Kişinin, normal vücut ağırlığını, minimum düzeyde de olsun koruyup sürdürmeyi reddetmesi olarak tanımlanan anoreksi hastalığı, vücut şekli ve büyüklüğünü algılayışta ciddi bir hoşnutsuzluk ve kilo almayla ilgili oluşmuş yoğun bir korkunun toplamı olarak özetlenebilir. Genellikle ergenlik çağındaki kızlarda görülen anoreksi yeme bozukluğu hastalığı, ayrıca ergen erkeklerde ve yetişkin kadın- erkeklerde de ortaya çıkmaktadır. Zayıf olmayla ilgili saplantılı takıntılar geliştiren anoreksi sahibi insanlar, aşırı derecede kilo kaybeder ve çok zayıf olmalarına rağmen kendilerini şişman bulurlar. Anoreksi hastalığının temel karakteri olarak saptanan ve davranış değişikliğini de beraberinde getiren kilo kaybı, ilk aşamada yavaş bir süreçte ilerleyen ve normal kiloyu düşüren mükemmel bir diyet şeklinde başlar. Normal kilonun altına inilen sonraki birkaç ayda ise, kilo kaybının aşırılığı endişe yaratan bir boyuta ulaşır.
Kilo verme konusuna tek yönlü sabit bir kararlılık geliştiren genç kızlarla girişilen karşı tartışmalar, genellikle öfke ve hilekarlığın ortaya çıkmasını sonuçlanır. Zıtlaşma, mantıklı karşı saldırılar, kafa tutmalar veya rüşvet verme bile, çok küçük yeme davranışı dışında, bu tutuma sahip genç kızların eğilimini değiştirmekte yetersiz kalacaktır. Zaman içinde durmaksızın devam eden kilo kaybı, ailenin artan yoğun endişesiyle karşılanır. Normal- standart boy uzunluğuna sahip bir genç kız, kilosu 6 stones un altına düştükten sonra, muhtemelen okula devam etmeye muktedir olamayacaktır. Anoreksi hastalığını yaşayan bir kızda görülen kişilik değişimleri, artan ciddiyetlik ve içe kapanıklık olarak kendini göstermeye başlayacaktır. Daha az dışa dönük, daha az sosyal ve daha az eğlenceli hale gelen kişi, genellikle arkadaşlarıyla iletişimini kaybetmeye başlayacak, yemek ve okul dışındaki her şeye karşı etkisini- ilgisini yitirmiş hale gelecektir. Kişinin gittikçe artan saplantı davranışları, özellikle mutfakta temizlik, düzenlilik, yemek zamanıyla ilgili endişeli tavırları şeklinde ortaya çıkabilir. Ailesine güzel yemek yapma çabasının yanı sıra, anoreksi hastalığı olan kişi, ailesine aşırı miktarda yemek yedirme isteğinde ve çabasında olabilir. Kişi her şeyde kendini geri çekecek, kendine olan güvenini yitirmeye başlayacaktır. Hakkını daha az savunan, daha az tartışan ve daha çok diğerlerine bağlı hale gelebilen anoreksi hastası, ayrıca, çevresindeki insanların hayatlarını titiz ve yoğun bir şekilde kontrol etmeye başlayacaktır.
Anoreksi, sadece yemek ve kiloyla ilgili bir sorun olmanın ötesinde, yemeği yemenin bir şekli veya yaşamın gerginliğini, öfkesini, endişesini azaltmak amacıyla kişinin hayatının daha çok kendi kontrolü altında hissetmesini sağlayan bir çeşit açlıkla mücadele şeklidir. Duygusal sorunlarla başa çıkmak için yemek ve kilo saplantılı bir hayat şekli geliştiren insanların anoreksi hastalığına yol açan eğilimlerini etkileyen faktörler, aşağıdaki gibi başlıklar halinde belirtilebilir:
Anoreksik insanlar, aslında her zaman açtırlar ve bunu hissederler. Aşlık hissi onlara, kendi hayatlarını ve vücutlarını kontrol edebilme duygusu sağlar. Bu da, bir şeyde iyi olduklarını- kilo vermede- hissetmelerini sağlar. Şiddetli anoreksiye sahip insanlar, açlıktan ölme risk noktasında olabilirler.
Anoreksi hastalığı genellikle ergenliğin orta yaş dönemlerinde başlar. 16- 18 yaş arası her 100 kişiden birinin anoreksisi vardır ve anoreksi, kızlar arasında çok daha yaygındır. Erkeklerin ergenlik dönemi gelişimlerinin kızlarınkinden farklı olmasına bağlı olarak ve vücutla ilgili endişe yoğunluklarının, çoğunlukla aşırı diyete yol açacak derecede olmadığından, erkeklerde anoreksi hastalığına nadiren rastlanır. Anoreksi vakalarının %90 'ını kadınlar oluştururken, yaklaşık % 10 unu ise erkekler oluşturur.
Anoreksi oranları, yüksek sosyal- ekonomik statüye sahip bütün gelişmiş ülkelerde benzer şekildedir. Yemeğin bol miktarda bulunduğu endüstrileşmiş toplumlarda, yaygın anoreksi oranlarının ötesinde, zayıflık kadının çekiciliğinin bir ölçüsüdür. Anoreksi hastalığıyla birlikte gelen ölüm oranı ise oldukça yüksektir: hastaların % 6- 20 si sonunda hastalığa yenik düşmektedir. Ölüm genellikle, açlıktan ölüme yada intihara ikincildir.
Anoreksi hastalığının tedavisinin zor olmasının sebebi, hastaların kendilerinde hastalık olarak niteleyebilecekleri yanlış hiçbir şeyin olmadığına inanmalarından kaynaklanmaktadır.anoreksinin erken aşamalarındaki hastalar (6 aydan az yada çok az kilo kaybı yaşayanlar), hastaneye yatmadan başarılı bir şekilde tedavilerini sürdürebilirler. Fakat, sonuç veren, başarılı bir tedavi için hastalar değişmeyi istemelidirler ve tedaviye aile ve arkadaşları yanında katılmalıdırlar.
Daha ciddi anoreksi sahibi insanların, hastanelerin anoreksi ve bulimi özel ünitelerinde bakıma ihtiyaçları vardır. Tedavi, hastanın yeme alışkanlıklarını değiştirmekten fazlasını içerir. Anoreksi hastalarının, yeme problemlerine neden olan duygularını değiştirme çalışmalarını sürdürebilmek için, bir yıl yada daha fazla süre için danışma hizmeti almaları gerekmektedir. Bu duyguları kiloları, aile problemleri, kendini beğenme sorunları ile ilgili olabilir. Bazı anoreksi hastaları, kendilerini daha az depresyonda hissetmelerini sağlayacak ilaçlarla tedavi edilir. Bu ilaçlar doktorun reçetesiyle alınır ve uzman bir danışman eşliğinde kullanılır.
Zihin sağlığı uzmanları, insanların yeme bozukluğu hastalığını tedavi etmek için, çeşitli beceri yeteneklerine sahip olmaları gerekmektedir. Bir doktor, hastalığın ve hastalıkla birlikte ortaya çıkan fiziksel sorunların teşhisinde yardımcı olur. Anoreksi hastalığında, bulimide de olduğu gibi, kişinin kendi kendine yardım yöntemleri oldukça faydalı olabilir. Eğer bu metot işe yaramazsa, sağlık uzmanları hastaya psikoterapi tedavisi almayı önerebilir. Bir kişinin tehlike miktarında kilo kaybı söz konusu ise, ilk asım, kişinin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan kilo miktarını geri kazanmasını sağlamakla atılacaktır. Bazı kişilerin hastane kaydında bulunarak tedavi edilmeleri gerekir iken, tedavinin erken aşamalarında hastayı destekleyici hemşire bakımı da ayrıca önemli rol oynar. Hastalığın şiddetli evresinde ise, zihin sağlığı ekiplerinin, hastalığın niçin geliştiği ve kişinin hastalığı yenmesinde nasıl yardım edileceği noktalarını saptamalarında, psikolojik ve psikoterapik becerilerin oldukça gereklidir.
Anoreksi konuşma tedavisine hastanın kendisi ve ara sıra diğer aile bireyleri de dahil edilir. Tedavinin uzun vadedeki amacı, " kişinin tavır, davranış, düşünme şeklini değiştirmesinde bir savunma olarak algıladığı anoreksi hastalığı olmadan, hayatın zorluklarıyla başa çıkmaya muktedir olmasına yardımcı olmak"dır.
AİLE VE ARKADAŞ YARDIMI
Aile ve arkadaşların, anoreksi sahibi yakınlarına yardım etmek için yapabilecekleri en önemli şey, onları sevmektir. Anoreksisi olan insanlar hastalıklarıyla kendilerini emniyet, güven ve rahatlık duyguları içinde hissederler. En büyük korkuları kilo almak olduğundan, kilo almak kontrolü kaybetmek gibi gözükür. Sorunları olduğunu inkar edebilirler. Anoreksi hastaları yemekten ve kilo almaktan sakınmak için hastalıktan umut kesercesine yalvaracak ve yalan söyleyecektir. Aile ve arkadaşları, anoreksi hastası yakınlarının ricalarıne teslim olmamalıdırlar.
TOPLUM NE YAPABİLİR?
Toplum olarak, hastalığın altında yatan sebepleri ve sıkıntının temelini anlamak için daha çok çaba göstermeliyiz. Ergenleri ve genç insanları hedef kitlesi gören sağlık promosyon kampanyaları geliştirip, özellikle gençlere bu bilgilere erişimi sağlayacak imkanlar sunmalıyız. Büyümeyle veya şişman olmayla ilgili korku duygularını yenmek için bilgi sunumu oldukça faydalı olacaktır. Ortaokullara daha fazla destek önerilip, endişeli gençlere arkadaş danışma servisleri sağlanıp organizasyonun boyutu daha da genişletilmelidir.
ANOREKSİSİ OLAN BİRİNİ TANIYORSANIZ, NE YAPMALISINIZ?
Konuşmak için belirli bir zaman ayarlayın. Arkadaşınızla özel olarak endişeleriniz hakkında konuşmak için kendinize bir zaman tespit edin. Açık ve dürüst olun. Konuşma esnasında, dikkat dağıtıcı şeylerden uzak olduğunuza emin olun.
Endişelerinizden arkadaşınıza bahsedin. Arkadaşınıza, onun yemek yeme ve egzersiz davranışları hakkında endişelendiğinizden açık bir dille bahsedin. Tüm bunların bir probleme yol açabileceğinden ve profesyonel yardım gerektirdiğini açıklayın.
Arkadaşınızdan kendi endişelerinden bahsetmesini isteyin. Arkadaşınız, yeme meselesinde uzman bir doktor veya danışman ile konuşmalıdır. Eğer kendinizi yeteri kadar yakın hissediyor iseniz, randevuya birlikte gitmek veya bir randevu ayarlama konusunda arkadaşınıza yardım teklif edin.
Çelişki veya irade mücadelesine girişmekten sakının. "İhtiyacın olan tek şey, sadece yemek yemek" gibi içinde "sen" suçlayıcı ithamı bulunan ifadeler kullanmayın. Onun yerine, içinde "ben" vurgusu bulunan, "kahvaltı ve öğle yemeklerini yemek istemediğin için endişeleniyorum" veya "kustuğunu duyman beni çok endişelendiriyor" gibi ifadelere konuşmanızda daha çok yer verin.
Basit çözümler önermekten sakının. "Eğer yememe alışkanlığından vazgeçersen, her ey çok daha iyi olacak!" gibi.
Sürekli desteğinizi ifade edin. Arkadaşınıza, onu önemsediğinizi ve onu sağlıklı, mutlu olmasını istediğinizi hatırlatın.
ANOREKSİDE, KÖTÜYE GİTMEYİ ÖNLEME
Kulağa basit gelebilir, ama doğru olan şu ki: hiç kimse diyet yapmasaydı, anoreksi diye bir hastalık olmazdı. Diyet yerine, vücudunuzun normal gelişimi ve sağlığı için gerekli tüm besinleri sağlayan bir yemek planı hazırlayın. Sağlıklı kiloya erişmek için çalışmak istiyorsanız, yağlı ve şekerli yiyecek ve arıtılmış karbonhidrat alımını kısıtlayın (tamamen alımını kesip yok etmeden). güçlü kemik, sağlıklı kas ve organlarınızın varlığını sürdürmek için, bol miktarda tahıl, hububat, meyve, sebze ve yeterli ölçüde süt ve protein yiyecekleri tüketin. Ayrıca, haftada 3- 5 gün, 30- 60 dakika kadar egzersiz veya fiziksel aktivitede bulunun. Bir koç veya eğitmen gözetimi dışında, daha sert bir alıştırma metodu aşırı olacaktır.
Kendinizi, "şişman olmanın" baskısı altında ezilmeye başladığınız hissettiğiniz zaman, görünüşünüz üzerine düşünür taşınmak yerine, daha zayıf olsaydınız, hayatınızın nasıl daha iyi olabileceği sorusunu kendinize sorun. Şuanda sahip olamadığınız neye sahip olurdunuz? Arkadaşlar? Kendine güven? Aşk? Kontrol? Başkalarının beğenisi? Kabullenişi? Başarı ve statü?
Daha sonra, sağlıksız bir şekilde zayıf olmanın size bunların hiçbirini getirmeyeceğinin farkına varın; bu şekilde bir zayıflık, daha fazla kilo kaybında sürekli desteklenmek zorunda olan, ancak kırılgan, aldatıcı bir başarıyı beraberinde getirebilir. Önceki paragrafta listesi yapılan bütün maddeler, sağlıklı insanın mantıklı hedefleridir; ama, bunları çalışarak başarmak, direk kilo vererek başarılı olmaya çalışmaktan çok daha etkilidir. Kilo kaybetmek mutluluk getirseydi, açlıktan kıvranan III. Dünya çocukları haz içinde mutluluktan kendilerinden geçmiş olurlardı. Bu çocuklar mutsuz ve bunalımda; tıpkı anoreksi hastalığı sahibi insanlar gibi.
Vücudunuzun şeklinin, bir bakıma genlerle saptandığı gerçeğini kabul edin. Hiçbir zaman, tamamen düz bir göbeğe sahip olamayacağınızı kabul edin. Çok zayıf bile olsanız, iç organlarınız ve mekanizmanız, karnınıza belirgin bir yuvarlaklık verecektir, özellikle yemekten sonra. Bu oldukça normal bir durumdur; özellikle, ailenizdeki insanların yağ birikimi vücudun orta bölümünde yoğunlaşıyor ise.
Eğer kendinizi eski sağlıksız alışkanlıklara doğru kayıyor hissederseniz, terapistinizi arayın ve bir randevu alın. Danışmanınıza geri dönmek, hiçbir şekilde "başarısızlığa uğradınız" demek değildir. Danışmanınız, sadece iyileşme planınızı değerlendirerek, iyileşme tonunuzu yeniden hatırlamanız sağlayacaktır.
KAYNAKLAR:
http://www.rcpsych.ac.uk/campaigns/cminds/anorexia.htm
http://www.anred.com/defswk.html
http://familydoctor.org/063.xml
http://www.4woman.gov/faq/easyread/anorexia-etr.htm
http://www.anred.com/stats.html
http://www.anred.com/relpr.html
http://www.priory-hospital.co.uk/htm/anorex.htm