5ffc322ff03bf__1.jpeg

Tanının arkasındaki insanı görmek

11.01.2021

Rebecca Lawrence

Hem psikiyatrist hem de hasta olarak tanı koymanın ne kadar hassas bir durum olduğunu biliyorum.

Zihinsel rahatsızlıkları adlandırmak yardımcı olabilir ancak bunu yaparken kişinin yaşadıkları göz ardı etmemek gerekir. 
Psikiyatrist olmak birçok farklı sorunun ismini öğrenmek demektir. Bu isimler olmazsa elimizde ne kalır: Üzüntülerle boğuşmak ve semptomlar karmaşası. Bir meslektaşımıza herhangi bir hastanın probleminden bahsederken,”duygudurumu her sabah düşük, yemek yemiyor, az uyuyor ve karısı hem tembel olduğunu hem de çocukları ihmal ettiğini söylüyor” demek zor olurdu. Ancak “ciddi bir depresyonun orta seviyesinde ve hiçbir SSRI’ya tepki cevap vermiyor” dersek ortalama bir psikiyatrist bile problemi anlar ve neye ihtiyaç olduğunu söyler.

Bu noktada bir sıkıntıdan bahsedeceğim. Bozukluk veya tanı belli bir standart semptom veya işaretler ile bağlantılıdır. Eğer hastanız büyük oranda bu semptomlara uyuyorsa her şey yolunda ilerler ancak uymuyorsa problem yaşanabilir.  Psikiyatrist olarak, hastanın hikayesi sebebiyle tanı modellemesinden sapmaya sebep olabilecek rahatsızlıklar olduğunu biliyoruz. Semptomların kalıba oturacağı hastalar ile karşılaşmayı tercih ederiz böylece iyileşmelerine yardım edebileceğimizi düşünürüz. 

Bu durum anlaşılabilir ancak hatalıdır. Ve hem psikiyatrist hem de hasta olduğunuzda yönünüzü bulmanız zorlaşır. Psikiyatriyi kitap okuyarak, danışan görerek ve benden daha bilgili insanları dinleyerek öğrendim. Ancak, psikiyatriyi dalgalı bir keder, öfke ve kendinden nefret etme halleri ile tecrübe ettim. Dışarıdan bakıldığında klasik bir depresyon hastası gibi gözükebilirim ancak hissettiğim kesinlikle bu değildi. Daha önce olduğum insandım ama her şey farklı gözüküyordu ve bu hiç anlamlı gelmiyordu. Hâlâ anlamlı gelmiyor ve bu belirsizlik gerçekten çok ürkütücü. Sıradan bir boğaz ağrım veya deri döküntülerim yoktu. Görebildiğim bir sorunum yoktu ve “evet boğazım kötü, hastalanıyorum” diyemiyordum. Ne dünyayı ne de kendimi eskisi gibi göremiyordum.

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5ffc3349d37be__2.jpg

Psikiyatrinin kapsamına bakıldığında nesnel olduğunu söyleyebiliriz. Bazı hastalar farklı zamanlarda, farklı psikiyatristler tarafından farklı tanılar alabilirler. Bu çok zor bir alandır. Psikiyatr olarak elinizden gelenin en iyisini yapmanız gerekir. Eğer daha önceki doktor ile farklı düşünürseniz bunu dile getirmeniz gerekir. Bu durum hem hastalığın seyri hem de tedavisi için önem arz eder. Peki bu farklılık hastaya ne düşündürür? – Hoşunuza gitsin veya gitmesin bir tanı alıyorsunuz ve bunu kabullenmeye başlıyorsunuz. Tam o anda birisi çıkıp “hayır bu yanlış bir tanı.” diyor. Sizce bunun sonucu nasıl olur? 

Hasta için, tanı almak kabullenme açısından hayati bir önem taşır. Ayrıca başka insanlar için neyin yanlış olduğunu anlama yönüyle de bir iletişim kapısı açar. Bu durum, hem bireysel olarak hem de çalışma hayatı gibi alanlar için çok önemlidir. 

Kendi aldığım tanı da birkaç kere değişti. Depresyondan bipolar bozukluğa, tekrar depresyona ve tekrar bipolar bozukluğa… Hâlâ durumuma inanmakta zorlanıyorum ve değişiklik gösteren fikirlerin bu hali beslediğini düşünüyorum. Hasta olmak ile ilgili daha çok yazıp konuşmaya başladığımda psikiyatristime tanıyı tekrar değiştirip değiştirmeyeceğini sordum çünkü tekrar böyle bir şey yaşarsam güvenimin sarsılacağını hissettim. Bir daha değişiklik olmayacağı konusunda beni temin etti ancak bu değişimler sebebiyle ona bir daha tam manası ile inanamadım. Psikolojik bir sorunumun olduğuna inanıyorum ancak tam olarak bir kalıba uyduğundan pek de emin değilim. 

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5ffc33aa76695__3.jpeg

Tekrar psikiyatr kimliğime dönecek olursam, kendi kişisel tecrübemdeki eksiklere rağmen tanı koymanın gerekliliğine dair inancımı nasıl eskisi gibi diri tutacağım? Bunu yapabileceğimden emin değilim.  Ancak, tam olarak anlayamadığım birçok şey olduğunu hatta kendi sorunumun bunlardan birisi olduğunu kabullenmeye çalışabilirim. Hastalar ile konuştuğumda bunlardan hiçbirisini düşünmüyorum. Bir kişinin doktoru olduğunuzda geri adım atmayı bilmeniz gerekiyor. Bu geri çekilme bizi daha da kibarlaştırıyor diye düşünüyorum. Ne zaman ki, öğrenmiş olduğum psikiyatrik bozukluklar ile ilgili sabit inançlarım olmuyor, genel çerçeveyi, ince detayları ve genellemeleri daha rahat görebiliyorum. Bu durum insanı kendi ayırıcı hikayesinden soyup çıkarmaya yarıyor. Bazen buna ihtiyacımız olur böylelikle köklerden gelen parçaları fark etmiş oluruz. Önemli olan kökleri asla unutmamaktır çünkü içinde bir insan barınır. 

Biz insanlar, her şeye isim vermeyi severiz, buna kendimizden başlarız ve etrafımızdakilerle devam ederiz. Liste, dünyayı nasıl gördüğümüzü adlandırmamız vesaire ile uzar gider. Zor olan bu şeylerin sadece bir kelime olduğunu hatırlamaktır. Depresyon ve melankoli ayrılmaz bir şekilde hüzün ile bağlantılıdır; yine de bana göre, belki başkalarına göre de, hissettiğimiz tam olarak bu değildir. Depresyonda iken kendimi “üzgün” olarak tanımlayamam. Daha çok kendimden iğrendiğimi ve enerjisiz hissettiğimi söylemem doğru olur. 

Elbette tüm bu rahatsızlıkların isimlerini hatırlayıp onları kullanmaya devam edeceğim. Ancak tüm bu isimlerin zamanla değişebileceğini de aklımdan çıkarmayacağım. Belki bu yeni düşüncelerin, yeni konseptlerin ve umuyorum ki yeni tedavi yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca, bu kelimelerin danışanlar için ne kadar önemli olduğunu ve kolaylıkla kullanılmaması gerektiğini de unutmayacağım. Zihinsel rahatsızlık alanında daha önceden kullanılan -gerizekalı (cretin), deli (lunatic) veya kaçık (mental) gibi- ama artık etiketleyici ve uygunsuz olarak görülen birçok kelime mevcut. Kabul edilebilir kelimelerin bu kategorilerden birisine denk gelip gelmediğini göz önünde bulundurmak ilgi çekiciyken, birçoğunun öyle olacağını bilmek de oldukça önemlidir.

Çeviren: Uzman Psikolog Lamia Kalender Ergül

Kaynak: https://www.theguardian.com/commentisfree/2020/dec/30/psychiatrist-and-patient-diagnosis-mental-illness


Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR