Kemal-Sayar-Urun-Resim_84754-600X450.jpg

Yaşam, seçimler üzerine kurulu

22 Ocak 2011 - POSTA Gazetesi / NİLÜFER KAS

Yeni yıl için yeni kararlar almak, yeni seçimler yapmak zorunda olanlar, Prof. Dr. Kemal Sayar'ın önerilerini okumadan adım atmasın. Psikiyatr olan Prof. Dr. Kemal Sayar seçim yapmanın inceliklerini aktardı.

‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinde Ali Kaptan, Cemile’den evlatlarından birini seçmesini istiyor. Bir anne, evlatları arasında seçim yapabilir mi?
Böyle bir seçim varsa, bunun adı trajik bir seçimdir. İnsana mutluluk veren bir seçim olmaz. Seçim kuramında fırsat maliyeti diye bir kavram vardır. Seçmediğimiz şeyin değeri ne kadar büyükse, seçtiğimiz şeyin değeri o kadar azalır. Seçmediğimiz şey kafamızı ne kadar çok meşgul ederse, seçtiğimiz şey bize o kadar haz vermez. Doğrusu, seçimimizden emin olmamız, diğerini de geride bırakmamız. Ama evlatlar arasındaki seçim bu kuramı altüst eder. Çünkü öyle bir seçim, kişide tatsızlık, huzursuzluk ve suçluluk duygusu yaratır. Yapılan seçim asla insanı tatmin etmez.

Seçimler, insan psikolojisini nasıl etkiliyor?
Seçim yapmak insanı mutlu eder. Çünkü seçebilecek olmak, özgürlük anlamına gelir. Fakat günümüz toplumunda ne kadar çok seçenek varsa, o kadar mutsuz oluyoruz. Geride bırakılanlar daha çok olduğu için kafamızı daha fazla meşgul ediyor.

Organik mi, normal mi? İkili paket mi, dörtlü mü? İnek sütünden mi koyun sütünden mi? Cam mı plastik kap mı? Hayatımız rahatsız edici pek çok soruyla dolu. Bu sorulara yanıt vermesek ne olur?
Hiç seçmesek yaşayamayız. Hayatın her alanında seçmek zorundayız. Zaten hayat, doğal akışıyla gerçekleşmiyor, her zaman bizi seçimlerle baş başa bırakıyor.

Özgür iradeyle yapılmış her seçim doğru mudur? 
Hayır. Günümüzde insanları kandıran çok sayıda gizli mekanizma var. Reklamcılık endüstrisi bilinçaltına tesir eder ve insanları belirli ürünleri seçmeleri konusunda yönlendirir. Demokrasilerde çok gizli ikna stratejileri kullanılır. İnsanlar gizlice beyinleri yıkanarak belli yollara yönlendirilir. Günümüz toplumu, bu gizli baştan çıkarma tekniklerinin çok fazla kullanıldığı ve psikolojinin istismar edildiği bir toplumdur. Biz aslında hür irademizle seçim yaptığımızı düşünürken birtakım propaganda araçları ve reklamların kurbanı olabiliyoruz.

Seçemediği için çok eşli olan var

Seçim yapmakta zorlanan kadın, aynı kıyafetin 10 rengini de alıyor. Kolay seçemeyen erkek, aynı düşünceden hareketle birden çok evlilik mi yapıyor? 
Bu noktada, maksimize edenler ve tatmin olanlar diye iki tür insandan söz edilebilir. Maksimize ediciler, bir durumdan maksimum fayda sağlamak için harekete geçiyorlar. Tatmin olanlar ise minimum fayda sağladığı anda “Yeter” diyor. Bence her şeyden maksimum fayda isteyenler, geride bıraktıklarından rahatsız oldukları için onları da ellerinde tutmak istiyor. Ama daha çoğuna sahip olduğu için mutlu olmuyorlar.

En kolay seçim hayatta hangi alanlarda yapılır?
Ahlaki sınırların keskin olduğu durumlarda iyi seçim yaparız. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu net olarak biliyorsak, seçimi rahat yaparız.

Kadın mı, erkek mi daha kolay seçim yapar?
Erkekler. Çünkü onlar daha basit ve işlevsel düşünür, kolay çözümler peşinde koşar. Kadınlar bir olayın duygusal derinliğini ve yol açabileceği sonuçları çok fazla araştırdıkları için zor seçim yaparlar. Bu yüzden psikolojik rahatsızlıklar kadınlarda daha fazla görülür

Kontrol bir yanılsamadır

Seçim yapmak, kontrolü ele almak mı demek?
Hayır, bu bir yanılsama. Bir şeyi seçmekle, o şeyin dizginlerini ele geçiremeyiz. Çünkü hayat yenilenen bir süreçtir, sürprizler çıkarır. Seçimlerle hayatın gidişatına hâkim olduğumuzu düşünürüz. Bu da bize güvenlik duygusu verir. Bu his kazanç olarak görülebilir ama buna çok da bel bağlamamak gerek.

Seçimlerin doğurduğu başarısızlıkla nasıl mücadele edilmeli? 
Hayat problem değil, problem çözme yeridir. Hayat bize her zaman şan, şöhret, başarı vaat etmez. Bazen deneyimin kendisi en büyük başarıdır. Türkiye, ekonomik açıdan kırılgan zeminde ilerleyen bir ülke. Bu süreçte varlıklarını kaybetmiş insanlar tanıdım. Umut dolu olanlar hayata bıraktıkları yerden yeniden başladılar ve eskisinden daha varlıklı oldular. Bir danışanım “Battım, büyük battım ama büyük de bir tecrübem var. Artık bu şekilde batmam” dedi. Hayat bize hep öğretir, yeter ki öğrenmesini bilelim.

Ticari konularda seçim yapamıyorum

Siz hangi konularda zorlanırsınız?
Beni ve ailemi ilgilendirecek büyük finansal kararlar almakta zorlanırım. Ticaretten hiç anlamam, bu nedenle hata yapabileceğim endişesi taşırım.

Hangi taktikle seçersiniz?
Kolay karar veremem, çok düşünürüm. Fevri hareket etmem. Çok insanla konuşur, deneyimlilerden akıl alırım. Akla, vicdana, duyguya hitap eden seçimler yapmaya çalışırım.

Pişmanlık duyduğunuz seçimlerden sonra ne tür bir yol izliyorsunuz? 
Yılmam. Her seçim insana çok şey öğretir. Toplum merkezli toplumlarda hatayı kişi kendinde değil, dışarda arıyor. Bahaneye sığınıyor. Oysa rasyonel olan batı toplumlarında kişiler hatalarının sorumluluğunu yükleniyor. Bu nedenle ilerliyorlar. Onlar kendilerini düzeltirken biz hep şikâyet ediyoruz.

‘Kaliteli zaman bir yutturmaca’ “Ne seçim yaparsan yap, aklın hep seçemediğinde kalır” cümlesi ne kadar doğru? Bu doyumsuz olmak mı demek? 
İnsanın tüketimi temel alarak yaşaması en büyük toplumsal sorun. Modern hayat insanlara iki alanda var olma olanağı tanıyor: Biri iş, diğeri tüketim... Diyorlar ki “Çocuklarınızla kaliteli zaman geçirin”. Bu, büyük bir yutturmaca. Bunu söyleyenler, kişilerin işlerine daha fazla zaman ayırmasını istiyor. İşte uzun saatler geçiyor, para birikiyor. Mutlu olacakları geniş zaman bulamayınca kısa sürede alışveriş merkezlerine koşup mutlu olmaya çalışıyorlar. Hayatlarımız da böylece yoksullaşıyor. Mutluluk çalışmaları bize şunu gösteriyor: İnsan mutluluğu, parayla değiş tokuş edilemeyecek değerlerde saklıdır: Dostlukta, arkadaşlıkla, fedakarlıkta... Bu tür değerleri ne yazık ki unutuyoruz.

Kararsızlık insanı nasıl etkiler?
Bu durum daha çok erteleme hastalığından ortaya çıkıyor. Bazı insanlar mükemmeli arar, bu arada bir türlü karar veremezler. Bu durum, daha çok takıntılı ve evhamlı kişiliklerde ortaya çıkıyor. Bu tip insanlar seçimlerinin mükemmel olmayacağını biliyor, bunu hep erteliyor. Bu, yıpratıcıdır.

Sürekli yanlış seçim travmaların kanıtı

Hep yanlış seçim yapanlar, geçmişten ders almıyor mu? 
Yanlışta ısrar edenlerin geçmişinde bir travma oluyor. Mesela babası çok çalışan bir kız çocuğu, ergenlikte babasından ilgi görmediğinde, tıpkı onun gibi bir adamla evleniyor. Amacı, babasından göremediği ilgiyi eşinden görmek. Eşini değiştirip dönüştürerek yaralarını sarmak, yaşadığı travmanın üstesinden gelmek istiyor. Ancak eşi de çok çalıştığı için aynı süreci tekrar yaşıyor, tekrar yaralanıyor

İyi bir seçim yapmak için hangi prosedür izlenmeli?
İyi seçimlerde vicdan ve akıl buluşmalı. İnsanın her şeyi aklın süzgecinden geçirmesi, fevri hareket etmemesi, vicdanının sesini dinlemesi, başka insanlara zarar vermemesi, etik ve ahlaki değerlere uygun olması gerekir. Kendimiz için iyi olanın, başkalarına zarar vermemesi gerekir.

Sizce Türk halkı seçimler konusunda doğru kararlar alıyor mu?
Türk halkı demokratik anlamda akıllı bir toplum. Sandıktaki seçimleri ‘mahşeri vicdan’ denilen bir kararla alıyor. Ülkeyi yöneten hiçbir lider kendini güvende hissetmiyor. Çünkü toplumun kimi baş tacı edip kimi alaşağı edeceği bilinmiyor. Halk, ortak bir akılla düşüncesini sandığa yansıtıyor.

Bu röportajı okuyanlara öneriniz... 
Samuel Beckett’in bir sözünü paylaşmak istiyorum: Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil...

 
Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş