Kemal Sayar Bizim İçin Anlamlı !
E:Fatih Bilge, www.dunyabizim.com, 20 Nisan 2009
Kemal Sayar Hayatımıza Anlam Katıyor
İçinde bulunduğumuz dünyada çoğu zaman kendimizi karanlık bir tablonun içinde buluyoruz. Her yanlış sistemin bir parçası, bir sonucu oluveriyor. Sistemin temelden değişmesi gerekince bireysel çabalarımızın bir anlamı kalmıyor. Biz ne kadar uğraşsak da çabalarımız yanlışların, kötülüğün, karmaşanın içinde eriyor, direnmeye gerek kalmıyor. “Kötülüğün gün geçtikçe yayıldığı bir dünyada ne yapsak, ne kadar uğraşsak da boş.” diyoruz, konuşuyor ve gittikçe umutsuzluğa esir düşüyoruz. Bize ilkin, izlemek ve eleştirmek, sonra susmak, nihayetinde düzene katılmak düşüyor sanki.
Bir bilge edasıyla hayatın bu karanlık tablolarında bize kalemiyle, kelamıyla ışık tutan bir şair/yazar/psikiyatr var. Antipsikiyatri yazılarıyla psikoloji ilmine vukufiyetine, Hızır ve Roza ile şairliğine şahitlik ediyoruz Kemal Sayar'ın. Merhamet, vicdan, maneviyat… Cümlelerini ruhumuzun derinliklerine nakşediyor. Her cümlesi şairane, her cümlesi bilgece, her cümlesi muhteşem! Yaşadığımız çağda modern insanın bunalımlarını çözmede, umutsuzluklarımıza ümit merhemi sürmede faydalanabileceğimiz ender isimlerden.
Her Şeyin Bir Anlamı Var
Kemal Sayar'ın, Timaş'tan çıkan “Her Şeyin Bir Anlamı Var ”adlı yeni kitabı yanlışlığın, kötülüğün ve karmaşanın içinde gittikçe umutsuzluğa düşenler için bir deva niteliğinde. Bu kitap, dünya üzerinde insanın durduğu yere bir ışık tutuyor. Bu ışık yanlışlıkları, adım adım yaklaştığımız kötülüğü gösteriyor bize ancak yalnızca bununla kalmıyor, ihmal ettiğimiz bir yere daha yansıtıyor ışığını. İyiliğe, güzelliğe, insan olmanın anlamına, dünyada olmanın mucizesine…
Yaralarımıza merhem
“Her Şeyin Bir Anlamı Var” başlıklı bölümde yer alan yazılar, güzelliğe, iyiliğe ve anlama çeviriyor yüzümüzü. Bizi evimize çağıran bir ses gibi, yaralarımıza merhem bir el gibi ruhumuza usulca dokunuyor.
“Sessizliğe Övgü” bölümünde Kemal Sayar, gürültünün ve kaosun hakim olduğu yaşamlarımızın sessizliğe olan ihtiyacından bahsediyor. Ezbere konuşmaların, renklerin ve seslerin dünyasında kendimizi kaybettiğimize, ancak renklerin ve seslerin içinde derinleşemediğimize, kaybolamadığımıza dikkat çekiyor. Cep telefonları, hızla akan görüntüler ve sesler, cep telefonları, televizyon ve hayatımızı kolaylaştıran diğer aletlerin bir taraftan da bize nasıl zarar verdiğini kendi yaşadıklarından, dinlediklerinden ve okuduklarından yola çıkarak anlatıyor.
Önce Ahlak
“Önce Ahlak”; kaygının temel psikolojik sorunlardan biri haline geldiği çağımızda, kaygının içine nasıl düştüğümüzden, derdimize şifa olabileceklerden, hikâyelerimizden, başkalarında aradığımız, başkalarında taşladığımız kötülükten ve gerçek konuşmaları unutuşumuzdan bahsediyor. “Yitik Cennete Yolculuk” bölümünde çocukluk ve gençlik dönemlerine doğru çıktığımız yolculukta kaygı toplumunun çocuklarının çoğu zaman önemsemediğimiz sorunlarla boğuştuğunu fark ediyoruz.
Sana, Bana ve Ülkeme Dair
“Sana, Bana ve Ülkeme Dair”; dinlemenin, yalnızca dinlemenin, eleştirmeden, ayırmadan, ayıklamadan dinlemenin önemini bize tekrar hatırlatıyor. “İnsanlığın ızdırabını dinlememiz gerekli” diyor. Başka bir dünya mümkün diyerek, yeni bir dünyaya ışık tutuyor. Bireysel çabalarımızın anlamından, birbirimize olan ihtiyacımızdan bahsediyor Kemal Sayar. “Yani ben bu dünyada yaşıyor olduğum için bir acı daha diniyor, bir insan daha ferahlıyor mu?” diye soruyor.
Kemal Sayar'ın varlığı bize güç veriyor…
Kemal Sayar, tüm bunları kitabının önsözünde de belirttiği üzere, kendinden ve dinlediği insanlardan yola çıkarak yazmış. Yazılanların yaşanmışlık ve samimiyet hissettirmesi bu yüzden. Bir danışanıyla arasında geçenleri anlatırken bile kendi kaygılarından, tereddütlerinden bahsedecek kadar samimi, cesur bir psikiyatristin-yazarın kitabının tümünde hakim olan bu cesur, samimi, dinlemeye ve anlatmaya açık, mütevazi üslubu insanı içine çekiyor. Adeta “bir dostun huzurunda duruyoruz ve onun varlığı kafamızdaki tüm hesapları siliyor.” Ez cümle Kemal Sayar gibi bir insanın varlığı bize güç veriyor.
E.Fatih Bilge