Kemal-Sayar-Urun-Resim_36467-600X450.jpg

Kıskançlık

Müberra Arslan
Tanım :

Haset ve kıskançlık birbirine çok yakın iki terimdir ve farklı durumlarda kişinin verdiği bio-psiko-sosyal tepkilerdir (Anderson, 2002; Bhugra, 2000). Haset (envy) herhangi bir nesne veya insan ilişkisine bir başkasının sahip olup da kişinin kendisinin sahip olamadığında ya kendisinin de sahip olmak istemesi ya da karşıdakinin de sahip olmamasını dilemesidir. Kıskançlık (jealousy) ise kişinin kendisinin sahip olduğunu kaybetmekten çekinmesi ya da korkmasıdır (Anderson, 2002; Bhugra, 2000). İkisi de insan varoluşu için önemli olarak kabul edilir (Anderson, 2002). Psikiyatrik açıdan kıskançlık, kişinin benlik saygısına karşı oluşan bilinçaltı tehdite karşı bir reaksiyondur (Cobb & Marrs, 1979 as cited in Tezcan & Ülkeroğlu, 1995).

Nasıl oluşur :

Neredeyse bütün toplumlarda kıskançlık duygusu vardır ve neredeyse tüm bireyler yaşamlarında az ya da çok kıskançlık duyarlar. Bazı yazarlara göre kıskançlık kültürel tutumlar ve alışkanlıklar tarafından belirlenen öğrenilmiş bir tepkidir (O'Neil and O'Neil, 1972 as cited in Hill & Davis, 2000). Kıskançlığın algılanması kültürden kültüre değişir. Kıskançlığa yatkınlık, o kültürdeki değerlerle, çocuk yetiştirme biçimleriyle ve aile bağlarıyla çok ilişkilidir (Bhugra, 2000). Kişinin sosyal çevresi, onun kıskançlığı nasıl algıladığı ve buna nasıl tepki verdiğini önemli ölçüde etkiler (Berscheid, 1994).

Psikoanalitik yaklaşım, kıskançlık ve hasetin temelinde seksüel dinamiklerin yattigini iddia eder. Freud, kıskançlığın homoseksüel dürtülere karşı bir savunma biçimi olduğunu öne sürer (Kaplan & Saddock, 1994). Psikoanalitik yaklaşıma göre çocukluk dönemindeki psikoseksüel aşamalar (özellikle fallik dönem) çocuğun kıskançlık ve haset geliştirmesini başlatır. Psikoanalitik teoride Freud'a göre kız çocuk 3-5 yaşlarındayken kendisinin cinsel organının erkeklerinkinden farklı olduğunu farkedip eksiklik duyar ve erkek cinsel organına haset eder (penis envy). Daha sonraki bir başka psikoanalizci, Horney, daha sosyal bir içerik kazandırarak kızların haset ettiği şeyin cinsel organ değil erkeklerin toplumdaki pozisyonu olduğunu söylemiştir. Ona göre kadınlar erkeklerin toplumdaki başarılarını, otoritelerini, yetkilerini, gücünü kıskanır. Horney, sadece erkeklerin haset edilecek pozisyonda olmadığını; kadınların da doğurganlık özelliklerinden dolayı erkekler tarafından kıskanıldığını öne sürmüştür (womb envy). Horney'a göre erkeklerin bu kadar çok öne çıkmak, başarmak, yönetmek istemesi, aslında onların duyduğu bir eksiklikten kaynaklanır. Bu eksiklik doğurganlık yeteneklerinin olmayışıdır. Dünyaya yeni bir canlı getirme konusunda erkeklerin kadınlara oranla daha az rolü olması onların kadınların doğurganlıklarına haset etmesine neden olur (Cloninger, 2004).

Bilişsel model ise kıskançlığı belirli olmayan bilişsel bir hata (non-specific cognitive error) olarak görür. Bu modele göre kıskançlık algılamakla (perception) başlar, yorumlamayla (interpretation) devam eder ve davranışlara yansıyan veya yansımayan hislere (feelings) dönüşür (Constantine, 1976 as cited in Hill & Davis, 2000).

Çocuğun gelişimi sırasında sosyalleşme ve yeni bir çevreye uyum sağlama, çocuğu kıskançlığını bastırması yönünde teşvik eder. Çocuk kıskançlığını direk dışa vurmasının hem benliğine hem de başkalarına zarar verebileceğini öğrenir. Ancak bireyin kıskançlık hisleri ve bu hislerle verdiği tepkileri onun benliğini ve benliğindeki simgeleri de şekillendirir (Anderson, 2002). Düşük özgüven, güvensizlik ve mahremiyet eksikliği gibi kişilik özelliklerinin anormal derecedeki kıskançlığın (morbid jealousy) gelişiminde ve klinik durumlarında rol oynadığı düşünülmektedir (Keenan & Farrel, 2000).

Literatür, kıskançlığı biyolojik açıdan açıklarken bağlanma sistemiyle (attachment system) cinsel davranışlar ve uzun süreli ilişki kurmada önemli rol oynadığı düşünülen bazı nöro-transmiterleri de (mesela norepinephrine, dopamine and serotonin gibi) açıklamaya dahil eder (Marazziti ve arkadaşları, 2003).

Araştırmacılar kıskançlığı evrimsel yaklaşımdan incelediklerinde erkeklerin ve kadınların çoğunlukla cinsel ihanete uğrarlarsa üzüleceklerini ifade ettiklerini bulmuştur. Fakat, aynı deneklerin cinsel ve duygusal ihanete karşı fizyolojik tepkileri ölçüldüğünde, erkeklerin cinsel ihanete uğrama düşüncesinde kadınlarınsa duygusal ihanete uğrama düşüncesinde daha fazla üzüldüklerini saptamıştır. Evrimsel bakış açısı bu bulguyu şöyle açıklar: Erkeklerin babalıklarının kesinliğinden duydukları şüphe sorunu, kadınların da yaşamlarını devam ettirebilmek için kaynaklarını koruma sorunu vardır. Bu sebeple erkeklerin cinsel ihanete, kadınların da duygusal ihanete karşı duyarlı olduğunun bulunması evrimsel teoriyle paralel bir bulgudur (Berscheid, 1994).
 
Çeşitleri :

I.) Romantik olmayan kıskançlık:

1. Kardeş kıskançlığı (sibling jealousy): 
Freud, kardeşlere karşı duyulan düşmanca hislerin çocuklukta yetişkinlerin algıladığından daha sıklıkla görüldüğünü belirtmiştir. (Freud, 1900 as cited in Hill & Davis, 2000). Gelişim psikolojisine göre yeni doğan bebekler en az 2-3 yaşına kadar ebeveynlerinden yoğun bir sevgi ve ilgi görmek isterler. İlgisiz ebeveynlerin, dağılmış ailelerin, negaitf tutumlu babaların, aşırı korumacı davranan annelerin ve disiplinsiz ailelerin çocuklarında diğer çocuklara oranla daha çok kıskançlık saptanmıştır. Buna ek olarak ebeveynlerin ilk çocukla olan ilişkisinin kalitesiyle kardeşler arasındaki ilişkinin kalitesi arasında da doğru orantı olduğu bulunmuştur (Dunn & Kendrick,1982 as cited in Hill & Davis, 2000). Küçük çocuklarda kıskançlık küçük kardeşe karşı bedensel şiddet, kardeşin varlığını görmezden gelme/reddetme veya kişilik değişimi olarak kendini gösterebilir.

Geleneksel psikoanalitik teoride ebeveyn-çocuk ilişkisi seksüel bir ilişkidir ve aileye yeni bir kardeşin gelmesi çocuğun bu seksüel ilişkiyle ilgili fantazilerine bir tehdit olacaktır (Hill & Davis, 2000). Freud'tan sonraki yazarlar (Bowlby, Hadfield gibi) seksüel cazibenin çocuğun güvenlik ve ebeveyne duyduğu bağımlılık ihtiyaçlarından sonra geldiğini belirtmişlerdir. Hadfield kıskançlığı Darwin'in teorisindeki hayatta kalma içgüdüsüne bağlar. Bu düşünceye göre çocuğun birincil ihtiyacı annesinin sevgisine sahip olarak güven duymasıdır ve eğer çocuk bu sevginin bir başkasına daha gösterildiğini görürse paniğe kapılarak kıskançlık ve öfke geliştirir (Hill & Davis, 2000).

2. Çocuk-ebeveyn kıskançlığı (child-parent jealousy): 
Psikoanalitik teori Oedipus ve Electra kompleksleri kavramlarıyla çocuğun aynı cins ebeveynini kıskanarak onun yerine geçmeyi ve karşı cins ebeveyniyle beraber olmayı istediğini öne sürer. Oedipus kompleks erkek çocuğun babasını devreden çıkararak annesiyle aşk yaşamak istediğini, Electra kompleks ise kız çocuğun annesini devreden çıkararak babasıyla aşk yaşamak istediğini savunur. Ancak teorinin bu kısmı bilimsel verilerle desteklenememiştir (Hill & Davis, 2000).
 
3. Anne-çocuk kıskançlığı (mother-child jealousy): 
Anne-çocuk kıskançlığı, annenin çocuğunu kıskandığı durumlardır. Anne çocuğunun eşinin sevgisini çalmasından, eşini çocuğuyla paylaşmaktan veya eşinin çocuğa kendisinden daha çok ilgi göstermesinden korkar ve çocuğunu kıskanır. Anne çocuğunu o kadar kıskanır ki, mesela çocuğunun dış görüntüsüne hiç önem vermez, özenmez mesela onu iyi giydirmez, onu gerektiği gibi temiz tutmaz çünkü çocuğunun eşiyle arasına girdiğine/gireceğine inanmaktadır. Bu kıskançlığın farklı boyutlar kazanıp annenin çocuğa bu yüzden şiddet uygulamasına yol açabildiği gözlemlenmiştir (Smoller and Lewis, 1977 as cited in Hill & Davis, 2000). Anne-çocuk kıskançlığına bir başka sebep olarak annenin kocasına karşı bastırdığı kıskançlık hislerini çocuğuna yöneltmesi öne sürülmüştür. Kocasıyla ilgili duyduğu kıskançlığı ifade edemeyince, çocuğuna yüklenir, çocuğunu kendi malıymış görür ve aşırı korumacı bir tutum içine girer.

4. Baba- çocuk kıskançlığı (father-child jealousy):
Baba-çocuk kıskançlığı anne ile bebek arasındaki duygusal ve fiziksel bağın kuvvetliliğinden dolayı anne-çocuk kıskançlığına oranla daha sık ve yoğun olarak görülür. Babanın bebeği genellikle bilinçli olarak kıskanmadığı fakat doğumdan sonra bebeğe karşı ilgisiz ve olumsuz davranışlarda bulunarak bu duygularını yansıttığı belirtilmiştir (Hill & Davis, 2000). Babanın bebeği kıskanmasındaki belli başlı tetikleyici etmen annenin bebeği doğurması ve emzirmesidir çünkü bu hem fiziksel hem duygusal bir bağ kurdukları anlamına gelir. Baba asla böyle fiziksel bir bağ kuramayacağı için eksiklik hisseder, anneyi de kıskanır (Hill & Davis, 2000).

5. Arkadaşlık ve iş arkadaşlığı kıskançlıkları (friendship and co-worker jealousies):
Aile dışında romantik olmayan kıskançlığın görüldüğü bir diğer alan iş yeridir. Iş arkadaşları arasındaki kıskançlık sanıldığından daha fazla gözlemlenmektedir (Miner, 1990 as cited in Hill & Davis, 2000). İşyerindeki kıskançlıklara sebep olarak iş arkadaşının kendisinin pozisyonunu veya işini alacak olmasından duyduğu korku, iş arkadaşının sahip olduğu pozisyona sahip olamamanın verdiği sıkıntı, haste, öfke gibi nedenler gösterilebilir. Profesyonel anlamdaki kıskançlık genelde sosyal çevrenin takdirini kazanmakla ilgilidir. Çünkü sosyal çevrenin onayını almak aynı zamanda ebeveynlerin de onayını almakla ilişkilidir (Hill & Davis, 2000).

II.) Romantik Kıskançlık:

Anormal derecede kıskançlık (Morbid jealousy): 
* Patolojik/obsesyonel kıskançlık (Pathologic jealousy): Kişi herhangi bir gerçek delil olmaksızın eşinin kendisini aldattığı düşüncesine sahiptir ve bu düşünceden rahatsız olduğu halde bu düşünceden kendini kurtaramaz. Buna ek olarak, obsesyonel kıskançlığı olan kişide yoğun obsesif uğraşlar, otoaküzasyon (böyle düşündüğü için suçluluk hissetme gibi), depresif bulgular, ve anksiyete de gözlemlenebilir (Tezcan & Ülkeroğlu, 1995).

* Kıskançlık tipi sanrısal bozukluk (Delusional jealousy): 
Kişi herhangi bir delil olmaksızın eşinin kendisini aldattığına inanmaktadır ve kesinlikle hastalığını kabul etmez. Kıskançlık sanrıları genelde kişinin geliştirdiği başka sanrılardan sonra ortaya çıkabilir. Kişi, kıskançlık sanrılarına ikincil olarak öfke geliştirebilir. Kişilik bozukluğu olan veya nevrotik hastalarda, psikotik bulgular olmaksızın kıskançlık sanrılarının bulunduğu saptanmıştır (Tezcan & Ülkeroğlu, 1995). Kıskançlık tipi sanrısal bozukluk kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülür (Kaplan & Saddock, 1994; Tezcan & Ülkeroğlu, 1995). Kıskançlık sanrıları olanlar eşlerine karşı ölüme varacak derecede şiddet uygulayabilir, eşlerine pek çok kısıtlamalar getirebilir, veya eşlerinin hayali sevgililerini araştırmaya koyulabilirler (Kaplan & Saddock, 1994). Hem patolojik kıskançlık, hem de sanrısal kıskançlık çifti anlaşmazlığa sürükler, aile içinde huzursuzluk yaratır, ilişkilerini olumsuz yönde etkiler ve ilişki boşanma ya da ayrılmayla son bulabilir.

Terapi:

Bir taraftan bilişsel şemaların modifikasyonunun psikotik olmayan kıskançlığa karşı etkili bir çözüm olduğu bilimsel olarak kanıtlanırken (Bishay, Peterson, & Tavrier, 1989), diğer taraftan kıskançlık düşüncelerinin değiştirilmesinin davranışın değiştirilmesinden daha zor olduğu (Cobb & Marks, 1979) bulunmuştur (Hill & Davis, 2000).
                   
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş