6318d2ae61371__images.png

Empatiniz Önyargılı Mı?

07.09.2022

Jill Suttie

Yeni bir kitap, bakış açılarımızın her zaman sınırlı olduğunu, ancak empatiyi akıllıca kullanmayı öğrenirsek diğer insanları daha iyi anlayabileceğimizi savunuyor.

Empati, diğer insanları daha iyi anlamak için yararlı bir araç mı, yoksa sadece önyargılarımızı mı yansıtıyor?

Bu soru onlarca yıldır araştırmacıları ve filozofları uğraştırıyor. Bazıları empatinin kusurlu ve sorunlu olduğunu savunuyor (özellikle insanları bir mahkemede yargılamak veya parayı nereye bağışlayacağını seçmek gibi durumlarda). Neticede, empatiyi kendi deneyimlerimize ve geçmişimize dayandırarak bize benzer insanların duygularını daha doğal bir şekilde paylaşırız. 

Ancak filozof Heidi Maibom, bunun tam tersinin doğru olduğuna inanıyor - diğer insanların bakış açılarını almanın daha fazla sosyal anlayış ve adalete yol açtığına.
"The Space Between: How Empathy Really Works" adlı yeni kitabında Maibom, her birimizin dünyayı farkına varıldığında ve meydan okunduğunda kendimiz ve başkaları hakkındaki anlayışımızı artırabilen birinci şahıs bakış açısıyla algıladığını göstermek için felsefi düşünceleri ve psikolojik araştırmaları incelemiştir. Empatinin hayatımızdaki rolünü inceleyerek sosyal ilişkilerimizi ve sivil kurumlarımızı iyileştirebileceğimizi savunmuştur. 

Greater Good, Maibom ile empatinin önündeki engeller ve empatinin nasıl akıllıca kullanılacağı hakkında konuştu.

/website/assets/images/my1/images/6318d3a33ae00__images-11.jpeg

Jill Suttie: Bazı empati karşıtları, objektifliği hedeflememiz gerektiğini savunuyorlar. Ama siz kitabınızda herkesin önyargılı olduğunu ve tarafsızlığın imkansız olduğunu iddia ediyorsunuz. Neden? 

HM: Kitabımda öncelikle insanoğlu olarak dünyayı gördüğümüz belirli bir merceği tarif ediyorum. Hayatımızda yapmamız gereken en önemli şeyleri düşünürseniz - yiyecek bulmak, eş bulmak, su bulmak, barınak bulmak vb. - bunun eylem gerektirdiğini görürsünüz. Dışarıdan gelen bilgileri, üzerinde hareket edebilmemiz için organize ediyoruz. Bu, dünyayı objektif olarak değil, kendi ihtiyaçlarımız açısından gördüğümüz anlamına gelir.

Örneğin, nesneler hakkında yakın ya da uzak, büyük, tehlikeli, zehirli ya da yenebilir olarak konuşma eğilimimize dikkat edin. Bunlar açıkça dünyayı kendi yaradılışımıza, ihtiyaçlarımız ve çıkarlarımıza göre görmenin yollarıdır, bu şeylerin kendileri açısından değil.

İnsanlar genellikle önyargının yanlış, zararlı ve kötü bir şey olduğu ve bundan kurtulmaya çalışmamız gerektiği mesajını alırlar. Ancak hayatta kalmamız için önyargı gereklidir. Bu şekilde var olabiliyoruz, çünkü bizimle ilgili olsun ya da olmasın, çevremizdeki tüm bilgileri yakalayacak bant genişliğine sahip değiliz. Önyargılarımız çoğu zaman çok yardımcı olur, ancak onların yardımcı olmadığı zamanların farkına varmamız gerekir. Ve buna yönelik ilk adım, entelektüel alçakgönüllülüğe sahip olmaktır - bakış açınızın bu şekilde önyargılı olduğunu kabul etmek.

Örneğin, bir mahkemede hakimi düşünün. Bazen hakimlerin konuştuğunu duyduğunuzda, her şeyi gerçekte olduğu şekilde açıkça görüyor gibi mutlak bir kesinlikle konuşurlar. Duruşmadaki kişilerden herhangi biriyle empati kurmanın sadece engel yaratacağını ve onlara öznel, taraflı bilgiler vereceğini düşünüyorlar. Ancak, başkasının görüşünü almak sizi daha öznel yapıyorsa, aynı mantıkla kendi görüşünüzle kalmak da özneldir. Önyargınızı tanımak, yokmuş gibi davranmaktan daha iyidir.

/website/assets/images/my1/images/6318d3ceca976__images-13.jpeg

JS: Zihnimizin çalışma şekline bağlı olarak başka birinin bakış açısını almanın zorlukları nelerdir?

HM: Dış dünyayı görüşümüzün doğrudan ve anlık olduğunu düşündüğümüze dair oldukça iyi kanıtlar var - dünyayı sadece “olduğu gibi” görüyoruz. Ama diğer insanları düşünürken ve onlar hakkında konuşurken, “buna inanıyorlar” veya “şunu düşünüyorlar” gibi şeyler söyleme eğilimindeyiz, bu da aramızda bir tür mesafe yaratıyor. 

Başka bir kişinin dünyayla sizinkine benzer bir şekilde ilişki kurduğuna dair entelektüel bir anlayışa sahip olabilirsiniz. Ama aynı zamanda işleri doğru yapamayacaklarını da düşünüyorsunuz. Bu, birinin size "Vazo nerede?" diye sorduğunda sizin "Mutfakta sanırım" yerine "Mutfakta" demeniz gibi.

Ayrıca inandığımız şeye inanmaktan başka çaremiz olmadığını ancak diğerlerinin inançlarında çok fazla seçeneği olduğunu düşünüyoruz. Bunlar, başkalarıyla etkileşimlerimizi etkileyen ve bakış açıları hakkında şüphe yaratan küçük, ilginç farklılıklara sadece birkaç örnektir.

JS: Bazı araştırmacılar, bakış açısı almanın yararları olduğunu düşünüyorlar, ancak empatinin yalnızca bizim gibi insanları önemsemeyi teşvik ettiğini söyleyerek onun duygusal yönlerine karşı çıkıyorlar. Sen bunu nasıl farklı görüyorsun?
HM: Duygu hakkında düşünmenin çok klasik bir yolu bunların sadece hisler olduğu ve bu nedenle yararlı olmadığıdır. Ancak duygu bilimine bakarsanız, duygunun muhtemelen sahip olabileceğimiz en karmaşık psikolojik durumlardan biri olduğunu anlarsınız. Duygu, hayatta kalmanız için çok önemlidir, çünkü dikkatinizi çevrenizin belirli özelliklerine odaklar. Ve içinde bulunduğunuz duruma göre yardımcı olacak şekilde sizi motive eder.

Örneğin, korkuyorsanız, içinde bulunduğunuz dünya veya durum tehlikeli görünüyor ve tehlikenin ne kadar yakın olduğuna bağlı olarak kaçabilir, saklanabilir veya donabilirsiniz. Diğer kişi olarak aynı korku hissini deneyimliyorsanız (duygusal empati yoluyla), dünyayı onların gördüğü gibi -odaklanmanız gereken tehlike içeren bir şey olarak- görürsünüz. Duygularınıza dikkatinizi vermek, dünyanın başka birine nasıl göründüğünü anlamanın inanılmaz bir yoludur.

JS: Bunun pratikte nasıl işlediğine dair bir örnek verebilir misiniz? 

HM: Arkadaşım Julie ile bir yolculuğa çıktığım zamandan bir örnek vereyim. Arabama bindik ve çoğunlukla arabayı ben kullandım. Ama bir akşam yemekte fazladan bir bira içmek istedim, bu yüzden arkadaşım dönüşte arabayı kullanmayı teklif etti. O çok dar, rüzgarlı yollarda dördüncü viteste sürmeye başladı. Doğru viteste olmadığı için arabamı mahvedeceğini düşünerek gitgide daha fazla tedirgin oldum.

Bir noktada, o kadar telaşlandım ki, ona "Virajları üçüncü viteste almalısın!" diye bağırdım. Biraz sessizleşti ve vites küçülttü. Daha sonra kendimi çok nankör hissettim - ne de olsa beni götürmeyi teklif ediyordu - ve özür dilemeye başladım. Ama o, "Sorun yok. Eğer kocam Timothy arabamı kullansaydı ve benim kullandığım şekilde kullanmasaydı, ben de aynı şekilde hissederdim” dedi. Benzer bir durumu hayal gücüyle yakalamayı başardı, bu durumda nasıl hissedeceğini düşündü ve tepkimi daha iyi anladı.

/website/assets/images/my1/images/6318d40d002a6__images-12.jpeg

JS:Sizden çok farklı bir geçmişe sahip olan birinin bakış açısını anlamanın önünde engeller yok mu?

HM: Elbette, imgesel bakış açısı almak sizi ancak bir yere kadar götürebilir. Kendiniz için geniş bir deneyim yelpazesine ve sizden farklı insanların hayat tarzları hakkında bir tür bilgiye sahip olmanıza yardımcı olur. Örneğin, çocuğunuz olmadıysa ve biri çocuğunu kaybederse, bunu kendi duygusal bakış açınızdan nasıl anlamaya çalışırsınız? Diğer kişinin deneyimine biraz daha yaklaşmak için bir ebeveyni kaybetmeyi veya bir evcil hayvanı kaybetmeyi hayal edebilirsiniz.

Bu oldukça karmaşıktır, çünkü özellikle başka birinin bakış açısını almanızın sizin için en önemli olduğu durumlar, muhtemelen buna istekli olmadığınız durumlar olacaktır. Biri sizi üzen bir şey yaparsa, diğer kişinin durumu nasıl deneyimlediğine değil, kendinize çok fazla odaklanırsınız. Kitapta biraz çift terapisi hakkında konuşuyorum, burada bireylerin tamamen ayrı telden çaldığını görürsünüz, çünkü diğer kişinin söylediği her şeyi kendi şemalarına göre yorumluyorlar - bu beni nasıl etkiliyor? Bu empatiyi zorlaştırıyor.

Bakış açısı alarak, o kişi için durumun önemini yakalamaya çalışıyorsunuz. Neyse ki, çoğu insan, bizim onlara inandığımızdan çok daha fazla kapasiteye sahiptir. Bu çalışma gerektirir, ancak yapılabilir. Örneğin, bir hakimseniz, genellikle bir kişinin işlediği suç sırasındaki niyetinin ne olduğunu - o anda eylemlerinin olasılıklarıyla ilgili ne düşündüklerini- bulmanız gerekir. İnsanlar genellikle, “Bu suç işlendi ve beni böyle etkiledi” diye düşünür ve diğer kişinin de o anda düşündüğü şey bu olmalı. Ancak suç işleyen biri bazen başka şeyler tarafından mecbur bırakılır ve bunları göz önünde bulundurmak niyetlerinin gerçekte ne olduğunu belirlemek için önemlidir.

Birçok kadın için beyaz erkek hakimlerin tecavüzü (veya kadınları etkileyen diğer durumları) genellikle önemsiz meseleler olarak görmeleri şok edicidir. Bu hakimler kendilerini kolaylıkla erkeğin durumunda (fail olarak) hayal edebilirler, ancak mağdurun bakış açısını anlamakta zorlanabilirler. Diğer durumlarda da tam tersi olur. Kitapta belirtmeye çalıştığım gibi, sadece birinin bakış açısını alıp orada kalamazsınız. Durumla ilgili kendi izleniminizle kalmalı ve taşları nasıl yerine oturtabileceğinizi görmelisiniz. 

JS: Kitapta, kişisel olmayan tarafsızlığın sadece imkansız değil, aynı zamanda istenmeyen bir durum olduğuna dair bir beyanda bulunuyorsunuz. Neden istenmeyen?

HM: İnsanlara tamamen tarafsız, dahil olmayan bir bakış açısıyla bakabilseydiniz, ki bunun mümkün olmadığını savunuyorum, dahil olmamanız sizi ilgili insanlara ve durumlarının onları nasıl etkilediğine karşı kayıtsız kılacaktır.

Bazen filozoflar tarafsız bir insan olmak için duygusuz bir insan olmanız gerektiğini öne sürerler. Ama o kişi de insanlıktan çıkmış olurdu. “Objektif bir evren” bizi tarafsızlığa veya adalete yaklaştırmaz. Ne yasa ne de ahlak, evrenin kişisel olmayan bazı taleplerini tatmin etmekle ilgili değildir; onlar insan olarak birlikte nasıl iyi yaşayabileceğimizle ilgilidir. Bu, her zaman öznel olan insani bir bakış açısı gerektirir.

Kitabımın yapabileceğini umduğum bir şey, empatinin sosyal adalet sorunlarımızı nasıl etkilediğine dair daha fazla tartışma yaratmak. Birçok insan empatinin saçmalık olduğunu düşünüyor. Ancak diğer insanları anlamanın ne kadar önemli olduğunu anlatan çok sayıda araştırmamız var. Bakış açısı almanın bu süreçlere daha fazla insanlık getirdiğini, umuyorum ki, insanların kendi dünya görüşlerinin ne kadar şahsi olduğunun daha fazla farkına varmalarını sağladığını ve böylece daha geniş bir dünya görüşü yaratmanın gerekliliğini teyit ettiğini görüyorum. Bunu yaparak sadece adaleti geliştirmekle kalmaz, empatiyi daha iyi bir insan olmak için de kullanabiliriz.

Çeviren: Klinik Psikolog Aslıhan Erdal
Kaynak: https://greatergood.berkeley.edu/article/item/is_your_empathy_biased

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR