Yazar, kitabında erkeklere ait 7 özellikten bahsetmektedir.
Erkekler bir konuda bilgi vermediklerinde, cümleleri yarım bıraktıklarında ya da bir şeyi kaçamak bir şekilde ifade ettiklerinde büyük olasılıkla utançtan kaçmaya çalışıyorlardır. Utanç, bilinçli olarak yaşanıyor ve bu konuda konuşabilmenin bir yolunu buluyorsak sorun yoktur. Sorun genelde utandıklarının farkında olmadıkları zaman vardır. Erkekler farkında olmadıkları utanç duygusunu eşlerine yansıtırlar. Kadınlarda ise aşırı bir utanç kapasitesi vardır. Sonuç olarak asıl sebep bilinmeden yıkıcı tartışmalar sarmalına giren ilişkiler ortaya çıkar. Kadınlar çaresiz kurbanlar gibi gözükse de bir süre sonra asıl kurban kişinin kendisi olur.
Yazar, erkeklerde var olan utancı yenmek için üç teknikten bahsediyor: Aptalca sorular sormak, gülmek ve düşünmek. Bu teknikler sevginin türevidir. Sevgi duygusu utanç duygusunu aşabilir, hatta iyileştirebilir. Daha kalıcı bir iyileşme için bu sevginin içselleştirilmesi ve kendini sevme biçiminde yeniden düzenlenmesi gerekir.
Erkekler artık açılmaya daha fazla ihtiyaç duyuyorlar ama konuşma içerikleri eskisinden farklı değil, genelde duygulardan yoksun ifadeler kullanıyorlar. Erkeklerin yıkıcı bir olayla karşılaştıklarında tahammül edebilme yeteneklerinin kadınlara oranla daha fazla olmasının nedeni, ruhsal acıdan korkmaları ve ıstıraplarını felsefeye ya da etkinliklere dönüştürmeleridir. Bu, onlara bazı avantajlar sağlamaktadır. Örneğin, stres altında soğukkanlı ve net bir düşünme yeteneğine sahip olmak erkeklere iş hayatında pek çok avantaj getirir.
Erkeklerin bir şey hissettikleri ender durumlarda onları dikkatle dinlemek gerekir. Erkekleri incelikle rahatlamaya davet edebilirsek taş duvarlar geçirgenleşir ve erkekler konuşmakla kalmaz, şair bile olurlar.
Erkekler çocukluk dönemlerinde bir yandan annelerini tutkulu bir şekilde sever, diğer tarafta ise babası kardeşleri, televizyon ona sürekli "erkekler serttir, duygularını kontrol et ve kızlarla oynama" gibi mesajlar verir. Çocuk, annesinden uzaklaşırken annesinin verdiği kadınsılığı taşımaya devam eder. Ama erkeklerin dışsal ve içsel baskıları varlığını devam ettirir. Sonunda çocuk, annesinin verdiği kadınsılığı bilinçdışının dile getirilemeyen dünyasına gönderir. Bu, bilinçdışındaki kadınsılıkla baş etme biçimi, erkek gelişiminin merkezini oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında erkeklerin duygu yoksunluğu kendi kadınca arzularına karşı koruyucu bir panzehirdir
Erkeklerin sorumluluklarından kurtulma isteği, bilinçsiz olarak sevinç göz yaşları da dahil gözyaşı dökmenin yasak olmadığı, anneyle birlikte duran o zamana dönme arzusunu temsil eder. Oysa erkekler başarılı olmalıdır ve sahnede olmayı sürdürmeleri beklenmektedir. Psikolojik iktidarsızlık, erkeğin erkeklik kalkanlarını indirip dinlenecek kadınca bir yer bulmak için duyduğu gizli arzuyu temsil eder.
Birçok evlilikte erkekler düşünür, kadınlar ise hisseder. Görüntüde çiftler birbirlerinden şikayet etseler de erkeğin sakin ve mantıklı kalmasını sağlayan şeyi kadının histerisidir. Onun asıl korktuğu şey, dışarıdaki değil, içindeki hisleridir. Kadın ise "duyguları" olan bir eş istemesine rağmen aslında duygularla uğraşma işinden hoşnuttur. Onun istemediği şey, düşünmek, iş kararları vermek ve erkek işleri yapmaktır. Erkeğin hisseden, onaylayan; kadının ise düşünen, para kazanan, aileyi geçindiren figürleri üstlendiği çiftlerde erkek kadın bölünmesinden bahsederiz. Bu çiftin kadını, kendisini himaye edecek bir erkek istediğini erkeği ise daha duyarlı ve kabullenici bir kadın istediğinin belirtir. Ama sorun, doğru eşi bulmakla çözümlenmez. Çözüm, kişinin kendisinin doğru eş hâline dönüşmesidir. Erkekler, zarif, duyarlı gibi gözükmeseler de eylemleri ve bazı belirtiler aslında böyle davranmak istediklerini gösteriyor. Ama buna ancak kendi insiyatifleri ile ararlarsa ulaşabilirler. Buna bir kadının doğrudan etkisi altındayken ulaşmaları beklenemez. Kadınların ikili ilişkilerinde yapması gereken ilk şey, erkeğin içine kadını yerleştirmek değil, onun erkekliğini kabul etmektir.
Çek yazar Milan Kundera "Erkeğin kendi türü içindeki hayatının tamamı, başkalarının dikkatini çekme mücadelesidir." der. Gerçekten de erkeklerin erkek olduklarını bilmesi onları rahatlatmaz. Bunu tüm ilgililere (özellikle de ilgili olmayanlara) herkesin içinde göstermesi gerekir. Erkekler, cinsel anlamda ve iş hayatlarındaki başarısızlıklar yüzünden, kadınlar ise fiziksel görünüşlerinden ve sosyal ilişkilerden dolayı kendilerini yetersiz hissederler. Bu nedenle erkeklerin kendine dönüşü falliktir. Kendine dönüklük, ancak uçlarda yaşandığı zaman patolojiktir. Sağlıklı bir öz-sevgi dozu, bilinçsiz olarak yaşanan kendinden nefret duygularına karşı bir savunma dahi olsa bizi kendimize özen göstermeye ve işte performansımızı yükseltmeye yönlendirmesi bakımından önemli bir şeydir.
Bazı erkekler, narsizmini saklarlar. Bu, bizi ve kendilerini bir aldırmazlık uykusuna daldırır. Anti-narsistler diyebileceğimiz bu grup, gizliden gizliye yaşadıkları mutlulukları ile başkalarını kendilerine borçlu, suçlu veya kötü hissettiren profesyonel şehitlerdir. Gözüken inanılmaz kibarlıklarının altında inanılmaz öfkeleri vardır.
Narsizm ve utanç arasında yakın bir ilişki vardır. Büyüklenmek esas olarak utanç duygusunu yaşamaktan kaçıştır. Erkeklerin kendine dönüklüğünde ilk aşamada ona ulaşmak için empati kurmak gerekir. "Onu görün, onu duyun, ona dokunun, onu hissedin, ona nasıl seveceğini hissetme konusunda model olduğunuzu düşünerek kendinizi rahatlatın." İkinci aşamada erkeğin kendine dönüklüğünü tanımlamak, onunla yüzleşmek ve onu eğitmek gerekir. Son aşamada ise kendine dönük erkeğin ne ekerse onu biçeceğini bilmesi gerekir. Bu aşamada onun empati kurması gerekmektedir. Ama narsist, kendi acısının dilinden anlar. Bu nedenle onu eleştirirken yarasına basmak gerekir. Kendine dönük erkeğe direkt ve vurucu olmak gerekir. Çelişkili şekilde erkek kendini bunları kaldırabildiği için bir kahraman gibi hisseder. Kendine dönük erkeğin, bütün ilişkilerinde almaktan çok vermenin mutlu ettiğini anlaması gerekir.
Erkekler biyolojik olarak saldırganlığa daha yatkındır. Erkek saldırganlığı, kendine özgü güvensizlik çatışmasının bir sonucudur. Saldırgan erkeğin hedefi, "hasmını" hazırlıksız yakalamak ve onu "kadın" boyun eğmeye mahkûm etmektir. Saldırgan tavırları olan birisi ile karşılaştığınızda saldırganı sınırlarınızı belli eden bir ilkeyle bilgilendirmeli ve ilkeniz ihlal edildiğinde harekete geçmeye hazır olduğunuzu belirtmelisiniz. Erkeğin saldırganlığını azaltmak istiyorsanız birçok kadının çok iyi becerdiği gibi onun güçlülük duygusunu artırmanız gerekir. Erkeğin bir başarısı için hayran olup onu sevmek, kendisini güçlenmiş hissetmesini sağlayacaktır.
Bazen saldırganlık bizim beklediğimiz gibi değil, sonsuz bir nezaket içinde gelir. İlişkilerde erkekler yadırganacak kadar uyumlu ve coşkulu olduklarında aslında bu da bir saldırganlık olarak tanımlanabilir. Burada erkek, adımlarına karşılık görmediğinde bunları anlamazlıktan gelir ve geri adım atmaz. Onun yerine stratejik kibarlığına kilitlenir ve karşı tarafı suçluluk duygusuna boğan sevgi gösterilerine devam eder.
Erkeğin erkekle çatışmasını kendine özgü çoğunlukla daha rekabetçi ve savaşçı bir şekildedir.
Kendine dönük yıkıcılığı olan birçok erkek, aşırı erkekçedir. Bu erkeklerin aslında etrafında çok fazla kadınlık olmuştur. Ve şimdi de içlerinde çok fazla kadınlık vardır. Daha çok anne-baba ile ilişkisi olan kendine dönük yıkıcılık, her yerde hazır ve nazır olan kontrolcü bir anneye, "elveda" varolmayan sorumsuz bir babaya "merhaba" deme girişimidir.
Kendine dönük yıkıcılık, depresyonun birinci derece kuzenidir. Her ikisinde de kişi kendisi için önemli bir kişiye beslediği kabul edilmesi imkânsız olumsuz duygularla mücadele eder ve sonunda bu duyguları kendisine yöneltir. Fark ise kendine dönük yıkıcılıkta kızgınlıktan çok öfke taşıması ve kişinin bunların içinde tutamayacak kadar zayıf olmasıdır. Kişi, dış dünyaya olumsuz duygularını göstermeye zorlandığını hisseder.
En kötü ebeveynler için bile çocuğunun iyi olduğunu görmek, en büyük ödüldür. Kendine dönük yıkıcılığın çelişkili ve en sorumlu yönü burasıdır. Saldırganlık kişinin özüne yönelirken ebeveyne karşı düşmanca niyetler, saldırganlıktan daha güçlü bir şekilde varlığını korur. Kişi "kaybeden" olur ve kendisini mutlu görmekten başka bir şey istemeyen ebeveynini ve onların yerinin tutan kişileri de cezalandırmış olur. Böylece kaybederek kazanmaya çalışır. Bazı insanlarda kendin dönük yıkıcılık, kendi saldırganlığını kendisine yöneltmekten çok misilleme görme korkusuyla başkalarına saldırganlık gösterme isteksizliği olarak ortaya çıkabilir.
Üzücüdür ki kendine karşı yıkıcı olan bir erkekle baş etme yolları hakkında söyledikleridir. Terapist ya da eş ilk olarak tercüman olmalıdır çünkü kendine karşı yıkıcı erkekler duygularını sözcüklerle değil, davranışlarla gösterirler. İşin zor olan yanı ise bunu gerçekten duymak istemeyen kişiyi tercümeyi geri iletmektir. Davranışı yorumlarken öfkelenmemek gerekir. Bu özellikle baş ederken umursamazlık becerisini geliştirmek büyük önem taşır. Kendine dönük yıkıcılıkta kişi, bilinçsiz olarak başarılı olmak istemez. Yardım etmek için hiçbir şey yapmamak gerekir. Bu önemlidir ve çok zordur. Kendine dönük yıkıcılığı olan bir erkekle yakın teması olan bir kişiye verilebilecek ikinci tavsiye ise "kendine yardım et ve bir hayat edin." dir. Bu erkekleri alt etmek için en iyi zaman, yeni doğdukları zamandır. Diğer zamanlarda dinlemezler. Onları en zayıf anlarında eleştirerek "aslında bunların altından kalkabilirsin" mesajı hedeflenir. Ona yol gösterilebilir ama asla sorumluluklar üstlenilmemelidir.
Yazar,cinsel eylemlemenin diğer altı özelliğin yoğun bir özeti olduğunu bu nedenle en sonda incelendiğini belirtiyor.
UTANÇ
Erkekler seksle ilgili utançlarından utanç duyarlar.Cinsel konularda utanç duymadan 'itiraf edebilmek' terapide de terapi dışında da erkeğin en büyük dertlerinden biridir.Erkekler genel hayatta incinmekten, basaramamaktan utanç duyarlar,yatak odasında ise bir sevgili olarak iyi iş yapamamaktan veya farklı bir pozisyonun fantezisini kurmaktan utanırlar.Erkeklerin seks konusundaki utanç duygusundan kurtulmasını istiyorsanız,kendi cinselliğiniz hakkında konuşacak kadar rahat olmanız gerekmektedir.
DUYGU YOKLUĞU
Erkeklerin kendilerini kadınlara yakınlaşma duygularından uzaklaştırmak için başvurdukları yöntem kadınları nesnelleştirmektir.Bazı erkekler ise pornografi nesnelerine gerçek insanlarmış gibi davranarak onları öznelleştirir.Bunlar birbirine zıt değil,tek ve aynı şeydir.İkisi de erkeklere kadınlardan tamamen vazgeçmeden -kadınlardan-çok önemli bir meta olan duygusal bir alanı satın almayı sağlar.Bunu örneklerken.çoğu erkeğin gerçek eşleri ile sevişirken hayali kadınlar ile ilgili fanteziler kurmasını kullanabiliriz. Cinsellikte duygu yokluğu var ise partneri dinlemek gerekir.Ama kendi duygularımızı gündeme getirmeden öncelikle onu dinlemek ve birlikte neler yapılabileceğini planlamak gerekir. Cinsel eylemleme bir savunmadır ve erkekleri bazı çelişkileri hissetmekten korur.
ERKEĞE ÖZGÜ GÜVENSİZLİK
Çoğu erkekte eşcinsel potansiyel olmakla birlikte bütün erkeklerde lezbiyen potansiyel vardır,yani kendilerini bir kadını seven bir kadın tarihsel ifadeyle,annesini seven bir kız olarak yaşama kapasitesi vardır. Bu tür bir özdeşleşme korku ve öfke yaratabilir.Anneyle ilgili bu bilinçsiz çatışmalar erkeğin cinsel yaşamın etkileyebilir.Örneğin yatakta onunla aynı şeyi yapmak istemeyen partnerine öfkelenir,birisine bağlandığında başka kadınlardan vazgeçmek zorunda olasın eşinin hatasıymış gibi öfkelenir ve korkar.
KENDİNE DÖNÜKLÜK
Erkeklerin masturbasyon yapmaları otoerotik bir davranıştır ve cinsel kendine dönüklüğün çok iyi bir örneğidir.Kendine dönük erkeklerin başarılı bir şekilde otoerotik alanlarından uzaklaşması; erkekleri açık bir duygusallıkla korkutmayan ve kazanabilecekleri kışkırtıcı bir mücadele ortamı sunan bağımsız bir kadının meydan okuması ile mümkündür.Kazanabilecek olmaları başarısızlık duygularını engellemeye,meydan okumada zafer tacının değerinin azalmasını önlemeye yarar. Narsist kişi birisinin peşinden koşarken diğer kişinin kim olduğuyla değil ,kendisini yeterince yüceltip yüceltmeyeceği ile ilgilenir.Narsist kişiler çok itici olmadıkları sürece ,hatta bazen öyle olduklarında bile son derece çekicidirler.Eğer yoğun bir fiziksel baştan çıkarmayla karşılaşmışsak muhtemelen karşımızdaki insan olarak sevilme ihtiyacından çok cinsiyeti nedeniyle hayran olunma ihtiyacı duymaktadır.
SALDIRGANLIK
Saldırganlığımızla temas halinde değilsek ,o bize beklenmedik yerlerde ulaşabilir.Eşlerine karşı doğrudan bir saldırganlık göstermeyen erkekler bunu kılık değiştirmiş seks arenasına taşıma eğilimindedirler.Bu yöntemi kullandıklarında saldırganlıkları gözden kaçabilir.Erkeklerin cinsel saldırganlığının büyük bir bölümü erken yaşlarda anneyle kurulan güç dengesini tersine çevirmeye yönelik bir girişimdir.Ama bunun bütünü anneyle ilgili değildir,erkekler güçsüzlük duygusunu hissettikleri anda cinsel olarak saldırganlaşma kapasitesine sahiptir.
KENDİNE KARŞI YIKICILIK
Kendine dönük cinsel yıkıcılık sorumluluktan,hayali ya da anlık güvenlik alanına kaçış olarak görülebilir.Ama herhangi bir şekilde çizmeyi aşarsanız fantezi gerçek olabilir ve o noktada güvenli olmaktan çıkabilir.Seks bağımlısı olmak bu duruma örnektir.Seks bağımlısı kendisini orgazm yoluyla fiziksel incinebilirliğin inkarına ve üstünlüğüne adamış biridir.Seks bağımlısı kişinin yıkıcılığı hem kendisine hem de çevresine yöneliktir.Ona karşı gösterdiğimiz yardımsever çabalar çoğunlukla boşa çıkacaktır.Bu nedenle onunla uğraşma nedenimizi iyice incelememiz gerekir.
CİNSEL EYLEMLEME
Erkeklerin cinsel sorunlar geçmişin ve bugünün önemli ilişkileri ilgili cinsel olmayan sorunları içerebilir.Bazen de tersi olur erkekler duygusal problemlerinden bahsederken altında cinsel problemler yatabilir.Sorunlara yaklaşırken bu gerçekler görülmelidir. Çoğu erkeğin en büyük ihtiyacı hırpalanmış erkekliğini onaylayacak kadar kadın,bastırılmış erkekliğini canlandıracak kadar erkek , birisiyle ilişki kurmasıdır. Erkekler ve kadınlar bu 7 özellik dışında çok benzerdir.Biraz sevgi ve epey çalışmayla bu farklılıklar aşılabilir.