5f6848efade1d__111.jpeg

Utanç Psikolojisi ve Kişiler Üzerindeki Etkileri

21.09.2020

 

Öz bilinç kaynaklı bir duygu olan utanç, kişiye içsel olarak değersizlik, yetersizlik, lekelenmişlik, pişmanlık hisleri aşılayarak olumlu duyguların ayıklanmasına neden olur. Utanç, kaynağında hem kişinin kendi standartlarının altında kalması gibi iç kontrol mekanizmaları hem de çevresindekilerin beklentilerinin altında kalması gibi dış kontrol mekanizmaları aracılığıyla tetiklenebilir. Bu kusurluluk hissi, saklanma kaçınma, başka şeylere yönelme ve çeşitli bağımlılıklar gibi sonuçlar doğurabilir. 
Kişi, utanç duygusunu yadsımak için kimi zaman onu başkalarına karşı yönlendirmeyi veya psikolojik olarak saldırmayı tercih edebilir, bu özellikle narsisizm kişilik bozukluğu olan bireylerde oldukça sık karşılaşılan bir savunma mekanizmasıdır ve muhatabında ya da bizatihi kişinin kendisinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. 

Bunun sebeplerinden biri utancın gizlenen veya yansıtılan bir duygu olmasıdır. Özellikle çocukluğunda suistimal ve agresyona maruz kalmış kişilerin kendisini ya da çevresini utandıracak bir davranışta bulunma ihtimalini düşünerek kaygı seviyesi yükselirken, buna mukabil agresyon ve zorbalığı uygulayan kişi de esasen kendi yetersizlik ve benzeri duygularından kaynaklı utanç duygusunu yansıtmaktadır. Ayrıca şiddet, aldatma gibi utanç duyulacak davranışlarda bulunan bakımverenlerle büyüyen çocuklarda da utanç duygusu yaşamaya yatkınlık olabilir. Örneğin terk edilmiş, istismara uğramış veya ilgi görmemiş çocuklar kendilerini bu muamelenin sorumlusu olarak görüp utanç duygusunu hak edilmiş bir durum olarak deneyimleyebiliyor, bazı durumlarda aktarılmış utanç duygusunu temellendirmek için zararlı davranışlarda da bulunabiliyorlar. 

Bunun yanı sıra, içinde yetiştikleri kültürün beklentilerini yerine getirmedikleri inancına sahip çocuklar utanç duygusunu yaşları büyüdükçe içselleştiriyor. Çocuklar gelişim sürecinde tekrar tekrar çevrelerinde yapılan davranışların kültürel cezalarını gözlemleyerek bu türden spesifik davranışların karşılığının utanç olduğu bilgisini belliyorlar.


https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f6849ff27188__11.jpeg

(Görsel: Brian Kershisnik, Little Father)

 

Utanç Duygusunun Kaynağında Neler Yatıyor?

 

Utanç duygusunun yeniden üretildiği güncel sosyal meseleler arasında cinsiyet ve kadın bedenlerinin objeleştirilmesi konusu psikolojik açıdan ele alınabilir. Kadın bedeninin ötekileştirilip utanç ve/veya hayranlık nesnesi haline getirilmesini ifade eden eril bakışın kişilerde yarattığı olumsuz etkiler, feminist ve kültürel farkındalığı olan psikoterapötik yaklaşımları utanç konusunda çalışmaya cesaretlendirmiştir. Patolojik ve hak edilmemiş utanç duygusu ortadan kalktıkça kişinin kendine daha rahat ulaşabildiği, değişime ve güçlü yönlerinin geliştirilmesine daha açık hale geldiği gözlemlenmiştir.

Beden eleştirisi eril tahakküm sultası altındaki cinsiyetlerin tümünü çeşitli seviyelerde olumsuz etkilemenin yanı sıra ekstrem seviyedeki sonuçlarını da (örn. İntihar)  tetiklemektedir.
Örneklerin de belirttiği üzere utanç, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde psikolojik öğrenme veya cezalandırma konusunda olumlu işlevleri olan değil, aksine bu kişilere psikolojik olarak hasar verici bir enstrümandır. Cinsiyeti, bedeni, tercihleri, ekonomik durumu, yaşı, ırkı, dini ve benzeri özellikleri sebebi ile utandırılan kişiler de bu psikolojik hasara itilmiş, ve utanç duymaya mecbur bırakılmıştır. Yerleşik sosyo kültürel düzende utanç verici nitelikler olarak kodlanmış konuların (beden, kilo, cilt rengi, sakatlıklar ve engeller) değer olarak yeniden  üretilmemesi, hem utanç konusu olan kişinin hem de bunu öğreten kurumların insanları olduğu gibi kabul etmesi ve hayatın içinde her renge yer açılması gerekir.

Utanç duygusunun aşılanması toplumsal bir inşa sürecinde gerçekleşiyor. Foucault ve Agamben gibi sosyologlar Biyoiktidar kavramını egemenlik olgusu ve güç ilişkileri ile doğrudan ilişkilendirerek toplumdaki bireylerin yaşamını odağa alan bir siyaset anlayışının hakim olması gerekliliğinden söz eder. İktidarın yaşamı kapitalist üretim-tüketim dengesinin nesnesi olarak yeniden düzenleyen niteliği bu türden kontrol mekanizmaları ve güç dengeleri tarafından tahkim edilmiştir. Açıktır ki utanç duygusunun  zerk edilmesi de bir toplumsal kontrol mekanizmasıdır; toplum olarak, beden, din, ırk, cinsiyet, etnisite bağlamında kurulmuş, kişileri psikolojik ve zihinsel olarak olumsuzluğa sürükleyen bu utandırma, aşağılama mekanizmalarını yeniden üretebilir ve psikolojik bağlamda iyileştirebiliriz.

 


https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f684aa88843c__2.jpeg
(Görsel: Henri-Jean Guillaume Martin)

Utanç ve Suçluluk Duygularının İlişkiselliği

Utanç, kişinin benliğine kurulmuş bir ruhsal zindandır, suçluluk ise daha ziyade dışsal kaynaklı beklentiler ve ahlaki normlar yerine getirilmediğinde devreye giren bir kontrol mekanizmasıdır. Utanç, en temelde kötü davranışı kötü benlik ile ilişkilendirmesi açısından suçluluktan ayrılır. Her iki kavram da bireylere motive etmek gayesiyle kültürel ve bireysel planda işlenmiş olsa da, psikolojik olarak zarar verici etkilerinin daha baskın olduğu kolayca gözlemlenebilir. Freud, suçluluğu çalışmalarında daha ziyade superego ve arzular (id ve ego’nun) perspektifinden inceler. Ericskson’un psikososyal gelişim teorisine göre çocukta suçluluktan daha erken dönemde gelişen utanç duygusu, çocuklukta bakımvereninden ayrılık ve çocuğun özerkliği arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanır. Bowlby’e göre ise bebekler doğdukları andan itibaren bir bağlanma figürü arayışına girer ve bakım verenleriyle ilişkileri süresince bir tür bilişsel model oluştururlar. Bu modeller kendilerinin ve çevrelerindeki kişilerin içsel temsillerinden oluşur ve yaşamlarının devamında da bu model çerçevesinde ilişkileri şekillenir. Küçük yaşta bakımverene bağlanmanın niteliği yetişkin yaştaki bağlanma şeklini belirlemede önemli bir husustur. Utanç ve benzeri olumsuz duygular, bağlanma sistemindeki kayıpların veya tehditlerin sonucu olarak kişide yerleşir. Aralarında büyük ve net bir fark olmamasına rağmen araştırmalar utanç ve suçluluğu bir takım özelliklerle birbirinden ayırmıştır.

İki duygunun benzer özellikleri; temelinde başarısızlık ve kabahatlerden kaynaklanmaları, sosyal anlamda birlikteliğin olduğu ve kişilerin birbirlerinin düşüncelerinden etkilendikleri kültürel alanlarda meydana gelmeleri, bir çeşit iç görü ve bunun yansıtılmasının kalıcılığı ve kişinin eylem veya eylemsizliğinin sorumluluğunu üzerine alabilmesinin ön koşulu olması noktalarında ortaya çıkar.
Öte yandan farklılıklarını şu şekilde açıklayabiliriz: Suçluluk, kötü bir şey yapmış olmaktan kaynaklanır iken utanç bir benlik algısıdır, olaya odaklanmanın yanı sıra kişiliğin özüne atfedilir. Suçluluk dışarıya verilmiş psikolojik ya da fizyolojik bir zarar üzerinden yaşanırken utanç kişinin diğerleri tarafından eksik veya yanlış görülmesine verilen olumsuz bir tepkidir.
Suçluluk duymak, yapmak eylemi ile ilişkilendirilebilir. Suçluluk duyan insanlar, çocukluklarındaki deneyimlerinden aldıkları mesajlar ışığında bilinçdışı veya irrasyonel olarak eylemlerinin çevrelerine zarar verebileceğini düşünebilir. En ufak bir huzursuzluk sonucunda sorumluluğu ve suçu üzerlerine alabilir, hatta gerçek dışı bir şekilde olumsuz olaylar üzerinde bir etkileri olduğuna inanabilir. Literatür, suçlu hissetmeye yatkın olan kişilerin daha ziyade nevrotik eğilimli olduğunu açıklıyor, çünkü bu kişiler yoğun olarak kendilerinin başkaları üzerindeki olumsuz etkileri hakkında kafa yormaktadır. Bu tip kişiliğin olumlu özelliği olarak çevrelerine karşı yüksek derecede yardımsever olmalarını gösterebiliriz, utanç duymaya yatkın insanlara kıyasla suçluluk duymaya yatkın insanlar daha az agresif ve empati konusunda daha yeteneklidir.

Utanç bunların arasında daha yoğun ve etkileri olan bir duygudur çünkü kişilik ile özdeşleştirilir ve bir telafi edimi yoktur. Suçluluk duyan bir kişi suçluluğunu telafi etmek için uğraşma ihtiyacı duyarken utanç duyan bir kişi kendi benlik algısını yitirir veya hoşnut olmadığı bir biçimde değiştirir, bu da kişide depresyona ya da sosyal bozukluklara yol açabilir.

Özdeğerleri ve kim oldukları hakkında kesin yargıya varamayan bu kişiler, kendilerini zayıf, ufak veya kötü olarak tanımlayıp, onay arayışı içerisinde yer alabilir. Herhangi bir eleştiri veya hayal kırıklığı bu kişilerin kendileriyle ilgili kesin ve olumsuz bir yargıya varmalarına neden olabilir. Kendilerine atadıkları olumsuz hali veya alınmalarına sebep olan durumları suçlamak arasında kararsız kaldıkları zihinsel bir döngüye girerler. Araştırmalar, çocuklukta utanç duygusuna fazlaca maruz kalmanın ilerideki travmatik etklerine dikkat çekiyor. Yetişkin yaşlarında bu kişiler depresyona, kaygı bozukluklarına veya bağımlılığa daha yatkın oluyor ve kimliklerini diğerlerine göre daha aşağı, değersiz, kusurlu görmekle beraber başkalarının da kendilerini böyle gördüğüne inanıyor.


 

Utanç ve Suçluluk duygularına kimler daha yatkın?

Bu duygulara yatkın olmanın kültürel kimlik, kişinin geçmişi v.b sebepleri vardır. İnsanlar kendilerine belirli soruları sorarak utanç veya suçluluk hislerine yatkınlıklarını ölçebilir.

Utanç hissetmeye daha yatkın kişiler
- Kusur aramaya ve suçlamaya daha yatkın olabilir
- Sebebini tam olarak bilmeseler de kendilerini kurban veya sömürülen kişi olarak görebilir
- Özgüvenlerinde tutarsız artışlar ya da azalmalar deneyimleyebilir
- Başkalarına özenmeye ve imrenmeye daha yatkın olabilir
- Güvensizlikleri ve başarısızlıkları ile ilgili konuşmaları alay edilmemek ve eleştirilmemek adına erteleyebilir

Suçluluk hissetmeye daha yatkın kişiler ise;

- Kendini daha sık özür dilerken bulabilir
- Çevresine zarar verebilme ihtimalleri hakkında daha abartılı bir inanca sahip olabilir
- Çevresindeki insanların iyiliği veya mutluluğuyla ilgili kendini daha sorumlu hissedebilir
- Mutluluğu haketmediğini düşünebilir
- Kendisini bir itirafta bulunduktan sonra çok daha rahat hissedebilir

https://kemalsayar.com/website/assets/images/my1/images/5f684b087af62__3.jpeg
(Görsel: Pink Dancers, 1898, Edgar Degas) 

Utanç hayatı zorlaştıracak kadar zorlayıcı bir duygusal probleme dönüşmüşse, terapi bir çözüm olabilir. Araştırmalar depresyon tedavisinin yanı sıra aşağıdaki müdahalelerin de etkili olacağını gösteriyor.
• Destekleyici bir ilişkinin içinde bulunmak.
• Kişinin kendini gördüğü kimliğinin değişkenliği konusunda cesaretlendirilmesi.
• Şefkatli, nazik ve sıcak ilişkiler kurmak.
• Kişinin kaçınmacı davranışlarını desteklemeyen, kendisine şefkat ve merhametle yaklaşmasını destekleyen davranışlarda bulunulması.
• Kişiyi hataların onarılabileceği konusunda cesaretlendirmek.

Bu kişi siz iseniz..
Utanç duygusunun getirdiği eli kolu bağlanmışlık duygusunu ve utanç halini yenmek için 
• Duygularınızın farkına varın, farkındalık meditasyonu yardımcı olabilir. Kendinizle girdiğiniz diyaloğun farkına varın, değiştirmeden ve cevap vermeden gözlemleyin.
• İç benliğinize karşı merhamet geliştirin ve her insan gibi hatalarınız olduğunu kendinize hatırlatın. 
• Olumsuz hissetmenize sebep olan olaylara şahitlik edin ve bunların yasını tutmaktan çekinmeyin, bu şekilde geçmişinizle acıyı ilişkilendirmeyi azaltabilir ve bu tip olaylar karşısında daha farkındalıklı bir tavır alabilirsiniz.
• Geçmişinizin kurbanı olmayın, o zaman olduğunuz kişiyi affedin.

Kötü davranışlar veya kötü bir geçmiş her zaman kötü bir insana tekabül etmez. Kilit nokta şu ki, her insan zaman zaman hatalı davranabilir ya da hatalı hissedebilir; yapılanların farkına varmak, değişikliğe gitmek ve deneyimlerden öğrenmek kişinin kendini affetmesi, utancı ve suçluğu yenmesinde büyük rol oynar. Kendilik algımızın gelişimi ve etraf tarafından nasıl algılanmak istediğimiz hususu insanlarla ilişkimizin niteliğini belirler. Yerleşmiş utanç ve suçluluk hisleri kendilik algısında bir yeniden düzenlemeye gidilmesi gerekliliğinin göstergesi olarak karşımıza çıkar.



Hazırlayan: Stajyer Psk. İlayda Deringör


Referanslar

Golden, B. (Apr 22, 2017). Overcoming the Paralysis of Toxic Shame. Psychology Today.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/overcoming-destructive-anger/201704/overcoming-the-paralysis-toxic-shame

Kaschak, E. (Sep 18, 2019). What is Shame? Psychology Today. https://www.psychologytoday.com/us/blog/she-comes-long-way-baby/201909/what-is-shame

Knudsen, N. K. (2018). Shame, Belonging, and Biopolitics: Agamben Among the Phenomenologists. Human Studies. doi:10.1007/s10746-018-9464-x 

Lamia, M.C. (Apr 4, 2011). Shame: A Concealed, Contagious, and Dangerous Emotion. Psychology Today. https://www.psychologytoday.com/us/blog/intense-emotions-and-strong-feelings/201104/shame-concealed-contagious-and-dangerous-emotion

Sreenivasan, S., Weinberger, L.E. (Nov 1, 2019). A Perspective of Guilt and Shame. Psychology Today. https://www.psychologytoday.com/us/blog/emotional-nourishment/201911/perspective-guilt-and-shame

Taşçı, E. (Dec, 2016). A Literature Review Of Shame in a Relational Context and Clinical Implications of Shame Dynamics in Marital and Family Therapy. İstanbul Bilgi University College of Social Sciences.


Zaslav, M. (Feb 11, 2020). Are You Guilt Prone of Shame Prone? Psychology Today.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/shame-guilt-and-their-defenses/202002/are-you-guilt-prone-or-shame-prone

          
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş

ÖNCEKİ HAFTALAR