623b0b5b9fbbb__1.jpeg

Doğru Terapist Seçmenin Yolu

23.03.2022

Katie Smith

Değişim zamanının geldiğini biliyorsanız ama nereden başlayacağınızdan emin değilseniz doğru soruları sormak iyi bir başlangıç noktası olabilir.

Terapi hayatınızı bir yabancıya açmaktır. Bu yabancının görevi kendinizi ve yaşamınızı değerlendirmenize ve değiştirmenize yardımcı olmaktır. Esasen terapinin işlevi benliğinize dair bir değişim sürecini başlatmanıza yardımcı olmak ya da hayatın zorluklarına uyum sağlamanıza destek olmaktır.  

Bu makalenin amacı psikoterapi seçiminizden en fazla faydayı almanıza katkı sağlayabilecek bilgiler vermektir. Bu makalede ihtiyacınıza en uygun terapist seçmeniz konusunda size rehberlik edecek bazı güncel kanıtları paylaşacağım. Uygulayıcı ve eğitimci olarak benim yaklaşımım; danışanların ihtiyaçlarına uygun şekilde psikoterapistlerin yöntemlerini uyarlamalarını hedef alan Birleşik Krallık'ta geliştirilmiş yeni bir bütüncül yaklaşım olan çoğulcu terapidir. 

Kılavuz niteliğindeki bu makale yalnızca terapist seçme konusunda maddi kaynaklara sahip olanlar için değil, aynı zamanda terapist seçerken finansal veya kültürel koşullar nedeniyle bazı sınırları olan kişiler için de geçerli olacak şekilde tasarlanmıştır.

/website/assets/images/my1/images/623b0bac7b105__2.jpeg

Terapiyi sadece hemen düzelmek, umut aşılamak, zorlu deneyimler yaşarken motive olmak ya da neyin yanlış olduğunu aramaktan ibaret görmek terapiyi hafife almak olur. Terapötik yolculuk kim olduğunuz ve nasıl yaşamak istediğiniz konusunda seçimler yapmakla ilgilidir. Terapiyi pratik bir çözüm olarak değil, gelişmenin, büyümenin, nefes almanın ve en temelde yaşamın anlam ve amacının keşfedilmesinin bir yolu olarak görmek daha doğru olur. 

Terapistiniz bu yolculukta size yardımcı olacak kişidir ve bu nedenle bu yolculuğun değerine denk bir özenle kişi seçimi yapılmalıdır. Bu nedenle terapinizin amacını ve ondan ne kazanmayı umduğunuzu bilmelisiniz. Bu beklentilerin terapistin kendisinden ve onun yaklaşım modelinden nasıl etkilenebileceğini akılda tutmak gerekir. Bunları derinlemesine düşünmek farklı terapist ve terapi seçenekleri hakkında bilgi sahibi olmanıza yardımcı olur.

Spesifik olarak psikoterapist terimi kişinin sorunları hakkında bilinçdışı düşüncelerin, duyguların ve geçmiş deneyimlerin rolünü ortaya çıkarmayı hedefleyen Freudyen ve psikodinamik ekollere göre eğitim almış bir uzmanı nitelemek için kullanılır. Diğer yönelimlere sahip birçok uzman ise danışanları dinlemek ve onların gelişimine yardım etmek hedefine yönelen hümanist yönelimleri benimsedikleri için danışman terimini kullanmayı tercih eder. Danışman terimi, sosyal hizmet uzmanları ve ruh sağlığı hemşireleri gibi diğer uzmanlar tarafından da kullanılır. 

Klinik psikolog terimi ise genellikle lisans düzeyinde psikoloji eğitimin ardından kanıta dayalı terapi müdahaleleri konusunda eğitim almış ve daha ciddi sorunlar ile terapiye başvuran danışanlara yoğun müdahaleler sunabilen lisansüstü düzeyinde eğitim alan uzmanları niteler.

Benzer şekilde bir danışman psikolog da kanıta dayalı müdahaleler konusunda daha ziyade "ilişkisel yaklaşımlar" ekseninde (terapist ve danışan arasındaki ilişkinin önemine özel bir vurgu yapılarak) eğitilmiş kişidir. Klinik ve danışman psikologlar arasındaki bu niteliksel farklılıklar oldukça incedir ve uzmanın kişiliğine göre değişiklik gösterebilir. 

Terapistler genellikle kendilerini aldıkları eğitimin dayandığı ekole göre tanımlarlar. Örneğin, bilişsel davranışçı terapist, bilişsel davranışçı terapiye (CBT) dayalı müdahale yöntemlerini benimseyen kişidir. Rogerian terapist ise Carl Rogers tarafından kurulan danışan merkezli hümanist yaklaşım konusunda eğitim almış kişidir. Bu terapistler biraz tek tip yaklaşıma sahip olma eğilimindedir.

Genelde ruh sağlığı tedavisinde terapötik müdahaleler ruh sağlığı hemşireleri, psikologlar ve bazen sosyal hizmet uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından yürütülür. Eğer son yıllarda psikolojik destek hizmetinden faydalandıysanız bilişsel davranışçı terapi ekolünden biri ile karşılaşmış olmanız yüksek bir olasılıktır

 

/website/assets/images/my1/images/623b0bc90542e__3.jpeg

Bilişsel davranışçı terapi ekolü yaşadığımız dünya, kendimiz ve ilişkilerimiz hakkında düşünme biçimlerimizde bazı bilişsel çarpıtmalara sahip olabileceğimiz fikrine dayanır ve danışanın bu çarpıtmaları ele almasına yardımcı olmayı hedefler. Bilişsel davranışçı terapi ve bu ekole yaslanan başka yönelimler bazı psikolojik sorunları ele almadaki başarılarına dair güçlü araştırma kanıtlarına sahiptir. Bununla birlikte bilişsel davranışçı terapinin yaygınlığı sadece kanıta dayalı bir yönteme sahip olmasından değil, ayrıca sağlık sisteminin teşhis ve müdahale kavramlarına uygun şekilde yapılandırılmış olması ve mümkün olan en kısa sürede çözüme sağlayabilmesinden kaynaklanmaktadır. Buna karşılık psikodinamik psikoterapi, Rogerian danışan-merkezli terapi ve benzer birçok yaklaşım müdahale-tedavi-sonucunun doğrusal kesinliğini sağlayamamaktadır ve şu anda ana akım uygulayıcılar tarafından daha az tercih edilmektedir.

Günümüzde pek çok terapist aslında bütünleştirici bir yaklaşım benimsiyor. Yani bir sorunu tek bir teorik çerçevede değerlendirseler bile diğer terapi ekollerinin uygulamalarını da kullanmayı tercih ediyor. Bu uzmanlar terapi ekolleri arasında geçişkenliği benimseyen, danışanın deneyimine öncelik veren ve terapötik ittifakın önemli bir parçası olan danışan ile terapist arasındaki ilişkiyi merkeze alan çoğulcu bir yaklaşıma sahip olmaktadır. 

Bütünleştirici yaklaşımdaki yükseliş tüm terapötik yaklaşımların sonuçlarının danışan gelişimi açısından benzer olduğunu gösteren araştırmalarla hız kazanmıştır. Terapistin esnekliği, danışanların amaçlarını dikkate alabilmeleri, danışanlara uyum sağlayabilmeleri ve terapiye yönelik iyimser bakışları gibi nitelikler, terapistin teorik ve metodolojik yaklaşımından daha çok önem kazanmaktadır. 

Önemli olan terapistiniz ile aranızdaki ilişkidir ve ilişkinizin niteliği sizin için doğru olan terapisti seçmenizdeki en önemli kriterdir. Terapötik ilişki hem terapistin hem de danışanın birbirini anlama, güvenme ve iletişim kurma becerisine dayanmaktadır. Bu sayede terapistinizin size yardım etmeye çalışırken sizin ihtiyaçlarınıza göre hareket ettiğini biliyor olmak kendinizi tamamen açabilmenize katkı sağlayacaktır. Bir terapistle tanıştığınızda sizin için doğru terapist olduğunu anlayabilmek için aşağıdaki önerilerden yardım alabilirsiniz. 

Terapistinizin niteliklerini, mesleki bağlantılarını ve tutumlarını değerlendirin. 

Terapinin etkinliğinde önemli faktörlerden biri danışanın terapi sürecinin gerçekten yardımcı olacağına dair inancıdır. Bu nedenle, terapistinize güvenebilmeniz için olması gerekenleri ve bunu engelleyebilecek potansiyel faktörleri dikkate almalısınız. Bunlar cinsiyet, ırk ve terapiste sizi kimin yönlendirdiği gibi faktörler olabilir.  Terapist seçiminiz mali veya sosyal koşullarınızla ilgili olsa bile terapistinizin cinsiyeti ve etnik geçmişi de önem arz edebilir. 

Bir diğer önemli husus, hastane dışında bir terapist arıyorsanız uygun niteliklere sahip olup olmadığına bakmalısınız. Ne yazık ki, özel klinikler bazen güvenilir olmayabileceği için uzmanın eğitim ve yeterliliğinin standartlara uygun olup olmadığından emin olmanız gerekir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde psikoterapi, danışmanlık, evlilik terapisi ve aile terapisi devlet temelli lisans eğitimle uyumlu olarak yürütülür. Başka ülkelerde asgari lisansüstü eğitim ile sağlanan profesyonel standartlar vardır, ancak genellikle terapistin rolünün tanımlanmamış doğasından kaynaklanan farklılıklar da görülür.

/website/assets/images/my1/images/623b0c0f7dbcd__4.jpeg

Birleşik Krallık'ta, bir pratisyen Sağlık ve Bakım Meslekleri Konseyi gibi bir düzenleyici kurum tarafından denetlenen profesyonel bir unvan kullanmıyorsa “klinik psikolog” gibi belirli unvanları kullanmak için belirli mesleki standartları karşılaması gerekir. Aksi halde profesyonel standart yapısına uyup uymamaları kendi inisiyatiflerine kalacaktır. Bu durumda “danışman”, “psikoterapist” veya “psikolog” gibi düzenlenmemiş unvanlar kolayca herkes tarafından kullanılabilir. Bu haber moral bozucu olabilir. Ancak önemli olan şey terapistin farkındalık düzeyi ve ilişkisel becerilerini geliştirme seviyesidir. Terapistin profesyonel tutumu çok önemlidir. 

2015 yılında yapılan bir araştırma terapistin deneyiminin veya yeterlilik seviyesinin terapinin sonuçları üzerindeki etkisine dair hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor. Önemli olan terapistlerin terapötik becerilerini geliştirme çabaları ve danışanlarının gidişatlarını gözden geçirmek için harcadıkları zamandır. Bu nedenle dikkate alınması gereken nokta lisanslı bir eğitime sahip, bir meslek kuruluşuna dahil olmuş ve kendini geliştirmek için çok çalışan bir terapist bulmaktır. Özel muayenehanede çalışan terapistlerin, terapiye ve profesyonel standartlara yaklaşımlarını ve beklentilerinizi karşılayıp karşılamayacaklarına dair bazı ipuçlarını web sitelerinde bulabilirsiniz. 

Terapiye ihtiyaç duyma nedenlerinizi düşünün, hedeflerinizi ve önceliklerinizi göz önünde bulundurun.

Çalışmak istediğiniz konularda (ilişki sorunları, depresyon, bağımlılık veya başka bir şey) özel uzmanlığa sahip birini ve/veya yaşadığınız deneyimi anlayacak birini bulmaya çalışmak mantıklıdır. Örneğin, kendinizi biyolojik cinsiyetinizden bağımsız olarak tanımlıyorsanız, kendini bu şekilde tanımlayan biriyle konuşmak isteyebilirsiniz ya da Afrika kökenli bir Amerikalıysanız, bu deneyime benzer bir geçmişe sahip bir terapist ile daha derin bir düzeyde iletişim kuracağınızı düşünüyor olabilirsiniz. 

Bir başka düşünce de beklentileriniz ve öncelikleriniz ile terapistinizin uyumlu olma oranıdır. Bir araştırma, danışanın tercihleri ile terapisti ve onun terapi yaklaşımı arasındaki eşleşmenin terapötik sonuçlar için faydalı olduğu fikrini desteklemektedir. Örneğin, nasıl hissettiğinizi keşfetmeyi mi yoksa daha acil pratik değişiklikler yapmaya mı tercih edersiniz? Tercihiniz ilkiyse, bir psikodinamik terapistle konuşmak isteyebilirsiniz. Tercihiniz ikincisi ise bir bilişsel davranışçı terapist seçmek daha iyi olabilir.

Ayrıca, sorunlara nasıl yaklaşmayı tercih ettiğinize dikkat edin. Önce bir konuyu anlamayı, ardından herhangi bir pratik değişiklik yapmadan önce derinlemesine düşünmeyi ve anlayışınızı geliştirmeyi tercih ediyorsanız bunu yapmak için size ihtiyacınız olan zaman ve alanı verecek bir terapiste ihtiyacınız olabilir. Eğer öyleyse bir psikodinamik terapist seçmek daha uygun olabilir. Tersine, doğrudan eylem ve pratik değişimleri tercih ediyorsanız davranışlarınızı yönlendirmenize yardımcı olacak bir bilişsel davranışçı terapist daha faydalı olabilir. 

Size nasıl yardım edilmesini istediğinizi ve ne tür ilişkilerin size uygun olduğunu düşünün.

Daha etkili terapistler, klinik psikolog Arnold Lazarus'un "bukalemunlar" olarak adlandırdığı, terapi ilerledikçe ilişkisel bir haritanın ortaya çıkmasını sağlayan ve danışanlarının etkileşim tarzına uyum sağlamada usta olan uzmanlardır. Bu kişilerin terapinin gidişatı ve ne gibi güncellemelere ihtiyaç duyabileceği konusunda sürekli geri bildirim alma ve verme ihtimalleri daha yüksektir. Mesele, terapinin sizin ihtiyaçlarınıza uymasını beklemeniz gerektiğidir. Eğer öyle hissetmiyorsanız bunu açıkça söyleyebilmelisiniz. Terapistiniz ne kadar iyi olursa olsun aklınızı okuyamaz ve terapinin iyileşmesi için önerilerinizi de memnuniyetle karşılar. 

Farklı terapötik ekollerin terapistin rolüne ilişkin bakış açılarında farklılıklar vardır ve bu farklılıklar birlikte çalışma şekliniz de dahil olmak üzere terapistinizin tarzını etkiler. Genel olarak konuşursak, psikodinamik terapistler, danışanlarının kendilerine ve kendilerinin de danışanlarına karşı duygusal tepkilerine (aktarım ve karşıaktarım olarak bilinen süreçler) oldukça uyumludur. Psikodinamik terapi, içgörü ve yorumlama sağlar. Duyguların derinliklerini keşfetmeyi seven, kendileriyle ilgili birçok şeyin örtük olabileceği fikrine ve bunlara meydan okumaya açık birine bu ekol daha uygundur.
/website/assets/images/my1/images/623b0c2b1a589__5.jpeg

Hümanist terapistler, terapiye ne getirilirse getirilsin danışanın merkezi bir değere sahip olduğuna odaklanır ve danışanın “dünyasıyla” empatik bir ilişki kurmaya çalışır. Bu yaklaşım çok fazla dağılmadan kendisini ve dünyasını daha iyi anlamak ve geliştirmek isteyen birine uygun olabilir. Hümanist terapistler ayrıca bir kişinin kendini güvende ve kabul edilmiş hissetmesini sağlamaya öncelik verir.

Genellikle bilişsel davranışçı terapi ekolü “nasıl ve ne zaman” müdahaleleri ile terapi sürecini ilerletir. Bu yaklaşım terapiste danışanın teşhis ve paylaşımlarına dair egzersizleri içeren değişime odaklı bir çalışma yapmasına fırsat verir. Sorunlarınız hakkında bir farkındalık geliştirmekle beraber davranışlarınızı değiştirmenin bir yolunu bulma konusunda desteklenmek ana hedefiniz ise bilişsel davranışçı terapi muhtemelen sizin için iyi bir seçim olacaktır.

Önemli Noktalar

Terapinin odağı, içgörüden katarsise, davranış değişikliğinden olgunlaşmaya kadar uzanır ve terapistin teorik eğitimine bağlıdır.

Araştırmalar, terapist ve danışan arasındaki ilişkinin, terapinin sonuçlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğunu hatta terapistin tecrübesi veya teorik yönelimi gibi faktörlerden daha da önemli olduğunu göstermektedir.

Konum ve maliyet gibi faktörlere dayalı olarak bir terapist seçmek size cazip gelebilir ancak bunun yerine terapistin sizin ihtiyaçlarınıza uygun bir şekilde çalışıp çalışmayacağını öncelemelisiniz.

Psikodinamik yönelimli bir terapist, daha derin duyguları keşfetmeyi seven birine daha uygundur. Bilişsel davranışçı bir terapist ise duyguları ve davranışları değiştirmeye öncelik vermek isteyen biri için daha uygun bir seçim olacaktır.

Terapistiniz sağlık sisteminiz tarafından tahsis edilmiş olsa bile, uzmanın cinsiyeti ve güven oluşturmaya yardımcı olabilecek diğer demografik özellikleri de tercih konusunda belirleyici olabilir.

"İyi bir terapist" sizin ihtiyaçlarınıza uyum sağlayacak esnekliğe sahip olan, kendinin farkında olan, geri bildirime açık ve aktif olarak öğrenme becerisine sahip olan kişidir. 

Ek Bilgiler

Bir terapist bulup ilk görüşmeyi ayarladıktan sonra beklentilerinizi ve endişelerinizi düşünmek için kendinize biraz zaman ayırın. Başlarda seansın nasıl olacağı ve neler anlatmayı istediğiniz konusunda kendinizi biraz endişeli hissedebilirsiniz. 

İlk görüşmeler belki sizi rahatsız eden endişelerinizi ilk kez dile getiriyor olduğunuz ve bu sizi tamamen anlamaya çalışan biriyle ilk görüşmeniz olması nedeniyle duygusal olarak size tuhaf hissettirebilir. Özellikle başlarda ilk seanslar biraz resmi geçebilir.

Beklentileriniz konusunda çok katı olmayın, açık fikirli olun, ancak seansınızın zamanlaması konusunda dikkatli olun. Seanslar duygu ağırlıklı geçiyorsa o günü seansa göre planlamak isteyebilirsiniz. Terapistinizin sizin için çözüm üretemeyeceğini bunun yerine zorluklar karşısında doğru yolu seçmenizde yardımcı olabileceğini unutmayın. Terapistiniz sizi ve terapiden ne istediğinizi ne kadar iyi anlarsa o kadar iyidir. Seanslarda ne hakkında konuşmak istediğinize veya terapiden sonra nereye varmak istediğinize dair birkaç fikrinizi kaleme almak iyi bir başlangıç noktasıdır.

Seans sırasında ne düşünülmeli?

İlk görüşmeye işe almak istediğiniz biriyle yapacağınız bir görüşme gibi yaklaşmanızı tavsiye ederim. Ayrıca sorunlarınızın çözüm şansının bir kombinasyonu olarak bakın görüşmelerinize. Görüşme sırasında kendinizi savunmasız hissetmeye hazır olun.

Terapi konusundaki iyimserliğiniz, alacağınız sonuçlarda büyük bir fark yaratabilir. Bu da terapistiniz hakkında edindiğiniz erken izlenimlerden çokça etkilenebilir. Terapistin davranışları, odanın dekorasyonu, terapistin kıyafetleri, hatta parfüm seçimi bile terapiye olan inancınızı etkileyebilir ve bu nedenle bu detayların farkında olun. Terapinin ilk başlarında “Odası neden bu kadar dağınık” veya “Gülüşünün samimi olduğundan emin değilim” gibi düşünceleri bastırmak yerine bu düşüncelere açık olun. Farklı danışanlar için farklı terapistler uygundur. Terapistiniz rahat bir sandalyede bir bardak su ile oturuyorsa ve size içecek bir şey ikram etmiyorsa bu onun düşüncesiz olduğunu mu yoksa sizin kendi rahatınız için sorumluluk almanız fikrini benimsediğini mi düşünürsünüz? İlk izlenimlerinizi düşünmek, terapistle çalışmak için zamanınızı (ve muhtemelen paranızı) harcamak isteyip istemediğiniz konusunda bir karar vermenize yardımcı olur. Keşfedici bir yaklaşım için şüpheleriniz hakkında konuşmak olabilir. Bu kendiniz hakkında bilgi edinmek için zengin bir fırsat sunabilir. Ancak bu yaklaşım size yapıcı gelmiyorsa içgüdülerinize her zaman güvenebilir ve süreci sonlandırmak istediğinizi söyleyebilirsiniz. Terapistinizle olan ilişkinizi nasıl deneyimlediğiniz muhtemelen önyargılarınız ve ihtiyaçlarınız tarafından etkilenecektir. 

Danışanın sıkıntısını hissetmesine izin veren ve bunun onun için ne kadar zor olduğunu anlayan bir terapist ile yaşadığı deneyimi anlatan bir değerlendirme örneğine bakalım:

İlk seansı yükümü boşaltarak, karışık bir şekilde hissettiğim her şeyi terapiste anlatmaya çalışarak geçirdim. Seansın sonunda baştaki gibi kafam karışıktı ama terapistim muhtemelen kendimi çok bunalmış hissettiğimi ve taşıdığım çok şey olduğunu söyledi. Terapistim ne olduğunu anlamıştı çünkü durumu basitleştirmeye çalışmadı. Anlaşıldığımı bilmek daha iyi hissetmemi sağladı çünkü benim için ne kadar zor olduğunu görmeye çalışmıştı. 

Farklı bir danışan, bu şekilde yanıt veren bir terapisti, problemlerini çözmede yetersiz olarak algılayabilir. Gerçekten de terapi deneyimlerini takiben danışanlarla yapılan görüşmelerden doğru yanıt vermenin tek bir "doğru yolu" yoktur. Bu örnek bir ilişki kurmanın zaman alabileceğini akılda tutmanın ve verim aldığınız bir terapist bulmanın önemini göstermektedir.

Bu yüzden benim önerim, ilk seanstan sonra düşünmek ve bir yol belirlemek için zaman harcamanızdır. Aşağıdaki sorular üzerinde düşünmeniz için faydalı olabilir:

Terapist tercihlerinize ve ihtiyaçlarınıza saygı duyuyor ve yanıt veriyor mu?
Terapistinize karşı dürüst olmanız için yeterli uyum ve ittifak kurabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Anlaşıldığınızı hissediyor musunuz?
Ona güveniyor musunuz?
Terapi çerçevesi size makul geldi mi? Terapistiniz sorunlarınıza yardımcı olabilecek mi? 
Uygun zamanlarda sizinle görüşebiliyor mu?

Bu soruların yanıtları, bu terapistle çalışmaya devam edip etmeyeceğinize veya farklı bir terapiste geçip geçmeyeceğinize karar vermenize yardımcı olabilir. Bir karara varmadan önce bir terapist ile kurduğunuz ilişkinin terapist kadar sizinle de ilgisi olabileceğini düşünmektir. Birleşik Krallık'taki bir araştırma kliniğindeki bir danışandan gelen şu alıntıyı düşünün:

İlk birkaç seans benim için zordu, terapistime karşı bir öfke ve hayal kırıklığı hissettim, ona sorunları anlatıyordum ve nasıl davrandığım hakkında konuştuğunda kendimi olup bitenler yüzünden suçlanmış hissettim. Bunun anlaşılmak için verdiğim tepkilerden biri olduğunu, kendimi sorumlu hissettiğimi ve insanların bazı şeyler için beni suçlayacağını sonradan fark ettim.

Danışan başlangıçta terapistine olumsuz bir şekilde yanıt verdi, ancak daha sonra terapötik süreç sırasında bunu suçlama veya sorumluluk konusundaki eğiliminin bir parçası olarak yeniden yorumladı. Bu, güvendiğiniz ve yanında rahat hissettiğiniz bir terapist bulmanın, mümkünse sabırlı olmanın ve ilişkideki rolünüzü yansıtmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.

Bu kılavuzda dile getirdiğim herhangi bir konuyu terapistinizle tartışabileceğiniz konusunda rahat hissetmelisiniz. Her şeyden önce, memnun değilseniz başka biriyle çalışmayı talep etmenin tamamen sizin hakkınız olduğunu unutmayın.

Çeviren: Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: rabia.yavuz@gmail.com
Instagram: @klinikpsikolograbiayavuz
Kaynak: https://psyche.co/guides/how-to-pick-the-therapist-who-is-right-for-you

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR