektim” diye yanıtlar. Sonra kömür “Ben nasıl güzelleşirim?” diye tekrar sorar. Elmas da “Yan kardeşim, ısı ver ve işe yara, güzelleşirsin” diye cevaplar. Mistik öğretinin temsilcisi Gurdjieff’e göre de insanlar uykudadır, rüya görmektedirler ve uyandırılmaları gerekmektedir. Uyanmak için ise, bazen çok uzun süreli, acı verici bir çaba gerekli olabilmektedir. Gurdjieff, aklın normal seyrini bozmak, böylelikle farkındalık kazandırmak ve farklı şuur hâllerini uyandırmak için çeşitli yöntemler kullanmıştır. Örneğin, talebelerini ağır fiziki çalışma koşullarında, bahçe, tarla gibi alanlarda ölesiye çalıştırarak, uykusuz bırakarak ya da çok az uyutarak onların bilinç değişimi yaşamalarını sağlamaya çalışmıştır. Eckhart Tolle de “İnsanı olgunluğa götüren en hızlı at ıstıraptır” demiştir.
İslâm tasavvufunda sûfîler travmatik yaşantıların insanı değiştirdiğini, dönüştürdüğünü, olgunlaştırdığını yüzyıllar öncesinde dile getirmişlerdir.
Tasavvuf düşüncesine göre, Allah Teâlâ’nın cemâl ve celâl tecellileri bir arada büyürler. Onlara göre celâl, cemâli gösteren, cemâli öğreten ve cemâle giden nurdur. Bir başka deyişle; bu dünyada yaşanılan bütün sıkıntılar, musîbet ve belâlar bir anlamda sonsuz güzelliği görmek, idrak etmek ve diriliş için gereklidir. Tasavvuf ve İslâm düşünürü Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye göre; gazap ve rızâ Allah Teâlâ’nın iki sıfatıdır. Bu ilâhî sıfatlar en mükemmel manada tecellî ederler. Allah’ın kahr ve gazab sıfatına delâlet eden celâl; lütuf ve rızâ sıfatına delâlet eden de cemâl tecellileridir. Celâlin zuhuruyla insanda korkma, sıkılma ve üzülme; cemâlin zuhuruyla ümitlenme, rahatlama ve sevinme olabilir. Yani insan gülmeyi de, ağlamayı da, gamı da, sevinç ve mutluluğu da yaşayabilir. Bütün bu tecelliler insana; Allah’a yönelme, O’nu tanıma ve dinî şuur noktasında olağanüstü enerji verirler. Zira İbnü’l-Arabî’ye göre, âlemdeki her varlığın sebebine bakan yüzü olduğu gibi bir de Hak Teâlâ’ya bakan yüzü vardır. Hatta âlemi her an ayakta tutan ve onun varlığını sürdürmesine imkân tanıyan O’nun tecellîleridir.
Yani şimşek çakar, gök gürler, yağmur yağar, seller akar. Fakat birdenbire bulutlar sıyrılır, hava açılır, güneş meydana çıkar, dünyanın yüzü güler. İnsan da bir kederi olduğunda canı sıkılır, yüreği daralır, gözünden yaşlar dökülür. Lâkin Allah’ın lûtfuyla tecelli değişir, celâli cemâle tebeddül eder, ağlayan da o tecellinin tesiriyle gülmeye başlar. Nihayet her ağlamanın sonu gülmektir. Bu yüzden insan müteessir olduğu zamanlar, ümitsizliğe kapılmamalıdır.
Dolayısıyla bugün modern psikolojide travmatik yaşantılar olarak adlandırılan, tasavvufî düşüncede de sıkıntı, musîbet ve belâlar olarak ifade edilen yaşantılar karşısında sûfîlerin önerisi; insanın her acı olayın ya da yaşantının ardından gelecek mutluluğa odaklanması yönündedir. Mevlâna, bu görüşü Mesnevi’de şöyle destekler: “Ey saf ve temiz kişi, gülüşler ağlayışların arkasında gizlenmiştir. Görmez misin defineyi vîrânelerde harabelerde ararlar.” Yine Mesnevi’de; “Kader icabı sana bir felâket mi geldi? Bir şeyden yara mı aldın? Başına gökten bir belâ mı erişti? Buna karşılık büyük bir mükâfata kavuşacağını düşün ve bekle!.. O öyle bir pâdişahtır ki, sana bir sille vurunca, bu silleden sonra sana başına konacak bir taç, oturup yaslanacağın bir taht bağışlayacaktır. Peygamberler başlarına gelen dertlere, belâlara musîbetlere sabrettiler de o yüzden yüceldiler, şereflendiler. Fakat ey genç, sen hazırlıklı ol, dikkatle onu, gelecek mükâfatı bekle; gelince seni evde bulsun! Yoksa “Geldim evde kimseyi bulamadım” der. Getirdiği kıymetli hediyeleri geri götürür.” demiştir. Mevlâna’ya göre, her derdin ardında bir derman, her ağlayışın ardında bir tebessüm olduğunu fark edebilmelidir insan.
Görülüyor ki travmatik olaylar karşısında yaşanan kaygılar, korkular ya da stresler, üstesinden gelinebilirse avantaja dönüştürülebilirler; korkunun kodları kırabilir hatta kaygı, korku ya da stres aşıldığında, hayatta eskiden olduğundan çok daha başarılı olunabilir. Yeter ki insan sadece sevinçlerin değil, kederlerinde kendisini büyütmesine izin verebilsin; yeter ki ruhunun derinliklerine inebilsin; yeter ki uzun ve yorucu yaşam yolculuğunda umutsuzluğa kapılmadan, yolculuğu yarıda bırakmadan, yaşadıklarından öğrendikleri ile yola devam edebilsin, vadileri aşabilsin; yeter ki içindeki gücü keşfedebilsin ve yeter ki kendi karanlığındayken, kendi ışığından şüpheye düşmesin..
Kaynaklar:
Ayten, Ali; Düzgüner, Sevde. (2017: 168). Tasavvuf Psikolojisine Giriş, İstanbul: Sufi Kitap.
Boztepe Handan; İnci Figen. (2013: 4/80-84). “Travma Sonrası Büyüme: Öldürmeyen Acı Güçlendirir mi?” Journal of Psychiatric Nursing.
Çakmaklıoğlu, M. Mustafa. (2013: 16-27). “İbnü’l-Arabî’ye Göre İlâhî İsimlerin Âlemde Tecellîsi: Allah-Âlem Münasebeti Etrafında Ortaya Çıkan Bazı Problemler”, Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi.
Çam, Mahire, Olcay; Demirkol, Hacer. (2019: 167-177). “Travma Sonrası Büyümenin Bir Yordayıcısı Olarak Bütünlük Duygusu” Current Approaches in Psychiatry.
Duman, Nesrin. (2019: 179-180). “Travma Sonrası Büyüme ve Gelişim”, Internatıonal Journal Of Afro-Eurasıan Research.
Konuk, Ahmed Avni. (1987: 162-235). Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi. Haz. Mustafa Tahralı-Selçuk Eraydın. İstanbul: Dergah Yay.
Mevlâna. (1964: 1/480). Mesnevi. Tercüme: Tahirü’l-Mevlevî, İstanbul.
Okray, Zihniye. (2017: 1/53). “Erken Dönem Uyumsuz Şemalar Ve Göç: Bir Olgu Sunumu” Lıfe Skılls Journal Of Psychology.
Yeniterzi, Emine. (2017: 155) Sevginin Evrensel Mühendisi Mevlâna, 14. bs. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay.
Depresyonun ne olduğunu ve nasıl yönetileceğini bilmek depresyona girmeyi önlemeye yardımcı olabilir...
DevamıBir demokrasi ya da bir gözetim toplumu olabiliriz, ama ikisi birden olamayız...
DevamıGeçtiğimiz yıl içerisinde COVID-19 virüsüne yakalandıktan bir süre sonra psikolojik yardım arayan kişilerin öykülerine bakıldığında...
DevamıMüzisyen Balthazar Much Ado About Nothing'de kadınların erkeklerin sadakatsizliğinden bıktıklarında nasıl iç çektiklerini anlatıyor
DevamıVerici bir yapıya sahip olan insanların hâl üzere kalırken, aynı anda zamanlarını ve enerjilerini nasıl koruyacakları bu yazıda.
DevamıKristin Neff ve Christopher Germer ile Röportaj
DevamıBunu nasıl fark edebilir ve neler yapabilirsiniz?
DevamıAileler pandemi döneminde stresle başa çıkmak, aile içi sağlıklı iletişim kurmak ve ruh sağlıklarını korumak için neler yapabilir?
DevamıKarmaşık gerçekliklerle karşı karşıya kaldığımızda beynimizin bizi güvenli bir limana çekmeye çalışır. Gerçeklik gizleme ise...
DevamıŞayet kulak vermek için vakit ayırırsak, kişisel kriz dönemi bilgelik sunabilir...
DevamıBu, onun ilk kar kayağı (snowboard) atlaması ya da yaptığı en kötü atlayış değildi. Havalı bir dönüş ya da bir çalım denememişti. Ancak...
Devamıİzmir Depremi 'nin maruz kalanlarda bireysel ve toplumsal olarak yaratacağı travma nedir? Covid'in yarattığı korku ortamı...
DevamıKelime olarak elem, ızdırap, gam gibi duygular sadece ölüme verilen bir tepki olarak anlaşılabilir...
DevamıYeni bir araştırma bu sorunun cevabını bulmak için kişiliklerimiz ve evde kalma kararımız arasındaki bağlantıyı inceledi...
DevamıOlumsuzluk düşünceler nedir ve zihnimizi daha olumlu düşünmek için nasıl değiştirebilirsiniz? Olumsuz düşünceler bizi üzgün, şüpheci ve ...
DevamıBardağın dolu tarafından bakarken ipin ucunu kaçırıyor olabilir miyiz? Bazen olaylara iyimser yaklaşırken...
Devamıİnsanlık yolunun önü de ardı da kanla ıslanmış. Dikkat et de kayma! Bu zamanda insan çalanlar altın çalanlardan daha fazla...
DevamıHem psikiyatrist hem de hasta olarak tanı koymanın ne kadar hassas bir durum olduğunu biliyorum. Zihinsel rahatsızlıkları adlandırmak...
DevamıRuh sağlığı uzmanlarının ruminasyonu azaltmak için sundukları öneriler...
Devamı2010'da bir yaz günü Cambridge'deki Christ’s College'da yaptığım bir konuşmadan sonra, Daniel Berg adında İsveçli bir yüksek lisans öğrencisi...
DevamıCovid-19 hayatlarımıza davetsiz bir misafir gibi girdiğinden bu yana, aşina olduğumuz yaşam pratiklerimiz ve dünyayı algılama biçimimiz...
DevamıCOVID-19 salgınının insan hayatı üzerindeki korkunç sonuçlarından sonra belki de en güçlü etkilediği alanlardan biri özgürlüğümüz oldu. Dünyanın her yerinde...
DevamıMutluluk: amaç belirlemek ile anlık hazzın muhteşem dengesi...
DevamıPandemi sürecinin akıl sağlığı alanında bir krizi tetiklemesi bekleniyor, ama belki de bu süreç hayata yeni bir şekilde...
DevamıDepresyon sanki kendimize karşı giriştiğimiz bir savaştır ve biz ufacık bir negatif propaganda parçasını bile kendimize karşı cephanelik kullanmak için...
Devamıİstenmeyen duyguları uzaklaştırma çabası her zaman ters teper...
Devamıİnsanlar “hikâye-anlatan” yaratıklardır: dünyamızı inşa etmek için hikâyeler üretiriz...
DevamıÖz farkındalık, herkesin doğru egzersizler ve alışkanlıklar ile geliştirmeyi öğrenebileceği bir beceridir. Hayatınızın veya kişiliğinizin anlayamadığınız...
Devamıİyiye tanıklık etmek bizi nasıl ve ne kadar etkiler? Kibar veya cömert davranışlarla karşılaştığımızda...
DevamıGeleceğe ait kaygıları anlayabilmek özellikle Covid-19 pandemisi sürecinde önemli bir hâl aldı...
DevamıBu kitap insanların zamana paradan daha çok değer vermelerinin daha iyi hissettirdiğini öne sürüyor. Eski bir söz vardır: Vakit nakittir...
DevamıHastalık hayatlarımıza girdiğinden beri hepimizi bir korku kapladı. Dışarı çıkma yasaklarının yanı sıra izin verilse de...
DevamıDisosiasyon, herkesin duyduğu ancak çok az kişinin tanımlayabildiği şeylerden biridir. Zihniniz başka bir yerde olduğu için...
DevamıCovid-19 ile çevrelenmiş hayatınız ile ilgili çok fazla düşünmek sağlığınız ve iyiliğiniz adına zararlı olabilir...
DevamıPsikolojik dayanıklılık, stresli durumlara uyum sağlayabilme ve değişen koşullara psikolojik olarak ayak uydurabilme kapasitesi olarak tanımlanabilir...
DevamıVe daha nazik olan iç sesimize nasıl yer ayırırız?
DevamıYaşam boyunca benliklerimizi oluşturan birçok hikaye vardır. Bu hikayeler bizim benliğimizi ve diğerleriyle kurduğumuz ilişkileri hayat yolculuğumuzda ihtiyacımız olan...
DevamıPandemide üç ayı geride bırakırken, benden 3200 km uzaktaki 28 yaşında büyük kızımı ve eşini görmeyi çok istiyordum...
DevamıHerkes korkutucu olan travmatik bir deneyime karşı sabırlı olamaz. İyileşmek için önemli olan acı veren duyguların tamamen irdelenmesidir...
DevamıKırgınlığa yol açmış biri özür dilediğinde bazen, bu özür af dilenilen taraf için çok da rahatlatıcı veya ikna edici hissettirmeyebilir...
DevamıDuygusal ve ruhsal iyilik halini yeniden oluşturabilmek adına 5 ilke...
DevamıCOVID-19 Virüsüne Yakalanmak Hayatımı Yeniden Gözden Geçirmeme Neden Oldu. Yavaşlamak, Radha Ruparell’in gerçekte neyin önemli olduğunu...
Devamıİkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonraki aylarda, Albert Einstein Amerikalıları üçüncü bir dünya savaşını hayal etmeye teşvik etmek için bir röportaj verdi...
DevamıYakınların kaybı her insanda farklı, ancak derin bir psikolojik sürecin başlangıcına işaret eder. Kırık bir kalpten ölecek gibi olma hissini hayatımızda en az birkaç kere duyarız, ancak araştırmalar...
DevamıGünlük stres etkenleriniz kaygınızı artırıyor mu? Kendinizi endişe, öfke ve geçmeyen bir suçluluk duygusu ile boğulmuş halde buluyor musunuz?
DevamıÖz-şefkat: Temel insani kavramlardan biri olarak taşıdığı önem üzerine yeni bir araştırma...
DevamıAraştırmalara göre, günlük sosyal etkileşimler iyilik halimiz için önemli...
DevamıZihin kolaylıkla yeni fikirlere kapalı hale gelebilir. ‘Başlangıç seviye’ aklını canlandırıp sürdürmek, öğrenmenin keyfini yeniden keşfetmemizi sağlar...
DevamıKalıcı olan OKB ümitsizliğe sebep olur bu şekildeki depresif düşünceler de kaygı üretir. Obsesif Kompulsif Bozukluk, anksiyetenin...
DevamıCovid-19 zamanında utancın oynadığı oyunlar hem karmaşık ve hem de artmaya devam ediyor. Pandemi döneminin kafa karıştıran yönlerinden biri, büyük ölçüde kapalı kapılar arkasında...
DevamıDonald Winnicott’a göre, ruh bizlerin içerisinde değil fakat bizlerin arasında... Aslen çocuk doktoru olan Donald Winnicott (1896-1971) 20. Yüzyılın ortalarında psikanalizin ana figürü haline gelmiştir...
DevamıÖz bilinç kaynaklı bir duygu olan utanç, kişiye içsel olarak değersizlik, yetersizlik, lekelenmişlik, pişmanlık hisleri aşılayarak olumlu duyguların...
DevamıÜnlülere taptığımız, özçekim kültürünün bir norm olduğu ve sosyal medyanın kendimizin “kusursuz” imajını oluşturmak için...
DevamıVerimliliğe adeta tapıyoruz. Daha fazla almak için daha az kullanın. Aynı gün teslimat. Aynı anda birkaç işi birlikte yapmak; bir yandan e-posta gönderirken, bir yandan da mesaj...
DevamıKovid-19 bize daha az iş odaklı bir toplum olma konusunda anlık bir bakış imkânı sundu. Fakat eski normale dönmeyi reddetmek için kararlılığa ihtiyacımız olacak...
DevamıDikkat hırsızlığına karşı ne yapmalıyız? Dikkati dağıtan şeyler için teknolojiyi suçlamayı bırakın...
DevamıFarklılıklar arasında köprü kuranlardan biri misin?
DevamıZorbalık, Dünya Sağlık Örgütünün tanımı ile kasti fiziksel veya sözel şiddet, ve göz korkutmaya karşılık geliyor...
DevamıOkul yöneticileri – bölüm başkanları, müdürler – büyük bir zorlukla karşı karşıyalar: Covid19 döneminin ortasında okul topluluklarını birleştirmek ve yeniden canlandırmak...
DevamıYaralarınız – kendinizin ya da size yapılmış olanlar- sizi hapseder...
DevamıCovid-19 krizinin ortasında korkularınız ile başa çıkabilmek...
DevamıHızlı tempolu ancak sıklıkla hareketsiz yaşam tarzımızın diğer birçok yönü gibi, ekran süresi da sağlık denklemine yeni değişkenler getirdi...
DevamıYalnız değilsiniz. Dünyanın farklı yerlerindeki pek çok insan depresyonda, kaygılı ya da stresli...
DevamıYeni araştırmalar; çocukların minimum risk altında olduğunu ancak eğitimlerinin büyük ölçüde zarar gördüğünü gösteriyor.
DevamıBu bir ebeveynden gelen alışılmadık bir terapi isteğiydi. Sekiz yaşındaki bir çocuğun annesi ve babası şu an her şeyin yolunda gittiğinden bahsetti fakat...
DevamıAnlamlı ve uzun vadeli hedefler sağlığınız ve mutluluğunuz için iyidir. Burada bunlara ulaşabilmek için bazı yöntemlerden söz edeceğiz...
DevamıYapışkan, korkutucu, takıntılı ve rahatsız edici düşüncelerin nasıl üstesinden geleceğiz?
DevamıHer şey kontrolden çıkmış gibi hissettiğimizde ne yapmalıyız?
DevamıIrkçılık bir psikolojik olgunluk ve bütünlük eksikliği işaretidir. Irkçılık, insan topluluklarında her zaman göze çarpan bir unsur olduğundan ...
DevamıPanik atak, bedende ve zihinde panik ya da korku olarak kendini belli eden düzenli bir yanlış alarm verme halidir. Bunun farkında olmak, onu kontrol altına...
DevamıBizi mutlu eden aktiviteler keyifsiz halimizin hem ürünü hem de sebebidir. Davranışlarımızla harekete geçerek bu döngüyü bozabiliriz...
DevamıPandemi sürecinde neler yaşadığımızı unutmayalım. Etrafımızdaki pek çok kişi karantina süreci bittikten sonra nasıl bir hayatın bizi beklediği konusunda merak duymaya başladı...
DevamıZamanınıza değerli bir eşyanız muamelesi yapın. Covid-19 pandemisi başladığından beri, pek çok kişi gibi siz de kendinizi...
DevamıSokağa çıkamazken kendinizi bunalmış hissediyorsunuz ve birdenbire elektronik öğrenme ve çalışma süreçlerine ayak uydurmak zorunda mı kaldınız? ...
DevamıCovid-19 ile başlayalım; yeni koronavirüs sebebi ile başlayan korkutucu hastalık. Hızlı yayılıyor, belli bir aşısı veya koruyucu tedavisi yok ve gerçekte...
DevamıSon birkaç haftadır hemen hemen hepimiz endişeliyiz ve bazılarımız günlük aktivitelerinden kendilerini korumak için uzaklaştılar...
DevamıDaima mutluluğun peşindeyiz; oysa asıl berraklığa, depresyon ve varoluşsal korkulardan ulaşıyoruz. Hayatın cehennem olduğunu itiraf ettiğinizde...
DevamıSabah uyandınız ve adeta otomatik bir şekilde banyoya yönelerek diş fırçasını elinize aldınız. Sabah kalkar kalkmaz dişinizi fırçalamak yıllar içinde...
DevamıDijital teknolojideki gelişmeler, yaşadığımız çağı ve geleceğimizi, düşünme ve seçim yapma haklarımızı dikkate almayan...
DevamıSosyal medya platformlarının, bağımlılığa benzer zararlı sonuçlar doğuran, kompülsif kullanımları bir tıbbi hastalık...
DevamıBu seküler teknik ve ahlaki temellerinden göreceli noksanlığıyla, karşıtları tarafından ‘McFarkındalık’ ...
Devamı“Bilinçli Farkındalık”, tek başına 1 Milyar USD’dan fazla hacimli ve –biraz paradoksal olarak- gittikçe çoğalan...
DevamıHayatta kötülüğün her zaman karşımıza çıkabileceği bilgisini hatırda tutarak mı yaşamalıyız ...
Devamı