6265195f756d9__hata1.jpg

Hayatınızda Hatalara Yer Açın ve Sürprizlerin Tadını Çıkarın

24.04.2022

Leyla Loued - Khenissi

Çocukken yaptığınız boyamaları, çizgilerin içinde kalma çabanızı, sonra yaptığınız bir hata ile çizgileri taşırdığınız ve o anda yaşadığınız hayal kırıklığını hatta utanç hissini hatırlıyor musunuz? Küçük yaşlardan itibaren hatayla ve getirdiği nahoş duygularla yüzleşiriz. Beklediğimizin veya denediğimiz ve elde ettiğimizin her zaman aynı olmadığını öğreniriz ve bu sebeple bu iki olguyu birbirine yaklaştırmaya çalışırız. Bunu ilk defa yürüyebilme becerisinden önce gelen tökezlemelerde ve düşmelerde görürüz. Daha sonra okulda, resimlerdeki taşırmalar, yara izleri, sorunlu çalışma sayfaları ve denemeler bizlere bir şeyleri değiştirmemiz gerektiğini söyler. Çünkü beklenen ile ilgili tahminimiz gerçekleşmez. 

Daha seyrek ve genellikle daha az başarıyla beklentilerimizi karşılamak için dünyayı değiştirebiliriz. Her iki durumda da uyumsuzluk ve hatanın kötü bir şey olduğunu, kaldırımdaki bir çatlağa basmak için hatalardan da kaçınmamız gerektiği görüşü doğuyor. Ancak hata doğası gereği kötü olduğu kadar iyi olabilen sürprizleri de beraberinde getirir. Beklenmedik bir gebeliği ve beraberinde getirebileceklerini düşünün. Sürprizin bu bilinmezlik özelliği hatayı yalnızca istenmeyen bir sonuç olarak değil potansiyel bir sevinç kaynağı olarak da yeniden düşünmemiz gerektiğini söyleme nedenimdir. 

Belirsizlik, hata, fark ve sürpriz. Bu sözcükleri kavramsal açıdan farklı olarak görebilirsiniz ancak bilgi çerçevesinde birbirlerine bağlıdırlar. Olasılığa başvurmadan belirsizlik hakkında düşünmek mümkün değildir. Bir olaya dair ihtimalleri biliyorsanız, onunla ilişkili belirsizliği hesaplayabilirsiniz. Sonuca ulaştığımızda olasılığa bağlı olan sürprizleri de hesaplarız. Kısacası bir olay ne kadar olası değilse gerçekleşmesi durumu da o kadar şaşırtıcı olur. Buradan, hatanın beklediğimiz ile doğru olan arasındaki farktan ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu da sürprizleri destekler.

/website/assets/images/my1/images/6265220392b60__hata4.jpg

Bu akşam yazı tura atarak hamburger ile pizza arasında karar vermeyi düşünün. Yazılar ve turalar eşit derecede olasıdır ve bu nedenle özellikle şaşırtıcı değildir. Şimdi de 6 seçenek arasında seçim yapmak için 6 yüzlü bir zar kullandığınızı düşünün. Her yönde de iki seçenek arasında karar vermekten fazla sürpriz olacaktır çünkü herhangi bir sonuç beklentimiz başlangıçta daha düşüktü (madeni parayla ½ yerine zar ile 1/6 şans). Peki yazı tura atışları nasıl sonuçlandı? Olası sonuçların aralığı, hesaplama terimiyle entropi (başlangıçtaki belirsizlik) ve nihai sürprizler artar. 

Zarla yaşanan sürpriz, olasılık dışı olaylarla bağlantılı demiştik. Yani tüm olası sonuçlar içsel bilgi dağarcığımızda mevcuttur. Bir de üstünüze gökyüzünden aniden düşen ağır bir iskele direği gibi önceden bağlamınız olmayan bir olayın gerçekleştiğini varsayalım. Önceden bilinen hiçbir olasılığı olmayan bir yenilikle karşılaşmış olduk. Hayatta kalırsanız bu yeni öğeyi kent ortamı için bilgi şemanıza eklemiş olursunuz. Bu anlamda belirsizlik, hata ve sürpriz en aza indirmek istediğimiz durumları temsil eder. 

Sinirbilimdeki çığır açıcı teoriler, beyni bir tahmin makinesi olarak kullanıyor. Beyin, dünyada gezinmemize yardımcı olarak kendi eylemlerimizin bir sonucu da dahil olmak üzere bir sonraki adımda ne olacağı hakkında sürekli tahminlerde bulunur. Bu tahminler önceki deneyimlerden türetilmiştir. Duyusal girdilerimizdeki ve motor çıktılarımızdaki durgunluğun üstesinden gelmemize ve maliyetli olabilecek sürprizleri en aza indirmemize yardımcı olurlar. 

Araba sürerken önünüze çıkan hayvana çarpmamak için harcadığınız bilişsel, motor ve hatta duygusal çabayı düşünün. Bu noktadaki ana fikir; beynin hem yolda aniden bir şeyin ortaya çıkması olasılığı hakkında bir tahmin yapması, hem bu tahmine binaen (tahminin kusurlu olduğunu farz eden) bir güven hesaplaması yapması ve tüm bu tahminlerin ne kadar hızlı gerçekleşeceğine dair (ne kadar yavaşlanmalı veya ne kadar zararlı olabilir) çeşitli kararlar alabilmesidir. Sonuç ortaya çıktığında – yolculuk olaysız olsun ya da olmasın- beyin, gerçeklik ile önceki tahmini arasındaki farkı veya hatayı hesaplar. Ve bu, beynin, önceden sahip olduğu hipotezleri güncelleyen bir öğrenme sinyaline hizmet eder. Umarız ki bu sinyaller gelecekteki doğru tahminlerin de yüzdesini artırır. 

Bu görüşe göre, hata yapıldığında bilgi kazanılır. Ve beyin, çevresini dolaşırken, oluşan modeli sürekli olarak günceller, tahminde bulunur ve test eder. Hatalarla karşılaşır ve önceki bilgileri yeniden gözden geçirir. Beynimizin karmaşık olasılıkları bu şekilde hesapladığını düşünmek zor görünebilir. “Biz” bilinçli düzeyde aynı şeyi yapmakta zorlanabiliriz ama araştırmanın önerdiği şey de budur. Sonsuza dek mutlu yaşamak isteyen beyin, beklenmedik şeylerle yüzleşmenin zorluğundan kaçınmak için belirsizliğin ve sürprizlerin en aza indirilmesi yolunu seçer. 

/website/assets/images/my1/images/62652244b0879__hata5.jpg

Bazıları bu araştırmayı, beynin temelde bir hatayı en aza indiren bir makine olduğunu öne sürecek kadar ileri taşıdı. Ancak bu sonuç hakkında iki kere düşünmek için sinirbilimci olmaya gerek yok. Diğerlerinin de belirttiği gibi, belirsizliği ve hatayı en aza indirgemeyi insan motivasyonunun en yüksek noktası olarak görmekteki problem, aslında kişilerin tüm yaşamları boyunca karanlık bir odada kolaylıkla kalarak şaşırtıcı bir tutum sergilemesidir. Neden sığındığımız o odadan çıkıp hata yapma riskini alalım? Platon’un mağarasını andıran varsayımsal karanlık odada yaşamak anlaşılabilir bir şeydir, çünkü dışarısı çok korkutucu olabilir.

Felsefi düşünce deneylerinin ötesinde, insanların hem yeniyi hem de beklenmedik olanı aramaya çıktıklarında ve kendilerini hata bombardımanına maruz bırakabildiklerinde ilerleme sağladıklarına sürekli olarak tanık oluyoruz. İşe yaramayacağını bilsek de her zaman yeni şeyler deneriz – saç kesimi, yiyecekler, işler vb. otostopçular ve dağcılar gibi bazılarımız da diğerlerinden daha fazla risk alabilir ve bilinmeyenin onları bulmasına cesaret eder. Ancak, bölünme esnasındaki problemlere rağmen çocuk sahibi olmayı seçen insanlar gibi riskli hareketlerde bulunmak çok daha yaygın. 

Bebekler, içgüdüsel olan bir merakla motive olmuş kaşifler olarak doğarlar. Minik ve yenilebilir dünyanın sınırlı modeliyle donatılan bebekler nesneleri kavradıkları anda bilinçli olarak her türlüsünü tadarak denerler. Bu gözlem bize, hataları azaltma dürtümüzün haricinde bilinçli olarak hata yapmayı denediğimizi de gösteriyor. 

Hata minimizasyonu aynı zamanda makine öğrenimini ve dolaylı olarak insan tahmininden uzaklaşmak isteyen veya tahminleri geliştirmek isteyen yapay zeka kavramındaki ilerlemeyi de yönlendirir. Bu noktada da hata minimizasyonu problem haline gelir. Makine öğrenim algoritmaları son derece güvenli oldukları için hatayı azaltırlar. Ancak doğaları gereği nesnel ve matematiksel olsalar da yalnızca insanlar tarafından kendilerine yüklenen veriler kadar etkilidirler. Bu nedenle insan önyargısı, işe alım, suç profili oluşturma, saç şekillendirme ve finansal hizmetler gibi alanlarda ırksal önyargının devam etmesine sebep olacak algoritmalarla kodlanır.

Bir restoran açma girişiminizin olduğunu ve kazancı en üst seviyede tutmak için insanların en sevdiği yiyecekleri öğrendiğinizi varsayalım. En sonunda pizzacı açmış olacaksınız. Tebrikler, kaybetme ihtimalinizi en aza indirdiniz. Şimdi bu sürecin dost canlısı rakipler tarafından tekrar edildiğini hayal edin. Bu durumda aynı yiyecekleri sunan bir dizi lokanta ile karşı karşıya kalırdık. Aslında bu sonuca zaten şahit oluyoruz çünkü ortalama seviyede pizza her zaman işe yarar. Ancak Restaurant dergisine göre 2021 yılının en iyi mekanı Noma’nın menüsünde pizza değil yosun var. Kurucuları beklenenden farklı bir yola girdi aslında hatayı hedefledi ama kazandı. Bir makine öğrenim algoritması bunu tahmin edebilir miydi?  Peki hataları en aza indirgeyen bir beyne ne dersiniz? Ve neden Noma dünyanın en iyi restoranı? Yosun pizzaya göre benzersiz bir lezzete mi sahip? Yoksa restoran işletmecisinin belirsizliği en aza indirme kararını bir kenara bırakması anlamlı mı oldu?

Bir asırdan fazla bir süre önce Dostoyevsky, ileri görüşlü bir şekilde şöyle bir gözlemde bulundu:

“İnsanoğlu bir piyano tuşu olsaydı, bu durum ona doğa bilimleri ve matematik ile kanıtlansaydı         bile, o zaman bile… sadece amacı yolunda basit bir nankörlüğe bağlı kalarak davranırdı. Ve eğer bir yol bulamazsa yıkım ve kaosa başvurup yine amacına ulaşmaya çalışırdı.”

Hata yapmanın güzel yan çoktur. İnsanlar, doğru temsillere değer vererek oluşan görsel deneyimlerini sanat yoluyla yeniden üretmeyi öğrendiler. Ama sonra izlenimciler geldi ve sınırları bulanıklaştırdı. Hatalar yaptı ve yeni bir güzellik türünün yolunu açtı. Yararlı hatalar, bir insanın kasıtlı olarak kuralları reddetmesinin sonucu değildir. Kendiliğinden ortaya çıkan genetik mutasyonları düşünün, yaşam kodunun kendisinin de arada hata verdiğini ve kızıl saçın ihtişamını ortaya çıkararak insan fizyonomisine nasıl yeni bir olasılık kattığını fark edin. Çoğu durumda, belirsizliğin ve olasılıkların varyansını artırmanın ister gen havuzu ister sinir yapısındaki değişkenlik veya bağırsak florası olsun, sistemi güçlendirdiği bilinmektedir. 

Şu anda yazı yazdığım ekran, İtalyan ağırlıklı araştırma grubumdaki İtalyanca konuşan meslektaşım tarafından düşünceli bir şekilde yazılmış, her biri İtalyanca bir cümle veya sözcük içerek soluk pembe yapışkanlı notlarla çerçevelenmiş durumda. Sol alt köşede yer alan notta “divertiti” yazıyor yani “eğlen”. Tahmin edebileceğiniz gibi kökü Latince yani “sapmak”. Dilin kendisi, farklılığın ve beklenmedik olanın değerini taşır ve onu zevkle eşitler. Elinizden geldiğince hata yapmanız için siz yalvarıyor muyum? Belki biraz 😊
Ama gerçekten tavsiyem, beklenmedik ve bilinmeyene yer açmanız. Önceliklerimizin sınırlarını geniş hatlarla çevreleyen bir boşluk bırakmak, özellikle gizem, kahkaha, merak, vizyon ve huşu gibi benzersiz insan olaylarına değer veriyorsanız, maliyetli ama denemeye değer bir şeydir. Bu yüzden bazen risk alın. Olasılıkları düşünün. Bir karardan önce ve sonrasına dair hataya yer açın. İlgilenmediğiniz bir makaleye tıklayın. Algoritmayı bozun. Seçeneklerinizdeki belirsizlikleri artırın. Çünkü hata trajik olabileceği kadar sihirlidir de.

Çeviren: Uzman Psikolog Lamia Kalender Ergül / @uzmpsklamiergul
https://psyche.co/ideas/allow-error-into-your-life-and-experience-the-joy-of-surprise

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR