Antisosyal kişilik nedir
Sabah Gazetesi/ Esra Tüzün ün yaptığı röportaj 23-24 Ocak 2006
Anti sosyallik bir kötülük mü yoksa bir hastalık mı?
Bazı bilim adamları antisosyal kişilik bozukluğu tanı kategorisiyle kötülüğü tıbbi bir alana çektiğimizi tartışıyorlar. Onlara göre kötülük ahlakın alanında kalmalı ve ahlak tarafından kınanmalıdır. Bu tartışma antisosyalliğin daha ağır ve suça dönük tipiyle ilgilidir. Herhangi bir psikoterapi yönteminden veya ilaç tedavisinden yararlanmayan, temel vasfı çevreye zarar vermek ve bundan ötürü hiçbir sorumluluk ve pişmanlık duygusu hissetmemek olan bir durum.. Bu insanlar kötüdür ve kötülük tıbbi olarak tedavi edilemez diyen bilim kişileri var. Suça eğilimli insanların temel vasıflarından birisi özdenetimin çok az olmasıdır. Ayrıca kriminal tipler çok sabırsız ve dürtüsel olabilirler. Bu özellikler antisosyal kişilikte de var.
Neden Türk toplumunda anti sosyallerin sayısı artıyor kötülerin mi sayısı artıyor?
Normsuzluk, kuralsızlık, toplumun değer yargılarının çözünmesi, ailenin dağılması gibi etkenler antisosyalliği tırmandırıyor. Toplumlara yüzyıllardır rehberlik etmiş ahlaki ilkeler yerini, paranın ve gücün son sözü söylediği daha vahşi bir düzene bırakıyor. Antisosyallik toplumların ortak değerler etrafında kenetlenemediği durumlarda hızla tırmanıyor. Anne ve babanın çocuğun ihtiyaçlarını göremediği veya yoksulluğun artık anne baba ile çocuk ilişkisini de tamamen değersizleştirdiği ortamlar uygun fidelikler olarak görünüyor. Türkiye toplumu son birkaç on yılda hazzın hemen giderilmesi, çabuk tatmin, kolay köşe dönme, çabuk şöhret olma gibi şeylerin peşinde koşuyor. Bunda çok fazla televizyon seyreden bir toplum olmamızın ve ekranın hayatlarımızı kolayca yönlendirebilmesinin de payı var. Gençler ekrandan yansıyan ışıltılı hayatlara çabucak kolay yoldan ulaşmak istiyor ve geleneksel ahlaki değerleri kendilerine ayak bağı olarak görebiliyor.
Bu kişiler aynı zamanda kendilerini üstün kişi olarak hatta mehdi olarak görebilirler mi?
Antisosyalliğin diğer yüzünde narsisistik kişilik vardır, bu iki durum birbirine akrabadır. Narsisist de kendisine sevdalıdır, tıpkı antisosyal gibi başka insanlara empati gösteremez. Kendilerine çok fazla önem verseler ve başka insanları değersiz varlıklar olarak algılasalar bile bu kişiler kendilerini bir kurtarıcı veya mehdi olarak görmez. Eğer böyle bir durum söz konusu ise hezeyanlı bir bozukluğun varlığından şüphe etmek gerekir. Hezeyanlı bozuklukta kişi aksi yönde tüm kanıtlara rağmen kendisini bir büyüklük veya azamet düşüncesi içinde bulabilir. Hayatının diğer işlevlerini normal olarak yerine getirebilir ama bu düşünce sarsılmaz bir inanç olarak korunur. Çevredeki çok basit olayları bile kendi büyüklüğüne ve azametine bir delil olarak yorumlayabilir.
Yoksa çok zeki oldukları için kendileri inanmasalar da çevrelerini etkilemek için bu tip yalanlara mı başvururlar?
Bu da mümkün. Antisosyallerin temel vasıflarından birisi kandırıcı ve aldatıcı bir tarzları olmasıdır. Çok kolay yalan söyler, çevrelerini manipüle etmek isterler. Onların zeka ve oyunlarıyla kandırılan, baştan çıkarılan insanlar ne olup bittiğini çok sonra anlayabilirler.Bir bankayı dolandırmak için oradaki memureyi baştan çıkarabilir, haince bir plan için mesai arkadaşlarını veya tanıdıklarını kullanıp tehlikeye atmaktan çekinmeyebilirler.
Anti sosyal kişilik yapısındaki kişi bir kötülüğe kolay yönlendirilebilir mi, onu yönlendiren kişide mi anti sosyal kişilik yapısındadır?
Bu kişilik yapısındaki insanlar istediklerine kestirme yoldan çabucak ulaşmak ister ve engellenmeye tahammül edemezler. Sabırsızdırlar, ani öfke patlamaları gösterebilirler. Dürtüleri üzerindeki denetimleri çok azdır. Bu nedenlerle, eğer ucunda menfaat varsa, kolayca kötülüğe yönlendirilebilirler. Onları yönlendiren insanlar da sıklıkla aynı yolun yolcusudur ancak bazı antisosyalleri kendi karanlık amaçları uğruna kullanan güç odakları da mevcut olabilir. Terör örgütleri antisosyal kişileri kolayca kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmektedirler.
Anti sosyal kişilik yapısındaki insanlar gizemli mi olurlar, yaptıkları kötülüğü uzun süre saklayabilirler mi?
Bu antisosyalin zekası ve sosyal statüsüyle ilgili bir durum. Zeki bir antisosyal verdiği zararın çabuk fark edilmesini de önleyebilir. Gizli veya beyaz yaka antisosyal, toplumun sosyoekonomik piramidinin tepelerinde yer alan ama çalıştığı kurumu, devleti veya iş ortağını hortumlayan ve bundan en ufak bir vicdan azabı duymayan kişidir. Antisosyal iş yerinde amir konumdaysa altında çalışan kişilere cehennem azabı yaşatabilir. Eğitimsiz antisosyaller kendilerini daha çabuk ele verirler. Yani bu durum zeka ve eğitimle alakalı.
Bu kişilerin uzun süre kapalı tutulamadığını söylüyorsunuz, uzun süre hapis yatarlarsa kişilikleri terbiye olur mu yoksa daha da mı hastalıkları ilerler?
Antisosyaller kapatılmaya gelemezler. Bu durum onların endişesini çok artırır, kendilerine zarar verici davranışlar sergileyebilirler. Uzun süre kapalı bir ortamda kalmak kişiliklerinin bir ölçüde törpülenmesini sağlar. Ancak bu tarz kişiler hapishane ortamında başka kişilerle görüştükleri zaman ya yeni suç oluşumlarına katılmakta ya da cezaevinde illegal bir hiyerarşi kurarak sıradan mahkumları istismar edebilmektedirler. Ağır antisosyal özellikleri olan kriminal tiplerin diğer mahkumlara zarar vermesini önleyecek bir ceza sistemi düşünülmelidir. Kapalı kalmak, kişinin bir ruhsal rahatsızlığı varsa bunu ilerletebilir. Mesela hezeyanlı bozukluk veya paranoya tecrit edilmiş kişilerde daha fazla görülür.
Bir suç işledikleri için kendilerini kahraman olarak görürlerse kahraman olarak gösterebilirler mi?
Bu zamanla ve zeminle alakalı bir durum. Bir antisosyal cephede olağan dışı gözü pek davranışlar sergileyerek kahraman payesi alabilir ama sivil hayatta aynı tutarlılığı gösteremez. Zaman ve zemin onları geçici bir süreliğine kahraman gibi takdim etse de dürtüsel, öfkeli ve kural tanımaz tarafı onu hemen yasa dışı yollara, kişiler arası ilişkilerde istikrarsızlığa sürükleyebilir. Bir de savaş şartlarının antisosyallerin sivrilmesine ve lider haline gelmesine izin verdiğini unutmayalım. Antisosyaller bazı keskin ve uç ideolojiler içinde de kendilerini lider pozisyonunda bulup insanları kötülüğe sürükleyebilirler.
Anti sosyal kişilik yapısına sahip biri büyük bir suç işledikten sonra cezasını çekerse toplum içinde yine potansiyel bir tehlike midir, düzelmiş olma ihtimali var mıdır?
Bu kişilerde vicdan işleyişinde bir kusur var yani doğru ve yanlışı ayırt etmede, toplumun ahlaki kabullerini benimsemede bir sorun var. Hapiste geçirilen uzun yıllar onları bir nebze olsun düzeltebilirse de bu bozukluğun asıl törpülenmesi yaşlanma ve olgunlaşma ile olur. Kişi olgunlaştıkça eski fevri davranışlarından uzaklaşır veya bu davranışlar biraz daha keskinliğini kaybeder. Ağır ve ıslah olmayan antisosyaller de vardır. Bunların mutlaka sürekli gözetim altında tutulmaları gerekir.
Bu hastalığın teşhisi nasıl konabilir?
Belirli davranış örüntüleri ve geçmiş öyküsü bu kişilere tanı konulmasına yardımcı olur. Ancak antisosyal kişiler nadiren doktora gelerek bir yardım talebinde bulunurlar. Daha ziyade bu kişilerin yakın aile üyelerini, eş ve arkadaşlarını ve nihayet toplumu, antisosyallerin verecekleri zararlardan koruyabilmek gerekir.
Hangi kişilik teşhisi yapılır?
Bazı sorulara alacağımız cevaplar bu tür kişilik bozukluklarını tanımamıza yardımcı olur.
Bu hastalar doktoru yanıltabilirler mi?
Evet yanıltabilirler. Bu bozuklukta akli meleke etkilenmez yani kişi yaptıklarının tam olarak bilincindedir. Aldatıcılık da bu durumun temel bir vasfı olduğundan doktoru da çevrelerindeki diğer insanları da kolaylıkla kandırabilirler. Ancak hekim bu kişinin yakınlarını ve çevresindekileri dinlediği zaman aldatılması daha güçtür.
Tedavisi mümkün mü ?
Antisosyal kişilik bozukluğunun bir bütün olarak ortadan kaldırılması mümkün değil. Psikoterapide daha ağır olgularda cevap alınma şansı düşük. Eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıkları ilaç tedavisiyle iyileştirilebilir. Antisosyaller çok öfkeli insanlar, öfkelerini kontrol etmeyi öğretmemiz lazımdır. Bu insanlar güç karşısında boyun eğerler, çok güçlü bir otorite gördükleri zaman boyun eğerler. O yüzden bazı antisosyal mafya babalarına baktığımızda devletle her zaman uzlaşmak, onun bir parçası olmak isterler. Antisosyallerin psikoterapide yıkımı, üzüntüyü, sıkıntıyı hissetmelerini sağlamak gerekir çünkü temel mesele empati yokluğudur bu insanlarda. Çünkü hiçbir şekilde yol açtıkları yıkımı görmez ve bundan dolayı da vicdan azabı hissetmezler. Hiçbir ahlaki normu olmadığı için kötülükle iyilik arasında bir seçim yapmayan, hayat kendi istekleri doğrultusunda yaşayan, benim yaptığım doğru felsefesiyle yaşayan insanlar bunlar. Çok uç davranışlarını sınırlamak için de bazı ilaç tedavileri uygulanabilir. Hapishane nüfusunun neredeyse yarısını antisosyaller oluşturur. Bizim cezaevlerimizde ruh sağlığı hizmeti yok maalesef. Bu insanların rehabilite edilmeleri lazım. Çünkü daha az antisosyal kişilik özellikleri taşıyan bir insan o ortama girdiğinde oradaki ağalardan etkilenerek bir suç örgütüne mensup oluyor.
Anti sosyaller toplumdan nasıl temizlenir?
Trafik magandası da antisosyaldir, rast gele havaya ateş açıp çocuk ölümlerine yol açan kişi de, hiç düşünmeden adam öldüren de, kız arkadaşına tecavüz edip bu görüntüleri internetten yayan kişi de. Antisosyaller aramızda yaşarlar. Topluma karşı işlenen suçlara çok ağır müeyyideler getirmek gerekir. İnsanların sağlığıyla, huzuruyla, can güvenliğiyle oynamak ağır bir suç sayılmalıdır. Antisosyallerin ancak kanunların istisnasız ve zorlayıcı bir biçimde uygulanmasıyla bir nebze uslanacaklarını sanıyorum. Bu kişilere toplumda asla müsamaha edilmemeli ve bu tarz kişilerin televizyon kanallarında ve yazılı basında büyük adamlarmış gibi sunulmaları önlenmelidir.
Hiçbir tedavi almayan bir anti sosyalin suç dosyası da kabarıksa toplum içinde dolaşması tehlikeli değil mi?
Mutlaka sürekli gözetim altında tutulmalı ve halka fayda sağlayabilecek, başka insanların çektiği acıyı hissetmesini sağlayacak işlerde çalıştırılmalıdır. Huzurevlerinde veya hastanelerde sıkı denetim ve gözetim altında çalıştırılabilirler. Islah olması mümkün görünmeyen ve ısrarla suça karışan antisosyaller, nüfusun daha seyrek olduğu bölgelerde zorunlu ikamet ve çalışmaya mecbur edilebilirler. Temel mesele bu kişilerin verecekleri zarardan toplumu korumaktır.
Çok konuşmayan çekingen davranışlar gösteren insanlara anti sosyal denir bu bir kavram kargaşası mı?
Çekingenliği aşırı boyutlara ulaşan insanlara antisosyal denmez, bu kişilerin sosyal fobi belirtileri gösterdiği düşünülür. Ya da bazıları kaçıngan kişilik bozukluğu özellikleri gösteriyor olabilirler. Bir kavram kargaşası yok, antisosyal kişilik ile kaçıngan kişilik birbirinden çok farklı iki durumdur.