5fd76ba070077__klasik-siirimiz.jpg

Klasik şiirimiz şifa veriyor terapilerde kullanılmalı

IŞIL ÇALIŞKAN - www.karar.com

Kemal Sayar’ın ‘Bütün Şiirleri’, genişletilmiş içeriğiyle yeniden okuyucu karşısında. Dizelerinde daha çok kendi iç dünyasını paylaştığını söyleyen Sayar “Şiiri terapi saatine getirmek lazım. Bence bizim klasik şiirimiz şifa verici. Mesela Hafız-ı Şirazi’nin ‘Gam Yeme’ dizelerini okuyan bir insanın depresyonda kalması çok zor” diyor.

Edebiyatı yaşam biçmi seçen Kemal Sayar, sayısız öykü, deneme ve şiir kaleme almış bir psikiyatrist. Hastalarına bol bol şiir okumalarını öneren Sayar, sanatı bir terapi yöntemine de dönüştürmüş. Sayar, 20 yıl boyunca yazdığı şiirleri daha önce bir kitapta toplamıştı. Şimdi ‘Bütün Şiirleri’ adlı kitabın yeni baskısı çıktı. Şiirin insan psikolojisi üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirten Sayar “Bizden önce söylenmiş ama çok güzel söylenmiş sözler var. Özellikle klasik şiirlerimizin şifa verici özelliği olduğunu düşünüyorum” sözlerini kaydediyor. Sayar ile kitabını konuştuk.

Kitabınız 2012’de yayımlanmış olmasına karşın hala gündemde. Bu, şiirlerin ölümsüz olduğunun bir göstergesi mi?

İnsan ruhunda yankı bulan her söz ölümsüzdür bence. Şiir bütün sözlerin daha hası ve damıtılmış olanı. Dolayısıyla iyi şiir her zaman insan ruhunda yankı bulur. Aradan geçen onlarca yılın içinde bu şiirlerin gençlerin diline pelesenk olduğunu ve sonraki kuşaklar tarafından da sevildiğini görüyorum. Bunu internet ortamlarında bu şiirlere yapılan göndermelerden ve onlarla ilgili yapılan seslendirmelerden anlıyorum.

Şu an hala şiir yazmaya devam ediyor musunuz?

Şimdi şiir üzerine çalışmıyorum. Şiir nebula halinde geliyor. Ama oturup onu kağıda dökecek cesaret bulamıyorum kendimde. Bu ilginç bir durum. Aklıma gelen şiir kırıntılarını yazdığım düzyazı, deneme ve makalelere serpiştiriyorum. Bence şiir kıskanç bir şey. Şiirle hemhal olacak insanın hayatın diğer ağırlıklarından kurtulması lazım. Şiir gibi düşünüp, şiir gibi konuşup, şiir gibi yaşamak lazım. Ben bu şiirlerden sonra bir müddet şiir yazamadım. Bunu da aylaklığa, boş zamana, yeterince gönül indirmemiş olmaya bağlıyorum. Yani kendimi biraz daha sokaklara savursaydım, fazla iş eksenli yaşamasaydım, mesleğim tarafından bu kadar baştan çıkarılmasaydım belki şiirin içimde demlenmesine daha fazla izin verebilecektim. Ama daha önce de buna benzer bir dönem yaşamıştım ve daha sonra arkasından çok güzel şiirler gelmişti. O nedenle kendimden ümidi kesmiş değilim, dilimin çözüleceğine inanıyorum.

Düzyazılarınızda daha çok modern hayatı işliyorsunuz. Şiirlerinizde daha kişisel konuları ele alıyorsunuz. Bu özel bir tercih mi?

Benim kendi şiir tecrübem hep büyük yaşantılardan sonra şiire oturmak şeklinde gerçekleşti. Yüreğimi havalandıran, içimi altüst eden herhangi bir olay, bir söz, bir karşılaşma... İfadeye durmak istediğimde ben şiire yöneldim. Şiirle aslında bir tür kendi ruhumun sızısına bir şifa, bu dünyadaki var oluşuma bir anlam aradım. O nedenle de şiir benim için hep içime giden bir yol, bir dehliz oldu. Aslında sanatın her zaman ben kişisel olduğunu düşünüyorum. Herkes bir şekilde kendi hikayesini yazıyor. Bu hikayeler çoğaldıkça birbirimizi daha iyi anlamaya başlıyoruz. Edebiyat aslında başkasını düşünmeye, başkası gibi olmanın ne demek olduğunu tahayyül etmeye davet eden bir sanat dalı. Şiir bunu çok daha yoğunluklu bir şekilde yapıyor. Şiir duygularımızı çok yoğun ve az sözle aktarabildiğimiz çok sarsıcı, vurucu bir sanat.

Şiir insan psikolojisini nasıl etkiler? Neden reçeteye şiir yazdınız?

Mesela benim çok sevdiğim bir şiiri var Hafız-ı Şirazi'nin, Gam yeme gam yeme... diye giden. O şiiri okuyan bir insanın depresyonda kalması çok zor. Adeta bir antidepresan gibi yaşama sevinci ve zorluklar karşısında yılmama bilinci aşılıyor. Bazen güçlü edebiyat eserleri bir hekimin beylik bir sözünden daha büyük etki yaratıyor. Yine Samuel Beckett’in çok sevdiğim bir sözü var: ‘Hep denedin, hep yenildin. Bir daha dene, bir daha yenil. Ama daha güzel yenil.’ Bu, insanlara zorluk karşısında pes etmememe sevincini aşılayan muazzam bir söz. Sizden önce söylenmiş ama çok güzel söylenmiş. Neden kullanmayalım? Bence şiiri terapi saatine getirmek lazım. Batı’da bunun çok sayıda uygulamaları var. Bence bizim klasik şiirimiz de şifa verici bir şiir. Bu imkanlardan psikiyatri biliminin de yararlanması lazım.

BİZİ YARALARIMIZLA YÜZLEŞTİRİYOR

Dans eden psikiyatristler şiirinizde ‘Dans eden psikiyatristler bir kendini iyileştirebilse’ demişsiniz. Aslında psikiyatristlerin de kendi içindeki zorluklarından bahsetmişsiniz...

Meslektaşlarımla birlikte katıldığım bir kongrede yüreğimin bütün hüznüyle bir köşeye çekildim. Coşkuyla dans eden meslektaşlarımı izliyordum. Pek çoğu tanıdığım ve hayatta yaraları olan insanlar. Fakat biz sanki hiç yaramız yokmuş gibi, sanki dünyanın dertleri ağrıları bize hiç uğramıyormuş gibi yapan bir mesleğin mensuplarıyız. Tiyatro sanatçısının yakını öldüğünde çıkıp sanat yapması gibi. O şiir biraz da kendi yaralarımızla da yüzleşmemiz gerektiği ve kendi kendimizi de kandırabildiğimiz hissiyatından yola çıkan bir şiir. Başta kendimi ve sonra meslektaşlarımı sahici olmaya davet eden bir çağrı bir söz. Irvin Yalom’un çok güzel bir sözü var: ‘Terapi biri diğerinden daha yaralı iki insanın buluşmasıdır’ der. Yarası olmayanın bir belleği yoktur.

https://www.karar.com/klasik-siirimiz-sifa-veriyor-terapilerde-kullanilmali-543029

Facebook
Facebookta Paylaş
Twitter
Twitterda Paylaş
Twitter
E-Posta ile Paylaş
Whatsapp
Whatsappta Paylaş