606b382d3d238__1.jpg

Kevkeblerin Et Seyrini Seyran Gecelerde

05.04.2021

Ey dide nedir uyku, gel uyan gecelerde
Kevkeblerin et seyrini, seyran gecelerde 

Bak heyet-i âlemde, bu hikmetleri seyret
Bul Saniini, ol ana hayran gecelerde
 
Çün gündüz olursun nice ağyar ile gafil
Koy gafleti dildârdan uyan gecelerde
 
Âşıklar uyumaz gece, sen hem uyuma kim
Gönlün yüzüne görüne canan, gecelerde

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI


Huşu hem korkutucu hem de keyif verici bir duygu olabilir. Bu deneyim sizi aydınlanmaya ve ruhsal dönüşüme yönlendirerek hayatınızı dahi değiştirebilir. Huşu, insan bilincinin sınırlarını aşan bir deneyimdir. Bu deneyim dikkatimizi kendimizden uzaklaştırır, bize kendimizden çok daha büyük bir şeyin parçası olduğumuzu hissettirir ve başkalarına karşı daha cömert olmamızı sağlar. Huşu manevi ve de estetik yönü olan bir duygudur. Peki “huşu” aslında nedir? Pek çok dilde farklı şekilde anlamları bulunsa da İngiliz dilinde, “korku ve derin saygının iç içe geçmesi”, “saygı dolu korku”, “manevi büyüklük” ve “esrarengiz kutsallık” gibi anlamlara sahiptir. Huşu pek çok duygunun aksine hem olumlu hem de olumsuz olarak karşımıza çıkabildiği gibi aynı zamanda pek çok uyarandan da kaynaklanabilir. 

Keltner ve Haidt huşu deneyimlerinin iki fenomenle nitelendirilmiş olduğundan bahseder. Bu fenomenler “algılanan enginlik ya da büyüklük” ve “uyumlanma ya da bağdaşma ihtiyacı” olarak karşımıza çıkar. Algılanan enginlik ya da büyüklük, gerçekten maddeten büyük olan bir şeyi gözlemlemekten ya da algısal olarak büyüklük hissinden kaynaklanabilir. Dünyaya dair normalde var olan anlayışımızı ihlal eden deneyimler ise bizde uyumlanma ya da bağdaşma ihtiyacı olarak tanımlanan hissiyatı uyandırabilir. Beklentilerimizin bir şekilde üzerinde bir deneyimle karşı karşıya kaldığımızda, dünyayı anlamlandırmak için kullandığımız zihinsel yapılarımızı değiştirmeye dair bir çaba içerisine girebiliriz. Böyle bir durumda yaşadığımız bilişsel yeniden yapılanma, huşu deneyiminin temel bileşenlerindendir. Huşu hissetmek insanları, onların bilinç sınırlarının ötesinde bir duruma taşıyarak kendilerine daha az odaklanmalarına ve kendilerini çok daha büyük bir oluşumun bir parçası gibi hissetmelerine neden olur.

kevkeb 

Huşu; karmaşık ve hatları belirsiz olabilecek bir duygu olmakla birlikte pek çok başka olumlu duyguyla da ilişki içerisindedir. Pek çok zaman onu diğer duygu durumlarından ayırmak güç olabilir. Bilhassa, haşmet duygusunun huşu ile ilişkili olduğu düşünülür. Paul Ekman ve Daniel Cordaro haşmeti şu şekilde tanımlamıştır: “Haşmet; anlaşılamayan, akıl almaz fakat korkutucu da olmayan bir şeye verilen tepki ve nadiren hissedilen duygudur.” Haşmet, korku ile birleştiğinde huşu halini alır. 

Huşu deneyiminin evrimsel temeli nedir? Keltner ve Haidt, güçlü liderlere karşı hürmet ve bağlılığı ortaya çıkardığı ve sosyal dayanışmayı geliştirdiği için huşu deneyiminin evrimsel bir rolü olduğunu öne sürer. Alice Chirico ve David Yaden ise bu konuda alternatif bir bakış açısı sunar. Huşunun evrimsel bir yönü vardır çünkü insanlara barınmak için güvenli yerleri bulmaları konusunda yardımcı olmuş ve avcı-toplayıcı atalarımıza düşmanlardan korunma imkânı sağlamıştır. Huşu deneyiminin uyumsal bir yönü olabilir. Huşu, bizleri yeni bilgileri zihinsel yapılarımıza adapte ederek dünyada yolumuzu bulup hayatta kalmamız konusunda yüreklendirir. Aynı zamanda, huşunun bizleri birbirimize daha bağlı, yardımsever ve cömert hissettirmesi de atalarımızın hayatta kalmalarına yardımcı olmuştur. 

Huşu deneyimini kimin yaşayabileceğini etkileyen unsurlar vardır. Kişilik özellikleri bakımından incelendiğinde, daha dışa dönük insanların huşu hissetmeye çok daha yatkın oldukları görülmüştür. Aynı zamanda, yeni deneyimlere daha açık olan kişilerin daha fazla huşu hissi yaşadığını gösteren çalışmalar vardır. Belirsizlikten rahatsızlık duyan, kendi çevresindekilerin devamlılığını tercih eden ve muğlak durumlardan hoşlanmayan kişilerin huşuya daha az yatkın olduğu görülmektedir. Bilgeliğin insanları huşu deneyimine daha yatkın hale getirdiğini düşündüren çalışmalar da mevcuttur. 

https://kemalsayar.com//website/assets/images/my1/images/606b38b5da8a9__3.jpg

Keltner ve Haidt, huşu deneyimini ortaya çıkaran bazı bileşenlerinden bahseder. Bunlar tehdit, güzellik, kabiliyet, erdem ve olağanüstü nedenselliktir. Tehdit temelli huşu korku eşliğinde ortaya çıkar. Örneğin, karizmatik ve büyüleyici bir lider tehdit temelli huşunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Güzellik temelinde ortaya çıkan huşu ise içerisinde estetik bir zevk barındırır. Bir kişi, sanat eseri ya da bir doğa manzarası karşısında ortaya çıkabilir. Kabiliyet temelinde ortaya çıkan huşunun bir kişinin olağanüstü yeteneği ya da becerisi ile birlikte gerçekleştiği düşünülür. Erdem temelinde ortaya çıkan huşuyu asalete dair duygularla birlikte görürüz. Olağanüstü nedensellik sonucu ortaya çıkan huşuyu ise anlamlandıramadığımız ve bizlere olağanüstü gelen durumlarda yaşayabiliriz. 

 

Duygularımızı sıklıkla yalnızca zihnimizde hissetmekle kalmaz, onları bedenimizde de hissederiz. Aslında çoğu zaman bedensel duyumsamalarımız duygusal deneyimlerimizin en temel bileşenini oluşturur. Huşu; sinir sisteminin aktivitelerinde değişiklik, tüyler ürpertme ve ürperme gibi fizyolojik etkilere sebep olabilir. Huşunun psikolojik etkilerine baktığımızda ise ilginç bulgularla karşılaşırız. Bazı araştırmalar gösteriyor ki, huşu kişinin odağını kendi endişelerinden uzaklaştırarak benlik algısını hafifletiyor. Huşu ile ilişkili psikolojik etkiler arasında belki de üzerine en çok araştırma yapılmış konu düşük benlik algısı- kişinin kendi çevresine nazaran kendini küçük hissetmesi- olarak karşımıza çıkıyor. Huşu kişilerin kendilerini daha ufak olarak algılamalarına sebep olurken, aynı zamanda kişileri daha alçakgönüllü yapıyor. 

 

Araştırmalara göre, huşu kişileri özlerini küçültmeye yönlendirerek alçakgönüllülüğün artışına yol açıyor. Kişinin dünyanın büyüklüğü ve karmaşıklığıyla yüzleşmesiyle ortaya çıkan huşu, kişilerin dünyadaki önemine ve yerine dair başka bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı oluyor. İlginçtir ki, huşu aynı zamanda zamanı algılayış biçimimizi dahi genişletiyor. Buna ek olarak, huşu insanların kendilerini başkalarına ve tüm insanlığa daha fazla bağlı hissetmesine yardımcı oluyor. İnsanların özgüven seviyelerinin onların bağlanma duyguları üzerinde farklı etkilere sahip olabileceğini gösteren araştırmalar da mevcut. Örneğin, daha düşük özgüvene sahip insanlar huşu deneyimini daha tehdit edici olarak algılıyor ve bunun sonucunda başkalarından uzaklaşarak kendiliklerini savunmacı bir şekilde yeniden doğrulama gereksinimi duyuyorlar. Huşu deneyiminin, kişilerin ruh halini iyileştirebildiği ve mutluluğunu arttırabildiği de düşünülüyor. Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre; huşu, doğanın stresi azaltma ve mutluluğu arttırma konusundaki kudreti üzerinde önemli bir rol de oynuyor.

Kısaca özetlememiz gerekirse; huşu, esrarengiz ve de karmaşık bir duygu olmakla birlikte kişiler farklı sebeplerle huşu deneyimi yaşayabilirler. “Algılanan büyüklük” ve “bağdaşma ihtiyacı” gibi iki temel fenomenle nitelendirilmiş olan bu deneyim kişileri bireysel odaklarından uzaklaştırıp, onların kendilerini çok daha büyük bir oluşumun parçasıymış gibi hissetmelerine sebep olabilir. Kişinin bilinç sınırlarını aşan huşu deneyimi gerek manevi gerek estetik zevklerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. 

Dr. Summer Allen'dan özetleyerek çeviren: Psikolog Yonca Kanburoğlu
Kaynak:
https://ggsc.berkeley.edu/images/uploads/GGSC-JTF_White_Paper-Awe_FINAL.pdf 








   
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR