Söyleyin, iyileşecek miyim şair bey
09.04.2006 Burhan Eren
Psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde müziğin kullanılması, sanatın 'tedavi edici' bir araç olarak kullanılmasında bilinen en eski ve en yaygın yöntem...
Plastik sanatlarla, hatta geleneksel Türk tezyini sanatlarından ebru ile terapi de geçmiş yıllarda kimi sanatçılar ve hekimler tarafından uygulandı. Batı'da psikiyatride kullanılan şiir terapi, yani şiirin psikolojik rahatsızlıklarda yardımcı bir tedavi aracı olarak kullanılması, Türkiye'de henüz teorik bir tartışma konusu bile yapılmış değil. Ancak bu durum, şiir terapinin uygulanmasına engel olamadı. Türkiye'deki ilk uygulama Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden geldi ve hastanede şiir, bir tedavi aracı olarak kullanılmaya başlandı.
Geçtiğimiz çarşamba günü, hastanenin ergenlik dönemindeki hastalarının kaldığı klinikte, şiir terapi seanslarının ilki gerçekleştirildi. Seansın konuğu ise günümüz şiirinin önemli isimlerinden şair Ataol Behramoğlu idi. Behramoğlu'nun gençlere şiirlerinden örnekler sunduğu programa kliniğin doktor, hemşire ve hizmetlileri de katıldı. Sıcak bir sohbet havasında gerçekleşen etkinlikte, şairi ve klinik ekibini şaşırtan sahneler de yaşandı. Tedavi gören gençlerden bazılarının şairin kimi şiirlerini ezbere bilmesi, bazılarının kendilerinin yazdığı ve şairlerin koyduğu örneklerle yarışacak derecede dizelerin de yer aldığı şiirlerini okuması, bunlardan ikisiydi. Bu ilginç seansın ilk konuk şairi olarak gözlemlerini aldığımız Behramoğlu, etkinliğin psikolojik tedavi gören gençlerde güzel etkiler bıraktığını ve burada bunu somut olarak gördüğünü söylüyor ve ekliyor: "Ruhsal rahatsızlıkla ruhsal sağlamlık arasındaki çizgi, çoğu zaman çok da belirgin değil zaten. Bir an geldi, bir hastanede özel bir durumdaki çocuklara değil de, bir okulda şiir okuyormuşum gibi geldi. Belki de sanatın, şiir dilinin büyüsüdür bunu yapan."
Hastanedeki şiir terapi, aslında geçen yıldan bu yana sürdürülen ve dışarıdan gönüllü katılımlarda gerçekleştirilen etkinlikler bütününün bir parçası... Geçen yıl ressam Selda Asal'ın yönetiminde resim terapileri gerçekleştirilmiş, çocukların resimleri yorumlanıp üzerlerinde düşünce egzersizleri yapılmış. Bir tiyatro oyuncusunun yönetimindeki drama terapisi ve romancı Mario Levi'nin katılımıyla roman okumaları da bu etkinliklerin diğer parçaları... Bu yılki çalışmalardan biri ise okuma terapileri. Yıldız Teknik Üniversitesi hocalarından Ester Levi'nin yönetimindeki okuma terapilerinde her hafta bir metin okunuyor ve metin üzerinde konuşuluyor. Grup terapisi ve spor da bütünlüklü bu çalışmayı tamamlayan diğer faaliyetler. Hastanede şiir ve diğer yardımcı terapilerin gerçekleşmesinde hastanenin başhekim yardımcısı ve söz konusu kliniğin şefi olan Prof. Dr. Kemal Sayar'ın rolü büyük. Hekimliğinin yanı sıra, bir edebiyat adamı ve şair olan Kemal Sayar, bu çalışmaları, tedavinin tek başına ilaç tedavisi ile olmaması gerektiğini düşündükleri için yaptıklarını ifade ediyor. Şiirin şifa verici bir vasıta olduğunu, kelimelerin iyileştirici bir güç taşıdığını düşünen Prof. Dr. Sayar, "Şiire kendi hayatımızda değer verdiğimiz ve başkalarının hayatında değerli bir şey olacağını düşündüğümüz için bu terapiye karar verdik." diyor. Şiirin duyguları sağlıklı bir biçimde boşaltmak için ideal bir vasıta olduğunu ve bu terapi biçiminin Batı'da kullanılmaya başlandığını söyleyen şair ve hekim Kemal Sayar, eserleri terapiye imkan sağlayan yazar ve şairlerle etkinlikleri sürdüreceklerini açıklıyor.
Prof. Dr. Kemal Sayar - Şiir şifa vericidir
Şiirin, okurken farkına varmadığımız, ruhu onaran yanı mıdır bu terapiye imkân veren?
Elbette. Bütün şairler bir bakıma kendi şifalarının peşindedir. Yazmak aslında yaralarını iyileştirme, onlardan arınma çabasıdır. Şair, kelimeler düzeyinde kendi yaralarının sızısını hafifletmiş olur. Okur da şairin ıstırap ve sevinciyle özdeşim kurarak kendi kendini iyileştirmeye çalışır. Dolayısıyla şiir yazmak da okumak da terapötiktir, şifa vericidir.
Resim terapisi çocukları nasıl etkiledi?
Bir defa kendini ifade etme, boşalma imkanı sağladı. Çocukların çoğu buraya gelmeden önce aile ve toplum tarafından kendilerini kapana kıstırılmış hissediyor. Kendilerini doğru dürüst ifade edebilmiş değiller. Resimle içlerinde kalan saklı şeyleri çıkardılar. İçlerinde büyük bir sevilme arzularının olduğu ortaya çıktı bu terapide. Karşı cins ya da anne baba tarafından yeterince sevilebilmiş olmadıkları ortaya çıktı. Görseniz resim saatlerinde öyle şen şakrak, öyle mutlu oluyorlardı ki...
Ataol Behramoğlu'nu tercihe sebep ne oldu?
Ataol Bey'in şiirlerinde büyük bir yaşama sevinci var. Onu paylaşmasını istedik. Karamsar şiirleri de var tabiî. Hatta çocuklardan biri o şiirlerden birini okumasını istedi. O da uygun olmadığını düşünerek okumadı. Evet, şiirinin lirik ve coşkulu olması, yaşama sevincinin yüksek olması ve Türkiye'de tanınmış, dillerde dolaşan şiirlere imza atmış bir şair olması bakımından Ataol Behramoğlu'nu çağırdık.
Çocukların aktif olarak katılacakları çalışmalar, şiir yazma egzersizleri olacak mı terapide?
Okuma seanslarında çok aktifler; kendi hikâyelerini yazıyorlar. Bu, şiirle de devam edecek. Klinikte bir pano yapılıp haftanın şiiri seçilecek, kazanan ödüllendirilip onore edilecek. Bunlar tedavinin birer parçası. Bu çocukların çoğu dışarıda bulamadıkları kimi şeyleri burada görüp yaşamış oluyorlar. Hatta bazıları okuma ve yazma öğreniyor burada.