60c38eb36c3be__4.jpg

Yenilgiyi Kabul Eden Bakış Açınız Sizi Aşağı Mı Çekiyor?

11.06.2021
Amy Rigby

İşte Size Bu Düşüncelerinizi Nasıl Durduracağınıza Dair Bir Yazı

Yenilgiyi kabul eden bakış açısı nedir?

Bu tutum, daha başlamadan başarısız olacağınıza inandığınız negatif zihin yapılarıdır. Bu fikrinizi destekleyecek bir şey olmamasına rağmen kendinizle konuşarak başarmak için yetersiz olduğunuzu söylemenizdir. Yenilgiyi kabul eden bir bakış açısı felce uğratabilir, kontrolsüz bırakabilir ve en önemli hedeflerinizi başarmanız noktasında kişiyi bloke edebilir. 

Yenilgici tutum daha başlamadan başarısız olmanıza yardım eder

Neredeyse aldığınız en son riski hatırlamaya çalışın; bu yeni bir şey öğrenmek olabilir ya da zor bir projeye girişmek. Şimdi de bu riski neden sonuca bağlayamadığınızı düşünün. Daha bir adım atmadan kendinizi başarısız olduğunuza ikna ettiğiniz için mi? Veya yol üzerindeki ilk engele takılıp daha fazla zarar görmemek adına cesaretsizlik yaşadığınız için mi?

Şimdi size 20 yıllık emeğin sonucunda tutumların başarı adına nasıl bir köşe taşı olduğunu araştırdığımız Başarı İçin Parmak İzi (F4S – fingerprint for success) nedir bundan bahsedeceğim. İster bir başlangıç için ister bir organizasyona katılmak için isterse de yeni bir işe başlamak için olsun, başarısızlık konusundaki tutumlarınızı fark etmek ve gerekli ayarlamaları yapmak başarıya ulaşmak için büyük bir imkan sunar. 

Başarısızlığa yönelik tutumların her alandaki başarı için geniş çaplı sonuçları olabilir. Bu nedenle, her başarısızlıktan sonra kendinizi cesaretiniz kolayca kırılıyorken buluyorsanız, yenilgici tutumları ayırt etmenize en önemlisi de bunun üstesinden nasıl geleceğinize yönelik bilgiler vererek size yardımcı olacağız. 

/website/assets/images/my1/images/60c38eef1d6d8__1.jpg

Yenilgici tutumun kaynağı nedir?

Hiç kimse yenilgiyi kabullenmiş bir bakış açısı ile dünyaya gelmez ve kimsenin kaderinde bu duruma saplanıp kalmak yoktur. Şimdi bu mentaliteye sebep olan bazı genel kaynakları inceleyelim böylece nasıl üstesinden geleceğimizi daha iyi anlarız. 

Düşük özgüven

Merriam-Webster’e göre özgüvenin tanımı “kendine güven ve kişisel tatmin”dir. Yani düşük özgüvenli biriyseniz hem kendinize çok güvenmiyorsunuz hem de kendi varlığınız sizi tatmin etmiyor demektir. Ve bu durum olumsuzluklara karşı bakış açınızı da etkileyebilir. Araştırma sonuçları gösteriyor ki yüksek özgüvenli insanlara göre düşük özgüvenli insanlar başarısızlıklardan çok daha negatif yönlü olarak etkilenirler. Waterloo Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, P. Dodgson ve J. Wood, yüksek özgüvenli insanlar ile düşük özgüvenli insanların başarısızlıkla baş edebilme yetilerinin birbirinden anlamlı derecede farklı olduğunu bulmuştur. 
Başarısızlıkla karşılaşan yüksek özgüvenli katılımcılar daha sonrasında olumlu benlik görüşlerini tüm tehditleri ortadan kaldırarak sürdürmenin bir yolunu bulmuş ve kendi güçlerine odaklanıp zayıf noktalarını baskılamışlardı. Ancak düşük özgüvenli bireyler için başarısızlıkları sonrasında güçsüz yanlarına erişmek çok daha kolay gelmiştir. Aksiliklerden ne kadar olumsuz etkilendikleri düşünüldüğünde, özgüvenleri düşük olan insanların neden yenilgici bir tutum geliştirdiklerini anlamak kolaydır. 

Olumsuz geçmiş tecrübeler

Yeni girişiminiz için finansman sağlayamamak gibi acı veren olaylar, gelecekte başarısız olmanızın mümkün olduğu durumlardan kaçınmanıza sebep olabilir. Düşük özgüvenle birleşen geçmişteki negatif tecrübeler hedeflerimize ulaşmayı engelleyen felç edici bir başarısızlık korkusuna sebep olabilir. 

Negatif temel inanışlar

Çekirdek inanışlar “insanlar genelde naziktir” veya “yeterince iyi değilim” tarzındaki kendimiz, başkaları ve etrafımıza dair inandıklarımızdır. Farkında olalım ya da olmayalım çekirdek inanışlar davranışlarımızı etkiler ve yaptıklarımızın sebebini açıklar. 
Örneğin, temel inanışınız “her şeyi mahvediyorum” ise, psikologların doğrulama önyargısı (confirmation bias) dediği kavramın kurbanı olursunuz ve bu inanışınızı destekleyecek kanıtlar aramaya başlarsınız. Bu da yanılgıcı tutumu devam ettirir. 

Yenilgici tavrınız sizi nasıl geride tutuyor?
Başarısız olma olasılığınızı artırır.

İronik bir dönüşle, yenilgici tutum – çoğu zaman başarısızlığa karşı kalkan olarak kullanılırken – aslında sizi başarısızlığa daha yatkın bir hale getirebilir. Kendi kendinize yaptığınız konuşmalar “bunu yapamam” veya “başarısız olacağım” gibi cümleler içeriyorsa kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşüyorsunuz demektir. Springfield Üniversitesi araştırmacılarının tenis oyuncuları ile yaptıkları bir çalışma sonucunda, kişinin negatif yönlü kendi kendine konuşmasının kaybetme ile bağlantılı olduğu bulunmuştur. 

/website/assets/images/my1/images/60c38f350a189__2.jpg

Sizi yeni şeyler denemekten alıkoyar.

 

Psikolog Albert Bandura, öz-yeterliliği şöyle açıklar: Bir bireyin spesifik performans kazanımları elde etmek için gerekli olan davranışları yerine getirebilme kapasitesine dair inancı. Araştırmasında, düşük öz-yeterliliği olanların zorlu durumlardan kaçındığını ve vazgeçmeye daha yatkın olduklarını bulmuştur. 

 

Başkalarının da sizi olumsuz görmesine neden olabilir.

 

2007 yılında Tüketici Araştırmaları Dergisi’nde (Journal of Consumer Research) yayımlanan bir makalenin sonucu; olumsuz görüşlerin pozitif olanlardan daha çok etkili olduğu yönündedir. Bu durum sadece iyi olan düşünceleri kötüye çevirmekle kalmaz kötü olanları daha da katlanılmaz hale getirir. Bu çalışmada katılımcılara bir ürün verilmiş ve hakkındaki objektif görüşlerini belirtmeleri istenmiştir. Ancak daha sonra akranlarının aynı ürün ile ilgili düşünceleri söylendiğinde, negatif düşüncelerin pozitif olanlara kıyasla davranışları üzerinde daha güçlü bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Elbette ki bizler tüketilecek bir ürün değiliz ama başkalarının hakkımızdaki görüşleri kendi olumsuz kişilik algımızın bir ürünü olabilir. 

Yargılayıcı tutumun üstesinde gelebilmek için 5 ipucu
1- Zor bir şey yaptığınızı unutmayın

Girişimciler, yeni şeyler üreten, risk alan ve yeni bir dünya hayal eden kişilerdir. Tüm bunlar zordur ve bu yolda hem hatalar hem de engeller olacaktır. Eğer bu zorluklar olmasaydı herkes girişimci olurdu. Anahtar nokta başarısızlık ile karşılaşıldığında kendimize eziyet etmekten vazgeçmektir. Öz şefkat üzerine çalışmalar yapan, Teksas Üniversitesi eğitim psikolojisi bölümünden Dr. Kristin Neff: “Öz şefkat; çeşitli yetersizlikler veya eksiklikler için kendinizi acımasızca eleştirmek ve yargılamak yerine kişisel başarısızlıklar karşısında kendinize nazik ve anlayışlı olmanız anlamına gelir” demektedir. Öz şefkati öğrenmek, başarısızlıktan etkin bir şekilde sıyrılıp devam etmenize yardımcı olacak ilk adımdır. 

2. Kendinizle yaptığınız konuşmaların yönünü değiştirin

Başarısızlıklara tepki olarak negatif kendi kendine konuşma, olumsuzlukların üstesinden gelme konusunda büyük bir barikat olabilir. Örneğin:
“Ben bir hayal kırıklığıyım”
“Tam bir aptalım” 
“Bu asla işe yaramayacak”
“Bu çok zor” vb.
Ayakta Psikoterapi Tedavi Programı yönetiminden Dr. Jennice Vilhauer, bu tarz konuşmaların neden hedeflerine ulaşmaya çalışan insanlar için kötü bir şey olduğunu açıklıyor: “Beynimizin çalışma şekli sebebiyle, her birimiz kendimiz ile ilgili doğru olduğuna inandığımız her şeyle eşleşen kanıtları çevremizde arayan otomatik bir seçici filtreleme sistemine sahibiz. Bu sebeple aksi yönde olan kanıtlardan hoşnut olmayız.” 

Bu demek oluyor ki aptal olduğumuzu veya hayallerimizin asla gerçek olmayacağını gösteren ve kanıt olduğuna inandığımız küçük hatalara odaklanma eğilimimiz var. O zaman negatif kendi kendine konuşma ile nasıl mücadele edeceğiz? Bu konuda Dr. Ben Martin aşağıdaki 4 adımı bizimle paylaşır:

1- Gerçeklik testi – Düşüncemin lehinde ve aleyhinde olan delilim nedir?
2- Alternatif açıklamaları düşünmek – Eğer pozitif düşünseydim bu durumu nasıl algılardım?
3- Bakış açısı kazandırmak – Olabilecek en kötü şey ne? Olma ihtimali ne kadar?
4- Amaç odaklı düşünceyi kullanmak – Bu şekilde düşünmek iyi hissetmeme veya hedefime ulaşmama yardımcı oluyor mu?

Bir başarısızlık yaşadıktan sonra rutin olandan çıkmak zor olabilir. Ancak hedeflere ve motive edici şeylere odaklanmak, tekrar yola çıkmamıza ve daha üretken bir şekilde kendimizden emin bir zihin yapısını ateşlemeye yardımcı olabilir. Negatif kendiyle konuşmayı değiştirmek için bazı püf noktalar vardır. Örneğin; ya hep ya hiç şeklindeki kelimeler olan “her zaman” veya “asla” demekten uzak durmak gibi. “Yapamam” yerine “henüz denemedim” demeyi deneyin. “Kaybettim” yerine “Bu yol işe yaramadı başka bir tane deneyeceğim” demeye başlayın. 

Bu arada: son zamanlarda pozitif olumlamaları tekrar etmenin fayda sağlamaktan çok zarar getirdiği bulundu. Ayrıca, zaten düşük özsaygısı olan bir insanı senaryoyu yeniden yazmak yerine olumsuz kendi kendine konuşmaya teşvik ettiği gözlemlendi. 

/website/assets/images/my1/images/60c38f9264b63__5.jpg

3. Hangi duyguların sizi geride tuttuğunu belirleyin ve başarısızlıkla kucaklaşın

Bu bir klişedir ama böyle olmasının da bir sebebi vardır; başarısızlığı kucaklamayı öğrenmek ve duygusal bir yaklaşım yerine analitik bir yaklaşım benimsemek, yenilgici zihniyetin üstesinden gelmek için büyük bir adımdır. 

Bu noktada psikoterapist ve iş hayatı koçu Melinda Fouts bize bir gerçekten bahsediyor: “Bir başarısızlık esnasında ortaya çıkan ve sizi yenilgiye tutsak edebilecek olan duygular: utanç, hayal kırıklığı, öfke, pişmanlık, bulantı, başarısızlık korkusu ve yetersizlik hissidir.” Fouts ayrıca; başarısızlık ya da yenilgi hissinden kaynaklanan olumsuz duyguların başka sorunları daha da büyütebileceğini veya yeni olarak ortaya çıkarabileceğini, bunun da başarısızlığı kişisel olarak almamayı zorlaştırdığını belirtiyor. Bu konudaki tavsiyeleri ise:

1) Fikri sabit olmak yerine daha pozitif, esnek ve merak içeren bir zihin yapısını benimseyin: “Bu girişim işe yaramadı o zaman işe yarayan bir tane denerim”
2) Başarısızlıktan kaynaklanan olumsuz duyguların farkına varın böylece üzerinizde bu denli güçlü bir etkisi olmaz
3) Özsaygı ve kendinize olan güveninizi geliştirmek için geçmişteki başarısızlıklarınızla başa çıkın
4) Yenilgi ile başarısızlık fikirlerini birbirinden ayırın: “Başarısız olmadınız aksine, Thomas Edison’a atfedilen ünlü sözdeki gibi – işe yaramayan 10.000 yol buldunuz-“

Bu yüzden, yenilgiyi kabul eden bir zihniyetin üstesinden gelebilmek için, bir büyüteç alın ve sizi engelleyen ayrıca motive eden şeylere dikkatle bakın. Uzun vadeli hedeflerinize odaklanmak için azimli olmak (öğrenilebilir) üzerine çalışım ve girişimci ruhların kendilerini neyin motive ettiğinin farkında olarak, çevik bir zihin yapısı geliştirerek hayatta kaldıklarını ve başarılı olduklarını unutmayın. 

4. En kötü durum senaryolarının sonuçlarını düşünün

Yenilgici düşünce yapısında olan insanlar felaketleştirmeyi severler yani olabilecek en kötü sonucu düşünürler. Eğer siz de böyleyseniz bu kötü alışkanlığı lehinize çevirin ve kendi faydanız için kullanın. Başlangıçta kendinize sorun “En kötü ne olabilir?” ve en kötü senaryolar içerisinde dolaşmanıza izin verin. Örneğin, önemli bir iş konferansında yapacağınız sunuma dair kötü düşünceleriniz var. Bunlar neler olabilir:
- Ya sırası geldiğinde söylemem gerekeni unutursam?
- Eğer teknik bir problem ile karşılaşırsam ne olur?
- Ya herkes sunumumdan nefret ederse?

Ama bu noktada durmayın! En kötü sonuç senaryolarınız hazır. Şimdi kendinize farklı bir soru sorun “Olabilecek en güzel şeyler ne peki?”. Bunu yaptığınızda negatif düşünceleriniz ile bazı gerçekçi düşünceleriniz dengelenmiş olur. Böylece az önceki “ya eğer” cümleleriniz şu şekilde cevaplanır:

- “Not kartları hazırlarım, böylece ne söylemem gerektiğini unutsam bile notlarımın içinden bulabilirim”
- “Bu salonda birçok kez konferansa katıldım ve kimse teknik bir sorunla karşılaşmadı, yani bunun olması pek mümkün değil”
- “Meslektaşlarım sunum konum ile oldukça ilgilendiler, yani muhtemelen nefret etmeyecekler”

Son olarak kendinize şunu sorun “Eğer en kötü senaryolarım gerçekleşirse nasıl başa çıkarım?”. Bu, korktuğunuz en kötü senaryonun muhtemelen başlangıçta varsaydığınız kadar yaşamınızı değiştirmeyeceğini görmenizi sağlar. 

- “Eğer gerçekten ne söyleyeceğimi unutursam sıradaki slayta geçebilirim” 
- “Eğer mikrofonum bozulursa veya başka bir şey olursa teknik elemanlar gelir, bana farklı bir mikrofon getirir veya mikrofonsuz projemi sunarım”
- “Meslektaşlarım sunumumdan nefret etse bile bana söyleyeceklerini sanmıyorum. Ve herhangi biri aşağılayıcı bir şey söylerse incinebilirim ama bu benim yoluma devam etmemi engellemez” 
En kötü senaryonuz gerçekleşirse cesaretinizi toplayın. Araştırmalar en önemli olayların bile uzun vadeli mutluluğumuz üzerindeki etkisini abarttığımızı gösteriyor. Psikologlar Elizabeth Dunn, Daniel Gilbert ve Timothy Wilson, yurt için kura bekleyen üniversite öğrencileri ile bir çalışma yaptılar. 
Öğrencilerden, kura çekiminde istemedikleri bir yurt yerine arzu ettikleri bir yurt çıkarsa bir yıl süresince ne kadar mutlu olacaklarını tahmin etmelerini istediler.
Bunun için öğrencilere 1 ila 7 arasında bir ölçek verdiler, 7 en mutlu olmaktı.
Öğrenciler ortalama olarak, eğer kötü bir yurda düşerlerse bir yıl içinde 3.4 oranında mutlu olacaklarını belirttiler
Diğer yandan iyi bir yurt ile mutluluk ortalaması 6 civarındaydı
Sonuçlar ise:
- Bir yıl sonra tekrar çalışma yapıldı ve sonuçta iyi yurtta olduğunu düşünenler ile kötü yurtta olduğunu düşünenler aynı ortalama ile karşılaştılar -7 üzerinden 5.4
Buradan çıkaracağımız ders nedir? Şu anda herhangi bir başarısızlık çok yıkıcı görünse de uzun vadede mutluluğunuzu etkilemeyecektir. 


/website/assets/images/my1/images/60c38f5deaeb5__3.jpg

5. Küçük zaferleri kutlayın

İlk kez yeni bir şey denediğinizde olağanüstü sonuçlar beklemek doğru değildir ve kişiyi başarısızlığa hazırlar. Yenilgici tutumu yenmek için başarılı olabileceğinize dair daha çok kanıt toplamak istersiniz. Bunun için küçük ve yönetilebilir hedefler koyarak başlayın. 

Örneğin, yeni ve büyük bir danışmanlık işi başlatmak isteyebilirsiniz. Başladıktan sonraki bir ay içince hedeflediğiniz işe ulaşacağınızı düşünüyorsanız hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmazdır. Bunun yerine bu hedefinizi küçük kilometre taşlarına ayırın. İlk başta ilk müşterinizi kazanmaya odaklanın. Bu hedef gerçekleşince kendinize iyi davranın! Yavaş yavaş başarılarınız biriktiğinde kendinize olan güveniniz de artacak ve yenilgici düşünceleriniz de zaman içinde yok olacaktır. 

Yenilgiye odaklı bakış açınızı alt etmeye hazır mısınız?

Umarım şimdiye kadar bahsettiklerimden yenilgiye mahkum bir hayata mecbur olmadığınızı fark etmişsinizdir. Çünkü alışkanlıklarınız ve tavrınız değişebilir! Bu da değerli olan her şey gibi biraz çaba gerektirir. 

Her şey için ilk adım farkında olmaktır. Tebrikler! Şu an tam da bunu yapıyorsunuz!

Çeviren: Uzman Psikolog Lamia Kalender Ergül
Kaynak: https://www.fingerprintforsuccess.com/blog/defeatist-attitude

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR