Kemal-Sayar-Urun-Resim_3964-600X450.png

Çocuklar Neden Hayal Kurmayı Sever?

Alison Gopnik'ten çeviren Melike Sabak
Bu Noel, sayısız çocuk kendilerini asil aslanlar, baştan çıkarıcı cadıların, büyücü akademilerinde 'uçan süpürge' sporlarının olduğu bir dünyada buluyorlar. Ve bunlar çocukların görünürde yer alan hayal dünyaları. Hatta daha fazla çocuk kendi özel hayal dünyasında yaşıyor. 3 yaşındakiler bütün günlerini kaplanlar, prensesler ve süper kahramanlarla geçiriyorlar. Daha büyük çocuklar çok daha ayrıntılı bir hayal dünyası yaratırlar. Kendi ekonomileri, politikaları, sosyolojisi olan kocaman bir hayali evren yaratırlar. Çocukların hayali yaşamlarında çocuk kitaplarının o hayal diyarları, buzdağının görünen kısmını oluşturuyorlar.


Yetişkinlerin çocuklar hakkında düşünceleri soğuk bir araçsallığa eğilimli. Çocukların fantezi dünyaları üzerine tartışmalar, çocukların genel yaşamı üzerindek, tartışmalar gibi belli bir fantezi ya da genel olarak fantezinin çocuklar için iyi ya da kötü olup olmamaları üzerine kuruludur. Bu tartışmanın aynısı Harry Potter ve Narnia üzerine yapılıyor. Ama sorulacak daha ilginç bir soru var. En başta neden çocuklar ve fantezi bağı kuruluyor? Neden bu olağanüstü, harika fantastik olan çocukların doğal alanıymış gibi görülüyor? Ve neden çocuklar spontane olarak gerçekdışıyı gerçeğe yeğlerler?

Popüler imgede halen geçerliliğini koruyan makul görünen açıklamalar bilimsel olarak ortaya çıktı. Fantezinin terapi işlevi gören bir tarafı olduğuna dair bir kanıt yok. Aynı şekilde çocukların fantezi üzerinden problemlerine çözüm buldukarına veya bir kaçış olarak kullandıklarına dair de bir bulgu yok. Çocukların hayatları zorlu olabilir ama yeişkinlerin yaşamlarına nispeten daha az zorludur, çok daha korunaklıdır ve daha ilginçtir. Mutlu ve sağlıklı çocuklar, mutsuz ve sorumlu çocuklarla karşılaştırıldığında daha çok gündüz hayalleriyle dolu, fantastik bir dünyada olmaları daha sıkça görülür.

Önceki psikologlar, Freud'dan Piaget'e kadar aynı şekilde çocukların gerçeklik ve fantezi, gerçek ve hayal arasında ayırt edemedikerini söylediler. Çocukların fanteziye sebepleri gerçeği göremediklerinden değil. Ama yirmi yıllık deneysel araştırmalar bunun geçek olmadığını gösterdi. En küçük çocuklar bile gerçek ile hayal arasındaki ayrımı mükemmel şekilde yapabiliyorlar. Bu ister kitaplar, ister filmler olsun. En karmaşık ve en sevgi duyulan hayali arkadaşlarının sadece hayali karakter olduklarını yetişkinlere o çocuklar kendileri hatırlatır.

İşin gerçeği, bilişsel bilimciler, çocukların gerçeği sevmediklerinden veya hayatlarının zor olmasından ötürü değil, tam tersine sebeplerden ötürü fanteziyi seviyorlar. Çocukların imgesel olana yatkınlığı muhtemelen, gerçeği bulma isteklerinde sade, sabitfikirli olmalarından ve yaşamları bunu yapmaları doğrultusunda korunmasından kaynaklanıyor. Evrimsel bir bakış açısından çocuklar, kelimenin tam anlamıyla öğrenmek için tasarlanmışlardır. Çocukluk olgunluk öncesi korunan çok özel bir dönemdir. Bu küçüklere, yetişkin olarak hayatta kalmalarını sağlayacak şeylerde ustalaşmaları için zaman tanımakta. Diğer türlere göre insan, daha uzun bir süre olgunluk öncesi dönemi yaşıyor, daha uzun bir çocukluk geçiriyor. ''Oyun'' dediğimiz şey -kurtlarda, aslanlarda veya okul öncesi çocuklarda- küçüklerin bu korunaklı ortamda, güvende öğrenmelerini sağlar. Yavru kurtlar, başka yavruların peşine düşerek, kovalamayı ve ısırmayı, riskleri olmadan öğrenebiliyor.


Kurt ve aslan yavruları, oyunu, avlanmayı, domine etmeyi ve bağ kurmayı öğrenmek için kullanırlar. Aynı şekilde insan çocukları da böyle öğrenebilirler. Ama çocuklar, insana özgü bir yolla da öğrenirler. İnsan, diğer hayvanların aksine, çevrelerinde dünya hakkında günübirlik kuramlar oluştururlar. 20 yıldır süregelen araştırmalar, çocukların günübirlik fizik ve biyoloji ve her şeyden daha çok psikoloji kurgulayıp, tekrarladıklarını ortaya koyuyor. Bu günübirlik kuramlar, bilimin açık, formal teorilerine benziyor. Kuramsallaştırmak, çocuklara dünyayı ve diğer insanları daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.

İlkin, çocukların içgüdüsel olarak bilim insanı olmaları, fantezi için duyulan o çocukluk tutkusuyla çeliştiğini düşünebilirsiniz. Ama işin gerçeği kuramsallaştırmak ve fantezileştirmenin çok sayıda ortak tarafı var. Bilimde veya gündelik hayatta bir kuram, dünyanın o anki halini sadece tek bir yolsan açıklamakla sınırlı kalmıyor. Onun yerine bir kuram, geçmişte dünyanın nasıl olduğu ve ileride nasıl olabileceği üzerine fikir verir. Daha ötesi, bir kuram dünyanın bu olası halleri arasında hangilerin daha muhtemel olduğunu gösterebilir. Kuram, önümüze olası dünyalardan oluşan bir harite sermekte ve bunlar arasında her birinin ne kadar muhtemel olduğunu ortaya koyar. Ve kuram, önermelerden yola çıkarak bazı sonuçlara varmayı sağlayan bir tür mantık sunar. Newton'un fiziği doğru ise, bir rokete yeteri kadar hız kazandırılırsa, dünyanın yerçekim etkisinden kurtulabilir. Tabi Newton'un zamanında bunun nasıl yapılabileceğine dair kimsenin aklında bir fikri yoktu- ama kuram bunu yaptığında neler olacağını söylüyordu.

Bu yüzden kuramlar bu denli güçlü ve uyarlanabilirler. Bir kuram gördüğümüz dünyayı bize açıklamakla kalmıyor, başka dünyaları hayal etmemizi sağlıyor ve daha önemlisi o başka dünyaları yaratmaya kapı açıyor. Bilimsel kuramlar gibi gündelik kuramlarım geliştirilmesi, insanlara dünyayı değiştirme ihtimalini sundu. Pleistosen evrede yaşayan avcı-toplayıcı atalarımın gözünden, bu yazıyı kaleme aldığım odadaki her şey - seramik bardak, tahta sandalye, bilgisayar- Narnia veya Hogwarts gibi fantastik, gerçekdışı hayali görünmüş olmalıdır. Hayalgücünü öantık ile birleştirip olası dünyaları dile getirmek ve bunları gerçeğe dönüştürebilmek, evrimin sadece insana verdiği özel bir hediyedir.

Diyelim ki çocukların kendini adamış içgüdüsel bilim insanları olduğu fikrini ve oyunun çocuklara özgürce, yetişkinliğin pratik kısıtlamaları olmadan öğrenme olanağını sağladığı fikrini birleştirdik. Çocukluk ve fantezi arasında neden güçlü bir bağ olması gerektiğini görmeye başlayabiliriz. Çocuklar 'gerçek' yerine 'hayal' tercih ettikleri için değil - o sadece hakkında öğrenirken ondan doğabilecek bütün olası dünyalar hakkında da fikir sahibi oluyor.

Fantastik ile bilimsellik arasındaki ilişki çocukların fantezi taleplerinin neden katı mantık, tutarlılık ve detaya önem verdiğini de açıklıyor. Bu mantığa sahip olmayan bir fantazi sadece dağınıklık. Başarılı çocuk kitaplarının etkileyiciliği de çılgınca hayalperest önermelerle, kati surette bir tutarlılık ve mantığın birleşiminden geliyor. Carroll, Lewis, Tolkien gibi yazarların gündüz işlerinde mantık ve filolojinin keskin kavrayışlarını içermesine şaşırmamak gerek.


Halen, şu soruyu sorabiliriz; nede çocuklar uzak ve fantastik olası dünyaları araştırmayı, yakın ve makul dünyayı araştırmaya yeğliyorlar? Çocuk ve yetişkin arasındaki fark, çoğu zaman yetişkin için hayal etmek olası ve pratik olan tarafından sınırlandırılmış olmasıdır. Biz yetişkinler günebirlik kuramlarımızı kullanarak olası dünyalar yarattığımızda, kendimizi en olası ve en pratik dünyalar ile sınırlandırıyoruz. Yetişkinler olarak olası bir dünya yaratırken, oraya yerleşip yerleşmemeyi ve nasıl bütün döşeme takımımızı yanımızda getiririz, bunu düşünürüz.

Ama çocuklar için bu pratik gereklilikler geçerli değildir, nasıl orman yasaların acımasızlığı kurt yavruları için geçerli olmaması gibi. Çocuklar, bir sonraki çarşamba yapılması kuvvetle muhtemel olan toplantıyı kafalarında tasarlamaları gibi, Narnia'nın düşük olası dünyasını tasarlama özgürlüğüne sahipler, aynı şekilde hemen köşedeki parkı keşfetmek kadar, orta dünyayı (yüzüklerin efendisi) keşfetme özgürlüğüne de sahipler.

Konu şu ki, fantastik edebiyat okumak veya fantastik oyunlar oynamak çocukları daha zeki yapmayacak veya uyumlu hale getirmeyecek veya kimya dersinde daha iyi notlar almalarını sağlamayacaktır. Belki yetişkin doğamızın kaçınılmaz sınırlandırmaları bizi, bu olası pratik gelecek sorular çerçevesinde düşünmemize neden oluyor. Ama halen, hazır noeldeyken, çocuksu bi hazla bir veya iki an için bu güzel gerçeklikte kendimizi tamamıyla serbest bırakabiliriz. Çocukları Narnia kitaplarını okumaya ve Harry Potter filmlerini seyretmeye, ve sadece hayal etmeye yönelten bu "oyun ve ihtimaller ruhu", insanı insan yapan 
               
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş