Kemal-Sayar-Urun-Resim_59217-600X450.jpg

Aşk ve kıskançlık

Ayala M. Pines ten özetleyen Hasan Karatepe
Yeşil gözlü canavar mı,aşkın gölgesi mi?

Ah efendim,sakının kıskançlıktan!Kıskançlık,beslenndiği avla oynayan yeşil gözlü bir canavardır.
Shakespeare,Othello

Kıskançlık,cennetteki ejderhadır:Cennetin cehennemi:Duyguların en acısıdır,çünkü en tatlısı ile ilişkilidir. 
A.R.Orange, Aşk Üzerine

Jealous kelimesi Yunanca zelos,sözcüğünden gelmektedir,rekabet ve gayret anlamına gelmekte ve duygu yoğınluğuna delalet etmektedir.Kitabımızın odak noktası romantik ilişikiden doğan kıskançlıktır.

Kıskançlık içsel ve dışsal ögeleri bulunan karmaşık bir tepkidir.İçsel ögeleri,genellikle dış dünyadan görünmeyen çeşitli duygular,düşünceler ve fiziksel belirtileri içerir.Duygular,acı,ızgınlık,hiddet,kıskanama,üzüntü,korku,keder veaşağılanma duygularından oluşabilir.Düşünceler;Gücenme,kendini suçlama,rakiple kendini karşılaştırma,sosyal imajı hakkında endişelenme(herkes biliyor ve bana gülüyor)kendine acıma şeklinde görülürken kıskançlığa ilişkin fiziksel belirtiler yüz kızarması,terleme,ellerde titireme,mide krampları,nefessiz kalma,baygınlık hiss,hızlı nabız,uyuma güçlüğüdür.

Kıskançlığın dışsal ögeleri daha kolayca görülebilir ve bazı davranışlarla ifade edilir:sorun hakkında açıkca konuşma,bağırma,ağlama,konuyu önemsemezden gelme,alaya alma,karşılık verme ve ya şiddete başvurma.

İnsanlar kıskançlığın dışsal ögeleri üzerinde içsel ögelere göre daha fazla kontrole sahiptirler fakat her zaman bunun farkına varmazlar.

Kıskançlık tepkisi,ilişkiye bir tehdit algılanmasıyla tetiklenir.Algılanan tehdit gerçek veya sanal olabilir(aynen ilişkinin gerçek veya sanal olabileceği gibi).Kıskançlığa neden olan tehdit ilişkiye karşı,evlilik kurumuna karşı,ilişkinin algılanış biçimine karşı gelişmiş olabilir.İlişkinin doğası kıskançlık tepkisine neden olan olayı belirler,birçokları için güçlü bir kıskançlık kaynağı olan şeyi bazıları ılımlı bir şekilde karşılayabilir.

Bazıları için kıskançlığın en önemli öğesi terk edilme korkusudur.Bazıları için birincil öğe başkalarının önünde değer yitirmektir.Bazıları için ihanete uğramak,rekabet,haset birinci derecede önem taşırlar.

Kıskançlık tepkisine neden olan ilişki değerlidir.Bu değer duygusal beraberlik,ekonomik veya sosyal statü değeri olarak çeşitlenebilir.

Kıskançlık eğilimi içinde yetiştiğimiz kültür tarafından,aile tarafından etkilenir.Daha güzel ve gösterişli bir kız kardeşin gölgesinde kalmış bir kadın ailenin en sevilen çocuğuna göre kıskançlığa daha fazla eğilimli olacaktır.Annesine güvenli bir bağlılığı olan kişi,annesiyle güven problemi olan birine göre daha az kıskanç olacaktır.

Kıskançlığı tanımlarken onu hasetten ayırmak gerekmektedir.Haset iki insan arasındadır.Haseti olan kişi,başkasına ait olan şeyi ister ve diğer kişinin ona sahip olmasını istemez .Hasetin objesi başka bir kişinin eşi,iyi giden ilişkisi,güzellik ve akıl gibi özellikleri,başarısı veya popülerlliği olabilir.Diğer yandan kıskançlık üç kişiyi ilgilendirir.Üçüncü kişi kıskanç kişinin hayalindeki bir kişi de olabilir.Lionel Kreeger farkı şöyle ortay koyar:Kıskançlığın aşk ve kaybetme korkusuylailgili üçülü bir temeli olmasına karşın,haset ikili bir ilişki içinde var olurve diğer kişideki arzulanan özelliklerin yok edilmesi veya zarar görmesine yönelik derin dürtüler içerir.Haset sahip olmamakla kıskançlık ise sahip olmakla ilişkilidir(Anderson1987)

Parrot ve Smith yaptıkları iki deneyde haset ve kıskançlığı şu şekilde ortaya koymuşlardır;Haset aşağlık duygusu,bir çok şeyi arzulama,pişmanlık ve duyguların onaylanmamasıyla karekterize,kıskançlık ise kaybetme korkusu,güvensizlik,endişe ve kızgınlıkla karekterize olgulardır.Kıskançlık bir aşk ilşkisine karşı tehdit algılaması sonucu verilen bir tepki olmasına rağmen haset üstün olana duyulan düşmanlığın ifadesidir ve avantajdan sadece yararlanmayı değil,aşırı durumda üstün olana zarar vermeyi içerir.

Leonard Shengold (1994) hasetin erken yaşlarda geliştiğini ve "yıkıcı ilkel nefret" olarak tanımlanması gerektiğini belirtmektedir.Kıskançlık ve haset bu kadar farklıyken insanların sıklıkla bu iki kavramı karıştırmalarının nedeni kıskançlığın hasetin bir parçasını içermesi ve hasetin kıskançlığa karşı olumsuz bir içeriğinin bulunmasıdır.Erken başlayan hasetin olgunlaşmayla kısmen kıskançlığa dönüştüğü söylenmektedir.(Shengold,1994) Kıskançlık çocukların iki-üç yaşlarında iken, Ödipal safhadaki duygusal deneyimlerinden kaynaklanmaktadır.Diğer yandan haset,çocuğun ilk aylarındaki yaşamından kaynaklanmaktadır.Freud'a göre ,Ödipal safhada çocuklar,cinselliğin ilk hazlarını yaşamaktadır.Bebek anneni onu besleme ve beslememe gücüne haset duyar.Klein ve Shengold'un tanımına göre haset kıskançlığa nazaran,daha erken,daha ilkel ve daha yıkıcı bir duygudur.

Kıskançlık deliliğin bir şekli midir?Yoğun kıskançlık deneyimi geçiren kişiler kıskançlığı son derece acı veren ve "delice"bir duygu olarak tanımlamaktadır.Kendisini genç bir kız için terk eden adamın orta yaşlı karısı bir arkadaşının yardımıyla,silah zoruyla genç kızı kaçırıp kafasını kazıyıp katrana buladıktan sonra şehrin işlek bir caddesine bırakmıştır.Yine buna benzer ilginç bir örnek de İtalya'da yaşanmıştır.Karısından şüphelenen koca Roma'dan Milona'ya kadar araba kullanır karısını ve aşığını yatakta ikisini de öldürür.Mahkemeye çıkarılan adam,geçici bir delilik geçirdiğine karar verilip suçsuz bulunmuştur.Bu örneklerde de görüldüğü gibi kıskançlık delilik ve aklıbaşındalık arasındaki gri alanda yer alır.

Kıskançlığa neden olan tepki gerçek veya sanal olabilir.Modern psikologlar bu sanal sebebin yol açtığı kıskançlığa sanrılı kıskançlık demektedirler.Çözülmemiş bir çocukluk travması veya ihanetiyle başetmeye çalışmak sanrılı kıskançlığa sebep olabilir.Bir başka sebep ise eşlerin ilişkilerinde kıskançlık problemini ayakta tutmalarına odaklanmış olmalarıdır.Sanal ve gerçek tehditler arasındaki farkların yanısıra bir de kıskançlığa verilen normal ve anormal tepkilerden kaynaklanan fark vardır.Anormal tepki,verilmesi gereken tepkiye nazaran ya aşırı şiddette tepki verme ya da gerçek tehditler karşısında bile olsa hiç tepki vermeme durumudur.Anormal tepki de şu iki özellik vardır;1-kıskançlık değerli ilişkiye tehdit oluşturmamaktadır,kişinin içsel kıskançlık dürtüsüne dayanmaktadır 2-kıskançlık gösterisi aşırı,dramatik,abartılı veya şiddet doludur.

Akut kıskançlık,hiç kıskanç olduğunu düşünmeyen ancak partneri tarafından aldatıldığını keşfeden kişilerde görülür.Tepkileri aşırı,dramatik,abartılıve anormalşekilde ortaya çıkar.Glass/Wright,1997;Lusterman,1995 tarafından belirtildiği gibi ihanete uğrayan eşlerde ortaya çıkan belirtiler duygusal,fiziksel ve cinsel travmaya maruz kalmış kişilerde görülen Posttravmatik stress bozuklukları başlığında değerlendirilebilir.PTSB yi üç katagoride toplayabiliriz İstemden tekrarlanma,içine kapanma,aşırı heyecan (psikolojik heyecan ve aşırı uyanıklık haliyle görülür.)

Kronik kıskançlıkta,kişinin çocukluk deneyimlerine bağlı kıskançlık eğilimi vardır ve özgüveni düşüktür.Böyle bir kişi birçok insanın tehdit hissetmediği durumlarda kıskançlık duyacaktır.

Bazı sosyal bilimcilerin anormal kıskançlık kavramını tümden reddetmektedirler.Normal ve anormalin kültürlere göre belirlendiğine ve bireyin bununla pek ilgisi bulunmadığına inanmaktadırlar.

İki insanı birbirine çeken şey neyse,yaşayabilecekleri kıskançlığa şekil verecek olan da odur.Bu durum kıskançlığın aşkın gölgesi olduğunu kanıtlamaktadır.

İnsanlar yer eden çocukluk deneyimlerine göre romantik imgelerini genç yaşlarda oluştururlar.Anne ve babalar romantik imgelerin oluşturulmasını iki ana yolla etkilerler:1-çocuğa karşı sevgilerini göstermek ya da göstermemek yoluyla 2-birbirlerine karşı sevgilerini göstermek ya da göstermemek yoluyla.Olumsuz özelliklerin romantik imgelerimiz üzerinde daha fazla etkili olma vardır; Bir kızın babası annesine sadık kalmamışsa,sadakatsizlik kızın romantik imgesinde önemli bir öge olacaktır..Yetişkinler romantik imgelerine önemi derecede uyan kişiler ararlar.Böyle bir kişiye rastladıklarında "seni ezelden beri tanıdığımı hissediyorum"türünden şeyler söylerler.Hayranlık dönemi bittiğinde de oluşan şaşkınlığın sebebi de budur.Kişinin romantik imgesine uyan insan aynı zamanda kişinin çocukluk travmaları üzerinde çalışabileceği kişidir; örneğin sadakatsiz bir babanın kızları genelikle playboylara aşık olurlar sebebi çocukluk travmasını yinelemek değil,babasına çok benzeyen kişinin babasından alamadıklarını ona verebileceklerini umduklarındandır.Kadın böyle bir adamla evlenir,ancak tüm isteği bu erkeğin babasının yaptıklarını yapmamasıdır.

Romantik imgenin etkileri her zaman bu kadar doğrudan değildir.Annesinin babasını aldattığını bilen kişi ileride kendine sadık bir eş seçecektir bu durumda çocukluk travması üzerinde,sadık karısından sanrılı bir kıskançlık boyutunda şüphelenmesi ile çalışacaktır.Kadının masumiyetini kanıtlaması her seferinde yaralarını açacaktır.

Aşk bir insanın hayatına anlam kazandırabilir.Bir insan hayatınıza anlam kazandırdığında ,bu kişiyi kaybetme tehdidi çok yıkıcı olabilir.İnsanların çoğu çocukluktan kalma çözümlenmemiş çelişkiler taşımaktadır,bunlar alınganlık,korku ve güvensizlik olarak yaşanabilir.Aşık olunduğunda karşılık gördükleri zaman bu korkular azalır.Mükemmel olmamalarına karşın sevilmektedirler.Ancak aşk tehlikeye girdiğinde kaybolmuş zannedilen korku ve güvensizlik geri gelir.Aşk ne kadar parlaksa,kaybının gölgesi de o kadar karanlıktır.

Kıskançlık sorunun halletmek için etkili bir yaklaşım konuların açıklık ve dürüstlükle incelenmesidir.Bu tür bir inceleme kıskanç kişinin tehdit algılamasını değiştirmekle kalmaz ilişkinin gelişmesine ve çiftlerin birbirlerine daha derinden bağlanmalarına da neden olur.

Terapistlere not: Kıskançlık sorunu ile terapiye gelen bir çiftin kültürel ve ailevi geçmişlerini ve yakın ilişkilerinde yaşadıkları deneyimleri gözden geçirerek kişilerin kıskançlığa eğilimlerini incelemek gerekir.

Benim deneyimlerime göre çiftler kıskançlığın tanımını(değer verilen bir ilişkiye karşı oluşan tehdide verilen karşılık),onun üç parçasını(bilişsel,duygusal,davranışsal),kronik ve akut kıskançlık arasındaki farkı ve kıskançlığın normal ve evrensel oluşunu çok rahatlatıcı bulmaktadırlar.

Kıskanç Bir Kişi misiniz? Yemin ederim,bilmeden üst üste aldatılmak,aldatıldığından kuşkulanmaktan çok daha iyi
Shakespeare,Othello

728 kişiyle yapılan çalışmada "Kıskanç mısınız?" sorusuna verilen yanıt;%54 evet %46 hayır çıkmıştır.Kendini kıskanç olarak tanımlayan ve tanımlamayanların algılamadaki farklılıkları sorunla başa çıkabilmekten kaynaklanmaktadır.

Kıskançlık sorularına (Ek B) ve kıskançlığın fiziksel,duygusal,bilişsel belirtilerinin "çok,orta,hiç"gibi üç derecede düzenlendiği testleri cevaplayanlar arasından kendilerini kıskanç olarak tanımlayanlarda tanımlamayanlara göre acı,üzüntü,aşağılık duygusu,pişmanlık,kızgınlık duygularının daha yoğun hissedildiği ortaya konmuştur.

İhanete uğrayan eşler arasında tepkilerin şiddetleri açısından büyük farklılıklar olduğunu belirtmişlerdir.İhanete uğramış eşin travmatik tepkisi,çiftin tekeşlilik konusunda karşılıklı karara varıp varmadığına bağlıdır.Benim klnik deneyimim kıskançlık durumunda en fazla şiddete neden olan durum bakşası için terk edilen eşin verdiği tepkidir.Bu şiccet çaresizlik,acı,kızgınlık ve umutsuzluk karşısında gösterilen tepkidir.

Bir topluluk karşısında kıskançlık tepkilerinin en aza indirgendiği görülmüştür;Kocasını bulamadığı için partiden yalnız ayrılmaya karar veren kadın,paltosunu almak için girdiği odada kocasının bütün gece flört ettiği kadınla seviştiğini görür.Kadın yüzünün kızarması ve dizlerindeki titremeye rağmen herkesin ona baktığını farkedince "iyi geceler canım,ben eve gidiyorum"demiş odadan ayrılmıştır.

Kıskançlığa sebep olan rakibin başarılarının,kıskanç eş için önemli görünen alanlar içinde olması kıskançlığın daha fazla bir tepki ile ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Güven duygusu ilişkide kıskançlığa karşı tampon görevi görmektedir.Bir ilişkide insanların kendilerini güvende hissetmeleri kişinin özgüveniyle de ilişkilidir.Yine adanmışlık düzeyi ne kadar yüksekse kıskançlık o kadar azdır.Dayanıksız,güvensiz ve memnuniyetsiz ilişkileri,insanları tehlikelere karşı daha hassas yaptığı ve kıskançlığa neden olduğu savunulabilir.Yakın ilişkide tekeşliliği savunan kişilerin diğerlerine göre daha kıskanç olmalarına rağmen,tekeşli insanlar kafa yapılarına uygun kişiler aramakta ve sonuçta kıskançlığın yaratılmasının pek olası olmadığı ilişkilere sahip olmaktadırlar.

"Yansıtılmış kıskançlık"ya kişinin kendi sadakatsizliğinden ya da bastırılmış dürtülerden kaynaklanmaktadır.Başka biriyle birlikte olma fantazisi kuranların kendilerini kıskanç olarak tanımladığı ortaya çıkmıştır.Kendi dürtülerini partnerine yansıtmak bu kişileri kıskanç yapar.Ayrıca kendilerini kıskanç olarak tanımlayanların eşlerinin de kıskanç olmasını tercih ettikleri ve kıskançlığı olumlu bir kişisel özellik olarak gördükleri tespit edilmiştir.Bu durum bazı psikologlar tarafından "kıskanç kişilik"olarak yorumlanmıştır.Benim deneyimlerime göre bu şekilde bir etiketleme kişilere yarardan çok zarar vermektedir.İnsanlara değişik kıskançlık eğilimleri taşımaktalar diye bakmak daha yararlı olacaktır.

Gelişim psikologları yetişkinlik çağındaki kıskançlığın köklerinin kardeş rekabetinde yattığına inanırlar.Benim araştırmalarımda,çocukların ne kadar çok ağabeyleri varsa kıskanç olma eğilimleri o kadar fazladır.Daha çok erkek kardeşleri varsa kıskanç olma eğilimleri o kadar azdır.Kız kardeş sayısı kıskançlıkla bağlantılı değildir.Bu da şunu gösteriyor ki kıskançlığı yaratan kardeş sayısının fazlalığı değil avantajlı konumda olan (ataerkil toplumlarda yaş ve cinsiyet avantajına sahip olan ağabey)kardeştir.

İnsanlar ne kadar kıskançsa onları tanıyan kişilerin böyle düşünmeleri olasılığı o kadar yüksektir.Kıskançlığın verdiği acıyı saklamak kolay değildir.İnsanlar kıskançlıklarını toplum içinde ya da alalede ilişkilerinde gösterme eğiliminde değillerdir çükü bu davranışlar kültürümüzde genellikle kabul edilebilir olamayan davranışlardır.

Kıskançlığın neden doğduğunu sorduğumda en sık söylenen nedenler; 

1-kişisel güvensizlik
2-toplum gözünde değer kaybına uğrama korkusu
3-İlişkide zayıf kalma korkusu
4-dışlanma korkusu

Kıskançlığı neyin başlattığı ve nasıl yaşandığı sorulduğunda,insanlar arasında bir anlaşma varmış gibi,şaşırtıcı bir şekilde,bazları bunun bir kişilik yapısı olduğunu ve yapabilecekleri pek bir şey bulunmadığını belirtirken,diğerleri bunu bir durumun içinde değerlendiriyor ve yapılabilecek birşeylerin olduğunu söylüyorlar.Kıskanç olmayan insanlar ilşkilerinde kendilerini daha fazla güvende hissettiklerini söylüyorlar.Kıskançlığı bir kişilik özelliği olarak görenler "kıskançlık duyuyorum çünkü 35yıllık eşim beni aldattı" demekte çok "kıskançlık duyuyorum,çünkü kıskanç bir insanım demeyi tercih ediyorlar.

Hiç şaşırtıcı değildir ki kendilerini kıskanç olarak tanımlayan insanlar kıskanç olmadıklarını söyleyenlere göre kıskançlığın daha olumlu etkileri olduğunu ve genelde iyi bir şey olduğunu düşünüyorlar.Kıskançlığın karşılıklı hareketlerin değerini öğrettiğini,ilişkiyi uzattığını,adanmışlığı arttırdığını,ilişkiye heyecan kattığını söylemekteler. "Kıskanç bir insan1olmak kabul edilmez davranışlar için bir özür olurken,uzun dönemde çözdüğünden daha fazla soruna neden olmaktadır.Çünkü insanın hareket özgürlüğünü kısıtlamakta ve kıskançlık yapan olaylarla doğrudan başa çıkabilmeyi engellemektedir.

Terapislere not; Romantik kıskançlık soruları kıskançlıkla ilgili atölye çalışmasında kullanlabilir.Başka bir ilişkinin farkın varılması bir çift için çok travmatik bir deneyimdir.Altadılan kişi travma sonrası stess bozukluğunun belirtilerini hissediyor olabilir.Sıklıkla sadece belirtileri söylemek işe yarar.Bu kıskançlık duyan kişinin deli olmadığını,sadece olası bir travma geçirdiğini gösterir.

Kıskançlığın Bilinçdışı Kökenleri
Freud'a göre kıskançlık insanın doğasında var olduğu için değil,kaçınılmaz olduğu için evrenseldir.Evrensel çocukluk travmaları,yetişkinlikte kıskançlığı ortaya çıkaran olaylar sonucu yeniden yaşanmaktadır.

Çoğunluk çocukluk yıllarında karşılanamayan duygusal ihtiyaçlarını karşılayacak kişileri seçer ve şekillenmiş içsel imgelerini bu kişiler üzerine yansıtırlar.Örneğin babasını aldatan bir anneye sahip adam saf ve sadık karısına sadakatsiz eş imgesini yansıtır.

Freud'a göre kıskançlık şunlardan oluşur:
  • Keder,sevdiğimiz bir kişiyi kaybetme düşüncesinin verdiği acı
  • İstediğimiz her şeyi elde edemeyeceğimizi fark etmemizin verdiği acı
  • Başarılı rakibe duyduğumuz düşmanlık
  • Kaybımız için az ya da çok,kendimizi eleştirmemiz

Freud kıskançlığın Ödipal çelişkilerle bağlantılı olarak çocuklukta yaşanan olaylardan kaynaklandığına inandığını söylemiştir.Bu olay cinsel organın çocuğun ilgi ve zevk alma odağı olduğu "fallik"dönemde yer alır.

Erkek çocuk ödipal endişeden kurtulmak için babasıyla özdeşleşip,onun gibi adam olarak kurtulmaya çalışır.Kız çocuk annesinin avantajını kıskanmakta ve onunla özdeşleşerek bunun üstesinden gelmektedir.Keder,kaybın yarattığı acı,güçsüzlük,istedikleri her şeyi elde edemeyeceklerini fark etmek,bu orijinal üçgende başarılı bir rakibe karşı kaybettiklerinde duydukları düşmanlık,onların psikolojisine işlemiştir;yetişkinlik döneminde benzer bir aşk üçgenine rastladıklarında tekrar ortaya çıkar.

Freud'a göre yansıtılmış kıskançlık gerçek ihanetten ya da sadakatsizliğe karşı bastırılmış dürtülerden kaynaklanır.Bu tür yansıtmalardan kaynaklanan kıskançlığın sanrılı bir karekteri vardır.Ancak yansıtılmış kıskançlık sanrılı tipe göre genellikle terapiye cevap verir.Sanrılı kıskançlık paronoyanın bir şeklidir.Freuda göre bebekler ve küçük çocuklar biseksüeldir.Ödipal safha öncesinde çocuklar karşı cins kadar kendi hemcins ebeveynlerine karşı da çekim duymaktadırlar.Böyle bir eşcinsel çekim sanrılı kıskançlığın birincil nedeni ve özelliğidir.Güçlü eşcinsel dürtüye karşı kendini savunma çabasıyla,kıskanç adam "Ben değil,karım o adamı seviyor"diyecektir.Sadakat timsali olan karısını kıskançlık nesnesi haline getiren adamda kıskançlık kriz halinde gelmekte,birkaç gün sürmekte ve sürekli olarak karısıyla seviştiğinin ertesi günü ortaya çıkmaktadır.Freud heteroseksüel dürtü doyurulduktan sonra,cinsel eylem tarafından uyarılan eşcinsel dürtünün "kıskançlık krizi şeklinde bir çıkış yolu bulması" seklindeydi.

Ergenlik ikinci ödipal devre sayılır.Cinselliğin önem kazandığı bu dönemde annesinin babasını aldattığını öğrenen erkek çocuklarda sanrılı kıskançlığın temelleri atılmıştır.Ödipal fantazilerin yoğunlaştığı bir dönemde annenin baba dışında birinecinsel yönden müsait olduğunu göstermesine rağmen çocuk babadan sonra tekrar "ikinci iyi" durumuna düşmüştür.Bu durumda oğul babasıyla özdeşleşerek üstünlik sağlayamaz değişmez biçimde ikinci iyiye mahkum olmuştur.Klinik tecrübelerde bu tür çocukların babalarını pasif,zayıf ce ikdirarsız sıfatlarıyla değerlendirdikleri görülmüştür.Bu dinamiklerle yetişkinliklerinde sanrılı kıskançlığa sahip olan erkekler karılarının sadakatsiz olduklarına gerçekten inanmak istemezler.Tam tersine babalarının ve çocukluktaki durumun aksine bu sefer eşleri için "bir numara" olduklarına ikna edilmek isterler.

Sanrılı kıskançlığın kökeni herkes için ergenlik dönemindeki cinsel ihanet olmak zorunda değildir.Benim deneyimimde,sanrılı kıskançlık,ikiz oğullarından birini kanserden kaybetmesilye,annesinin ve kendisini büyüten ablasının da vefat etmesiyle bir dizi korkunç kayıptan sonra başlamıştır.Eniştesinin kız kardeşini aldattığı aldattığını anlamasıyla sanrılı kıskançlığı başladı.Yaşadığı kayıplar sonucu kocasının sevgisine daha abağımlıl hale gelen kadın kızkardeşinin yaşadığı ihanetten sonra terk edilme korkusuyla sanrılı kıskançlığa kapılmıştır.

Literatürde sanrılı kıskançlığın bir sebebi de erken yaşlarda ebeveynin çocuğu şımartması veya yeterli ilgi göstermemesidir.Her ikisi de bireyi kronik olarak kendini yücelten bir sevgi ihtiyacı içine bırakır ve kişi rakiplerinden kuşku duyar.Bunun klinik terimi narsisizmdir.

Erkekte sanrılı kıskançlığın bir başka nedeni de penisin .Her ikisi de bireyi kronik olarak kendini yücelten bir sevgi ihtiyacı içine bırakır ve kişi rakiplerinden kuşku duyar.Bunun klinik terimi narsisizmdir.

Erkekte sanrılı kıskançlığın bir başka nedeni de penisin gerçek veya hayali küçüklüğüdür.Benzer biçimde yaşlılarda organik bir rahatsızlık,eşler arasında yaş ve sağlık açısından eşitsizliğe bağlıdır.

1979 yılında psikiyatr Emil Pinta,karı ve kocanın üçüncü bir kişiyi kabul ettiği "patolojik tolerans"adlı bir yazı yayımladı.Çalışmada kendisinden yaşça daha küçük olan karısının aşığını kabul eden adamın durumu,çocukluğunda kardeşinin doğmasıyla annesinin sevgisinin yer değiştirdiğini hissetmesiyle alakalı bulunmuştur.Benzer şekilde kocasının sevgilisini kabul eden kadın kendini kocası ve sevgilisinin çocuklarına bakan "büyük abla" olarak görebilmesiyle ilişkilendirilmiştir.

Terapistlere not :Çocukluk travmaları iyi tetkik edilmelidir,anne ve babanın sadakatleri irdelenmelidir.Kişi kıskanç davranmakla ne elde etmek istemektedir?Eşin bağlılığını mı doğrulamaktadır?Yoksa cinselfantazilere kendini kaptırmak için meşru bir yol arayışı mıdır? Kıskanç eşi değil,kıskanç çifti tedavi etmek

Kıskanç eşi değil,kıskanç çifti tedavi etmek

Eşlere ve soruna psikodinamik değil de sistemik yaklaşmak gereklidir.Sorulacak soru "neden?" değil "ne?"sorusudur.Ne yapılabilir meselesi asıl önemli meseledir.Sistemik yönelimli terapistler sistemin bir kısmındaki değişimin(eş)diğer kısmında da eğişime neden olduğunu böyllikle tüm sistemin değiştiğini varsayarlar.Eşlerden biri haksız yere suçlandığında cevap vermezse,yanıtsızlık partnere güçlü bir mesaj vermektedir.Sistemik çalışan terapiste göre haksızlığı kabullenişin sebebi,bu rolden elde ettiği bazı çıkarları olduğudur.Çiftlerde birinin kıskançlık rağmen,sistemik yönelimli terapistler kıskançlığın,çiftin sisteminde bir işlevi olduğuna inanır.İlişkiler ve kıskançlık gibi belirtiler iletişim aracı olarak görülür.Bazen yaşanan yasak bir ilişki ve buna karşı ortaya konan kıskançlık tepkisi çiftlerin bir türlü birbirlerine anlatamadıkları sorunların bir göstergesi ve çiftlerin bibirleriyle iletişim kurmak için bilinçdışı bir süreçte ortaya çıkan bir "konuşmalıyız!"çığlığı olabilir.Yasak bir ilişki sonrasında sistemik yönelimi terapistin yaklaşımı 3 hedef üzerine odaklanır:

  • Eşlerin her birinin süreç içinde oynadığı rolü ortaya çıkarmak
  • İki tarafın davranışlarını değiştirmek
  • Evlilik ilişkisinde güveni yeniden kurmak

Eşlerin birbirine anlatmakta zorlandıkları meselelerde bir çözüm olarak kıskançlık ortaya çıkmış olabilir.Genital bölgesindeki kronik ve acı verici bir ağrıdan dolayı cinsel ilişkiden soğuyan bir kadın ile erken boşalma sorunu olan eşi arasındaki kıskançlık krizleri en çok seks yapmaya başlayacakları zaman başlıyordu.

Sorunları örtmenin yanısıra kıskançlık olumlu bir işleve sahip olabilir;az miktarda olduğu zaman ilişkiye heyecan katabilir.Eş daha fazla arzulanır hale gelebilir. Tarafların bir diğerinin bakış açısını tanımladığı rol değiştirme tekniği,çiftlerin birbirlerini daha iyi anlamalarına ve kıskançlık sorunun her ikisi tarafından yaratıldığını farketmelerine sebep olur. Önerilen başka bir teknik ise "Eksiksiz dürüstlük"tür;Kıskanç olmayan eşe günlük yaşamın tüm detayları hakkında dürüst olması ve eşine herşeyi anlatması istenir. "Yeniden değerlendirme"tekniği sorunun algılanışının yeni bir ışık tutularak değiştirilmesi anlamına gelmektedir.Burada sorun ele alınırken tanımlamalar için yeni bir dil kullanılır.

Sistemik terapi bireysel patolojiden yerine kişilerarası ilişkileri vurgulayan yeni iletişim yolları önerir.Odak noktası ilişki olmasına rağmen bireysel değişimi de beraberinde getirir. Bizce kıskançlık temelde ilişkideki belirli dinamiklerden,kıskanç kişinin zihnindeki bilinçdışı güçlerin ürünlerinden ve diğer faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Terapistlere not; Sistemik çalışma düşünen terapist şu noktalara dikkat etmelidir;

  • Kıskançlık sorunu yaratılırken her iki tarafın oynadığı rol
  • kıskançlığın ilişki içindeki işlevi
  • kıskançlığı besleyen ve devamını sağlayan süreç
  • Erkek Kızar,Kadın Depresyona Girer
  • Kıskançlık erkeğin öfkesidir:İntikam günü geldiğinde,erkek onu esirgemeyecektir. Atasözü
  • Kıskançlar affetmeye en hazır olanlardır ve bütün kadınlar bunu bilir. Dostoyevski,Karamazof Kardeşler

Kadın ve erkeklerin psikolojik farklılıklarını araştıran çalışmaların analizi,cinsellik anlayışındaki farklılığın diğer alanlardaki farklılıklara göre en önemlisi olduğunu göstermektedir.Bu fark şöyle özetlenebilir: Kadınlar cinselliği şefkat ve yakınlıkla ilişkilendirirler.Erkekler cinselliği başarı,heyecan,kontrol ve saf fiziksel rahatlama ile bağlantılandırırlar(Basow,1992)

David DeSteno ve Peter Salovey'in(1996) da yaptıkları bir çalışmada kadınlar partnerlerinin bir kadında neden hoşlandığını bilirse ve rakipte bu özellikler varsa kıskançlıkla karşılık verediklerini,erkeklerin kendi tanımlamalarında güçlü olan erkekleri rakip saydıklarını söylemektedirler.Bu partnerlerin kadının kendini tanımlaması üzerinde etkili olduğunu ve "eş seçim kriterlerinin" erkek ve kadında farklı olduğunu göstermektedir.

Çekici bulduğumuz ve bağlanmayı seçtiğimiz kişi,içselleştirdiğimiz romantik imgeye önemli bir şekilde uymaktadır.Bu romantik imgeler,ilk aşk modelimiz olan anne ve babamız tarafından etkilenir hatta daha az derecede de olsa,bu imge bir kadın ve adamın kim olduğu konusunda evrimsel ve kültürel tanımlar tarafından da etkilenir.Tarih boyunca üreme şansı daha yüksek olanlar çekici sayılmışlardır.Kadında büyük göğüs(bebeği daha iyi besleyebileceği için) erkekte uzunluk ve adeleli bir vücut (ev geçindiren ve koruyan niteliklere sahip olabileceği için)bunun örneğidir. Kadın ve erkekler arasında kıskançlık deneyiminin unsurları,yoğunluğu ve sıklığı açısından fark bulunmamaktadır;kıskançlığı tetikleyen etken açısından ise küçük bir fark vardır.Ancak erkek ve kadınların kıskançlığa verdikleri tepkilerde büyük farklılıklar vardır. Yapılan çalışmada kıskançlıkla ilgili tepkilerin bulunduğu skala 385erkek 283 kadına soruldu.Eşlerine incindiklerini kadınlar ağlayarak,küserek ortaya koyarken erkekler ani bir hiddetlenme ile tepkilerini göstereceklerini söylemişlerdir.Kadınlarda görmezden gelme erkeklere göre daha fazla tespit edilmiştir.

Genel olarak erkeklerde öfke,hiddetlenme,ilişkiyi terketme hakimken,kadınlarda depresyona girme,hayal kırıklığı,kendini suçlama,kendinden kuşku duyma ve erkeği geri getirmek için çekici görünme ya da onları kıskandırma gibi bir eğilim vardır.Tepkilerdeki farklılığın bir yorumu da erkeklerin kendilerine güveni koruma kadınların ise ilişkiyi koruma eğilimlerinin fazla olmasıdır. Erkeklerin başka biri ile olan ilişkileri tartıştığında ilişkinin daha cinsel ve "teknik" detayları ile ilgili sorular sorduğu (penisin boyu? Yatakta benden iyi mi?) kadınların daha çok ilişkinin kalitesi ve geleceği ile ilgili sorular(ona kendini daha yakın mı hissediyorsun?) sorduğu saptandı İlişkinin ortaya çıkmasından sonra uzlaşma konuşmalarında erkeklerin "sadece fiziksel bir şeydi,bir şey hissetmedim"kadınların "platonik bir arkadaşlıktı,bana dokunmadı bile"türünden şeyler söyledikleri görülmüştür.Burdan da anlaşılacağı üzere kadınlar ilişkilerinde hayatlarına ilişkin bir Anlam aramaktalar ve erkeklere göre kendilerini kendilerini ilişkileriyle daha fazla özdeşleştirmektedirler.

Darwin'e göre en güçlü,en akıllı ve en saldırgan olan erkek ile çocuklarını besleyip büyütebilen kadın hemcinslerine göre"üstün" sayılmaktadırlar.İngilizcede karısı tarafından altatılan erkeğe "guguklanmış"(Cuckold) denir.Guguk sözcüğü yumurtalarını başka kuşların yuvalarına bırakan guguk kuşu(cuckoo)ndan gelmektedir.Yani aldatılan koca neslinin devamının tehlikeye girdiğini düşünür fakat kadın bebeğin varlığından emindir ve onun derdi çocuklarına bakabilecek bir baba bulmaktır.Bu sebepten aldatılan erkek ilişkiyi bitirmeyi düşünürken,aldatılan kadın ilişkinin devamına yönelik hareketlerde bulunur. Sosyobiyolojik yaklaşım dikkatleri,kadın ve erkeğin kıskançlığı farklı yollarla ifade etmelerine odaklamada bulunarak kendilerinin ve eşlerinin kıskançlıkları ile,daha fazla anlayış ve daha az suçlamayala yüzleşebilmektedirler.Sosyobiyologlar belirli özelliklerin hayatta kalmaları için evrimsel bir neden yoksa bugün var olmayacakları inancındadır.Ancak var olduğu için bir olguyu kanıt olarak sunmak geçerli bir savunma değildir.Ayrıca kıskançlığın "doğal" olduğu ve bir çeşit biyolojik zorunluluğu yansıttığı düşüncesi tehlikelidir,şiddet gibi kabul edilmez davranışları meşru hale getirmektedir. Kıskançlık en iyi şekilde içiçe geçmiş üç halka olarak tariflenebilir;bunlar birey,çift ve çiftin içinde yaşadığı kültürdür.Birey tarafından yaşanır,çiftler tarafından oynanır ve toplum tarafından şekillenir.

                                                                
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş