Kemal-Sayar-Urun-Resim_9569-600X450.jpg

Medya çağında iyi anne baba olmak

Hazırlayan Olcay Tüzün

Etkili ebeveynler olabilmek için bizim dışımızdaki kaynaklara - sosyal, kültürel ve manevi kaynaklara- güvenmek zorundayız. Bu kaynaklar bizim ebeveynliğimizi güçlendirebilmemiz, destekleyebilmemiz ve yenileyebilmemiz için gereklidir. Çocuklarımız için (ve bizim için) bakım etkinlikleri ve iyi amaçlar giderek azalmaktadır. Son çıkan tüm ebeveynlik kitaplarını okuyabiliriz, internette uzmanlardan yanıt almaya çalışabiliriz, çocuklarımızı geçindirebilmek için fazlaca çalışabiliriz fakat nihayetinde bu yeterli değildir. Bugünlerde, anlamlı bir dış kuvvet bizim ebeveynliğimizi etkilemektedir. Biz bu gücün ne olduğunu anlayana kadar da, iyi ebeveynlik için gücümüzü kaybedeceğiz.

Bu güç kitlesel kültürdür. Bu güç bizim dışımızda fakat çocuklarımızın ve bizim çevremizde oluşmaktadır. Kitle, TV filmleri, müzik, radyo, video oyunları, bilgisayar gibi eğlencelerle birlikte, oyuncaklar, kıyafetler ve bunlar gibi sayısız aksesuarları da üretir, kültürün geniş bir kısmı olarak bizim içinde bulunduğumuz ancak yaratmadığımız ürünlerdir bunlar. bir market olarak algılanan bu kültür aslen reklam işiyle uğraşanlar,çok uluslu medya eğlence sektörü ve global anonim şirketler için devasa bir endüstridir. Ben bunu endüstri ürünü kültür olarak adlandırıyorum. Bu dev şirketlerin mesajları, kitlesel medya tarafından kitlelere aktarılır. Dolayısıyla toplumumuza da medya çağı diyebiliyorum. Endüstri üretimi kültür varlığı için medyaya güvenir. Kitlesel iletişim araçları olmadan da varlığını sürdüremez. Ekran teknolojileri, kısmen de olsa, tarihte görülmemiş bir şekilde, endüstri üretimi kültürün mesajlarının eş zamanlı olarak milyonlara ulaşmasını sağlamaktadır.

Eğer daha çok anti-sosyal yolları kullanan daha göreceli bir yaşantımız olmuş olsaydı, çocuklarımıza zarar veren şeyler söylüyor ve yapıyor olsaydık, çocuklarımıza söylediklerimizin aksini iddia etseydik, ve eğer bu zihinsel yerleşmiş gelenekler sorgu dışı olduğu için bu görecelilikle yaşamak zorunda olsaydık, çocuklarımıza nasıl bir çevre sağlamış olurduk? Böyle bir durum tahmin ettiğimizden çok daha fazla yardım ve birinin bizim mesajlarımızı çok da fazla çocuklarımıza tekrarlamasını gerektirirdi. Bunu istemekle birlikte, endüstri ürünü kültürü bir akıl hastanesine kapatamayız. Fakat bizden ne isterse istesin, bunu belirtmek zorundayız.

Ekran teknolojileri, alışılmışın dışında olan icatlardır. Onlar hali hazırda insanların temel güdülerine hitap etmektedir. Cinsellik ve şiddet rahatlıkla "satılır" çünkü insanoğlunun beyni erotik gösterimlere ve korkutucu imajlara tepkide bulunmaya beyinlerinde derinden bağlıdır. Ekran teknolojileri sadece,insanların düşünce işlevlerine izleyicinin aslında düşünmeyi istediği seviyeye getirmek için "kanca" takabilirler. Tek bir amaca hizmet eden bu duyusal içerik karşı tarafın içini gıcıklayarak temel beyinleri biraz olsun harekete geçirmektir. Bu yoldaki teknolojiler dolayısıyla elektik süpürgesi, tost makinesi ya da klima değildir. Dolayısıyla bizler, ekran teknolojilerini hangi amaçla kullandığımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.

Toplumsal etkilenmeler, öncelikli olarak kurumlar ve standartlardan doğru gelir ki bu kurumlar,okul, kilise gibi toplumsal etkileşimin yoğun olduğu yerlerdir. Bu tür yerlerde değerler çok fazla konuşulur, kültürel etkilenmelerden daha çok bireysel etkilenmeler gündelik rutinler içerisinde açıkça gözlenebilir. Bir müdür, öğretmen ya da federal mahkeme yargıcı kendi profesyonel rolünde bireysel olarak hareket edebilir, bununla birlikte aynı zamanda kurumun getirdiği standart ve kuralları savunmak zorunda olduğundan bireysel olmayan bir uzaklıkta etkileşimde bulunabilir. Bu sosyal kurallar ve standartlar, bir döngü içinde, altta yatan kültürel inanç sistemleri tarafından biçimlendirilir.

Kültürel etkilenmeler toplumsal ve bireysel etkilenmelerden daha sapkındır. Bir anlamda, kültürel etkilenmeler havada gizli gibidir, bir kısmımızın seyrek olarak dikkat ettiği şekilde, daima sunum halindedir, güçlüdür çünkü kişilerin kendileri ve birbirleri hakkında nasıl düşündükleri üzerinde olağanüstü güçlü bir etkiye sahiptir.kültürel etkilenmeler bizim dünyaya ait içsel temsillerimiz üzerinde son derece etkilidir. Bu içsel temsiller ya da zihni modeller, derin varsayımlardan ve dünyayı nasıl anlayacağımızı ve kendimizi nasıl konumlandıracağımızı belirleyen genellemelerden oluşur. Zihni modeller hem birey hem de grup olarak kendi kimliğimiz oluşturmamızda bir referans noktası işlevi görür.zihni modellerle geleceği zihnimizde canlandırabiliriz.

Artık daha fazla çevremizdeki sosyal yapılanmaya, bizim mesajlarımızı çocuklarımıza tekrarlaması için güvenemeyiz. Gerçekte, ebeveyn olarak karşılaştığımız en büyük meydan okumalardan bir tanesi klonların birleştirilmesidir. Örnek olarak, pek çok yerel okul sınıflarını arındırmaya çalışmaktadır. Böyle yapmakla birlikte, bu okullar dolaylı yoldan abur cubur benzeri gıdaların ya da şiddet içeren video oyunlarının firmalarını her gün çocuklar tarafından görünmesini sağlayacak şekilde kendi otoriteleri arasına eklemektedirler. The National PTA, örnek olarak, "bir yüzyıldan fazladır çocuk sağlığını desteklemekle" beraber, Coca-Cola şirketini "onur sponsoru" olarak listesine almıştır. Bu kararın arkasındaki düşünce ise, dışarıdan yarım amaçlı gibi görünmekle birlikte, ebeveynleri engellemektedir.

Ebeveynlik işinin tanımı temel ihtiyaçları gidermekten fazlası olmuş, en iyi maddesel şeyleri verme, çocuğun duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılama ve onlara kaliteli bir eğitim sağlama gibi özellikler kazanmıştır. 1970'ler ve 1980'ler boyunca, çocuklarının sosyalizasyonuna katılanlar, ebeveyn taslak listesinin bir parçası olmaya başladılar. Bunun anlamı şudur ki, çocuklar akranlarıyla oyun günleri yapmaya başladılar, daha büyükleri kendi aralarında doğum günü partilerine, okul gezilerine, spor aktivitelerine gittiler.

Bugün, biz kendi ebeveynliğimizde -yapılacaklar- listesine, çocuklarımız için en iyi okulu bulma, bebekler ve okul öncesi çocuklar için en iyi bakımı seçme, ilk çocukluktaki çocuklara okul sonrası ilgi gösterme, 10'lu yaşlarındaki çocukların okuldan sonra nerede olduklarından emin olma gibi görevler ekliyoruz. Çocuklarımız korumak için onlara cinsellikle ilgili bilgiler vermemiz gerekiyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların ortaya çıkışıyla beraber, özellikle AIDS, ebeveynlerin endişeleri de artmıştır. Ekran eğlencesinin pek çok değişik çeşidiyle beraber, bizim sorumluluklarımız çocuklara televizyonun, videonun ve video oyunlarının kullanımıyla ilgili açıklamalar yapmayı da içermeyi gerektirmiştir. Bilgisayarların çoğalmasıyla birlikte, çocuklarımızın bilgisayar konusunda uzman olması ve "geride kalmamaları" ihtiyacı doğmuştur. Tüm bunlarla birlikte, çocuklarımızı pornografiden, siber şiddetten uzak tutma sorumluluğu da oluşmuştur. ADD ve ADHD deki artış ve bunlarla birlikte verilen tedavi amaçlı ilaçlar nedeniyle, ebeveynler çocuklarında neyin ters gittiğini öğrenebilmek için okulla ve otoritelerle birlikte çalışmak zorunda kalmıştır.

Saçma sapan tercihler bilinçsiz olarak meydana gelebilmektedir. Örnek olarak, yorgun bir günden sonra eve gelişte, çalışan ebeveynler çocuklarıyla oynamak ya da ailece eğlenebilecekleri bir şeyler yapmak için çok az enerjiye sahiptirler. Hazır, önceden paketlenmiş eğlenceler yorgun ebeveynler tarafından iç rahatlatıcı bir şekilde kabul edilir. ekran teknolojisinin bu şekilde kullanımı, acıkmış ve da çıldırmış olan çocukları yorgun ebeveynlerden uzak tutmaya yarıyor gibi gözükmektedir. Fakat bu ara süre gerçekten bir illüzyondur. Bu bizim yaratıcı fikirlerimizin kaynağının yeniden canlanması değildir ve çocuklarımız ve biz için daha iyi bir gelecek sağlamaz. Dahası bu saçma sapan bir tercihtir ki, bizim önce insancıllığımızı azaltır, nihayetinde de ebeveynlik görevimizin daha da zor hale gelmesine sebep olur.

Saçma ihtiyaçlardan kaçınma,bu saçma ihtiyaçlar bizim insancıllığımızdan ve çocuklarımızdan uzaklaşmamıza sebep olduğundan beri, medya çağında iyi ebeveynlik için yapılması ilk şeydir. Tercih yaparken içsel bir barometreye sahip olmak önemlidir. Bu içsel barometre, net bir ebeveynlik kimliğine sahip olmaktan gelebilir. Ebeveyn olarak kim olduğumuzu bilmek, bizi tuzaklardan koruyacak ve bu deli çevreden uzaklaşmamızda bize yardımcı olacaktır. "Ebeveynlik kimliği" ile ben, ebeveyn olarak sizin değerlerinizden amaçlarınızdan ve hareketlerinizden bahsediyorum. Biz kendi kararlarımızdan emin ve kararlı olduğumuzda, endüstri ürünü kültürün getirdiği dilemmalarla başa çıkmak için daha fazla enerji sahibi oluruz. Bir yere saplanıp kalmak yerine, tekrar enerjiyle dolar, yüzleşmek ve değiştirmek için hazır hale geliriz.

Açık ebeveyn kimliğini sürdürmenin kökensel tatmini aslında, çocuklarınıza sağladığınız modeldir. Benliğin güçlü algısı, ebeveynsel önceliklerimizi aynı tutar, bizim otoritemizi işler hale getirir ve başka bir yerde ortaya koyamadığımız yaratıcılığımızı ebeveynliğimizde ortaya koymamıza izin verir.


5 önemli nokta;
1. sevgi dolu ebeveyn-çocuk bağı
2. zengin bir yaşam
3. hayal kurabilmek için kapasite
4. yaratıcı dışa vurumlar için yetenek
5. katkıda bulunan olarak katılım

Açık-net bir kimlikle ebeveynlik için ise; 8 anahtar fikir, sizlere rehberlik edebilir. Bunlardan hangisinin ebeveyn olarak net bir kimlik elde etmenize yardımcı olduğu konusunda odaklanmanız gerekir;
1. yaşama çocuğunuzla birlikte katılın
2. kendi derin ebeveyn sevginizle bağınızı koruyun
3. özellikle stres altındayken, merkezde ve tutarlı kalmaya gayret edin.
4. sınırları korumak için kendi ebeveyn doğrularınızı tasdik edin.
5. derin bilginize güvenin, güvenle hareket edin.
6. farklı olmaya cesaret edin.uymamayı kabul edin.
7. değerlerinizi açıklamaya zaman ayırın ver doğruluğunuz üzerinde bilinçli kararlar alın.
8. kendiniz ve çocuğunuz için-her gün beş yaşamsal temel insani ihtiyaç üzerine odaklanın.

Zayıf bir ebeveyn-çocuk bağıyla birlikte, ebeveyn otomatik olarak gelişen otoritesini kaybeder. Çocuk ebeveynleriyle zaman geçirmek istemez, akranlarıyla zaman geçirmek ister. Ebeveynler de bundan memnundur çünkü çocuklarıyla ilişki kurmakta zorlanmaktadırlar. Fakat bu ebeveynler sadece endüstri ürünü kültürün birer papağanı olduklarını fark etmezler. Çocuk ve akranları zamanlarını endüstri temelli fikirlere odaklanarak ve onlardan konuşarak geçirirler. Ebeveyn kontrol ve etkilemesindeki bu değişimin artışı, aşınmayı devam ettirecektir. Bu endüstri ürünü fikirler çocuk için tanıdıktır, yürümeye başladığı dönemden beri günde 4-5 saati bunlar geçmiştir. Benzer fikirleri paylaştığı arkadaşlarıyla da bir araya gelmek, onlara yönelmek çocuk için normaldir. Bilgide güveni ve rahatlığı bulan sadece insandır. Ebevynler "bu medya etkisine" tepkisiz kaldıkça ve çocuklarıyla beraber geçirdikleri zamanı az tuttukça, çocuklarını akranlarının kollarına itmektedirler. Çocuklar daima kim olduklarını ve nereye ait olduklarını bilmeyi seçeceklerdir. Bugünlerde pek çoğu bu soruların cevaplarını arkadaşlarında bulmaktadırlar.

Bu senaryo, ebeveyn-çocuk bağının giderek yıkıldığını gösterir. Biz bunu nasıl hafifletebiliriz ya da zorbalığının girişinden nasıl kaçabiliriz? Bizler kendimizi ciddi olarak ebeveyn olarak ele almalıyız ve ebeveyn-çocuk bağının zorunlu olduğunu kabul etmeliyiz. Ayrıca çocuğun stresini azaltmalıyız.

Ebeveyn olarak medya çağında görevimizin bir kısmı da, alan yaratıcısı olmaktır. Dikkat dağıtan şeyleri engelleyebilir ve çocukla ebeveynin bir şeyler paylaşacağı bir alan yaratabiliriz. Çocuğunuzla anlamlı konuşmalar yapabilmenize yardımcı olacak yollardan bazıları şunlardır;
1. kimse izlemiyorken televizyonu kapatın.
2. oturun ve çocuğunuzun da orada olacağını bildiğiniz bir odada on dakika bekleyin. Hiç bir şey okumayın ya da yapmayın. Biraz zamanınızın olduğunu söyleyin ancak yarıda da kesebilirsiniz.
3. çocuğunuzu kütüphane ya da müze gibi karşılıklı ilgilerinizi paylaşabileceğiniz bir yere davet edin. Bundan sonra düşüncelerini bir yemekte ya da bir şeyler atıştırırken paylaşın.
4. sizin ve eşinin düzenli olarak çocuklarla beraber zaman geçireceği aile ritueli oluşturun.
5. hafta sonu için plan yapın, Cuma akşamı, cumartesi öğleden sonrası ya da Pazar sabahı gibi bir zaman dilimini kızın ya da oğlunuzla özel bir aktivite yapmak için ayırın- birlikte uzun yürüyüşler, ev projesi üzerinde birlikte çalışın, garajın temizlenmesi gibi, ya da ev ödevlerini tartışın ya da yardım edin. Bu zaman dilimini özel tutun ve çocuğunuzun da başka plan yapmasına izin vermeyin.

insan olarak hata yapmamız gayet doğaldır. Hiçbir ebeveyn mükemmel değildir. Kimsenin de mükemmel bir ebeveyn olmayı beklememesi gerekir. Çocuğumuzla iyi bir ilişkiye sahip olduğumuzda, bununla birlikte, yaptığımız hatanın daha az sonucu olacaktır. Çocuklarımız hatalarımızı idare edebilecek ve bizi affedebileceklerdir. Çocuklarımızla sevgi dolu bir ilişkiye sahip olduğumuzda, çok fazla kitaptan bir şeyler yapmaya çalışmamıza gerek yoktur. Sevgi nihai öğreticidir. Onun rehberliğine izin vererek, bizler hem çocuğumuzu hem de kendimizi daha iyi anlamanın yollarını öğrenecek,geliştirecek ve büyüteceğiz.

Çocuğunuzla aranızdaki bağı kuvvetlendirmek için; her bir ebeveyn çocuklarıyla olan bağı kuvvetlendirmek için değişik yöntemler bulacaklardır. Aşağıda bahsedilenler ise, ebeveyn-çocuk bağını kuvvetlendirmeye yarayabilir;
1. kendime zaman ayırmayı ve çocuklarım için daha ulaşılabilir olmayı daha iyi buldum. Böylelikle zamanımı kendi sağlığıma ve iyi olma halime harcadığımdan emin olurum.
2. her gün çocuğumu ve beni heyecanlandıran ve enerji sağlayan bir şeyler yaptığımdan emin olurum.
3. her gün çocuğumla konuşmak için düzenli olarak üç ya da dört ara zaman bırakırım.
4. çocuğum benimle konuşurken kafamın başka şeylerle meşgul olduğunu fark edersem, bunu itiraf ederim, başka bir zaman konuşmayı öneririm ya da kendimi bulunduğum zamana getirmeye çalışırım.
5. ebeveynlerimin benimle nasıl sevgi dolu bir bağ geliştirdiğiyle ilgilenirim. ( ya da pek de sevgi dolu olmayan bir bağ) ve kendi deneyimlerimden doğru nasıl daha iyi bir ebeveyn olacağımı bulmaya çalışırım.
6. çocuğumla daha bilinçli ve sevgi dolu bir ilişki kurabilmek için eşimden ve arkadaşlarımdan geri bildirim vermelerini isterim.
7. çocuğuma onunla ne zaman ve ne yaptığımızda daha keyifli zamanlar geçirdiğimizi sorarım.
8. dikkat dağıtıcı şeyleri mümkün olduğu kadar minimumda tutmaya çalışırım, böylece çocuğum kendisini bana karşı daha açık hisseder.
kendilik farkındalığı ve kendini anlamanın yapılanması her yaşta kuvvetlendirilebilir. Bununla birlikte sekiz yaşından önce çocuğun pozitif kendilik imajını oluşturması yolunda olması beklenir. Ancak bazı ebeveynler bunu geç çocukluk ya da onlu yaşlarda,eğer negatif kendilik içeriği oluşmaya başlamış gibi görünürse, yapmayı tercih edebilirler. Ebeveynler için anahtar nokta, sorumluluklar sağlamanın kritik önemini keşfetmektir. İç dünyayı keşfetmek ve inşa etmek, dünyada varolmanın tüm yeni yollarını açar ve diğerleriyle sağlıklı etkileşimde önemli iç görü sağlar. Üç basit beceriyle çocukların içsel kendiliklerine odaklanmalarını sağlayabiliriz, başlangıç "ben" kelimesiyledir, pozitif kendilik imajının oluşturulması için gereklidir, "sen" ise her birimizi için. Ebeveynler bu becerileri vurgulamada kararlı olduklarında küçük mucizelerin de meydana geldiğini gördüm: içe bakış, ilham ve bireysel (intrinsic) motivasyon.

Ebeveynlerin içebakışı destekleyebilecekleri bazı yollar vardır;
1. aile envanteri oluşturmak için hafta sonundan bir gün ayırmak
2. "sessiz düşünmek" için özel bir alan ayırmak
3. kimse izlemiyorken televizyonu kapalı tutmak
4. "düşünce zincirleri" oluşturmak
5. "kendine..... hakkında ne söylersin?" tarzı sorular sormak
6. "I see you to think about a bit...." benzeri cümleler kurmak
içebakış çocukların kendilerine değer vermesini sağlarken, ilham fikirleriyle beraber gündeme gelen yeteneklerine değer vermelerini sağlar. Kendinizi ne zaman ilham gelmiş gibi hissettiniz? Bu bir soru borusunu tamir etmeye çalışırken de olabilir. Değişimler kendilik pozitif algısıyla da yakından ilişkilidir. Bir yapabilirim-yaptım yorumu daha ileriye sıçrar ve başardığımız şey hakkında kendimizi iyi hissederiz.

İlham çocukların kendilerini motive edebilmelerini sağlar. Keşfederkenki eğlence, başarıdaki tatmin ve yaratıcıktaki şevk pek çok çocuğun kaybetmekten üzüntü duyduğu şeylerdir- okulda ve evde-. Öğrenme deneyimindeki bu niteliklere göre de, kişi içten gelen sebeplerle de motive olabilir. Evet, dış ödüller bizim seçimlerimizi belirlemede bir rol oynar. Çok az insan karşılığında bir ödeme olmaksızın haftada kırk saat çalışır. Fakat çoğunluk da bu kırk saatin bir şekilde onlar için anlamlı olmasını isterler. İçsel olarak motive olduğumuzda hareketlerimizin bir anlamı ve amacı olur.

Taklitçi oyun genç çocukların içsel imajları harekete dönüştürürken kullandıkları yöntemlerden bir tanesidir. Değişik roller alarak, hareketlerin, tutumların ve duygularun değişik imaj biçimlerinin içselleştirirler. Çocuklar oynadığında, düşünceselliğin krallığına girerler, artistlerin ve şairlerin dünyasının. Bu dünya onların evleridir. Oyun deneyimleri sırasınca, çocuklar planlar ve organize eder, tahimn eder ve ona göre davranır, risk alır, tepki verir ve deneyimler. Bu tür deneyimlerin eksikliğinde, imaj oluşturma bir bireysel seçim aktivitesi olarak meydana gelmez.

Bizim endüstri ürünü kültürde, bununla birlikte, ebeveynlerin hangi oyun türünü desteklemeleri gerektiğini tam olarak belirtmemiz gerekir. Bu oyun türü üretici oyun olarak bilinir. (generative)

Hayal kurmanın iki farklı biçimi vardır; kopyalama ya da üretme. Her birey her iki kapasiteye de sahiptir. Bizler, diğerlerinin söylediği ya da yaptıklarını kopyalayabilir ya da taklit edebiliriz. Bu kulağa biraz argo gelebilir. Çoğumuz ebeveynlerimizin şeyleri yapma biçimlerini taklit ederiz.bir arkadaşımızın konuşma mimiklerini kullanabiliriz. Bu noktada insanoğlu bir kopyalama makinesi gibidir.

Endüstri ürünü imajlardan günde dört beş sat alan bir çocuk üretici hayal kurmaya dayanmaktan çok kopyalayıcı hayal kurmayı kullanacaktır. Okul öncesi çocuklar, kendi favori kahramanlarını çok iyi taklit ederler. Kopyalayıcı hayal kurmanın uzmanıdırlar, replikleri çizgi filmin karakterleri kadar iyi ezbere söyleyebilirler, televizyon karakterinin beden hareketlerini gayet iyi yaparlar ve kolaylıkla oyunlarını bu gördükleriyle sınırlarlar.
Kopyalayıcı oyunda:
1. davranış dışsal imajların taklididir.
2. replikler TV gösterimlerinden alınmıştır.
3. sadece endüstri ürünü oyuncaklar kullanılır.
4. oyuncaklar hep aynı kalır
5. hafızasını televizyonda gördüğünü kopyalamak ya da taklit etmek için kullanır.
Üretici Oyunda ise;
1. çocuk dış dünyadan gelen pek çok uyaranı süzerken ve onları eşsiz bir şekilde birleştirirken yeni davranışlar ortaya çıkar.
2. kendi dialoğunu oluşturur, yeni kelimeler üretir, şiirsel dili kullanır 3. ulaşılabilir olan her şey oyunda kullanılır
4. oyuncaklar büyüsel özellikler alır ve çocuk neyi taklit ederse o derece çok değişik şey haline gelir.
5. TV, kitaplar ve yaşam deneyimlerinden gelen imajlar yeni bir şeye, yaratıcı bir oyun deneyimine dönüştürülmek üzere kullanılır.

Çocuğun zihnine girmiş korkutucu bir imajı silemezken, içsel olarak üretilmiş imajların ve pozitif dışsal imajların negatifler kadar güçlü olduğunu görebiliyoruz. Kitlesel iletişimde gösterilen tüm korkunç görsel şiddete ve kötü haberler karşısında, insanların pozitif imajlara doğru gittiğini ve öyle olmasını istemiyor gibi gözükmesine rağmen pozitif duygular hissetmek istediğini söylemek karşı sezgisel bir iddia olacaktır. Fakat bir kısım bilimsel araştırma işaret etmektedir ki, insanlar gelecekte pozitif beklentili imajlar geliştireceklerdir. Olumsuz, korkunç,algısal imajlar dikkatimizi çekmektedir. Fakat ruhumuzu beslemezler. Onlar, merakımızı çekerler ve beynimizi düşük duyarlılıkta tutarlar. Olumlu imajlar, diğer taraftan, bizim en yüksek amaçlarımız besler ve yaşanmalarını daha olası kılar.

İkinci olarak, çocuklar olumsuz imajlara uzun süre maruz kaldıklarında, karakterlerle özdeşleşmeye başlarlar. Doğal olarak onlara tutunurlar. Küçük yaşlarda negatif imajlara uzun süre maruz kalmam, hassas ergenlik yıllarında sıkıntı yaratabilmektedir. Bu nedenle erken çocukluktan itibaren negatif imajların pozitif imajlarla yer değiştirmesi gerekir, bu olumlu imajlar sayesinde onlar da ileride olumlu duygular uyandıran olumlu imajları seçeceklerdir. Dikkatinizi endüstri ürünü maniden uzaklaştırın ve size yardımcı olacak olan doğal dünyaya çevirin.

Bizim endüstri ürünü kültürde, çoğu insan sıkılmış ve depresif durumda, yaratıcıklarını kullanmak yerine,uyuşturucular, cinsellik, alış-veriş arasında kendilerini hayatta hissetmeye çalışıyorlar. Bağımlılık içine saklanmak, büyümek ve sorumlu yaratıcılar olmak gereği duymuyoruz demektir. Bu biraz cesaret gerektirir, büyümek için cesaret alır ve gerçekte kim olduğunuza dönüşürsünüz. Fakat genişleyen kültür, tatminsizliği ilerletmektedir ve durum böyleyken, yapmamız gereken tek doğru yaratmak için duyduğumuz ihtiyaçlara derin bir saygı göstermek olabilir. Eğer yaratıcı dışa vurumu önemli bir insan ihtiyacı olarak görmüş olsaydık, muhtemelen bunu daha fazla yapıyor olurduk. Endüstri temelli kültür çoğu insanı yüzeyselleştirdiğinden beri, ki bu insana hiçbir zaman tatmin getirmez,saçma sapan bir alışkanlık olan otomatik yaratıcı dışa vurumu gizleme davranışı, bizim toplumumuzda insanın yaratma ihtiyacından daha geçerli bir "norm" haline gelmiştir.

Pek çok Amerikalı yetişkin iş dünyasının arkasında insanın yaratma ihtiyacını unutmuş durumdadır. Daha çok hapishane inşa edildikçe, daha çok çocuk sokağa düştükçe, bizim toplumsal alt yapımız harap oldukça, yaratıcılığımızı ortaya koymak için daha ciddi bir şekilde sorumluluklarımıza sahip çıkmalıyız.

"yaratıcı" kelimesinin neyi temsil ettiği öznel olabilir, yaratıcı sürecin hareketidir ve insan da böyledir. Bizler yaratmak için doğmuşuz, endüstri temelli kültürde ise, çoğu ebeveyn yaratıcı süreci kullanmak yerine iş yaşamının getirdiği yoğun/dolu zamanları yaşamaktadır. Yeni formlar ya da yeni yollar yoktur, yeni çözümler geliştirmek yerine, basmakalıp cevaplarla teselli bulurlar, fakat çoğu da yaratıcı düşünmeye teşvik edilmekten büyük memnuniyet duyarlar.

Kendi yaratıcı dışavurumlarına değer vermeleri için çocuklara yardım etmenin yolu, yaratıcılığın dört birleşeni için onları yüreklendirmektir; akıcılık, esneklik, orijinallik, ayrıntıcılık.

Akıcılık; kısa bir zaman zarfında pek çok düşünceyi toplayabilmektir. Beyin fırtınası, çocukların akıcılık yeteneklerini kullanmaya başlamaları için harika tekniklerden bir tanesidir. Bir aile buluşmasında, evin bireylerinin ev işlerini nasıl paylaşacağını belirlemede kullanabilir,ya da tatile nasıl gidileceğinin düşünülmesinde beyin fırtınası yapılabilir. Tüm yaştaki çocuklar, ebeveynleri söylenenleri kaydederken ya da beyaz bir tahtaya yazarken fikirlerini söylemekten çok hoşlanırlar. Burada ortaya atılan fikirlerle ilgili herhangi bir yargılama da yoktur. En önemlisi eğlenmek ve herkesin fikrini tasdik etmektir.

Esneklik; değişik perspektifleri görebilme ve katı bir şekilde yapılacaklara takılmamadır. Yaratıcı insanlar, esneklik konusunda şaşırtıcı bir kapasite gösterirler. Eğer bir yöntem işe yaramazsa, diğerini rahatlıkla deneyebilirler. Yaşantılarından, risk almaktan ya da başarısız olmaktan korkmazlar. Esneklik, çocuklar yeni bir şeyler denemek istediklerinde onların onaylaması yoluyla yüreklendirilebilir. Örneğin, çocuk kabul ettiğinde, ve daha fazla lokantaya girmemek için direnmediğinde şöyle diyebilirsiniz "son derece esneksin, senin farklı şeyler deneme istekliliğini takdir ediyorum"

Orijinallik: genellikle orijinalliği ayırt edebiliriz, fakat belirli bir tanım veremeyiz, çünkü orijinalli de yaratıcılık gibi öznel bir kavramdır. Yine de, gençlerin düşünme yollarından yüreklendirmek istediğimiz, çocukların eşsizliğidir. "kalıbın dışında düşünmek" orijinalliğin yaygın bir tanımıdır.

Son birleşen olan ayrıntıcılık ise, ayrıntıları seçme, ince düşünmeye zaman ayırma yaratıcı düşüncede emin olunması gereken amaçlardan bir tanesidir.
Yaratıcı aktivite olarak televizyon seyretme: Eğer aşağıda belirtilmiş olanlar olsaydı ne olurdu?
1. aileniz hep beraber favori tv programını seyrediyorken önemli eleştiriler yapılmış ve ondan sonra tartışılmış olsaydı?
2. bir show programı sırasında televizyonun sesi kısılsaydı ve her birey hareket hakkındaki kendi yorumlanabilir dialogunu yapsa ve bozsa?
3. aileniz televizyonun üzerine bir battaniye koysa ve herkes sadece dinlese ardından hareket hakkında kafasında canlandırdıklarını tartışsa?
4. çocuğunuz size izlediği her program için yaratıcılığını nasıl arttırdığı konusunda iki geçerli sebep gösterse?
5. reklamlar boyunca, çocuğunuza sorsanız; bu reklam benim ne düşünmemi istiyor? Ne hissetmemi istiyor?
6. çocuğunuzdan kamera dışında neler olduğunu resmetmesini isteseniz?
7. çocuğunuzdan programda neler olduğunu kelimeleri kullanmadan anlatmasını isteseniz?
8. reklamlarda sussanız ve çocuğunuza daha sonra ne olacağını sorsanız?
9. aileniz eğitsel olanları reklamlardan daha çok izlese?

çocuğunuzun motivasyonunu paylaşmasını desteklemenin etkili yolları:
1. duygu durumu yumuşak ve atmosferi kısıtlayıcı olmayacak şekilde tutun.
2. "Vital Appreciation" la ilgilenin
3. yaşamın dinamik yönlerini tartışın.
4. kendi motivasyonunuzu paylaşarak model olun.
endüstri kökenli kültüre tetikte/tedbirli kalın:
1. esnekliklerini geliştirmek için çocukların ihtiyaçlarını onaylamak yerine, endüstri kökenli kültür sayısız mesaj getirir ki bunlar dolaylı olarak şunu söyler, "size tanımladığımız rahat/konforlu alanda kalın. Ayın şeyleri yapmayı tekrar, tekrar sürdürün. Biz size neyin zaman harcamaya değer olup olmadığını söyleyeceğiz. Kendi gücünüz üzerine odaklanmanıza gerek yok."
2. onların ilişkisel gerçeklikleri anlayacak yeteneklerini geliştirmek yerine, endüstri kökenli kültür dolaylı olarak şunu tekrarlar; "başkalarını düşünme, sadece kendini düşün. Bu "cool" olmanın yoludur. Kendine odaklan, özellikle kendinin yüzeysel yanlarına. Saçın düzgün yapılmış mı? üzerindeki kıyafetler doğru mu? Eğer bu tip sorulara cevabın evetse, "iyi" ilişkiler de seni bulacaktır. Diğerleriyle ilişki kurmak için kendi içsel kapasitene odaklanmana ya da onu geliştirmeye çalışmana gerek yoktur."
3. kendisini diğerleriyle paylaşmak için bir dürtü/uyarı sağlamak yerine, endüstri kökenli kültür şunu tavsiye eder; başkaları gibi ol ama kendin gibi olma. Senin biricik yeteneklerin ve biricik varlığın ailen ve toplum için önemli değildir. Önemli olan sana verilen imaja ne kadar uyabildiğindir. Eğer birine bir şey verme ihtiyacı duyarsan, çoktan yapılmış, satın alınmaya hazır şeyler mevcut. Onlar iyi ve arzu edilen şeylerdir çünkü herkes aynı şeyi satın almak ve vermek ister."

  
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş