Kemal-Sayar-Urun-Resim_95384-600X450.jpg

‘Reçeteye şiir yazıyorum’ HaberTürk

Ümran Avcı / HT GAZETE

20 yıldır kaleme aldığı şiirlerini bir araya getiren Sayar ile şiiri ve şiirin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini konuştuk
Ümran Avcı / HT GAZETE

uavci@htgazete.com.tr

Kemal Sayar’ı psikiyatri profesörü olarak bilmeyen neredeyse yok. Ancak onun bir de edebi bir yönü var ki, öykü ve şiir yazıyor. 20 yıldır kaleme aldığı şiirlerini bir araya getiren Sayar ile şiiri ve şiirin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini konuştuk. Reçetelerine zaman zaman ilaç yerine şiir yazan Sayar “Şiir şifadır” diyor.

-Şiir, sizin için de bir terapi sayılabilir mi? 
En çok kendim olduğum yer şiirlerim. Çünkü o çok içe ri den bir yer den ko pup ge li yor. Bi lin ci mi en saf ha liy le yan sıt tı ğını dü şündüğüm için şiirin, sanatların en üstünü olduğunu ve benim için de en sahici var olma biçimi olduğunu düşünüyorum. Çok rahatlıkla söylerim ki şiir benim için tedavi edici bir şeydir. Ben bir şiirin başından kalktığım zaman çok arınmış hissederim kendimi. Dünyanın kirinden pasından arınmış hissederim. Asli varoluşuma ken di mi çok daha yakınlaşmış hissederim. Okuduğum şiirler de bana şifadır. Çün kü bazen için de gezip duran bir duyguyu tam adlandıramazsınız. Birden bir şairle, bir dizeyle karşılaşırsınız. O sizin içinizdeki o duygunun adını çok güzel koymuştur. Şiir o yüzden bir şifadır. 

-Listedeki şifacı şairleriniz kimler? 
Çok sevdiğim şairler ve okumaktan çok keyif aldığım şiirler, döne döne okuduğum şiirler var. Yunus Emre bir numara. Çünkü Yunus’un zamanları aşan çok büyük bir bilge olduğunu düşünüyor, insan ruhuyla ilgili çok büyük keşifleri olduğunu hissediyorum. Mevlânâ, Eşrefoğlu Rumi, Niyazi Mısri, Fuzuli, bizim dünyamızdan Edip Cansever’i çok severim. Sezai Karakoç, Turgut Uyar, çağdaşlarımızdan Cahit Koytak, Ülkü Tamer. Yabancı şairlerden de Lorca, Walt Whitman.

- Şiirinizde insanın kendi ruhunun kuytularına, dehlizlerine bakmasını öneriyorsunuz. Şiir insanın kendi içini görmesinde en iyi araçtır diyebilir miyiz? 
Şiir zanaat mahsulü değilse evet. Oturulup masa başında bir marangoz ustalığıyla yontulmuyorsa, içten gelen ilhama açık bir şiirse evet. Çünkü hakikaten şiir insanı o çıplak varoluşuna götüren bir şey. İnsanı yapmacıksız bırakan bir şey. Eğer bunu yapabiliyorsak zaten kendimize yakınlaşmışız demektir. Freud’un çok güzel bir sözü var: “Nereye gittiysem, benden önce oraya bir şairin uğramış olduğunu gördüm” diyor. Şairler, büyük yazarlar -Dostoyevski de bana göre öyle bir yazardırpsikolojinin çetrefilli meselelerini belki çok uzun zamanlar öncesinden görmüş, oraya ışıklarını düşürmüş insanlardır.

- Şiiri terapilerde kullanıyor, danışanlarınıza şiir okumalarını öneriyor musunuz? 
Elbette. Bazen “Şu şiir kitabını, şu şiiri oku” diye reçeteye yazıyorum. İçinde yaşam sevinci olan, çok beğendiğim şairlerden Ataol Behramoğlu’nun “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var” şiirini öneririm. Bazen Hafız’dan, bazen Mevlânâ’dan, bazen Yunus’tan...

- Terapide kullandığınız şiirlerin etkisi kırmızı reçeteyle satılan ilaçlara eşdeğer midir? 
(Gülüyor) Onlardan daha etkili çünkü etkisi hayat boyu sürüyor. O ilaçların etkisi kullanmadığınız zaman bitiyor ama şiirin bilgisi bütün hayata katılabilir.

- “Secret”, “Ferrarisini Satan Bilge” gibi kitaplara tavrınız olduğunu biliyoruz. Okura nasıl bir psikolojik etkisi var bu tür kitapların? 
Mutluluk çabayla elde edilmesi gereken bir şey. İç huzuru için uğraşmamız lazım. Bu kitaplar evrenin ve hayatın çok basit bir portresini çiziyorlar. İnsanları bazı şeyleri çok kolaylıkla elde edebilecekleri yönünde kandırıyorlar bana göre. Halbuki hayat hiçbir zaman öyle kolay ele avuca gelebilen bir şey değil. Sadece biz iyiyi istedik diye iyi gelip bizi bulmaz. Sadece iyi gelsin bizi bulsun diye beklersek pasifleşir ve büyük hayal kırıklığına uğrarız.

Her sabah antidepresan yerine ‘Gam Yeme’ şiiri


- Ülke sıkıntılı dönemlerden geçerken sizin toplum için önerebileceğiniz bir şiir var mı? 
İnsanlar günümüzde dertlerden çok bunalıyorlar. Onlara bol bol şiir okumalarını öneririm. Hafız’ın “Gam Yeme” şiirini şiddetle öneririm. “Kaybolan Yusuf döner bir gün Kenan’a gam yeme...” dizeleri ile başlayan ve “Gam yeme, gam yeme” diye devam eden, insana yaşama sevinci aşılayan bir şiir. Onların yeri geldiğinde çok yararlı olabileceğini düşünüyorum. Gam Yeme şiirinin her sabah okunursa antidepresan yerine geçeceğini düşünüyorum.

‘Umutsuzluk veren şiiri terapide kullanmam’


- Bir söyleşinizde Murat Menteş’e merhametin öğrenilebileceğini söylemiştiniz. Bunu okuyunca aklıma hemen bir dönem kitapları yasaklanan Kemalettin Tuğcu geldi. Gerçekten kitaplar merhameti öğretmede etkili midir? 
Büyük haksızlık edildiğini düşünüyorum Tuğcu’ya. Merhamet kitaplardan bir nebzeye kadar öğrenilebilir. Ama asıl merhameti tatbik ederek yüreğimize yerleştirmemiz lazım. Her insanda aslında merhamet duygusu gizlidir. O merhamet duygusunu açığa çıkarmak bizim bilinçli edimlerimizle olur. İnsanların ısrarlı bir şekilde merhamete talip olmaları gerekir. Sadece bilmek yetmez, merhamet bizden tatbikat da ister.

- “Sonsuza dek Sophia” şiirinizde, “Aslında aşktır en büyük meydan muharebesi’ diyorsunuz. Aşk nasıl bir psikolojidir? 
Eşrefoğlu Rumi bir şiirinde “Döküp varlığı gitmektir adı aşk” diyor. Yunus Emre, “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” diyor. Kovanım yağma olsun˘ diyebilenlerin işidir aşk. Yani eğer kovanımız da yerinde kalsın, dünya da yerinde dursun, hayatımızda büyük değişiklikler olmasın, fazla bedeller ödemeyelim diyorsak onun adı aşk olmuyor. O hoşlanma oluyor. Aşkta bir vazgeçiş var. Kendinden bile vazgeçiş var. Bir kanatlanış var. Dolayısıyla insanın zamansızlığı keşfettiği hallerden bir tanesi. Öyle bir hale giriyorsunuz ki artık dünya etrafınızdan siliniyor. Sadece siz ve sevdiğiniz kişi varsınız. Ben aşkın insan için çok büyük yüceliş olduğunu düşünüyorum. 

-Aşk da size kapı çaldıracak bir olay. İki sorum var bununla ilgili. Aşk nedeniyle danışanların tedavi süreci daha mı zorlu ve aşk için gelen danışanınıza şiir önermek tetikleyici mi olur yoksa panzehir mi? 
Kesinlikle daha zorlu. Diğer soruya gelince, aşkın çileli bir yolculuk olduğunu hatırlatan bir şiir verebilirsiniz ama Aragon’un meşhur “Mutlu Aşk Yoktur” şiirini söylerseniz onun ıstırabını artırmış olursunuz. Dolayısıyla şiirde seçimi doğru yapmak lazım. Umutsuzluk veren şiirleri terapide pek kullanmamamız gerekir diye düşünüyorum...

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş