60d74c062739e__1.jpg

Endişe Yararsız Bir Arkadaş ve Sahte Bir Kâhindir

26.06.2021
Lucy Foulkes

Her şey Goofy’nin (Disney karakteri olan bir köpek) anneme uygunsuz öpücükler göndermesi ile başladı. Disney’e gittiğimizde 5 yaşındaydım ve ailemle birlikte keyifli bir keşfe çıkmıştım. Mutluydum, ta ki zina gibi görünen bir kabusun içine girene kadar. Annem de Goofy ile flörtleşmeye başladı; karnını dürtüyor, göğsünü okşuyordu ve babam bunu sadece izliyordu. O an kalbim korkuyla doldu ve beynimde alarmlar çalmaya başladı: Annem babamı Goofy için terk edecekti! Gezintimin geri kalanını Goofy’i tekrar görürsek bu ilişkinin kaçınılmaz olacağı endişesi ile geçirdim. Ne pahasına olursa olsun ondan uzak durmalıydık. Heyecan verici tüm eğlence ortamlarından uzak durdum ve bütün gün inanılmaz derecede sıkıntılı hissettim. Bu da eğlenceli (ve pahalı!) bir günü değerlendirme şansımı mahvetti. 

Şimdi bir yetişkin olarak, bu hikayedeki esprili kısmı görebiliyorum. Elbette ki endişem gerçek dışı ve mümkün olmayan bir şeydi. Ama bu benim çocukluğum adına bir eziyetti ve endişenin ne olduğunu da tam olarak öğretmişti.

Endişe, bir olayın gelecekte kötü sonuçlanacağı beklentisi ve yaklaşan olası bir tehdidi tanımlayarak buna odaklanmayı içeren bir düşünce sürecidir. İnsanların büyük çoğunluğu zaman zaman endişelenir ama bu endişelerin sıklığı ve şiddeti bir spektrum üzerinde bulunur. Bazı insanların endişeleri daha seyrek, daha az ısrarcı ve daha gerçekçidir. Bu durum onlarda daha düşük bir oranda sıkıntıya sebep olur. Diğer grup için endişeler kontrol edilemez, gerçek dışıdır, duygusal olarak yorucudur ve amansızdır. Bu uç noktada, tüm endişeler zayıf düşürecek bir anksiyete bozukluğunun parçası olabilir. 

/website/assets/images/my1/images/60d74c21ec084__2.jpg

Çok endişelenen insanlar (anksiyete bozukluğu olsun ya da olmasın) endişelenmenin sebep olduğu sıkıntı, yorgunluk ve öfkeye rağmen yararlı olduğunu düşünme eğilimindedir. Psikologların “olumlu endişe inançları” dediği şeye sahiptirler. Bunlar, endişenin kişiyi gelecekteki zorluklara etkili bir şekilde hazırladığına ve bunları önlemeye yardımcı olduğuna, ayrıca yaklaşan görevler için motivasyonu artırdığına ve sorunları çözmeye yardımcı olduklarına inanmayı içerir. Endişe düzeyi yüksek olanların bu inançları daha güçlüdür. Ama çoğu insan endişenin belli bir oranda faydalı olduğunu düşünür. Peki bu doğru mudur? Endişe gerçekten yararlı mıdır?

Bazı durumlarda ve belirli bir ölçüde evet. Endişe, gelecekteki olası sorunlar veya tehditler için zihnin taranmasına yardımcı olur ardından da bu sorunlara hazırlanmak ve bunlardan korunmak için hoş olmayan anksiyöz duyguları kullanır. Tehdit gerçek olduğunda bu işleyiş faydalı olur. Örneğin, pandemi sürecindeki endişeler faydalıdır. COVID-19’a yakalanma ve başkalarına yayma konusundaki haklı endişe, insanların maske takması ve aşı olma olasılığını artırır. Yine de endişe kusursuz ve bedeli olmayan bir araç değildir. Genellikle de astarı yüzünden pahalıya gelir. Nadiren endişelenen insanlarla karşılaştırıldığında, sık endişelenenler, olumsuz olayların gerçekleşme olasılığının daha yüksek olduğunu tahmin eder, meydana gelmesi için daha fazla sebep bulur ve sonuçlarının daha zararlı olabileceğini tahmin eder. Araştırmalara göre bu tahminlerin genelde tersi çıkar. 

Meslektaşım Michelle Newman ve ben yakın zamanda, yüksek düzeyde ve kontrol edilemeyen endişe ile karakterize Yaygın Anksiyete Bozukluğu (GAD) olan kişilerde, endişelerin ne sıklıkla gerçek olduğunu değerlendirdiğimiz bir araştırma yaptık. Yaygın Anksiyete Bozukluğu olan lisans öğrencilerine 10 gün boyunca endişelerini kaydetmelerini istedik. Bu katılımcılar daha sonra endişelendikleri şeylerin ileriki aylarda gerçekleşip gerçekleşmediğini takip ettiler. Sonuçlar endişelerinin yüzde 91.4’ünün gerçekleşmediğini gösteriyor. 

/website/assets/images/my1/images/60d74c4ba84bd__3.jpg

Aslında bireysel katılımcılar için gerçekleşmeyen endişelerin yaygın yüzdesi %100’dü. Ayrıca en yüksek endişe oranı sınavda başarısız olma konusundaydı. Diğer çalışmalar, bu tarz endişelerin akademik performansı aktif bir şekilde etkilediğini göstermektedir. Okul kaygısı gibi durumlarda da endişe olumsuz sonuçlar yaratır. Bu durum gerçekleşmese bile, bu bulgular endişelenmenin içerdiği enerji ve sıkıntının çoğunlukla zaman kaybı olduğunu gösteriyor. 

Çok endişeli olan insanlar negatif bir durumla karşılaştıklarında onunla baş edemeyeceklerine inanır. Bu insanlar psikologların “felaketleştirme” dedikleri şeyle meşguldürler ve sadece en kötünün gerçekleşeceğini düşünmekle kalmaz aynı zamanda bir endişelerinin gerçekleşmesinin feci sonuçlar doğuracağını ve bu durumu yönetemeyeceklerini düşünürler. Ama bu, endişenin bize oyun oynadığı başka bir alandır.  Çünkü endişeler gerçekleştiğinde bile, endişeye meyilli olan insanlar bile sandıklarından çok daha iyi başa çıkıyorlar. Duygusal tahmin konusunda yapılan pek çok araştırma – terfi alamamak veya gebelik testinde istenen sonucu görememek gibi – üzücü şeyler olduğunda bile insanların tahmin ettiklerinden çok daha az negatif deneyim yaşadıklarını göstermektedir. Ayrıca YAB olan kişilerin endişelerini takip eden başka bir çalışma, katılımcıların endişeleri gerçek olduğunda vakaların çoğunun (yüzde 79) beklenenden daha iyi başa çıktığını bildirmiştir. 

Basitçe söylemek gerekirse, tahminler endişe tarafından yönlendirildiğinde, insanlar kendi başa çıkma yeteneklerini küçümserken tehditlerin gücünü yüceltme eğilimindedir – yanlış bir şekilde. 

Endişe birçok yönden yanlış ve yararsızdır. Öyleyse neden bu sahte kahine para ödemeye devam ediyoruz?

“Belki de endişelerimiz problemlerimizi çözer” – Bu düşünce en çok, yoğun endişe duyanlar arasında yaygın olan bir inanıştır. Maalesef ki durum böyle değil. Bir deneyde, mevcut sorunları ile ilgili endişelenme talimatı verilen katılımcılar, sorunları hakkında objektif bir şekilde düşünmeleri söylenenlere kıyasla daha az etkili çözümler üretti. Endişe grubundaki katılımcılar, çözüm üretmeye çalıştıktan sonra en fazla anksiyeteyi bildirdiler. Ve tüm gruplarda daha fazla endişe duyanlar olası çözümleri gerçekleştirmek için daha az niyetli olduklarını söylediler. Sonuç olarak, bu ve diğer araştırmalar gösteriyor ki endişe, birçok insanın düşündüğü gibi problem çözmeye yardımcı bir araç değildir. Daha spesifik olarak: endişe, insanların olası sorunlarını tahmin etmelerine yardımcı olabilir, ancak bu sorunları çözmelerinde yardımı olmaz.  Endişe zihinde sürekli tekrar eder.

 

Örneğin; endişeli olduğunuzda iyi hissediyor musunuz? Tabii ki hayır! Kaygı an içerisinde sıkıntıya sebep olur ve zaman içinde tekrar ederek sıkıntıyı sürdürür. İnsanlar kaygıyı rahatsız edici bulur ve bu da fizyolojik gerginliği artırır. Bu noktada sorunlu bir ironi mevcuttur: endişe gelecekte yaşanacak ıstırabı önlemek için şimdiki zamanda sefalete sebep olur – neredeyse asla gerçek olmayacak sefalete. Ayrıca düşünmeyi ve karar vermeyi de etkiler. Kaygılı olduğumuzda zihinsel dikkatimizi kendi üzerinde toplar ve iyi düşünebilme yeteneğimizi tüketir. Sürekli devam eden endişe konsantre olmada zorluk, yetersiz hafıza, yavaşlayan / bozulan öğrenme ve gecikmiş karar verme ile ilişkilidir. Bir sorunu çözmeye çalışıyorsanız endişe sizin en kötüsüne hazırlanmanıza yardımcı olmaz. Aksine başarı şansınızı azaltır. 

 

Kaygı, değer verdiğimiz aktiviteleri yapmamıza engel olur veya onları kaçırmamıza sebep olur. Eğer kadınların beni reddedeceğinden endişe duyarsam hiç kimseye çıkma teklif edemem. Eğer her basit ağrıyı kansere yorarsak gereksiz doktor randevularından kurtulamayız. Sevdiklerimle kaliteli zaman geçirirken çok fazla zihinsel enerji harcarsam, onlarla tam olarak bağlantı kuramam veya anın tadını çıkaramam. Kısacası; endişeye yenik düştüğümüzde, beklediğimizden daha kötü bir gelecekle karşılaşabiliriz. Endişenin duygusal olarak yıpratıcı olduğunu, düşüncelerimizi bozduğunu, hayatı ve önemli olan şeyleri kaçırmamıza sebep olduğunu göreceksiniz. Aynı zamanda oldukça yanlıştır ve problem çözmeye katkısı da çok azdır.

/website/assets/images/my1/images/60d74c6bf0737__4.jpg

Kısacası bu kötü bir anlaşmadır. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın; kısa ve gerçekçi endişenin üretken ve gerekli olduğu zamanlar vardır. Kaygı duruma uysa bile olası bir sorunu belirlemeye yetecek kadar endişelenmek en iyisidir. Daha sonra da nesnel ve sakin düşünerek çözümleri uygulamak en faydalı olandır. Çözüm olmadığında, önce düşüncenin varlığını kabul etmek en iyisidir. Sonrasında da dikkatimizi daha anlamlı ve değerli bir şeye çevirmemiz yerinde olacaktır. Çoğu durumda kaygı bize bedeli ölçüsünde hizmet vermez. Ve endişe buna değmez. 

Sorun şu ki, bunu bilsek bile endişe etmeyi bile isteye bırakmak zordur. Çoğu zaman kırılması güç bir “kötü alışkanlık”tır. Neyse ki bu konuda yardımcı olacak ve endişeyi azaltacak birçok terapötik yaklaşım ve farklı kaynaklar mevcut. Farkındalık uygulamaları ve kabullenme terapisi (ACT) gibi bazı yöntemler, kaygıları kabul etmeye ve onlarla mücadele etmeye odaklanır. Bu uygulamalar; endişeleri yargılamadan fark edebilmeyi ve analiz etmeden, direnmeden ve kaygılarımıza göre hareket etmeden kontrol edebilmeyi öğretir. 

Tam tersine, bilişsel davranışçı terapi (CBT) gibi yaklaşımlar endişeyi ve etkilerini aktif bir şekilde değiştirmeyi amaçlar. Bu yaklaşım, endişenin gerçekleşeceğine dair olasılığın veya gerçekleştiyse bununla başa çıkma yöntemlerinin belirlenmesiyle alakalıdır. Son olarak, kademeli kas gevşeme egzersizleri veya düzenli nefes alma gibi bedensel uygulamalar da zihni rahatlatarak endişenin sıklığını azaltabilir. 

Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın artık kaygılarımızdan “ayrılma” vakti olabilir. Endişe kötü bir erkek arkadaşa veya kıza arkadaşa sahip olmak gibidir. Yalan söyler, etrafınızdayken size kötü hissettirir ve asla beklentilerinizi karşılamaz. Tüm bunlara rağmen, zahmetine değmese de tekrar tekrar ona dönersiniz. Ve tıpkı değersiz bir sevgiliye sarılmak gibi endişenin getirdiklerini görmemiz de zaman alır. 

Kaygılarımızdan ayrılmak kolay değildir, ama birçok insan bunu gerçekleştirdiğinde fayda görür. Bu pahalı hayat stratejisini bırakmanızı şiddetle tavsiye ederim. Hâlâ yapabiliyorken endişeyi bırakın.

Çeviren: Uzman Psikolog Lamia Kalender Ergül 

Instagram: uzmpsklamiaergul
Kaynak: psyche.co/ideas/worry-is-an-unhelpful-friend-and-a-shoddy-fortune-teller

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR