61e2f9bed18c6__resim1.png

İş ve Özel Yaşam Arasındaki Dengenin Kilit Unsuru: Zaman

15.01.2022

Hayat olanca hızıyla akıyor ve zaman zaman yaşadığımız güçlükler bizi sarstığında ancak dengemizi kaybettiğimizi fark eder oluyoruz. İronik olan şu ki ancak dengeyi kaybettiğimizde dengenin varlığını takdir edebiliyoruz.

Bu denge halinin yitirilmesi tükenmişlik sendromu olarak klinik ortamda karşımıza çıkıyor. Ne zaman nefesimiz tükeniyor o zamanda içimizdeki yargıç zihnimize sufle vermeye başlıyor. “Hiçbir şeye yetişemiyorum. Başkaları kadar başarılı değilim”. Sahip olduğumuz zaman ve enerji ile yapmamız gereken şeyler arasında mesafe açıldıkça kendimizden yemeye başlıyoruz. Bitmeyen bir yarışta sürekli bitiş çizgisinin yer değiştirdiği bir koşuda gibiyiz. Zamanımızın çoğu çalışarak geçiyor. İşimiz uyku saatlerimizden ailemiz ile geçireceğimiz zamana kadar birçok şeyi belirleyebilecek bir konumda. Yetişmeyen işler yüzünden ailemize ayırdığımız zamandan, spor ya da yürüyüş için kendimizle kaldığımız vakitlerden, uykumuzdan ve dahi fiziksel sağlığımızdan fedakârlık ediyoruz. Psikolojik sağlığımız da bu durumdan payını alıyor.
/website/assets/images/my1/images/61e2fa1bb91c9__resim2.jpg
İş hayatımızın genel ruh sağlığımız üzerindeki katkısından olumlu bir şekilde yararlanabilmek önemlidir. İş hayatı bize sadece mali bağımsızlık sağlamaz. Çalışmanın içerdiği mücadeleyi, zorlu şartlara meydan okuyup onların üstesinden gelmeyi, başarma duygusunu da önemseriz. Bizi çalışmaya teşvik eden tek şey para değildir. Çalışma hayatının meyveleri vardır ve bunlar çalışmanın ve üretmenin verdiği başka olumlu duygularımızla da ilgilidir. Üretmek anlam duygumuzu besler. Yaratıcı düşünsel ve davranışsal deneyimlere bizi taşır. Yapmakta olduğumuz işi daha iyi yapmak için sürekli kendimize meydan okumamıza yardım eder. Bu durum bizi konfor alanımızdan çıkarıp daha esnek bir zihin ve davranış repertuarı geliştirmeye yöneltir. İşimize para kazanmanın yanında başka anlamlar da katabilirsek hem daha üretken hem de daha mutlu olmanın sağlıklı yollarını keşfedebiliriz. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, işinde mutlu olan bireyler daha üretken, daha yaratıcı, işlerine daha çok bağlı, stres ve tükenmişliğe karşı daha dayanıklı ve işyerlerinin amaçlarına daha bağlı olmaktadırlar. Artık kuruluşların ve liderlerin daha mutlu çalışanların iş hayatı için daha iyi olduğu gerçeğini benimsediğini görüyoruz.

/website/assets/images/my1/images/61e2fa547e938__resim3.jpg

Eş ve iş. Bu iki seçim hem bireyin hayatını temelden etkiler hem de bu iki alana dair seçim kendi içinde etkileşim halindedir. Tatminkâr bir özel hayata sahip olmayan bir bireyin iş hayatındaki deneyimleri de bundan etkilenecektir. Ya da işin üzerimizde yarattığı ruh halinden özel yaşamımızda nasibini alacaktır. Bu iki ünite o yüzden hem ayrı ayrı hem de birlikte olmaları hasebiyle yaşamımızı etkileme güçleri açısından eşsiz bir değere sahiptir. O yüzden iş ve özel hayatın geçirdiği değişimler dikkate alınmalı. Zaman zaman önceliklerimiz değişebilir. Yüksek öncelikli insanlara ve faaliyetlere kaliteli zaman ayırabilmeniz için kesin sınırlar çizmeniz gerekir. O yüzden her şeyi yapmaya çalışmak yerine uzmanlaştığınız ve en çok değer verdiğiniz faaliyetlere odaklanmak akıllıca olacaktır. Bunun için hayatınızdaki en önemli şeyin ne olduğunu belirlemek iyi bir başlangıç olur. Elbette, öncelikler listesi herkes için farklılık gösterecektir, bu nedenle başkalarının değil, tercihlerinizin sizin önceliklerinizi gerçekten yansıttığından emin olun. Ardından bu yüksek öncelikli insanlara ve faaliyetlere kaliteli zaman ayırabilmeniz için kesin sınırlar çizin.

Siz bu sınırları çizmezseniz özel yaşam ve iş yaşamınızdaki denge çalıştığınız kurum ya da kuruluşların insafına kalacak. İş yaşamı sizden alabileceğinin en fazlasını almak için tasarlanmıştır. Yaşamdaki denge arayışı için gerekli sorumluluğu almak ise bize aittir. Günümüzde esnek çalışma sürelerini ya da doğum izni gibi olumlu seçeneklere şirketler sahip olsa da bu seçenekleri kullanıp kullanmamak ya da nasıl kullanacağımız yine bizim elimizde. Amerika gibi üretkenlik ve rekabet üzerine kurulu sistemlerde çalışan bireylerin yarısı yıllık izinlerini kullanmıyor. Zaman yönetimi üzerine uzmanlaşmış ve Time Smart: How To Reclaim Your Time and Live a Happier Life adlı kitabın yazarı olan Ashley Whillans bunun bir bedeli olduğunu söylüyor. O da manadan mahrum bir yaşam. Neşeden, ilişkilerden, hatıralardan ve kuvvetli bağlardan mahrum bir yaşam. Mesai saatleri dışında sürekli iş ile alakalı haber ve gelişmelere açık olmak, telefonlarımızın uyarı sesleri eşliğinde geçirilen saatler dinleniyor ya da aileniz ile vakit geçiriyor bile olsanız o deneyimi daha az net hatırlamanıza sebep oluyor. Bu yüzden iş hayatımız ile özel yaşamımız arasında bir ahenk olmasını istiyorsak iş ve özel yaşamın sınırlarını netleştirmemiz gerek. 
/website/assets/images/my1/images/61e2fa8bb143d__resim4.jpeg

Boş zamanlarımızı nasıl kullanacağımızı önceden planlamamak o zamanı sosyal medya gibi dikkat dağıtıcı uyaranların içinde gezinirken kendimizi bulmamıza olanak sağlar. Sosyal medyada gezinmenin daha fazla mutsuzluğa yol açtığını gösteren çalışmalar mevcut. Ailemiz ya da özel zamanlarımız için telefondan uzak zamanlar planlamalıyız. Ailemizle geçirdiğimiz zaman dilimlerine bir tatil hazırlığı yapar gibi hazırlanmak belirgin sınırlar çizmemize yardım ederken bu zamanların hakkını vermemize de yardımcı olur. Ayrıca iş dışındaki zamanlarımızda çevrimdışı olmak önemlidir. Kendimize akşamları e-postalarımı kontrol etmeyeceğim ya da haftada 4 gece ailemle birlikte baş başa zamanlar geçireceğim şeklinde hedefler koymak kişisel zamanlarınız konusunda uygulayabileceğiniz küçük adımlardan sadece birkaçı. 

Whillans’ın diğer bir önerisi ise maaşınız için nasıl pazarlık ediyorsanız aynı şekilde zamanınız için de pazarlık etmeniz gerektiği üzerine. Paranın zamandan daha önemli olduğunu düşünmenin bir “zaman tuzağı” olduğunu belirten uzman zamanın mutluluğumuz için ne kadar önemli olduğunun farkında olmamamızdan kaynaklandığını ifade ediyor. Zaman anlardan oluşuyor ve dem bu dem. Yaşadığımız anın içinde olmak hakkı verilmiş bir hayat yaşamamıza fırsat sağlar. Whillans’ın dediği gibi hayatımızdaki tüm kararlar anlardan oluşuyor. Antoine de Saint-Exupery’nin unutulmaz eserinin kahramanı Küçük Prens’in söylediği gibi “Bazı insanlar aynı bahçede beş bin gül yetiştirip aradıklarını bulamazlar çünkü o güllerin birini diğerinden ayıran bir özellik yoktur.

Bir şeyi değerli kılan senin ona harcadığın vakit, verdiğin emektir”. İster işimiz olsun ister sevdiklerimiz onlara ayırdığımız zaman ve dikkat ulaştığımız şeyleri değerli ve özel kılacak olandır.

Hazırlayan: Klinik Psikolog Rabia Yavuz
E-posta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: @klinikpsikolograbiayavuz
Kaynakça: Levey, J. & Levey M. 2014. Living in Balance: A mindful Guide for Thriving in a Complex World. Divine Arts: Tennessee. 
Saint-Exupery, A. 2015. Küçük Prens. Can Yayınları: İstanbul. 
Whillans, A. 2020. Time Smart: How To Reclaim Your Time and Live a Happier Life. Harvard Business Review Press: Boston. 


Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR